• Sonuç bulunamadı

DAVA TAKİP YETKİSİ

Belgede Vergi davalarında dava ehliyeti (sayfa 184-186)

C. TAM YARGI DAVASI NİTELİĞİNDEKİ VERGİ

IV. DAVA TAKİP YETKİSİ

Dava takip yetkisi hakkında mülga HMUK’ta her hangi bir düzenleme bulunmazken, ilk defa bu konu yeni HMK’nın 53 üncü maddesinde düzenlenmiş olup ilgili madde “Dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme

yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir” hükmüne havidir.

504 “…Dava, akaryakıt bayii olan yükümlünün 1.1.1986 tarihinden itibaren askeri birliklere yapılan

akaryakıt teslimlerindeki istisna kaldırıldığı halde, bu tarihten sonra yaptığı teslimlerden dolayı talep ettiği ve yanlışlıkla kendisine iade edilen 15.751.378 lira katma değer vergisinin geri alınmasını teminen iki adet tankeri üzerine ihtiyati haciz konulması nedeniyle uğradığını iddia ettiği 325.000.000 lira maddi, 25.000.000 lira da manevi olmak üzere toplam 350.000.000 lira zararın tazmini istemiyle açılmış, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 10.2.1989 günlü bilirkişi raporunun kısmen uygun görülmesiyle yasal faiziyle birlikte 87.750.000 lira maddi tazminata hükmedilmiş, tazminat isteminin kalan bölümü ise reddedilmiş bulunmaktadır. Mahkemece tazminata hükmedilirken, yükümlüye iade edilen verginin geri alındığı, vergi aslına uygulanan gecikme zammının da mahkemelerince iptal edildiği, davacının bu iptal kararı üzerine idareye başvurarak zararını istediği, bu talebin reddi üzerine dava açtığı, idarenin mahkeme kararlarının gereğini yerine getirmesi zorunlu iken buna uymadığı gerekçesine dayanılmışsa da; idarenin yanlışlıkla iade ettiği katma de ğer vergisi alacağını tahsil etmek amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca 28.11.1986 tarihinde ihtiyati haciz kararı alarak yükümlüye ait, biri tır, iki adet tankere haciz şerhi işlettiği, ancak tır tankerin Irak'ta çalışması nedeniyle hiç bulunamadığı, diğer tankerin de ancak Mart 1987'de parka çekilerek, vergi aslının tamamen ödendiği 22.9.1987 tarihine kadar trafikten men edildiği anlaşılmış olup, idarenin amme alacağının tahsiline yönelik yasal görevlerinden dolayı verdiği zararlardan sorumlu tutulabilmesi için bu görevlerin ifası sırasında yetki aşımı, görevi kötüye kullanma ve kasıt ve ihmalinin tesbiti gereklidir. Aksi takdirde bu görevlerin yerine getirilebilmesi amacıyla yaptığı yasal işlemlerden dolayı tazminata mahkum edilemez. Mahkemenin kararına esas aldığı, gecikme zammının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali yolunda aynı mahkemece verilen kararda idarenin kusurundan söz edilmişse de; bundan kasıt idarenin yükümlüye yaptığı hatalı ödeme sırasındaki kusurudur. Dolayısıyla idare yanlışlıkla iade ettiği katma değer vergisini geri alabilmek için 6183 sayılı Kanunun verdiği yetkiyi kullanmış olup, burada mahkeme kararının yerine getirilmemesi hali söz konusu değildir. Öte yandan kesinleşmiş ve henüz ödenmemiş başka vergi borçları da bulunması nedeniyle trafik sicilinde yükümlüye ait araçların üzerindeki haciz şerhinin kaldırılmamış olması yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi ve mal kaçırmasını önlemek bakımından böyle bir yaptırımla karşılaşması yasal olan yükümlüye tazminat ödenmesi yönünde bir hak bahşetmemektedir. Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin kabulüyle, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddi gerekirken, kısmen kabulü suretiyle davacıya 87.750.000 lira tazminat ödenmesi yolunda verilen Sivas Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına…” D.7.d., 28.02.1991 tarih ve E. 1989 / 3099, K. 1991 / 879,

Maddenin gerekçesi “…Dava takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukukuna yansımasıdır. Dolayısıyla, kanunla aksi belirtilmedikçe, bu yetki kural olarak maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir. Maddede davayı takip yetkisinin tanımına da yer verilmiş bulunmaktadır. Bu tanım, esas itibarıyla davayı takibi de kapsamaktadır. Davayı takip yetkisi tamamen şekli taraf kavramının bir sonucudur. Kural olarak dava ehliyeti bulunan kimsenin davayı takip yetkisi de mevcuttur; ancak, bazı durumlarda tarafın dava ehliyeti olmakla birlikte davayı takip yetkisi kendisi dışında üçüncü bir kişi tarafından kullanılabilir ya da kanun gereği kullanılması zorunlu olabilir. Bu yetkiyi kullanan kişinin gerçekte hukuki ilişkinin tarafı olmasına gerek yoktur. Davayı takip yetkisi bir dava şartı olup, mahkeme bunu kendiliğinden göz önüne alır.

Buna göre, davayı takip yetkisi, talep sonucunda belirtilen hakkın ya da hukuki ilişkinin esası hakkında hüküm alabilme yetkisini ifade etmekte olup, kanunda belirtilen istisna durumlar (örneğin, İİK. m. 94/II’ye göre, borçlunun henüz tapuya tescil ettirmediği bir taşınmazını borçlu adına tescil ettirmek için alacaklının icra dairesinden dava açma yetkisini istemesi, iflas masasına karşı açılacak davalarda veya iflas masasının açacağı davalarda iflas idaresi tarafından temsil edilmesinde olduğu gibi) dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre belirlenir. Bu örneklerde de görüleceği üzere, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen durumda, aslında borçlunun normal dava ehliyeti mevcuttur. Fakat alacaklı borçlunun alacağını tahsil için icra dairesinden davayı takip yetkisini alarak, borçlu adına davayı takip eder, Bu durumda, borçlunun ne taraf ehliyeti ne de dava ehliyeti kaldırılmamış olup, sadece alacaklıya borçlunun alacağını tahsil için bir yetki verilmiştir. Benzer durum iflasta da söz konusudur. Müflisin taraf ehliyeti ve dava ehliyeti mevcut olmakla birlikte iflas masasına giren mal ve haklar bakımından takip yetkisi iflas idaresi tarafından kullanılacaktır.”505 şeklinde ifade edilmiştir.

Şu halde üçüncü kişiye dava takip yetkisi tanınmış olması taraf rollerinde değişikliğe yol açmamakta olup, dava sonunda hüküm dava takip yetkisine sahip olan kişi hakkında değil, davanın asıl tarafı hakkında verilmektedir506. Dava takip

505 Nakledenler: DİNÇ, s. 81; KURU -ARSLAN - YILMAZ, Kanun, s. 112-113; PEKCANITEZ -

TAŞ KORKMAZ– MERİÇ, s. 110.

yetkisi sıfattan ayrıdır ve tamamen şekli taraf kavramının bir sonucudur. Sıfat, tarafın maddi hukukta düzenlenmiş, alacaklı, mirasçı, malik olma niteliğine ilişkin olup, alacağın tahsili yönünde dava açan kişi alacağını davadan önce reddetmişse, davacının alacaklı sıfatı bulunmamaktadır ve bu halde dava esastan reddedilir507. Buna mukabil dava takip yetkisi yargılamanın kim tarafından yürütüleceğini ifade etmekte olup, bu anlamda davanın yürütülmesi ve karara ulaşmasındaki süreç dava takip yetkisini, bu sürecin sonucunda maddi hukuka ilişkin sonuç sıfatı karşılamaktadır. Yani dava takip yetkisi usuli, sıfat ise maddi hukukla olan bağlantıyı ifade etmektedir508.

Dava takip yetkisi temsilden farklıdır. Şöyle ki; dava takip yetkisini kullanan üçüncü kişinin hak sahibinin iradesi ile davayı yürütmesine engel olunamazken, iradi temsil de ise davayı kötü yürüten vekil görevden alınabilmektedir.

Dava takip yetkisi dava şartı olup, bunun bulunmaması halinde dava ehliyet yönünden reddedilir. İYUK’un 31 inci maddesindeki atıf nedeni ile Vergi davalarında ehliyet tespit edilirken HMK’da düzenlenmiş olan dava takip yetkisinin de tetkik edilmesi zaruridir. Şu halde dava, dava takip yetkisi bulunmayan bir kişi tarafından açılmış ise davanın ehliyet yönünden reddi gerekmektedir509.

Dava takip yetkisi ile ilgili olarak burada objektif dava ehliyeti bölümünde incelendiği şekilde şahıs, kurum ve kuruluşların durumu ayrıntılı olarak ele alınmayacaktır. Zira dava takip yetkisi esasen dava ehliyetinin bir parçası durumundadır. Bu anlamda dava takip yetkisi ile ilgili olarak objektif dava ehliyeti bölümündeki açıklamalarımıza atıfta bulunmakla yetiniyoruz. Objektif dava ehliyetini ilgiler adına kanuni düzenlemelere göre kullananlar dava takip yetkisine de sahiptirler.

Belgede Vergi davalarında dava ehliyeti (sayfa 184-186)

Benzer Belgeler