• Sonuç bulunamadı

Serbestleşen sektörlerde düzenleyici kurum ve rekabet otoritesi arasındaki ilişki sıkça gündeme gelmektedir. Uzun zaman tekelin var olduğu sektörlerde serbestleşmenin ilk dönemlerinde, çapraz sübvansiyon ve ayrımcılık gibi durumlara ilişkin bazı düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Düzenlemenin olmaması halinde, Brennan’ın (2005, 221) da belirttiği gibi, hâkim durumdaki firmanın bu durumunu yüksek fiyatlar ve dışlayıcı davranışlarla kötüye kullanması mümkün olabilmektedir. Söz konusu düzenlemeleri kimin yapacağı sorusuna verilecek cevap ise serbestleşme sürecini etkilemektedir. Zira rekabet kurallarının sektörel düzenleyici kurum tarafından uygulanması mümkün olduğu gibi, ex-post olarak olay bazında rekabet otoritesinin yetkili kılınması da mümkün olabilmektedir110. Hatta sektörel düzenleyici olmadan, sadece rekabet otoritesinin kontrolünün yeterli olacağı savı da bulunmaktadır (IPC 2007, 22). Bu noktada politika seçimi yapılırken, her bir seçeneğin avantajları ve dezavantajlarının değerlendirilmesi faydalı olacaktır.

109

Portföy etkileri yoğunlaşma işlemlerinde yeni bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Posta hizmetleri sektörü gibi birden fazla pazarın oluşturduğu sektörlerde, yoğunlaşma işlemlerinden pek çok pazar etkilenmektedir (Geradin ve Henry 2003, 24). Bu nedenle söz konusu işlemlerin dikkatle incelenmesi faydalı olacaktır. Portföy etkileri için bkz. OECD (2002) ve Aydemir (2005).

110

Sektörel düzenleyicinin, sadece posta hizmetleri sektörünü düzenlemesi mümkün olduğu gibi (örneğin Birleşik Krallık’ta Postcomm), uzun yıllar beraber işletilen telekomünikasyon sektörünü düzenleyen kurum içinde yer alması (örneğin Đsveç’te PTS hem telekomünikasyon hem de posta hizmetleri sektörünü düzenlemektedir) da mümkündür. Emek (2005, 90)’e göre de, ayrı kurum kurmanın maliyetlerini azaltacak olan ikinci seçenek ülkemizde uygulanmalıdır.

65

Tablo 8 - Örnek Ülkelerde Rekabet Kurallarını Uygulayan Kurum

Yetkili Kurum Ülke Kurumlar Arası Bilgi

Paylaşımı Fransa Var Danimarka Yok Belçika Var Hollanda Var Ulusal Rekabet Otoritesi Đtalya Yok Almanya Var Portekiz Var Ulusal Düzenleyici

Kurum Birleşik Krallık Var

Estonya -

Đlgili Bakanlık

Lüksemburg Yok

* Kaynak: WIK (2006, 111)

Düzenlemeye tabi olan diğer ağ endüstrileri gibi posta hizmetleri sektöründe de düzenleyici uygulamalar ile rekabet hukuku uygulamalarının birlikte uyum içerisinde yürütülmesi serbestleşmeden beklenen olumlu sonuçlara ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Rekabetin tesisi için yapılacak ex-ante düzenlemelerle birlikte, pratik olarak olaylar çerçevesinde ex-post kontrolün yapılması da gerekebilmektedir. Zira posta sektörüne ilişkin düzenlemelerin rekabetin tesisi için önemli olduğu bilinmekle beraber piyasa başarısızlıklarının bu yolla halledilmesi her zaman mümkün olmamakta ve rekabet kurallarına da ihtiyaç duyulmaktadır (Geradin ve Henry 2003, 43). Bu kontrol yapılırken, diğer sektörlerden farklı olarak posta hizmetlerindeki evrensel hizmet kavramının ve haberleşme güvenliğinin de dikkate alınması gerekmektedir. Ayrıca, düzenleyici kurum ve rekabet otoritesi arasında, görev ve yetkiler anlamında yapılacak net tanımlamaların, rekabetin tesisine ve korunmasına yönelik uygulamaların etkinliğini artıracağı söylenebilir. Serbest piyasa düzeninin oluşmasının ardından düzenlemelerin azaltılarak sektörün kendi dinamiklerine ve rekabet otoritesinin kontrolüne bırakılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

66

BÖLÜM 4

TÜRKĐYE’DE POSTA HĐZMETLERĐ SEKTÖRÜ

4.1. TÜRKĐYE’DE POSTA HĐZMETLERĐNĐN TARĐHĐ111

Türkiye’de posta hizmetlerinin tarihi, söz konusu hizmetleri ilk olarak veren PTT’nin tarihiyle çakışmaktadır. Osmanlı Đmparatorluğu döneminde halkın ve yabancıların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 23 Ekim 1840 tarihinde ilk “Posta Nezareti” kurulmuştur. Teşkilat, 1913 yılında telgraf ve telefon hizmetini de içine alacak şekilde, “Posta, Telgraf ve Telefon Umum Müdürlüğü” olarak isim değiştirmiştir.

PTT Genel Müdürlüğü, 1954 yılında Kamu Đktisadi Teşebbüsü (KĐT) statüsüne, daha sonra 1984 yılında Kamu Đktisadi Kuruluşu (KĐK) statüsüne geçirilmiştir. 1995’ten itibaren T.C. Posta Đşletmesi Genel Müdürlüğü ayrı olarak çalışmaya başlamıştır. 4502 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile "T.C. Posta Đşletmesi Genel Müdürlüğü" olan teşkilatın adı, "T.C. Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü" (PTT) olarak değiştirilmiştir.

1980’lerden itibaren özel kargo şirketlerinin koli ve küçük paketler taşımaya başlaması ile sektörde değişimler başlamıştır. Klasik posta hizmetleri sayılan mektup, tebrik kartı ve basılmış kâğıt dağıtımının haricinde koli, küçük paket ve acele posta hizmetlerinin sunulmaya başlanması, sektörün genişlemesini sağlamıştır. Gönderi hacmi ve teslimat zamanına göre değişen hizmetlerin verilmeye başlanması, teknolojik gelişmeler neticesinde talep edilen yeni hizmetler, iletişim sektöründe yaşanan gelişmeler ve ikame hizmetlerin artması posta hizmetleri sektörünün büyümesine ve hizmetlerin farklılaşmasına neden olmaktadır. Ülkemizde de PTT ilk kurulduğu yıllarda faaliyet gösterdiği klasik posta hizmetlerinin yanı sıra günümüzde acele posta hizmeti, koli ve paket taşımacılığı ile birçok bankacılık hizmetini sunmaktadır.

111

67

Geleneksel posta hizmetleri bir haberleşme yöntemi olması nedeniyle yasal olarak güvence altına alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Haberleşme Hürriyeti” başlıklı 22. maddesinde,

“Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır…” ifadeleri yer almaktadır. Ayrıca, haberleşme hürriyetini korumak, posta tekelinin ihlal edilmesini önlemek ve güvenli kamu hizmeti verilmesini sağlamak için yasalarda çeşitli hükümlere yer verilmiştir. 5584 sayılı Posta Kanunu’nun ilk maddesinde PTT’nin görevleri;

“Açık ve kapalı mektuplar, kartlar, gazetelerle belli zamanlarda çıkan

dergiler, kitaplar, her türlü basılmış kâğıtlar, küçük paketler, değer konulmuş mektuplar ve kutular, değer konulmuş veya değer konulmamış posta kolileri ve tebliğ kâğıtları kabul etmek, taşımak ve dağıtmak…”

olarak sayılmaktadır. Aynı Kanun’un ikinci maddesinde ise posta tekelinin kapsamı; “açık ve kapalı mektuplar ve üzerlerinde haberleşme mahiyetinde yazı bulunan kartlar” olarak belirtilmektedir. Buna karşın;

“…postaca kabul edilemeyecek olan veya kabulü şarta bağlı bulunan maddeler, göndericinin kendi ihtiyaç ve işiyle ilgili olarak beraberinde taşıdığı veya bir adamıyla gönderdiği maddeler, kara, deniz ve hava taşıma idarelerinin kendi işleri hakkında ve teşkilleri arasında kendi araçlarıyla taşıtacakları maddeler, aynı ilçenin ve sınırları bir olan ilçelerin posta bulunmayan ve işlemeyen yerleri arasında gönderilecek maddeler…”

tekel kapsamının haricinde tutulmuştur. Posta tekelinin tanımında yer alan ifadelerin net olmaması, son yıllarda özel kargo şirketlerinin taşıdığı gönderilerin yasak kapsamında olup olmadığı konusunda yaşanan tartışmaların esasını oluşturmaktadır. Ancak, Danıştay Đdari Dava Daireleri Genel Kurulu112, posta tekelinin kapsamına ilişkin daha net tanım getirmiştir. Söz konusu kararda kapalı zarf ve kapalı ambalaj içindeki gönderilerin tamamının mektup sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle, kapalı zarf içerisindeki fotokopi, belge, mektup, gizli evrak veya bir fotoğrafın kapsamı itibarıyla mektup olduğuna karar verilmiştir. Ayrıca, göndericisi tarafından şartlı teslim edilen mektupların da tekel kapsamı dışına çıkmadığı belirtilmiştir. Dolayısıyla, Danıştay kapalı ambalaj ve zarf içindeki her türlü gönderinin mektup ve posta tekeli kapsamına girdiğine karar vermiştir.

112

68

4.2. TÜRKĐYE’DE POSTA HĐZMETLERĐNĐN