• Sonuç bulunamadı

5. BÖLÜM: İNTİHAL

5.5. İNTİHALE KARŞI ESER SAHİPLERİNİN HUKUKSAL HAKLARI

5.5.2. Tecavüzün Durdurulması (Ref’i) Davası

5.5.2.3. Davanın tarafları

Gökyayla, davanın açılması ve ihlale müdahale edilmesine ilişkin değil fakat 68.

maddede yer verilen, medeni ceza veya telif tazminatı olarak adlandırılan ve üç kata kadar bedele hükmedilmesinin tecavüzün refi davasının klasik bir sonucu olmadığını, ceza niteliği taşıyan telif tazminatı için kusurun aranması gerektiği görüşündedir241. Bunların yanında kusur şartının bulunmadığını savunan Tekinalp’e göre kusur, mahkemece alınacak önlemlerin türünü, niteliğini ve üç misline kadar olan tutarı belirlemede etkilidir242. Tekinalp’in bu görüşü, Kanun’un 66. maddesinin 4. Fıkrası ile uyuşmaktadır. Madde hükmünden anlaşılacağı üzere, kusurun derecesi tazminatın tayininde önem teşkil edecek ve kusurun olup olmadığının tespiti mahkemece kurulacak hükme etki edecektir.

Önemle belirtmek gerekir ki saldırının durdurulması davasının açılabilmesi için tecavüzde bulunanın kusuru veya tecavüze maruz kalan hak sahibinin zarara uğraması aranmayacaktır. Bu özelliğiyle saldırının durdurulması davası, tazminat davasından farklılık arz etmektedir. Bu dava, zararın; hiç doğmaması, doğmuş ise daha fazla artmaması amacına hizmet eder243. Zarar ve kusur bulunması halinde ise, tazminat davası ile zararın giderilmesi mümkündür244.

ortadan kaldırılması, etkilerinin ve/veya zararının giderilmesi amacıyla tecavüzün durdurulması davası ikame edebilmektedir.

Kanun’un 68. maddesinde eser sahibi ifadesinden ayrı olarak, hak sahipliği kavramına yer verilmiş olması hasebiyle eser sahibine ek olarak başka kişilerin de bu davayı açma hakkının bulunduğu görülmektedir. Kanun’un 80. maddesinde, bağlantılı haklara sahip olanlar246 da eser sahipleri gibi tecavüzün durdurulması, tecavüzün önlenmesi ve tazminat davası haklarından faydalanabilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Eser sahibine tanınan mali hakların bir veya birkaçının kullanımının başka kişilere devredilmesi247 durumunda devralanların248 tecavüzün durdurulması davası açıp açamayacaklarına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemişse de 68. ve 80. maddeye göre korunmayan hak sahiplerinin bulunduğu ve belirtilen maddelerin koruma altına almadığı hak sahiplerinin olduğu sebepleriyle madde hükümlerinin iptali amacıyla Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru reddedilmiştir249.

Eser sahibinin birden fazla kişi olması halinde, Kanun’da hükmolunduğu üzere250, eser üzerindeki haklar, eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılacaktır. Eser sahiplerinden her birinin tek başına esere vaki tecavüzün önlenmesini talep etme hakkı olmakla birlikte, tek başına tazminat talep etme hakkı

246 Kanun’un 1/B maddesinin (j) bendinde bağlantılı haklar, “eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla komşu hak sahipleri ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcılarının sahip oldukları haklar” olarak tanımlanmıştır.

Dolayısıyla bağlantılı hak sahipleri, maddede belirtilen film yapımcılarıdır.

247 Kanun’un 48. maddesinde ifade olunduğu üzere, eser sahibi veya mirasçıları, eserden doğan mali hakları üçüncü kişilere devredebilirler. Bu noktada, 2. fıkrada ruhsat terimine yer verilmiş olmakla, ruhsatın eser sahipliğinden doğan mali hakların devri olarak tanımlanması mümkündür.

248 Bir önceki dipnotta aktarıldığı üzere, eserden doğan mali hakları devralanlar için ruhsat sahibi ifadesi kullanılması mümkündür.

249 Anayasa Mahkemesi, (ruhsat sahipleri de dahil) Kanun kapsamında hak sahibi olduğu halde 68. ve 80. maddeye göre korunmayan hak sahiplerinin bulunduğu ve bu sebeple 68. ve 80. maddelerin Anayasa’ya aykırı oldukları gerekçesiyle yapılan iptal başvurusunda madde hükümlerinin Anayasa’ya uygun olduğuna karar vermiştir.

AYM, 2012/133 E. , 2013/33 K. sayılı ve 28.2.2013 tarihli ilamı , https://bit.ly/2YsUp8c , (E.T. : 04.02.2019)

250 Kanun’nun “Eser Sahipleri Arasındaki Birlik” başlıklı 10. maddesinin 2. fıkrası,

“Birliğe adi şirket hakkındaki hükümler uygulanır. .. Eser sahiplerinden her biri, birlik menfaatlerine tecavüz edildiği takdirde tek başına hareket edebilir” ve 4.

fıkrası, “Birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser, ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa .. eser üzerindeki haklar eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılır. Sinema eseri ile ilgili haklar saklıdır.’ şeklindedir.

bulunmamaktadır. Tazminat talep edilecek olması halinde eser sahiplerinin aralarından bir kişiye muvafakatname vermesi yahut eser sahipleri arasındaki adi ortaklık ilişkisini temsil etmek üzere üçüncü bir kişiyi temsilci tayin etmeleri gerekmektedir251.

Meslek birlikleri, Kanun’un 42. maddesine göre, takip yetkisi aldıkları haklar yönünden davacı olabilmektedirler. Manevi haklar yönünden tecavüzün durdurulması davasını açabilecek olan kişiler, aynı zamanda manevi hakları kullanma yetkisine sahip olan kişilerdir.

Eser sahibi dışında, eser sahibinin ölümünden sonra kendisine tanınan yetkilerin kullanılış tarzlarını tespit etmemişse veya bu hususu herhangi bir kimseye bırakmamışsa vasiyeti tenfiz memuru, tayin edilmemişse sırasıyla sağ kalan eş ile çocukları ve atanmış mirasçıları,anababası ve kardeşleri tecavüzün durdurulması davası açabilirler252.

Tecavüzün durdurulması davasında husumetin yöneltileceği taraf yani davalı ise mali ve/veya manevi hakları ihlal eden kişi veya kurumdur.

Kanun’un 66. maddesinin 2. fıkrasında253 tecavüzün hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemi tarafından yapılması halinde işletme sahibi hakkında da dava açılabileceği hükme bağlanmıştır. Bu hüküm ile haksız fiil failini çalıştıranların sorumlulukları düzenlenmiştir. Dolayısıyla, bir işletmenin temsilcisi ya da çalışanlarının hizmetlerine ilişkin bir işi gördükleri sırada, eser sahibine ait hakları

251 Yargıtay ilamı, “5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 10. maddesinin 2.

fıkrasında, birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eserin, ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği takdirde birlikte eser üzerindeki hakların eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılacağı belirtilmiştir. .. Bu durumda, dava dışı ... ile davacı arasında birlikte eser sahipliği söz konusu olup, eser sahipleri arasında adi ortaklık ilişkisi olduğundan davacının tek başına esere vaki tecavüzün önlenmesini talep etme hakkı olmakla birlikte, tek başına tazminat talep etme hakkı bulunmamaktadır. Bu hak ancak diğer eser sahibi tarafından davacıya verilecek bir muvafakatname ile ya da eser sahipleri arasındaki adi ortaklık ilişkisini temsil etmek üzere bir temsilci atanması sağlanarak, bu temsilci tarafından kullanılabileceğinden, dava şartlarından olan aktif dava ehliyeti konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın davanın esasına girilerek hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün resen bozulması gerekmiştir”.

şeklindedir. https://bit.ly/30ukcys , (E.T.: 04.02.2019) 252 5846 sayılı Kanun’un 19. maddesi.

253 Madde hükmü, “Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir”.

şeklindedir.

ihlal etmeleri halinde bu kişileri çalıştıranlar aleyhine de tecavüzün durdurulması davası açılabilecektir254.

5.5.2.4. Davaya Bağlanan Hukuki Sonuçlar