• Sonuç bulunamadı

Rus Dış Politikası ve Neorealizm Tezi

BÖLÜM 1: DIŞ POLİTİKADA TEMEL KAVRAMSAL TARTIŞMALAR

1.5. Rus Dış Politikası ve Neorealizm Tezi

Rusya'nın dış politika stratejisi, modern dünya siyasetinde ve uluslararası ilişkilerde karmaşık bir olgudur. Bunun sebebi, yalnızca Rusya'daki politik sürecin özelliklerine

79 İsmail H. İşcan, Uluslararası İlişkilerde Klasik Jeopolitik Teoriler ve Çağdaş Yansımaları, Uluslararası

İlişkiler, Cilt 1, Sayı 2 (Yaz 2004), s. 47-79,

http://www.uidergisi.com.tr/wp-content/uploads/2010/09/Uluslararasi-Iliskilerde-Klasik-Jeopolitik-Teoriler-ve-Cagdas-Yansimalari.pdf. 80 Tayyar Arı, a.g.e., s. 227-261.

40

dayanmadığı gibi, uluslararası sisteme ilişkin olarak açık ve ilgi çekici bir pozisyon almasıdır. SSCB'nin çöküşünden sonra siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel alanların istikrarsızlaştırılmasında olumsuz eğilimler yaşanması ve uluslararası arenadaki etkide sert bir düşüş yaşanması nedeniyle, Rusya'nın dış politikası belirsizlik içerisindeydi. Bu, devletin kendini tanımlaması, kalan siyasi, ekonomik, sosyo-kültürel ve askeri kaynakların ülkenin yeni önceliklerine adapte edilmesi sorunu ile karşı karşıya kalmasıyla ilgiliydi. Devletin siyasi sisteminde dönüşüm süreci olması ve yeni devlet içi aktörlerin ortaya çıkmasına rağmen, devlet kurumu, modern Rusya'nın dış politika stratejisini şekillendirme sürecinin merkezinde yer almaktadır82.

Devlet ilişkilerini çerçevelememize yardımcı olan uluslararası ilişkilerin önemli teorilerinden biri de Neorealizm’dir. Neorealizm veya yapısal realizm, “Uluslararası Politika Teorisi’nde K. N. Waltz tarafından açıkça tartışılmıştır ve bu H. Morgenthau gibi diğer teorisyenlerin üzerinde çalıştıkları siyasi realizmin daha da ileriye gitmesine yol açmıştır83. K. N. Waltz genel olarak, geleneksel realizmin temel ön koşullarını paylaşmış, yalnız kaos ve anarşi yerine, uluslararası ilişkileri, çok yönlü potansiyeli ile tüm dünya sistemini aynı konumda tutabilen ve sürekli değişen güç dengesi alanı olarak görmüştür. Buradan da anlaşılacağı üzere, ulusal çıkarları gerçekleştirme yeteneği yalnızca devletin kendisine bağlı olmamakla beraber küresel güç dengesinin tüm yapısından da kaynaklanmaktadır. K. N. Waltz'a göre, iki süper gücün dengesi üzerine inşa edilmiş olan iki kutuplu dünya, uluslararası ilişkilerin en istikrarlı yapısıdır84. Bu iki hegemonyalar, bireysel ve ulusal devletlerin çıkarlarını değil dünya ülkelerinin tüm dış politikasının içeriğini belirlemektedir. K. N. Waltz iki kutupluluğun güç dengesinin birincil şekli olduğuna inanmaktadır. Çünkü dünya alanı en güçlü iki merkez arasında dağılmıştır ve en ufak değişikliklerin bile olması pek mümkün değildir, sebebi ise “iki

82 Artyom A. Kosorukov, Teoritiçeskaya Model Vneşnepolitiçeskoy Strategii Sovremennoy Rossii, Konferentsiya “Lomonosova 2012”.

83 Nataliia Donchenko, "The Variation in Russia’s Foreign Policy in Near Abroad After the

Disintegration of the USSR" (2017), CUNY Academic Works,

https://academicworks.cuny.edu/gc_etds/2002, 14.02.2019.

84 Olga A. Krestovskih, Printsıpı Realizma Vo Vneşney Politike Rossiyskoy Federatsii V Naçale XXI

Veka, Uralskiy Gosudarstvennıy Pedagogiçeskiy Universtitet, Bitirme Tezi, Yekaterinburg 2016,

41

süper güç, çatışmalara otomatik olarak katılıyor, doğrudan nükleer bir çarpışmada tüm insanları ve birbirlerini yok edebiliyor” söyleminde yatmaktadır85.

Başka bir söylemle, küresel hukukun ve tüm ülkelerin güvenliğini temin edecek hiçbir üstün mekanizmanın olmayışından dolayı uluslararası yapı anarşiktir sonucu çıkmaktadır. Buradaki birim ve ülkeler bağımsızlık anlamında eşit, fakat güç hacmine göre farklıdırlar ve öz güvenliklerini kendileri muhafaza etmelidirler. Birimlerin en düşük hedefleri güvenliklerini temin etmek için kapasitelerini büyütmektir. Bundan dolayı gücün çoğaltılmasını amaç gören realistlerin aksine neorealistler bunun bir vasıta olduğuna inanmaktadırlar. Offensive neorealistlere göre, hegemon güç olmak en yüksek hedeftir ve güvenliği temin etmek için en iyi seçenek içerdeki askeri, ekonomik vb. gücü çoğaltmaktan geçmektedir. Defensive neorealistlere göre ise ülkeler, kendi güvenliklerini temin etmek için, yalnızca güçlerini çoğaltmamalı aynı zamanda küresel arenada güç dengesini inşa etmelidirler. Bunu örnek olarak, eğer güvenlik söz konusuysa, güç çoğaltmaya ek olarak uluslararası siyasette başka ülkeyle işbirliği yapılabilir86.

Aynı zamanda, neorealistler için uluslararası aktörlerin stratejileri, bağlı bulundukları etkileşimlerin yapısından dolayı çok ciddi dönüşüm içerisindedir. Uluslararası arenada çeşitli devletlerin rekabeti (bölgesel boyut dâhil) genellikle rakip firmalar arasındaki piyasa dengesini hatırlatan bir durum yaratmaktadır. Uluslararası ve bölgesel bir ortam, belirli bir güç dengesi ve sorunlar biçiminde (bölgesel güvenlik kompleksleri) ortaya çıkar ve bu durum devletlerin tek taraflı çıkarlarını ciddi bir şekilde kısıtlamaktadır. Uluslararası anarşi koşulunda, savaşları önlemenin en önemli yollarından biri budur. “Güç dengesinin” varlığı istikrarlı enstitülerin varoluşunu garanti edebilir87.

Neorealizmin temelinde bulunan aşağıdaki temel ilkeleri tekrar belirtmek önemlidir:

85 Aleksandr G. Dugin, Mejdunarodnıye Otnoşeniya: Uçebnoye Posobiye Dlya Vuzov, Moskova 2013, s. 56-70.

86 Ergin Güneş, “Tehdit Algılamaları Ekseninde Rusya’nın Yakın Dönem Kafkasya ve Orta Asya Politikası”, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (27) 2013, 176-203, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/372811, 15.02.2019.

87 Andrey A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neizvestnımi Pravilami: Mirovaya Politika İ Tsentralnaya

Aziya, Fond “Naslediye Yevrazii”, Moskova 2008, s.16-17,

42

- Neorealistler, uluslararası ilişkileri belirli yasalara uygun çalışan bütünsel sistem olarak görmektedir;

- Devletler ve onların müttefikleri ana aktörlerdir;

- Aktörlerin temel amaçları, güç ve ittifaklar yardımıyla ulusal güvenlik ve ulusal çıkarlarını korumaktır.

- Güç kavramı tamamen askeri potansiyele indirgenmeyerek ekonomi, bilim ve kültürü kapsamaktadır;

- Devletler hayatta kalma duygusu ile hareket etmektedirler; - Devletler yetenekler ve potansiyel bakımından farklılık gösterir; - Dünya siyasetindeki birçok şey ekonomiye bağlıdır;

- Askeri gücün ana kaynağı nükleer silahlardır88.

Yukarıda belirtilen söylemlere dayanarak Rusya’nın Orta Asya politikası tezimizin diğer bölümlerinde şu şekilde tespit edilecektir:

Rusya’nın bulunduğu topraklar açısından genel güvenlik gereksinimi, enerji kaynaklarının emniyeti, jeopolitik alan gibi sebeplerden dolayı yakın periferisine uyguladığı politika, dış politikasındaki en önemli yeri tutmaktadır. Rusya, bu yakın çevresini askeri, ekonomik ve siyasi açıdan kendisine bağlamak için “yakın çevre politikasını” oluşturmuştur89. Ortaya koyduğu bu politikayı inceleyerek, Rusya’nın yakın çevrede bir güç olmasını ve bunu Batı’ya karşı bir denge mekanizması olarak kullandığını ortaya koymaya çalışacağız. Ayrıca V. Putin'in Rusya’nın Cumhurbaşkanı seçilmesinden kısa süre sonra ilk olarak ülkenin dış politikasını belirleyen güvenlik, askeri ve dış politikayla ilgili temel doktrinal evrakları da belirtilecektir90. Bu belgeler üzerinden eski Sovyet ülkeleriyle olan ilişkilerin neden ilk sıraya konduğu ve bunların nasıl bir ulusal güvenlik boyutu taşıdığı ortaya konacaktır.

Diğer taraftan, radikal grupların, uyuşturucu kartellerinin, NATO’nun Rusya sınırlarına ilerlemesinin ve ABD’nin menfaat sahası içindeki askeri hedeflerinin varlığı ile, Rusya’nın yetki alanlarının ve güvenliğinin tehlike altına girmesi değerlendirilecektir.

88 Olga A. Krestovskih, a.g.m. s. 18.

89 Mustafa Keskin, Yakın Çevre Doktrini Bağlamında Rus Dış Politikası: Ukrayna Müdahalesi, Barış

Araştırmaları Ve Çatışma Çözümleri Dergisi, Cilt 3, Sayı 2 (2015),

http://dergi.cicr.yalova.edu.tr/article/view/5000187410/5000172676, 16.02.2019. 90 Andrey A. Kazantsev, a.g.e., s. 138.

43

Uyuşturucu trafiği ve radikal gruplara karşı yürütülen mücadelede ABD ile aynı safta yer alırken diğer taraftan da Orta Asya’da ekonomik ve askerî açıdan kendi kapasitesini arttırması, buradaki devletlerin öz faydalarını destekleyecek politik araçları kanalize etmesi ve ABD’nin buralardaki nüfuzunu azaltması için uyguladığı politikalar gösterilecektir91.

Bu süreçte Orta Asya’daki güvenlikle ilgili mevcut tehdit ve zorluklarla bağlantılı olarak, Rusya, üye ülkelerin iç politik durumunu kontrol etmek için KGAÖ’yu modernize ederek güçlendirecektir. Ayrıca karşılıklı çıkara dayalı olan AEB (Avrasya Ekonomik Birliği) ve GB (Gümrük Birliği) gibi projelerin geliştirilmesi ile Rusya’nın bu politik projeler üzerinden üye ülkeleri ekonomik açıdan kontrol etmesi saptanacaktır. Tabi ki bu projelerin yürütülmesindeki ana ekonomik yükü Rusya üstlenmek zorunda olup diğer ülkelere eşit hak ve teşvik tanıması lazım olacaktır. Rusya’nın ŞİÖ üzerinden yeni faaliyetler yakalaması ve Çin’in nüfuzunu yeni ülkeleri üyeliğe davet ederek azaltması da ortaya konacaktır92.

Rusya, enerji kapasitesini bir güç aracı olarak kullanarak bölgedeki üretici ve tüketici ülkeleri kendisine bağımlı bırakmakta ve kendi global ve mahalli güvenlik politikası doğrultusunda onların, kendi çıkarlarına destekçi olmalarını temin etmektedir. Rusya bu dış politika araçları üzerinden yürüttüğü faaliyetler sonucunda, eğer bu bölgelerde ABD’nin karşısında askeri, ekonomik ve politik etkinliğini çoğaltabilir ve NATO’nun kendi sınırlarına ve Orta Asya’ya genişlemesini durdurabilir ise, neorealizm bakımından bölgede hakiki güç olabildiği ve ABD’nin manevrasını azaltabildiğini ortaya koymuş olacaktır. Bu olay sadece, Rusya’nın ABD’ye karşı bu alanda güç dengesini kendine çevirmesiyle kalmayacak, buna ek olarak global güç tezini ortaya çıkaracaktır93.

Tüm bu etkenler ışığında aşağıdaki bölümlerde, Rusya’nın dış siyasetinde neorealizm kuramını nasıl kullandığı, izlediği politikalar üzerinden anlatılacaktır.

91 Ergin Güneş, a.g.m., s. 181.

92 Marina O. Dmitriyeva, Rossiyskaya Politika v Tsentralnoy Azii İ Formirovaniye Regionalnıh İnstitutov, Avtoreferat Dissertatsiyi, Dalniy Federalnıy Universitet, Vladivostok 2014,

http://cheloveknauka.com/v/588673/a?#?page=1, 17.02.2019. 93 Ergin Güneş, a.g.m., s. 181.

44