• Sonuç bulunamadı

1.1 Şövalyelik

1.1.3 Şövalyeliğin Temelleri

1.1.3.5 Arap Dünyası

Şövalyelerin gerek savaşırken sergiledikleri cesaret ve gözü peklik gerekse günlük yaşamlarında ortaya koydukları nezaket ve iyi kalplilik göz önüne alındığında “cihat” için savaşan Müslümanların ya da daha net bir ifadeyle Arap dünyasının akla gelmesi oldukça normaldir. Yedinci yüzyılın başında Hz. Muhammed’in peygamberliğini duyurması ile başlayan İslam dünyasındaki fetihler peygamberin ölümünden sonra hızlanarak devam etmiş hatta İspanya’da Tours şehrine kadar ilerlemişlerdir. Burada Charles Martel tarafından ilerleyen zamanlarda da Kısa Pepin tarafından durdurulana kadar Müslüman orduları cesur ve korkusuzca savaşmaya ve

29 Athelstan ya da Æthelstan. 35 yaşındayken tahta çıkan Athelstan’ın tahta çıkma töreni sırasında yapılan uygulamalar dikkate şayandır. Bu uygulamalar Athelstan’ın doğumu hakkında anlatılan farklı hikayelerle bağdaştırılabilir. Athelstan’ın annesi bir çobanın kızı olan Malsbury dillere destan güzelliği ile Edward’ı kendisine bağlamış ve bu birliktelikten Athelstan olmuştur. Bu bebek dedesi Alfred’in göz bebeği olmuş ve Alfred tarafından mor bir manto ve altın kını içinde bir kılıç vererek şövalye ilan etmiştir(Lingard, 1840: 132).

30 Bu elbisenin rengi bazı kaynaklarda kırmızı (Strachey, 1919: xlii) bazılarında ise mor (Lingard, 1840: 132) olarak verilmektedir.

33

önemli yerleri fethetmeye devam etmiştir. Bu noktada Müslüman savaşçıların Tanrıdan aldıkları manevi güç ile daha şevkli ve atak savaşıyor olmaları durumu göze çarpmaktadır. 624 yılındaki Uhud Savaşı’ndan hemen önce Hz. Muhammed’in takipçilerine Cebrail aracılığıyla gelen ilahi emri bildirdiği söylenmektedir31. Muhammed’in orduları için yaptığı bu çağrı dini ve askeri bir kurum niteliği taşıyan Arap şövalyeliğine atıfta bulunması açısından ve “fāris” ya da “fatā” olarak adlandırılan Arap şövalyelerinin Orta Çağda yaşayacak meslektaşlarına atfedilen özelliklere daha o dönemde sahip olduklarını kanıtlaması açısından büyük önem arz etmektedir. İçten bir sadakat ile efendilerine bağlılık, savunmasızları koruyacaklarına dair ettikleri yemin ve daha da önemlisi adaleti ve güveni sağlamak için gösterdiği çaba Arap fatalarının en önemli özellikleri arasında sayılabilir. Orta Çağda özenle yapılan şövalyelik töreni yerine Araplarda “fatā”nın başarısının ve derecesinin ilan edildiği törenler vardı. Efkaristiya (Eucharist32) törenlerinde olduğu gibi Arap şövalye adayına en yüksek otorite tarafından İslami kanunların ve halifesinin savunucusu olarak sorumluluğunu her zaman hatırlaması için şövalyelik tası verilirdi (Abril Sánchez, 2007: 23). Benzer şekilde, altıncı yüzyılda yaşamış Arap tarihçi ve kahraman Antar33 Batı Avrupa’daki törenlere benzer bir şekilde şövalye ilan edilmiştir. Tam anlamıyla şövalyelik kurumu şeklinde adlandırmasa da benzerlikler taşıdığıdüşünülen bazı gelenekler mevcuttur. Örnek vermek gerekirse, geleneğe göre kendi zamanında yaşayan Müslümanlardan34 bazılarının sakalları çıkana kadar Sultanın evinde yetiştirildikleri ve sonrasında da kuruma kabul edildikleri söylenmektedir. Moğol Müslümanlarının da şövalyelik kurumuna benzer bir yapıya sahip oldukları ve Haçlı Seferlerinde savaşan Müslüman şövalyelere “bahadır” dendiği ve bu kavramın sonraları Hindular ve Müslümanlar tarafından törenler verilen bir unvan haline geldiği hakkında da bilgiler verilmektedir (House, 1919: 9-10). Günümüz Türkçesinde yaygın olarak kullanılan bir isim olan Farsça kökenli “bahadır” kelimesi sözlük anlamıyla “savaşlarda gücü ve

31 Bu ayet Kur’an-ı Kerim’de Enfal Suresindeki (8: 39) “Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.” ayetidir. (Kur’ân-ı Kerim ve Karşılıklı Muhtasar Meali, 2011: 180)

32 Komünyon olarak da adlandırılan İsa’nın son akşam yemeğinin yıl dönümünde yapılan sadece şarap içilen ve ekmek yenen bir tören. (Merriam Webster Dictionary)

33 Asıl adı Antara Ibn Shaddad olan İslam öncesi dönemlerde yaşayan bir kahraman ve şair. Banu Abs kabilesindedir ve o kadar cesurdur ki efsaneye göre sadece ismini duymak bile düşmanlarını korkutmak için yeterliydi. (Moosa, 1997: 39)

34 Kaynaklarda Orta Çağda yaşayan ve özellikler Haçlı Seferlerine katılan müslümanlar için “saracen” terimi kullanılmaktadır.

34

yılmazlığıyla üstünlük kazanan veya yiğitlik gösteren kimse” demektir (Türk Dil Kurumu Sözlüğü).

Orta Çağ şövalyesi ile ortak özellikler sergileyen Arapların “fata” (yiğit) olarak adlandırdığı bu ideal insan tipi dokuzuncu yüzyıl civarında Türklerin Müslüman olmalarından sonra “ahi” ve kurum olarak da “ahilik” adı altında devam etmiştir. Şövalye eğitiminin aşamaları gibi ahilik kurumunda da sırasıyla yamak, çırak ve kalfa aşamları başarılı bir şekilde tamamlanmalıydı ve her bir aşama kendi arasında sarsılmaz bir hiyerarşik düzenle sıralanmıştı (Karasoy, 2004; Çağatay, 1974: 102).

Ahilik kurumuna ait “şed kuşanma töreni” bazı özellikleri ile şövalye töreni ile bağdaştırılabilir. Yanında eğitim aldığı şövalyenin eliyle şövalye ilan edilen "squire" ile kendi işyerini açma konusunda “destur” alan kalfa arasında bir paralellik olduğu öne sürülebilir. Bununla birlikte, dini öğelerin ağırlıklı olarak vurgulandığı şövalye törenleri gibi şed kuşanma törenlerinde de manevi bir atmosfer söz konusudur. Şövalyelerin bellerine takılan kemer yerine ahilik kurumuna dâhil edilceke kişinin beline "peştamal” sarılırdı. Ustalık töreni ise büyük bir manevi atmosferde gerçekleştirilirdi. Kalfaya kendi işyerini açabilmesi ve öğrendiği sanatıyla geçimini temin edebilmesi anlamına gelen “destur” verilir ve kuşanırdı. Bu şekilde ustalığa kabul ediliş töreni tamamlanmış olurdu (Çağatay, 1974: 137, 154; Akdağ , 1977: 17-23).

Şed kuşanma törenleri ile şövalyelik törenleri arasında bağlantı kuran Tonguç (1988: 79) bu ilişkiyi şu şekilde tanımlamaktadır:

Sir Gawain bir sınamaya tabi tutulur. Şatosunda kaldığı beyle bir anlaşma yapar. Anlaşmaya göre her ikisi de akşama kadar ele geçirdiklerini birbirilerine hediye edecektir. Şato beyi ava gider, şatoda kalan Gawain’e karısı sulanır. Bunun üzerine Gawain uzaklaşır. Üçüncü gün yeşil şövalye ile karşılacak Gawain’e koruması için yeşil kemer verilir. Akşam olup bey geldiğinde bunu söylemez. Yeşil Şövalye ile karşılaştığında ise sözleştiği üzere boynunu kılıcın önüne kor. Birincisinde vurur gibi yapar dokunmaz, ikincisinde de dokunmaz, üçüncüsünde ise hafifçe dokundurur. Dokundurmasının sebebi de aldığı kemerden anlaştıkları halde kendisine söz etmemesidir. Çok utanan Gawain hatasını itiraf ve teşhir için yeşil kemeri daima takmaya karar verir. Yuvarlak masa şövalyeleri de Gawain’i teselli etmek ve onun

35

yüksek fazileti şerefine yeşil kemeri takmaya karar verirler. Böylece yeşil kemer yüksek ahlakın sembolü olur. ‘Ben çok ahlaklıyım’ demektir.

Şövalyelik kurumu, Batı Avrupa’da ortaya çıkma aşamasında dünyanın diğer bölgelerinden etkilenmiştir (House, 1919: 9). Gerek Romalılar, gerek Franklar, gerek Cermenler gerekse Araplar şövalyelik kurumunu belli bir noktada ve belli şekillerde etkilemekle birlikte yine de şövalyeliğin birebir bunlardan birisinden – ya da başka bir ulustan – kaynaklandığını söylemek mümkün değildir. Karanlık dönemde (Dark Ages) ve Şarlman sonrası dönemde ortaya çıkan karmaşa ve kaosun ve elbette feodal sistemin şövalyelik kurumunun ortaya çıkmasında en önemli etkenler olduğu söylenebilir.