• Sonuç bulunamadı

Esnek yapısı ve IoT topluluğunun katılımı ile birlikte öz düzenleme, pazarlama olanaklarını arttırmak ve bunun içinde pazar segmentinin imajını geliştirmek amacıyla kullanılmaktadır108

. IoT topluluğunun katılımı ile oluşacak olan öz düzenlemenin bu nedenle devlet müdahalesine oranla daha liberal olacağı aşikârdır. Dolayısıyla IoT katılımcılarından oluşan topluluğun oluşturduğu düzenlemenin yine bu topluluğun ihtiyaçlarına ve dolayısıyla IoT pazarına yönelik olumlu etkileri olacaktır. Dahası öz düzenleme, yasa koyucuyu herhangi bir resmi yasayı geçirmemeye teşvik etmek amacıyla bir önlem olarak kullanılma eğilimindedir. Her ne kadar yukarıda değinilen avantajlara sahip olsa dahi öz düzenlemenin genel faydaları şunlardır:

Öz düzenleme kuralları bir topluluğun katılımcıları tarafından oluşturulduğundan çok büyük önem arz etmektedir. Şöyle ki; bu kurallar gerçek ihtiyaçlara cevap vermekle beraber yine bu ihtiyaçların gerektirdiği gerçekte ortaya çıkan teknolojik yönleri yansıttığı için verimlidirler. Temel olarak öz düzenleme bir topluluğun ihtiyaçlarına yönelik yine o topluluğun katılımı ile oluşturulan kurallar bütünüdür. Bu nedenle katı hukuki yaptırımların yanı sıra uygulanmakta ve bu yaptırımlara göre mevcut ihtiyaca hızlı cevap vermektedir.

Etkili bir öz düzenleme kurallar bütününde, yasal çerçeve altında mevcut olan gerçek ihtiyaçların adaptasyonu yatmaktadır. Bu adaptasyon yasal çerçeveyi

108

değişen teknolojiye esnek bir şekilde uygulamaktan ibarettir109

. Her ne kadar yasal çerçeve, katı bir hukuki yaptırımı beraberinde getirse de teknoloji gibi hızla değişen bir dünyada öz düzenleme kurallarının varlığına ihtiyaç vardır. Katı hukuk kurallarının hantallığı nedeniyle gelişen teknoloji ve değişen IoT pazarına maksimum uyum sağlayabilecek öz düzenleme kuralları, tamamlayıcı niteliği ile IoT çevresi ile maksimum uyumu sağlayacaktır.

Öz düzenleme kurallarının herhangi bir otorite tarafından düzenlenip denetlenmediği gerçeğinin beraberinde bu kurallara uyma güdüsünü teşvik ettiği ve aynı zamanda bu ihtimali arttırdığı da söylenebilir. Şöyle ki; topluluğu oluşturan işletmeler ve son kullanıcılar Pazar ekonomisinde devlet müdahalesinden diğer pek çok sektörde olduğu gibi çekinmektedir. Dolayısıyla topluluğun kendisi tarafından oluşturulan ve devlet müdahalesini azaltmaya yönelik getirilen öz düzenleme kurallarına uyum sağlamak devlet düzenlemelerine nazaran daha çok teşvik edici olmaktadır.

Öz düzenleme, genel itibariyle tasarruf ilkesinin hakim olduğu kuralları içermektedir. Bu tasarruf kendisini maddi alanda gösterebildiği gibi maddi olmayan konularda da göstermektedir. Şöyle ki; öz düzenleme genellikle azaltılmış maliyetleri beraberinde getirir. Bu durum kendisini maddi anlamda tasarruf olarak gösterdiği gibi maddi konular dışında da göstermektedir. Etkili bir öz düzenleme, kuralların geliştirilmesi ve uygulanması konusunda ilgili kişilerin sürekli bir danışma sürecine açık olmasını sağlar. Bunların katılımı ile birlikte öz düzenleme mekanizmasının gerçek ihtiyaçlarını doğru bir şekilde yansıtabilmesi yine tasarruf ilkesini içermektedir. Şöyle ki; diğer mekanizmalara oranla kuralların geliştirilmesi ve uygulanmasına yönelik değişiklikler danışma süreci nedeniyle çok daha az zaman almakta ve bu nedenle bu değişikliklerin gerçekleştirilmesinde zamandan tasarruf sağlanmaktadır.

109

Kendi kendini düzenleyen tek başına bir plan dışında, bu özel normların, muhtemelen geniş uygulama alanlarını somutlaştırmaya izin veren genel yasal normlarını yorumlamaya yardımcı olabileceği de mümkündür.

b) Öz Düzenlemenin Zayıf Yönleri

Öz düzenleme hız, adaptasyon ve tasarruf gibi bir çok güçlü yanı barındırmasına rağmen bir takım zayıflıkları da içermektedir. Bu zayıflıklar da yine öz düzenlemenin yapısından ileri gelmektedir. Her ne kadar öz düzenleme son yıllarda önem kazanmış olsa da yine de eleştirilmektedir. Bu eleştirilerin başında ise; öz düzenlemenin regülasyon gücü yer almaktadır. Şöyle ki; öz düzenlemenin kabulü için gereken piyasa baskısının herkesi ilgili kuralları benimsemeye zorlayacak kadar güçlü olmadığı ve yalnızca kendilerine katılacak kadar motive ya da ilkeli olanları düzenlediği ileri sürülmektedir. Aynı zamanda öz düzenlemenin yalnızca kendi menfaatlerini yerine getirmesi için paydaşlar tarafından benimsenmiş olduğu ve bu nedenle geçerli olmadığı ileri sürülmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki bununla beraber bu argüman tamamen ikna edici değildir. Çünkü; kullanıcı tabanını arttırmak için şirketler de öz düzenleme kurallarına bağlı kalmaya eğilimli olabilirler. Ayrıca IoT’deki risklerin farkında olan kullanıcılar iş ortakları seçiminde bağlı oldukları düzenlemeler ışığında hareket edecektir. Bu durumda bahsi geçen düzenlemeler öz düzenleme kurallarıdır. Bu kurallar her ne kadar bağlayıcı olmasalar da yalnızca yukarıda bahsedilen nedenlerle değerli olabilirler.

Buna ilaveten öz düzenlemenin temel zayıf yönü yasal olarak bağlayıcılığının bulunmamasıdır. Yani uygulama mekanizmalarına karşı uygunsuzluğun zorunlu yaptırımlara yol açması mümkün değildir. Mümkün olan tek yaptırım, akdedilen bir sözleşmenin kapsadığı ölçüde ceza ödemek zorunda kalmanın sağladığı tehdidi yaptırımdır. Buna ilaveten IoT piyasasını oluşturan ve öz düzenle kurallarının katılımcılarının bir dernek düzenlemesi durumunda bu dernekten çıkarılma da bir yaptırım olarak düşünülebilir. Ancak yine de belirtmek gerekir ki yukarıda anılan

yaptırımların hiçbiri devlet düzenlemeleri gibi gerçek bir yaptırım olarak ifade edilemez.

4. Sonuç

IoT’nin yasal çerçevesinin ve uygulama mekanizmalarının esas olarak öz düzenleme yoluyla kurulması beklenmektedir. Öz düzenleme kurallarının, devlet düzenlemesinden bağımsız olması uluslararası olarak kullanılabileceği anlamına gelmektedir. Ancak hükümetler arası bir yaklaşımın, IoT aktörleri özel işletmeler olduğundan tamamen uygun olduğu söylenemez110

. Hükümetler arası yaklaşımın söz konusu olabilmesi için hükümetler arası bir konsensüsün mevcut olması gerekmektedir. Ancak yakın tarihte böyle bir görüş birliğinin olması olası değildir.

Öz düzenleme kurallarının, bir bütün olarak IoT evrenini düzenleyebilmesi olası değildir. Ancak sosyal yaptırım gücü ve IoT aktörleri ile olan uyumu ele alındığı takdirde mevcut ve olası yasal boşlukları başarı ile doldurabileceği aşikârdır. Bu nedenle öz düzenleme kurallarının uygulanmasından vazgeçilmemesi gerektiği gibi bu kuralları bir yasal çerçeve ile kuvvetlendirmek gerekmektedir. Bu kuralların tam olarak nasıl bir yasal çerçeve ile kuvvetlendirileceği tartışma konusudur. Bu nedenle IoT topluluğunun ihtiyaçlarına en uygun cevap veren yasal düzenlemenin bir temel olarak belirlenmesi gerekmektedir. Bu yasal düzenleme bir hükümet yasası yani devlet mevzuatı olabileceği gibi uluslararası bir düzenleme veyahut anlaşma da olabilir. Bu noktada mühim olan bu düzenlemenin ihtiyaçlara cevap verip veremeyeceğidir. IoT topluluğunun ihtiyaçlarına cevap veren bir yasal düzenlemenin öz düzenleme kuralları ile desteklenmesi IoT’nin regülasyonunda yeni bir alternatif olacaktır. Bu bağlamda öz düzenleme çeşitli konuları düzenliyor olsa dahi bir çok noktada yasa koyucu tarafından düzenlemeye ihtiyaç duymaktadır.

110