• Sonuç bulunamadı

İnsanoğlu dünyada var olduğu günden beri sürekli olarak seyahat halindedir. Önceleri yiyecek bulma ve tarım amaçlı su kenarlarına yapılan seyahatler, daha sonraları savaş, ticaret, din ve sağlık amaçlı olmuştur. Bugünkü anlamda eğlence amaçlı seyahatler, Romalılar döneminde Nil nehrine yapılan geziler ve Anadolu’ya sağlık amaçlı termal kaynaklardan yararlanmak için yapılan geziler ilk örnekleri oluşturmaktadır. Günümüzde büyük bir ekonomik sektör haline gelen turizmin gelişimi, özellikle Avrupa ülkelerinde boş zaman ve gelir artışının başladığı 19. yüzyıl itibari ile gerçekleşmeye başlamıştır.

Dünyayı keşfetmek ve görmek için yapılan seyahatlerin çok eskilere giden bir geçmişi vardır. Bazılarına göre tekerleğin bulunuşundan (M.Ö. 4000’ler) beri, kısa mesafelerde de olsa insanlar seyahat etmişlerdi. Eski Mısır’da (M.Ö. 3000-2000 yıllarında) piramit ve tapınaklara binlerce kişininziyarete gitmesi, ilk kez konaklama tesislerinin ortaya çıkmasını sağlamış; daha sonraları, Eski Yunan’da Olimpiyat Oyunları’nın başlamasıyla daha büyük kitlelerin seyahat etme olanağı doğmuştu. Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte güvenliğin ortadan kalkmasıyla seyahatlerde azalmalar oldu. Ancak, M.S. 1000 yıllarında halk, çok az sayıda seyahat etmeye başladı. Orta çağlarda esas olarak seyahat eden olmadığından, hac amacıyla seyahat edildiğinden, seyahat edenler bir ölçüde güvenliğe sahiptiler. Bu durum, yol güzergahı boyunca o dönemin konaklama tesisleri sayılan hanların yapılmasını sağlamıştır. 13. yüzyılda Asya’yayapılan seyahatler dünyanın bu kesimine ilginin uyanmasında rol oynadı; 16. yüzyıldan itibaren de aynı gelişme yeni keşfedilen Amerika içinde meydana geldi (Özgüç,2007).

Gartner turizm sektörünün gelişme sürecini;

• Medeniyetler dönemi (M.Ö. 8000 - İsa’nın doğumu), • Ticaret dönemi ( Hz. İsa’nın Doğumu – M.S. 1700), • Endüstri ve teknoloji dönemi (1700 – 1900),

• Turizmin gelişme dönemi (1910 – 1945),

• Kitle turizminin yoğun yaşandığı dönem (1946 – 1990)

• Turizmin olgunluk dönemi ( 1990 ve sonrası) diye altı döneme ayırır (Gartner, 1996).

41

Başlangıçta elit tabakanın katıldığı seyahatler özellikle 1800’lerde geniş kitlelere yayılarak günümüzdeki anlamda turizm faaliyetlerine katılım gittikçe artmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında turizm açısından büyük gelişmeler olmuş ve turizm, bilimsel olarak incelenmeye başlanmıştır. Demiryollarının hızlı gelişimine paralel olarak, 19. yüzyılın ortalarından itibaren deniz ulaşımında yelkenli gemilerin yerini buharlı gemilerin almaya başlaması turizmde büyük bir hareketlenmeyi sağlamıştır. Amerika’ya göç eden milletlerin özellikle İngiliz ve Almanların Avrupa ile ticareti Atlantik seyahatlerinin yoğunlaşmasına sebep olmuştur. Ayrıca 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılması, deniz yoluna yeni hedefler getirmiştir. Bu dönemde 1841’de İngiliz Thomas Cook’un düzenlediği seyahat büyük ilgi görmüş ve turizm tarihinde bir dönüm noktası teşkil etmiştir (Toskay,1989).

Batı Avrupa ülkelerinde gerçekleşen devrimlerle üretim şekillerinin değişmesi, toplumlara daha fazla hizmet ve mal bulma olanağı sunarken, insanların ve kültürlerin bir yerden bir başka yere seyahatleri ilkçağlardan bu yana inanılmaz derecede hızlandı. Önceleri bireysel olarak yapılan geziler özellikle taşıma araçlarının gelişmesiyle 19.yüzyıla doğru kitlesel bir yapı kazandı. Sanayi devrimi ile birlikte ortaya çıkan teknolojik gelişmeler, boş zamanların artması, ücretli tatil hakkı, gelir düzeyinin artması gibi unsurlar turizme olan talebi artırırken, 1900’lerin başında yaşanan savaşlar ve ekonomik krizler turizmin gelişme hızını düşürmüştür. Son yıllarda ulaşım ve haberleşme imkanlarının artması, maliyetlerin düşmesi, turizm faaliyetlerinde meydana gelen değişmeler, turizm alternatiflerinin artması, konaklama işletmelerinin ve tur operatörlerinin etkin olmaları, turistlere sağlanan kolaylıklar (taksitlendirme ve kredi imkanı) gibi unsurlar turizme olan talebi artmasında etkili olan unsurlardır. Seyahatlerin yaygınlaşmaya başlaması beraberinde kurumsallaşmayı ve bu kurumların toplumsal zemininin yaratılmasını da gündeme getirdi. 19.Yüzyıl başlarına doğru bütün dünyada organize olmaya başlayan turizm olayı, birçok ülkenin ekonomik yapısını değiştirdiğinden, ülkelerin politikalarını da etkilemiş ve turizme yönelik gerek devlet sektörü (Turizm bakanlıklarının kurulması) olarak gerekse özel sektör (birlik, dernek) olarak kurumsallaşma ve planlamalar artmaya başlamıştır. Turizm, 1950’lerde 25 milyon, 2010’lara gelindiğinde 1 milyar yaklaşan insanın katıldığı önemli bir hizmet sektörü haline gelmiş durumdadır.

42

Türkiye’de turizmin tarihsel gelişimine baktığımızda; oldukça eskiye dayandığını belirtebiliriz. Anadolu’nun dünya tarihi boyunca uygarlıkların doğuşuna, gelişmesine ve çöküşüne tanıklık ettiği, bu nedenle çok çeşitli ve zengin kültürel mirasa sahip olduğu bilinmektedir. Truvalılar, Asur ticaret kolonileri, Hitiler, Frigyalılar, Efes, Milet ve Preyene’deki Yunan kolonileri, Lidyalılar ve doğudaki Urartu Krallığı tarih sahnesine Anadolu’da çıkmışlardır. Anadolu’da kurulan Selçuklu Devleti iki yüzyıl Anadolu’da egemenlik kurmuş, daha sonra yerini Osmanlı İmparatorluğu almıştır. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi Anadolu, tarihi ve coğrafi nedenlerle yüzyıllar boyunca seyahat eden insanların ilgisini çekmiştir (Emekli, 2001).

Günümüzdeki anlamda turizm faaliyetleri Cumhuriyet döneminde başladığı bilinmekle birlikte, 19. yüzyılın başlarında Avrupa’dan Anadolu’ya getirilen buharlı gemiler ve İstanbul’da düzenlenen ulusal fuar etkinlikleri ile 20. yüzyılın başlarında Orient Expres’in İstanbul’a sefer düzenlemesi ile otellerin açılmaya başlaması, Türkiye’deki ilk turizm etkinliklerine örnek verilebilir. Cumhuriyetle birlikte ülkenin kalkınması adına bir dizi atılımlar gerçekleşmiş ve turizm faaliyetlerinin gelişmesi adına bazı resmi ve özel kurumlar kurulmaya başlanmıştır. 1923’de iç ve dış seyahatleri düzenlemek amacı ile kurulan Milli Türk Seyahat Acenteciliği Ziya ve

Şürekası, yine aynı yıl kurulan ve ismini daha sonra Türkiye Turing ve Otomobil

Kurumu olacak olan Türkiye Seyyahin Cemiyeti, 1925 yılında açılan ve Türk Havayolları’nın temellerini atan kurum olan Türk Tayyare Cemiyeti, 1934 ‘de açılan

Turizm Ofisi, 1939’da kurulan Ticaret Vekaletine bağlı bir bölüm olan Turizm Müdürlüğü, 1955’de kurulan Türkiye Turizm Bankası A.Ş., 1961’de turizmin ilk kez

örgün turizm eğitim kurumlarında yer almaya başlaması ile kurulan Ankara Otelcilik

ve Turizm Meslek Lisesi, 1963 yılında kurulan ve günümüzde Kültür ve Turizm

Bakanlığı görevlerini yürüten Turizm ve Kalkınma Bakanlığı ve 1972 yılında kurulan

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği, Türkiye’de turizmin gelişmesinde etkili olan

kurumlardır. 1982’de çıkarılan 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu ile Türkiye’de turizm sektöründe o zamana kadar uygulanmayan pek çok teşvik getirilmiş ve izleyen yıllarda turizm ile ilgili aynı kanun içerisinde bazı yönetmelik ve diğer yönetsel düzenlemeler yürürlüğe girmiştir.

43

1960 sonrası Devlet Planlama Teşkilatı’nın hazırladığı Beş Yıllık Kalkınma Planları ile ülkenin kalkınmasında doğal ve tarihi kaynaklardan daha fazla yararlanılması, gerekli yatırımların yapılması, tanıtım faaliyetlerine önem verilmesi ve ülkeye gelen yabancı turist sayısını artırmak gibi bazı turizm politikaları belirlenmiştir. Planlı dönemde başlangıçta ülkenin doğal ve tarihi kaynaklarından en iyi şekilde yararlanarak turizm gelirlerini artırmak amacı ile planlamalar yapılırken, ilk kez Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile turizmde doğal ve çevre değerlerinin kullanılırken korunması gerektiği vurgulanarak, turizmde sürdürülebilirlik ilkesi dikkate alınmıştır ve izleyen yıllarda hazırlanan planlamalarda sürekli turizmde sürdürülebilirlik ilkesi ön plana çıkarılmıştır. En son hazırlanan Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (2007-2013) turizmin mevsimlik ve coğrafi dağılımının iyileştirilmesi, hizmet kalitesinin artırılması ve dünya turizminden alınan payın artırılması gibi politikalar izlenirken, doğal, tarihsel ve sosyal çevreyi kollayıcı ve geliştirici, yani sürdürülebilir turizm yaklaşımın tercih edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Türkiye’de gerek gelen turist sayısı gerekse turizm gelirleri sürekli artış göstermektedir. 1980 sonrası Türkiye’nin turizminde önemli bir artış olduğu görülmektedir. Dünyanın genelinde bu yıllarda ekonomik durgunluk yaşanmasına rağmen Türkiye’ye gelen turist sayısı 1980-1990 arası yaklaşık beş kat artmıştır (Tablo 1). 2000’li yıllarda Türkiye’ye yönelik turizm talebi artışını devam ettirmiş ve 2008 verilerine göre Türkiye dünyada 30,9 milyon kişi ile 9. en fazla turist kabul eden ülke sıralamasına yükselmiş ve 21,9 milyar dolar ile turizm geliri sıralamasında 10. ülke olmuştur. IX. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda oluşturulan Turizm Eylem Planı amaçları içerisinde 2013 yılı itibari ile Türkiye’ye 38 milyon turist ve 36,4 milyar dolar turizm geliri beklenmektedir. 2023 Turizm Stratejisine göre ise Türkiye’nin hedefi dünyanın en çok turist çeken ve en fazla turizm geliri elde eden ilk 5 ülkesinden biri olmaktadır.

Türkiye’ye gelen turistlerin % 60’ı tatil amaçlı olup, seyahatlerini düzenleme biçimine göre, % 45 paket tur, % 45 bireysel ve % 10’unun diğer bir şekilde geldiği ortaya çıkmaktadır. Gelen yabancı turistlerin içinde yıllara göre değişiklik olmakla birlikte en fazla % 30-35 oranında Almanlar ve % 20-22 oranında Bağımsız Devletler Topluluğu yurttaşları yer almaktadır.

44

Tablo 1: Türkiye’de 1970-2008 Arası Turizm Hareketleri ve Dünya Turizmi’nden Aldığı Pay

Yıllar Türkiye'ye Gelen Turist Sayısı (Milyon kişi) Dünyadaki Turizm Hareketleri (Milyon kişi) Türkiye'nin Aldığı Pay (%) Türkiye Turizm Gelirleri (Milyar Dolar) Dünya Turizm Gelirleri (Milyar Dolar) Türkiye'nin Aldığı Pay (%) 1970 0,72 165,8 0,0043 0,05 17,4 0,28 1980 1,3 278,1 0,0047 0,32 104,4 0,31 1990 5,3 439,5 1,2 2,7 270,2 0,99 2000 10,4 686,7 1,7 8,1 469,9 1,72 2005 21,1 803,0 2,6 18,1 682,7 2,04 2008 26,3 897,7 2,4 21,9 856,0 2,16

Kaynak: Dünya Turizm Örgütü ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Turizm İstatistikleri

verilerinden yararlanılmıştır

Türkiye turizminde geleceğe yönelik eğilimlere bakıldığında;

• Tatile ayrılan zamanlardaki artış ile birlikte iç ve dış turizme katılan kişi sayısı ve turizm gelirlerinde artış olacağı,

• kıyı turizminin yanında yat turizmi, yayla turizmi, termal turizm, kongre turizmi, golf turizmi, spor turizmi, dağ turizmi, kış turizmi, kırsal turizm, eko-turizm, kültürel turizm gibi alternatif turizm faaliyetlerine talebin artacağı,

• son dönemlerde OECD ülkelerinden Türkiye’ye yönelik turist girişinde düşüşe karşın, Doğu Bloku ülkelerinden giriş yapan turistlerde artışlar olacağı,

• halkta turizm bilincinin yaygınlaşacağı dolayısı ile bilinçli ve deneyimli tüketici grubunun büyüyeceği,

• geleneksel turizm ürünlerine talep azalacak, rekabet artışı, teknolojik yenilikler, hizmet kalitesi, tüketici tatmini gibi nedenlerden dolayı turizm sektörünün de kendini yenilemek zorunda kalacağı,

• ülkemizin gerek ulusal düzeyde gerekse uluslararası düzeyde toplumsal, siyasal ve ekonomik gelişmelerden etkileneceği,

• çevreye duyarlı turizm etkinliklerinin gelişeceği ve sürdürülebilir turizm kavramının daha sık gündeme geleceği, gibi özellikler ön plana çıkmaktadır.

45

Türkiye’nin sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel değerleri planlı ve verimli bir şekilde değerlendirmesi durumunda gelecekte turizmden alacağı pay da artacaktır. Ancak bu süreçte turizme konu olan alanların korunması ve kollanması gerekmektedir. Hızlı turizm hareketliliği yaşanan bazı bölgelerde (Akdeniz-Ege kıyıları, Ürgüp-Göreme peribacaları vs.) doğal ve kültürel yapıların gerektiği gibi korunamadığından, geri dönüşü olmayan tahribatların olduğunu gördükçe, turizmde sürdürülebilirliğin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Bundan dolayı geleceğe yönelik eğilimlerde gerek Dünya Turizm Örgütü (WTO) tarafından hazırlanan “Tourism 2020 Vision” gerekse Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan “Türkiye Turizm Stratejisi – 2023” hedefleri içerisinde en önemli hedeflerinden biri, turizmin sürdürülebilirlik ilkeleri içerisinde yürütülmesi vardır.

Benzer Belgeler