• Sonuç bulunamadı

Güneşin sıcak ve parlak olduğu Mısır’da kalın duvarlarda yapılan küçük açıklıklar yeterli ışığı sağlamakta ve serin bir hava yaratmaktadır (Caracristi, 1999). Amon Tapınağı’nın sık taş strüktürü dini törenler için gerekli doğal ışığın içeri süzülmesini sağlamaktadır (Şekil 4.2). Karnak’daki Amon Tapınağı’nda, merkezi eksen boyunca yer alan dev sütunlar, Nil’in batısındaki Krallar Vadisini işaret eden kış gündönümünde doğan güneşe doğru yönlenmektedir (Roth, 2000).

Abu Simbel’deki Mısır Tapınağında, yılda iki kez gün ışığı kutsal mekanı işaret etmektedir. Günışığının hareketleri gözlemlenerek bu tapınakta etkileyici bir ışık oyunu yapılmıştır (Millet,1996).

Tapınaklar, Nil nehrine dik bir eksende inşa edilmiş, böylece rahiplerin sabah törenlerinde Tanrının simgesi olan doğan güneşin karşısında durabilmeleri sağlanmıştır (Roth, 1993).

Şekil 4.2: Amon Tapınağı planı, ışık ile ilişkisi ve fotoğrafı (http://www.westga.edu/~rtekippe/slides1201/karnakplan.html)

Yunan konut ve diğer sivil mimari örneklerinde avlular görülmeye başlanmıştır. Atriyumların üzerleri iklimden korunma özelliği olan, ışık ve gökyüzünün görülebilmesini sağlayacak şekilde örtülmüştür.

Uluslar yöneticiye hizmet eden kullar fikrinden, birbirlerinin gereksinimlerini karşılayan vatandaşlar fikrine geçtikçe, ulusal kurumlar kurmaları ve geliştirmeleri gerekmiştir. Teknik gelişmelere uygun olarak da beton, kemer, tonoz, kubbe kullanılması, geniş kamusal mekanların, halkın toplanabileceği alanların yapılmasına ve geniş pencerelerle aydınlatılmasına imkan vermiştir. Romalılarda yeni mimari biçimleri kullanılmıştır.

Gerçek ışık-mekan sanatı, Roma Mimarisi ile başlamış, dini yapı, hamam ve konutlarda çatı ışıklıkları önem kazanmıştır (İzgi, 1999).

Roma'da konutlar bir iç avlu etrafında oluşturulmuş tek katlı yapılardır (Şekil 4.3). Mekanlar doğal ışıkla aydınlanacak şekilde iç avlu etrafında yerleştirilerek gökyüzüyle ve dış mekanla ilişkisi sağlanmıştır. Üstü açık iç avlu opak duvarlar yerine kolonlarla desteklenmekte ve genellikle avlunun orta bölümünde bir çeşme yer almaktadır. Roma mimarisi, evleri doğanın içine yerleştiren Yunan mimarisinin tersine, doğayı evlerin içine katmıştır (Kostof, 1995). Avluya bakan cephelerde saçaklar kullanılarak güneş kontrolü ve yağmur sularının orta havuza toplanması sağlanmıştır.

Şekil 4.3: Pompei Roma konutu, plan ve avludan ışığın mekana alınma şeması (http://www.proxima-veritati.auckland.ac.nz/insula9/Pages/Commentary.html) Bazilika formu Romalılarda sık kullanılmıştır. Bu mekan kişisel, ticari ve politik fikirlerin tartışıldığı, politik vaazların verildiği, alış verişin yapıldığı kamusal bir mekandır. Roma’daki Maxentius Bazilikası’nda, beton tonozun geniş açıklıkları geçmesi sağlanmış ve geniş pencereler kullanılmıştır (Şekil 4.4.). Ana bölümü aydınlatmak için yüksek pencereler yapılmıştır. Bu formun başarılı bulunmasıyla, Caracalla Kaplıcalarında ve Trajanın Forumu’nda da kullanıldığı görülmektedir (Caracristi, 1999).

Şekil 4.4: Maksentius Bazilikası (Caracristi, 1999)

Roma döneminin gün ışığının mimaride kullanılmasına örnek teşkil eden önemli yapılarından üçü Roma’daki Neron’un Altın Sarayı, Trajan Forumu ve İstanbul’daki Ayasofya’dır.

Neron’un Sarayı’nda, ışığın ilginç bir oyunuyla karşılaşılmaktadır (Şekil 4.5). Merkezi kubbenin göz penceresi, merkezi mekana doğrudan, yüksek pencereler de

ana mekana dolaylı olarak ışık sağlayan yakın mekanları aydınlatmaktadır. Merkezde, tepeye doğru yarım küreye dönüşen geniş bir göz pencereyle açılan sekizgen bir tonozun örttüğü, sekizgen alçak bir oda bulunmaktadır. Etrafında, daha uzun beşik tonozlu odalar kubbeye doğru yönlendirilmiş, merkezi kubbenin dış yüzeyinden yansıyan ışıklarla aydınlatılmaktadır (Roth, 2000).

Şekil 4.5: Neron’un Altın Sarayı planı ve fotoğrafı (http://www.revuelabyrinthe.org/document58.html)

Trajan Forum’u, günümüz alışveriş merkezlerinin bir ilk örneğidir (Şekil 4.6). Biçimde bazilika formunu izler, merkezi hol, yan koridorlarda yer alan dükkanlar için geçiş alanıdır. İki yanında dükkanların bulunduğu iki koridor vardır. Bu koridorların üzerinde uzanan ve orta alanı aydınlatan günışığı dikkate değer bir yeniliktir (Caracristi, 1999).

Şekil 4.6:Trajan Forumu

Bizans da yükselen kubbe kasnağında, çepeçevre gelişen bir pencere ritmi yer almış, iç mekanın örtülmesinde kullanılan strüktür taşıyıcı duvardan bir ışık öğesiyle ayrılmıştır (İzgi, 1999). Ayasofya, antik Avrupa mimarisinin ve antik bazilikanın son büyük ve iddialı örneğidir (Şekil 4.7). Bazilikada, bir dizi tonozun büyük kemerlere yaslanması, geniş bir mekanın yaratılmasını sağlamıştır. Bu orta mekana ışık, kubbenin her yönünden ve kemerlerdeki pencerelerden içeri alınmaktadır

(Caracristi, 1999). Roth’a göre, mistik bir ışığın aydınlattığı kesişen ve eğimlenen bütün yüzeyler, hareket halinde gibidir. İç mekan, yüzlerce pencereden içeri dolan, mermerli yüzeyler ve mozaiklerden yansıyan ışıkla aydınlanmaktadır, iç mekan içeriden gelen ışınlarla aydınlatılıyor gibi görünmektedir (Roth, 2000).

Şekil 4.7: Ayasofya görünüş plan kesit ve fotoğrafı (http://en.wikipedia.org) Pantheon Tapınağı, Hadrian tarafından İ.S. 2. yüzyılda yaptırılarak, tüm tanrılara adanmıştır (Şekil 4.8). Romalılar, dünyayı gök kubbeyle örtülmüş bir disk olarak tasvir ettikleri için bu yapı dünya ve tanrıların bu evrenini simgelemektedir. Tek ışık kaynağı tepedeki pencere gözüdür. Gelen ışık mermer döşemeye doğru kayar ve dev bir saat gibi güneşin devirlerini göstererek duvara yükselir (Roth, 2000).

Pantheon, kapalı ve sadece tepedeki gözden aydınlatılan mekanların en güzel örneğidir. Karmaşık sokaktan sonra Pantheon’a girildiğinde büyük bir hacimle karşılaşılmaktadır. Girişteki peristilin üç katı yüksekliğinde, kubbenin tepesindeki gözden gelen doğal ışık huzmesi etkileyicidir. Pantheon tasarlanırken, kubbesi bir küreye tamamlandığında mekana sığacak şekilde yapılmıştır. Böylece doğal ışığın kusursuz etkisi sağlanmıştır (Rasmussen, 1970).

Kubbenin tepesindeki dairesel açıklık dış dünya ile olan tek bağlantı olarak tanımlanmaktadır. Güneş ışığının eğik bir huzme halinde içeri girdiği zamanlar dışında, ışık mekana düzgün bir şekilde yayılmakta, tek bir kaynaktan, belirli bir doğrultuda düştüğü için gerçek gölgeler oluşturmaktadır. Kare ve daire biçimindeki mermerlerle döşenmiş zemin, tepedeki açıklıktan gelen ışığın çoğunu alarak en karanlık noktaları bile aydınlatacak şekilde yansıtmaktadır. Böylece hiçbir yerde simsiyah bir gölge oluşmamaktadır (Rasmussen, 1970).

Korint üslubu sütunları ve kirişleri ile duvar Pantheon'un bu muhteşem iç mekanı farklı boyutlarda kopya edilmiştir. Fakat bu kopyalarda, özellikle tepedeki açıklık genişletildiğinde ya da duvara yeni açıklıklar eklendiğinde, mekandaki tüm denge ve uyum bozulmuştur (Roth, 2000).

Şekil 4.8: Pantheon görünüş plan, kesit ve fotoğrafları (Fontoynont, 1999)