• Sonuç bulunamadı

2.1 Şövalyelik Kurumu ile Bağlantılı Kavramlar ve Kişiler

2.1.3 Şövalye Türleri

2.1.3.1 Şövalye ilan edilmelerine göre

Önceki bölümlerde de üzerinde durulduğu gibi yedi yaşından başlayan ve yirmi bir yaşına kadar devam eden zorlu, sabır gerektiren ve uzun süren şövalye eğitimi sonunda şövalye adayları

60 Taranan kaynaklar arasında şövalyeleri kendi içlerinde sınıflandıran iki kaynaktan birisi Prestage (1996) diğeri ise Wikipedians (t.y.)’dır. Bu sınıflandırmalarda genel değil belirli bir konu kapsamındadır. İlk kaynak şövalye olma durumuna bağlı kalarak bir sınıflandırma yaparken diğer kaynak İber Yarımadasının askeri yapısı hakkında bilgi verirken şövalyelerin kendi içerisinde üç gruba ayrıldığını belirtmektedir.

63

yemin ederek şövalye olmayı beklerlerdi. Başka bir ifade ile meşakkatli eğitim süreci sonunda şövalye adayları şövalye olacakları günü ve şövalye olarak yapacakları işleri düşünerek hırslanır ve hedeflerine daha emin adımlarla ilerlerlerdi.

“Accolade” olarak adlandırılan ve şövalye adayının iki omzuna ve başına vurularak gerçekleştirilen şövalye ilan etme töreni – gerek geleneksel olarak kilisede yapılsın gerek savaş alanında gerçekleşsin - her şövalye adayı için oldukça önemliydi. Bu konu hakkında bilgi veren Prestage, (1996: 23) şövalye olan "squire"ları “kılıç şövalyeleri” (knights of the sword) ve “banyo şövalyeleri” (knights of the bath) olmak üzere iki gruba ayırmıştır61. Bu fark, alınan eğitimden değil şövalye olma şartlarından kaynaklanmaktadır. Savaş alanında cesaret ya da başarı göstererek şövalye olmaya hak kazanan bir "squire" sade bir şekilde – sadece beline kılıç takılarak – şövalye ilan edilirken diğerleri kilisede yapılan ve banyo yapmanın en önemli sembollerden biri olduğu bir tören sonrasında şövalye ilan edilirlerdi. Bu tören ve banyo metaforu ilerleyen kısımlarda detaylı bir şekilde açıklanacaktır.

2.1.3.1.1 Savaş alanında şövalye olanlar

"Squire"lar eğitimlerinin ilerleyen noktalarında savaşlara ya da turnuvalara kendilerini eğiten şövalye ile katılır ve orada şövalyeye her konuda yardımcı olduğu gibi gereken durumlarda da savaşa katılırdı. Savaşlarda yapması gereken en önemli işlerden birisi şövalyesini canı pahasına korumaktı. Şövalyenin anlık dikkatinin dağılması halinde hemen yanı başında olmak ve kalkanını koruma amaçlı kullanması "squire"lardan beklenen davranışlar arasındaydı. Savaş alanında bir "squire"ın cesaret hikâyesi şu şekildedir:

61 Bu kavramlardan “knight of the sword” ilerleyen zamanlarda şövalyelik nişanı (chivalric order) olarak kullanılmıştır. Merriam Webster bu terimi “1201 yılında Livonia’da Piskopos Riga’lı Albert tarafından Estonya ve Livonia’da yaşayan Hristiyan olmayan kişileri dine davet etmek ve toprakları üzerinde hak iddia etmek için kurulan Almanya kökenli dini bir şövalye nişanı” olarak tanımlamaktadır. Bu nişan 1204 yılında Papa tarafından onaylandıktan sonra 1237 yılında Töton Şövalyeleri ile birleşmiştir.

Şövalyelerin şövalye törenlerinde sembolik banyo yapma geleneği ise IV. Henry’nin (1367–1413) 1399 yılında tahta çıkması ile birlikte sadece tahta çıkma törenleri, saray halkının düğünleri ve prenslerin ya da düklerin göreve atanma törenlerinde uygulanmaya başlandı; bu törenlerde şövalye ilan edilen yeni şövalyeler de “knight of the bath” olarak adlandırılmaya başlandı. Bu uygulama II. Charles (1630–1685) zamanına kadar devam etti (URL 1: http://www.royal.gov.uk/MonarchUK/Honours/OrderoftheBath.aspx).

64

Cesur bir şövalye olan Saint Colombe’lu Ernalton savaş meydanında Salynges’li bir "squire" olan Guillonet ile çarpışırken gücü o kadar tükenmişti ki yenilme noktasına gelmişti. Kendisine hizmet eden "squire" bunu fark edince hızlıca yanına geldi, şövalyesinin baltasını elinden aldı ve düşmanının başına şiddetli bir darbe indirdi. Aldığı darbenin etkisiyle yere düşen düşman kısa bir süre sonra ayağa kalktı ve aynı hızla saldırmaya başladı. Ancak "squire" daha atik davranarak yere eğildi ve öldürücü darbeden kendini kurtarmış oldu. Fırsatı değerlendirerek kolları ile Guillonet’u kavradı ve güreşmeye başladılar. Sonunda "squire" amacına ulaştı ve düşmanı etkisiz hale getirdi. Elindeki hançeri düşmanına yönelterek lorduna teslim olmaması halinde kendisini orada öldüreceğini söyledi. Kaçamayacağını anlayan Guillonet, 15 gün boyunca zindanda kalacağını bile bile teslim olmayı kabul etti. Lordunun ismi sorulduğunda "squire" büyük bir gururla Saint Colombe’lu Ernalton ismini verdi (Mills, 1825: 46-47).

Bunun gibi örnekler oldukça fazladır. Ancak, "squire"ların savaş alanında şövalye ilan edilmesinin bazı dezavantajları da söz konusudur. Konuya geniş bir çerçevede ele alan (Mills, 1825: 57-58) önemli savaşlardan önce çok sayıda şövalye adayının kuruma dâhil edildiği bilgisini vermektedir. Böylece, yeni unvanlarının verdiği güç ve istek ile savaş alanında büyük başarılar göstermeleri ümit edilirdi. Savaş meydanında şövalyelik unvanı kazanan kişiler genellikle iyi bir eğitim almış "squire"lar olurdu, bununla birlikte herhangi bir eğitim almamış ama yetenekli, güçlü ve atik gençler de gösterdikleri üstün başarılar sebebiyle kuruma dâhil edilirdi. Bu kişiler aynı yazar tarafından “sadece cesaretleri ile ön plana çıkan ama şövalyeliğin erdemlerinden yoksun” şeklinde tanımlanmıştır. Bu kural, kurumun itibarını güvence altına almak için bazen sınırlandırılmıştır. Gösterdiği başarı ile şövalye olabilen ama asker gibi davranma hakkına sahip olmayan kişiler bu sınırlandırmalar dâhilindedir. Alınan bu önlem eğitimsiz şövalyelerin sayısının artmamasını amaçlamaktaydı. Bununla birlikte, ilerleyen zaman dilimlerinde kuruma zarar veren şövalyelerin olması, alınan önlemlerin pek etkili olmadığı fikrini uyandırmaktadır.

2.1.3.1.2 Şövalye töreni sonrasında şövalye olanlar

Büyük bir kutlama ile gerçekleşen şövalye töreni için "squire" kendisini hem bedensel hem de psikolojik olarak hazırlamak zorundaydı. Bu tören şövalye adayı için kadar ne kadar önemliyse

65

ailesi için de o kadar önemliydi. Küçük yaştan beri evinden uzak ve zorlu bir eğitim alan çocuklarının amacına ulaştığını görmek gibi çocuklarının şövalyelik gibi önemli ve prestijli bir kuruma dâhil olması ebeveynler açısından gurur verici bir durumdu. Bu da ailenin de bazı hazırlıklar yapması gerektiği anlamına gelmekteydi. Yapılacak hazırlıklar genellikle maddi imkânların zorlanmasını gerektiriyordu ancak "squire"ların asil ve varlıklı ailelerden gelme zorunluluğu göz önüne alındığında bu hazırlıklar ailelere yük olmuyordu.

Giyilecek kıyafetlerin hazırlanması, tutulan oruç, yapılan gece ibadeti, edilen dua ve ayine hazırlanma gibi aşamalar "squire" tarafından yerine getirilir, "squire"a, arkadaşlarına ve o civarda yaşayan insanlara verilecek hediyelerin ve yiyeceklerin hazırlanması ise "squire"ın ailesi tarafından yapılacak hazırlıkların bir kısmını oluşturmaktaydı.

Dini öğeler başta olmak üzere bazı rutinlere dayalı şövalye töreni ve bu törende edilmesi gereken şövalye yemini üçüncü bölümde yer almaktadır. Son olarak, genç bir şövalye adayının kız kardeşine yazdığı mektuba bakılarak şövalye töreni öncesinde, esnasında ve sonrasında yaşadıkları ve hissettikleri – başka bir ifade ile bu törenin bir "squire" için ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir:

Sevgili Elizabeth, canım kardeşim,

İyi olduğuna inanıyorum. Bildiğin gibi, geçen ay on sekiz yaşıma bastım. Kral Henry, artık şövalye olma vaktimin geldiğine karar verdi. Sana törenle ilgili bazı bilgiler vereceğim.

Öncelikle, Tanrı önünde alçakgönüllülüğümü ispatlamam açısından saçlarımı çok kısa kestirdim. Tanrı’nın bana gücenmesini istemem ama uzun saçlarım yerde görmek beni çok üzdü. Sonra, günahlarımdan arınmak için banyo yapmam gerekti. Ardından arkadaşlarımdan Stuart ve John bana vücudumun temizliğini gösteren beyaz bir tunik, Tanrı için savaşırken kan akıtmam gerektiğini hatırlatan kırmızı bir pelerin ve bir gün öleceğimi hatırlatan ölüm ve toprak rengi olan siyah çoraplar giydirdi.

Sonra, Stuart ve John beni şapele götürdü. Bütün gece dua etmem için beni orada yalnız bıraktılar. Sabah olduğunda beni Büyük Salon’a götürdüler. Annemin, babamın ve kalede yaşayan bütün insanların önünde Kral Henry beni şövalye ilan etti. Önünde

66

eğildim ve kılıcının düz tarafı ile omzuma yavaşça dokundu. Sonra, diğer şövalyeler bana kendi kılıcımı ve mahmuzlarımı verdi. Artık resmen bir şövalye oldum.

Sonrasında, büyük bir ziyafet verildi ve kendimi çok önemli hissettim. Oradaki şövalyelerden birisi olan William ile konuştum ve bana kendisi şövalye olduğunda böyle bir tören yapılmadığını söyledi. Zorlu bir savaş sırasında savaş alanında şövalye ilan edilmiş. Umarım ben de ilk savaşımda onun kadar cesur olabilirim.

Umarım en kısa zamanda birbirimizi görürüz. Seni seven kardeşin

Richard (Eastwood, 2004)

Gerek geleneksel tören sonrasında gerekse savaş alanında şövalye oldukları ilan edilen şövalye adayları, büyük bir gurur ve mutluluk duymaktaydı. Şövalyelerin toplumda yaşayan herkes tarafından sevilmesi ve sayılması, kendilerine güvenilmesi ve itibar gösterilmesi ve sayılarının çok fazla olmaması kurumun altın çağını yaşadığı dönemde şövalyelerin aldıkları eğitim doğrultusunda kendilerine yakışır işler yapmaları ve önemli başarılar imza atmaları ile doğru orantılıdır.