• Sonuç bulunamadı

Düşey Yönde Alınması

3. MEKAN TASARIMINDA DOĞAL IŞIĞI KULLANMA BİÇİMLERİ

3.1 Doğal Işığın Fiziksel Kullanımı

3.1.1 Işığın Mekana Alınış Biçimleri

3.1.1.1 Düşey Yönde Alınması

Doğal ışığın mekana düşey alınması mekanda gerçekleştirilen işlevle yakından ilişkilidir. Düzgün ışığın gelmesi ve mekana homojen yayılması istenen yapılarda örneğin resim atölyelerinde, fabrikalarda, kütüphanelerde, müzelerde, camilerde, laboratuvarlarda, tren garlarında üstten alınan doğal ışık önemli olmaktadır.

Üstten aydınlatılan bir yapıda, mekan plastiğine farklı bir boyutta katkıda bulunulmaktadır. Üst döşemenin biçimi, diğer mekan çeşitlerine nazaran bu mekanda farklı bir yere sahiptir.

Lundberg, yaklaşık dört yüz yıl önceki bir mekan türünü anlattığı yazısında mekanın üst döşemesindeki küçük pencerelerden gelen ışığın yarattığı etkiden bahsederken gün ışığının döşemedeki küçük deliklerden girdiğini, fakat duvara yerleştirilen uygun ışık açıklıklarından daha detaylı bir görünüm sağlayarak bu zengin ışığın her yeri aydınlattığını ifade etmektedir. Üstten aydınlatılan bir mekanın kendine özgü ve sembolik özellikleri vardır. Yandan gelen bir ışığa göre daha farklı bir ışık üstte açılan bir boşluktan mekana girmektedir. "Yüksek güçlerin tasvirini sembolize eden bir dramatik etki" yaratmak için kullanılmıştır (Thurell, 1989).

Mekanın değişik kısımlarının iyi ve eşit şekilde aydınlatılması isteği ya da ihtiyacı, modern mimarların sık sık karşılaştığı konulardan biridir. Çatı penceresi ile tepeden gelen ışık biçimlerle dokuları açık ve kolayca görebilmek için gereken gölgeleri yaratamayacak kadar dağınıktır. Daha iyi olmasına rağmen yandan alınan doğal ışık mekanın içine yeterli alınamadığı zaman tek başına tatmin edici bir sonuç vermemektedir. Rasmussen, çözüm için mekanın her bölümünü kusursuz şekilde aydınlatan şed çatıları uygun görmektedir (Rasmussen, 1970).

Avlular yapılarda doğal ışığın düşey yayılımını sağlamaktadır. Avlular, gecenin serin havasını tutup, gündüz serinlik vermesinden dolayı, sıcak ve kuru iklimlerde tercih edilmektedir. Serin iklimlerde avluların dar olması, yeterince havalandırılamaması yosunlaşmaya neden olmaktadır. Türk evlerinde üstü açık, Avrupa’da üstü camla kapalı olarak kullanıldığı örnekleri görülmektedir. Doğal ışığın enerji tasarrufu sağlaması da fabrika ve alışveriş merkezi gibi yapılarda sıklıkla kullanımına neden olmaktadır.

Doğal ışık mekana çatı pencereleriyle yansıtılarak ya da doğrudan alınabilmektedir (Şelik 3.6). Çatı penceresi kullanımında çatı eğimli ya da düz olmaktadır. Dikey panellerin kullanılması durumunda doğal ışık yansıtılarak mekana alınmaktadır.

Galeria Vittorio Emanuele, Giuseppe Mangani tarafından, 1861 yılında Milano’da alışveriş merkezi olarak tasarlanmış, haç şeklinde kesişen iki caddenin tavan açıklıklarının bir kubbe ile birleştirilmesiyle meydana gelmiştir (Fontoynont, 1999) (Şekil 3.7). Tüm çatı örtüsü ve kubbede demir konstrüksüyon uygulanmış, cam malzeme ağırlıklı olarak kullanılıp doğal ışıktan maksimum düzeyde yararlanılmış, böylece galeride yağmurun, soğuğun etkilerinden korunan bir iç mekan yaratılmıştır. Zeminde parlak seramik kullanılması yansımayı arttırarak aydınlık seviyesini yükseltmektedir.

Şekil 3.7 : Galeria Vittorio Emanuele, plan ve kesit (Fontoynont, 1999) Viyana’da tarihi gazometre olarak kullanılan binalar, günümüzde Jean Nouvel tarafından restore edilerek alışveriş merkezi ve konut işlevleri kazandırılmıştır. Binaya çatıdan alınan gün ışığı, mekanı aydınlatmaktadır (Şekil 3.8).

Şekil 3.8 : Gazometre, Viyana (Tezel, 2005)

Roma’daki Dives in Misericordia kilisesi Richard Meier tarafından tasarlanmıştır (Şekil 3.9). Meier, ışığın mekanı anlamak ve okumak için en önemli etken olduğunu belirterek ışığa verdiği değeri vurgulamaktadır (http://www.wirednewyork.com). Meier, bu binayı tasarlarken ışığı ana tasarım öğesi olarak kabul etmiştir. Beyaz çimentodan yapılan yelken formunda üç adet kabuğun gün ışığını mekana alışı kullanıcı için etkileyici bir ortam yaratmakta, gün ışığı Tanrı’nın varlığını simgelemektedir. Meier, kullandığı zemin seviyesindeki dar pencerelerle de kilisenin yerden kopmuş gibi algılanmasını sağlamıştır.

Şekil 3.9: Dives in Misericordia, görünüş, plan ve kesit (Tezel, 2005) Peter Cook ve Colin Fournier tarafından tasarlana Graz Sanat Müzesi, tarihi Graz kentinin diğer sembolü saat kulesi ile de ilişki kurmaktadır (Şekil 3.10). Böylece geçmiş ile gelecek arasında bir köprü vazifesi görmektedir. Şekli ve cam duvarları, onun uçan bir balon gibi görünmesini sağlamakta, dış cephesi akrilik cam olan müzenin, çıkıntı yapan yerlerindeki pencerelerinden gün ışığı içeri alınmaktadır. Bu pencereler, kuzeye yönlendirilmiştir, böylece yaygın gün ışığından faydalanılmaktadır. Pencerelerden biri ise tarihi saat kulesine yönlendirilmiştir (http://www.eventsworldwide.com/moregraz.htm).

İstasyon binalarında, geniş açıklıkların geçilmesi gerekli olmuştur. Bu nedenle çelik ve camdan oluşan hafif strüktürler tarih boyunca gözlenmektedir. Calatrava’nın TGV istasyonu strüktüre getirdiği yenilik ile örnek olarak gösterilebilmektedir (Şekil 3.11).

Şekil 3.10: Graz Sanat Müzesi, Avusturya (Tezel, 2005)

Yolcular istasyonlarda, bekleme, bilgi edinme gibi eylemlerde bulunmaktadırlar. Kullanıcıların yönlenebilmeleri için ışığın doğru kullanılması gerekmektedir. Bilgilendirme işaretlerinin parlaması ya da arkadan güçlü bir ışığın ışıklılık kontrastı yaratarak görülmesinin engellemesi istenmeyen durumlardır. Doğal ışığın, yolcuların stresini azalttığı gözlenmiştir (Fontoynont, 1999).

Şekil 3.11: Calatrava, TGV, kesit (www.strutture.info)

Müzeler, doğal ışığın kullanımında en fazla dikkati gerektiren bina tipleridir. Ziyaretçiler, sanat eserlenin detaylarını görmek için yüksek ışık isterken, hassas sanat eserlerinin de yüksek ışıktan korunması gerekmektedir (Şekil 3.12).

Şekil 3.12: Walraf-Richartz Müzesi (Fontoynont, 1999)

Kütüphanelerde, yazma, okuma ve raf bölümlerinin işlevlerine uygun aydınlatılması, bilgisayarlar bulunuyorsa, parlama ve yansımanın engellenmesi gerekli görülmektedir. Tasarımlarda kitaplar direkt güneş ışığı etkilerinden uzak tutulmaya çalışılmaktadır. Kütüphanelerde doğal ışık psikolojik bir ihtiyaç olmakla birlikte, dikkatin dağılmaması için kullanıcılar pencereden uzak masaları tercih etmektedirler. Bunun için tüm cephede devam eden bant şeklindeki pencereler, bir dizi bant pencere ve güneş ışığının doğrudan mekana girmesini engelleyen aşağı doğru eğimli pencereler kullanılabilmektedir. Atriyum ya da galeri boşluğundan gelen doğal ışık kütüphanelerde kullanılan bir mimari öğedir, atriyum ya da avlu kullanıldığında ısı ve gürültü faktörlerinin dikkate alınması gerekli olmaktadır (Fontoynont, 1999).