• Sonuç bulunamadı

Dünyadaki Durum ve Diğer Ülkelerle Kıyaslama

Belgede MADENCİLİK ÖZEL (sayfa 120-123)

4. MEVCUT DURUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ

4.3. Dünyadaki Durum ve Diğer Ülkelerle Kıyaslama

Petrolün günümüz dünya ekonomi ve siyasetindeki önemi tartışılmaz bir gerçektir.

Kullanım alanının yaygınlığı arz-talep dengesi içinde bu ürüne bağımlılığı arttırmış ve sonuçta; bu özelliği ile petrol, yer küre içindeki diğer kaynaklardan ayrılarak stratejik bir konuma gelmiştir. Petrolü gelişen sanayi ve endüstrileri içinde kullanmaya başlayan ülkeler, petrolün bu stratejik önemini kavramış ve yeryüzünde petrole dayalı bir siyasi paylaşım ve hareketlenme izlenmiştir.

Dünya birincil enerji tüketiminde, 1997 yılında petrolün payı ortalama %40’larda olup, kömürün payı %27, doğal gazın payı ise %23’tür. Petrolün toplam birincil enerji tüketimi içindeki payına bakıldığında en çok gelişmiş ülkelerde, yani, OECD ülkelerinde tüketildiği görülmektedir. Bu ülkelerde toplam enerji üretiminde petrolün payı %44 olup, petrolün bu ülkelerin ekonomisinde ağırlığının ne denli büyük olduğu aşikardır.

Birincil enerji tüketiminde en büyük payın petrol ve doğal gaza ait olması, endüstrileşmiş ülkelerin yaşamlarını petrolsüz sürdüremeyecekleri, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik gelişmelerine paralel olarak petrol ve gaz tüketimlerinin artacağı düşünülürse, dünyada petrol ve gaz arama, geliştirme ve üretim faaliyetlerine, geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki yıllarda da ağırlık verileceği ortadadır.

Hidrokarbon aramacılığında; maliyetlerdeki artışlar ve petrol fiyatlarındaki istikrarsızlık sonucu, petrol şirketlerinin arama faaliyetlerini tek başlarına yürütmelerinin, yakın geçmişte olduğu gibi, gelecekte de zor olacağı anlaşılmaktadır.

Bu nedenle, arama faaliyetleri, yakın bir zamandan beri, hem finansal güçlükleri aşmak, hem de politik barışı sağlamak amacıyla çok uluslu ortaklıklar vasıtasıyla yürütülmektedir.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Madencilik ÖİK Raporu Enerji Hammaddeleri Alt Komisyonu Petrol-Doğalgaz Çalışma Grubu

Buna en iyi örnek, Eski Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bölgede yer alan ülkelerin batılı şirketlerle yaptıkları ortaklıklardır. Buna benzer çok uluslu yapılanmalar halen dünyamızın değişik bölgelerinde kurulmaktadır.

Sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, ekonomik gelişmelerine paralel olarak hampetrol tüketimlerinde de yıldan yıla artış meydana geldiği görülmektedir. Ancak 1998 yılını değerlendirirken yıl ortasında tüm Asya-Pasifik bölgesi ve daha sonra Rusya’da kendini belli eden global ekonomik krizin petrol tüketimini olumsuz etkilediği görülmektedir.

1998 yılı dünya hampetrol tüketimi 73.6 mvg olarak gerçekleşmiştir. Bu miktar 73.4 mvg olan 1997 yılı tüketimine göre %0.4’lük bir artışı ifade etmektedir.

OECD ülkeleri içinde en fazla tüketim K.Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde olmak üzere toplam 38.2 mvg olarak gerçekleşmiştir. Bu miktar dünya toplam tüketiminin

%52’sini oluşturmaktadır. OECD dışı ülkelerde ise toplam 27.1 mvg hampetrol tüketilmiş olup, toplam dünya tüketiminin %37’sidir. OECD dışı ükelerde, Afrika’da 2.4 mvg, Orta Doğu’da 4.2 mvg, Latin Amerika’da 4.6 mvg, Çin’de 4.2 mvg ve BDT ile diğer Asya ülkelerinde ise 11.1 mvg hampetrol tüketilmiştir.

1980 yılından 1983 yılına kadar düşen hampetrol tüketimi daha sonra artarak 1990 yılında 65.5 mvg olarak gerçekleşmiştir. 1990 ve 1993 yılları arasında hemen hemen aynı seviyede kalan dünya hampetrol tüketimi 1995 yılında artarak 68.1 mvg olarak gerçekleşmiştir. 1996 yılında ise 69.5 mvg seviyesine ulaşmıştır.

Dünya doğal gaz tüketimi ise 1997 yılında, 2.200 milyar m3 olan bir önceki yılın tüketimine göre %0.2 azalarak 2,196.7 milyar m3 olarak gerçekleşmiştir. 632.5 milyar m3 ile ABD dünya toplam tüketiminin %28.8’ini gerçekleştirerek ilk sırada yer almıştır.

ABD’nin arkasından ikinci olarak 331 milyar m3 ile Rusya gelmekte olup, toplam tüketimin %15.1’ini gerçekleştirmiştir. Bu iki ülkeyi sırasıyla 85.8 milyar m3 ile İngiltere, 79 milyar m3 ile Almanya, 75 milyar m3 ile Kanada, 72.2 milyar m3 ile Ukrayna ve 65.1 milyar m3 ile Japonya takip etmiştir.

Japonya doğal gaz ihtiyacının tamamını ithalatla karşılarken, Batı Avrupa %30’unu ithalatla karşılamaktadır. Kuzey Amerika ise ihtiyacının büyük bir kısmını kendi üretimi ile karşılamaktadır.

Eski SSCB ülkelerinde toplam tüketim 1998 yılında 1997’ye oranla %2 düşmüş, Asya-Pasifik ülkelerinde ise %6 oranında azalmıştır. Bu ülke ekonomilerinde dengelenme sinyalleri alınmaya başlanmıştır ancak tekrar ekonomik büyümenin yakalanması 2000 yılından önce beklenmemektedir. Latin Amerika’da ise özellikle Brezilya’da 1998 yılı sonunda yaşanan finansal kriz ekonomide durgunluğa yol açmıştır ve petrol tüketiminde beklenen artış gerçekleşememiştir.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Madencilik ÖİK Raporu Enerji Hammaddeleri Alt Komisyonu Petrol-Doğalgaz Çalışma Grubu

1998 yılı içinde Kuzey Denizi’ndeki üretim sahalarında kötü hava koşulları ile buna ilave olarak teknik problemlerle karşılaşılması ve Irak’ta 1998 yılı Aralık ayında yaşanan sıcak çatışmalar nedeniyle rafinerilerin zarar görmesi sonucu petrol üretiminde beklenen üretim rakamlarına ulaşılamamıştır.

1998 yılında dünya hampetrol üretimi, 75.25 milyon varil/gün olarak gerçekleşmiştir.

Bu miktarın 30.67 mvg’ü OPEC üyesi ülkeler tarafından üretilmiş olup, toplam üretimin %40.75’ini ifade etmektedir. Dünya hampetrol üretiminin %29’u olan 21.88 mvg’ü OECD ülkeleri tarafından ve %28’i olan 21.06 mvg’ü OECD dışı ülkeler tarafından üretilmiştir. 1998 yılı dünya hampetrol üretimi, 1997’ye göre %1.1 artarak 75.25 mvg olmuştur.

Bu artışın 0.7 mvg’ü OPEC ülkelerinde, 0.66 mvg’ü OECD dışı ülkelerde gerçekleştirilmiştir. OECD ülkelerinde ise 1998 yılında bir önceki yıla göre hampetrol üretimi 0.20 mvg azalmıştır.

1998 yılında en fazla üretimi 8.37 mvg ile ABD gerçekleştirmiştir. Bu ülkeyi sırasıyla 8.05 mvg ile Suudi Arabistan, 6.12 mvg ile Rusya, 3.61 mvg ile İran, 3.50 mvg ile Meksika, 3.19 mvg ile Çin, 3.14 ile Norveç ve 3.12 mvg ile Venezuella takip etmiştir.

Eski Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte Rusya’nın hampetrol üretimi düşmeye başlamıştır. 1993 yılında 7.1 mvg olan hampetrol üretimi, tedrici azalarak 1994’te 6.4 mvg, 1995’te 6.2 mvg, 1996’da 6.0 mvg’e düşmüştür. 1997 yılında ise hampetrol üretimi 1996’ya göre %3 artarak 6.2 mvg olmuştur. 1998 yılında ise hampetrol üretimi 1997’ye oranla aynı seviyede kalmıştır.

1978 yılında rekor seviyeye ulaşan dünya hampetrol üretimi 1984’e kadar düşme eğilimi göstermiştir. Dünya hampetrol üretimi bu yıldan sonra bir denge sağlamış ve 1991 yılına kadar üretim artmıştır. 1991 yılında bir önceki yıla göre %0.5 oranında düşen dünya hampetrol üretimi 1992 yılında yeniden artarak 65.7 mvg olmuştur.

1993 yılında ise bu seviyesini korumuş olup, 1994 yılında bir önceki yıla göre %0.9 artarak 66.9 mvg olarak gerçekleşmiştir. 1995 yılında ise 1994 yılına göre %1 artarak 67.8 mvg olmuştur. 1996 yılı sonu itibarıyla dünya hampetrol üretimi bir önceki yıla göre %2.6 artarak 69.6 mvg olarak gerçekleşmiştir. 2000 yılında dünya hampetrol üretiminin 74.8 mvg, 2010 yılında 85.9 mvg ve 2020 yılında ise 95.2 mvg olacağı tahmin edilmektedir.

Dünya doğal gaz üretimi ise 1997 yılında bir önceki yıla göre %0.3 azalmış ve 2.228 trilyon m3’ten 2.223 trilyon m3’e düşmüştür. Dünya’nın en büyük doğal gaz üreticisi 545 milyar m3 ile ABD olup, bu ülkeyi 531 milyar m3 ile Rusya, 156.8 milyar m3 ile Kanada ve 84 milyar m3 ile İngiltere izlemektedir. Dünya toplam gaz üretiminin

%24.5’ini ABD ve %23.9’unu Rusya gerçekleştirmektedir.

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Madencilik ÖİK Raporu Enerji Hammaddeleri Alt Komisyonu Petrol-Doğalgaz Çalışma Grubu

Halen Türkiye birincil enerji arzının %61’i ithalatla karşılanmakta olup, toplam tüketimde en büyük pay petrol ve doğal gaza aittir. Arz çeşitlendirme politikaları sonucunda, 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde, doğal gaz kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır. Türkiye’nin yerli hampetrol üretimi toplam ihtiyacının ancak

%10-12’sini karşılamaktadır.

5. SEKİZİNCİ PLAN DÖNEMİNDE BEKLENEN GELİŞMELER

Belgede MADENCİLİK ÖZEL (sayfa 120-123)