• Sonuç bulunamadı

DüĢünme araçları, biliĢsel mekanizmalar

2. ARAÇLARI ANLAMAK

2.2 BiliĢsel ÇalıĢmalar

2.2.1 DüĢünme araçları, biliĢsel mekanizmalar

Clark (2002a) Dennett (2000) üzerine yazdığı metinde biliĢsel bir perspektiften araçları anlamak için önemi ipuçları sunuyor. Metinden alıntılayarak önemli noktaları not etmek gerekir.

Dennett zihinler ve kiĢiler hakkında farklı bir resim çiziyor. Resimde araçlar ve beceriler merkezi bir yer iĢgal ederken içeriği taĢıyan birincil araçların (vehicles) kültürel ve ekolojik niĢlere gömülü ajanlar olduğunu öne sürüyor. Bu öneride tezin baĢında tartıĢılan küçük anlamlı parçalar ve mimlerle ilgili görüĢlerin izine rastlamak mümkün.

Dennett‟a göre dıĢsal araçlar biyolojik biliĢsel süreçleri çoğaltıp dönüĢtürüyor. DıĢsal temsiller bir Ģekilde kabaca doğurgan temsilleĢtirme olarak çevrilebilecek temsil üreten temsilleĢtirme (florid representing) süreçlerini tetikliyor. Doğurgan temsilleĢtirme anlayanları basitçe inananlardan ayıran temel bir özellik.

DıĢsal cisimlerin davranıĢları çoğaltıp desteklediği gerçeği önemli bir nokta. Eğer bu gerçek olmasaydı pusula ve meridyen ölçer olmadan dümencilerin Ģu an yaptıkları iĢleri salt çıplak beyinleriyle yapmaları mümkün olamayacaktı. Ġnsanın görme keskinliği ve örüntü benzeĢtirme becerileri karmaĢık soyut aritmetik iĢlemler yapma kapasitesinden çok daha fazla geliĢmiĢ. Araçlar bu karmaĢık süreçleri görselleĢtirerek, çözmeyi bilmediğimiz iĢlemleri zaten bildiğimiz iĢlemlere dönüĢtürebiliyorlar. Hesap cetvelleri buna iyi bir örnek.

Araçlar hakkında en büyük sorulardan biri nasıl meydana geldikleri. Ne tarz zihinler yeni zihinler üreten araçlar yapabilir? Dennett‟in cevabı buluntular üzerine. En önemli buluntular ise kelimeler. Kelimeler demircinin aletleri gibi baĢka aletler yapmak için kullanılıyor.

Araç üretiminin önemli bir kısmı basitçe deneme yanılma çatısının altına düĢüyor. Deneme yanılmayı önemsiz ya da kıymetsiz bir yöntem olarak değerlendiren bilimsel tavır için düĢündürücü bir saptama. Primat araĢtırmaları yapan Köhler‟in Ģempanzeleri, tavana asılı bir muza ulaĢmak için bir sopa kullanmayı, sopayla oynarken tamamen tesadüf eseri keĢfediyorlar (Köhler, 1925). Ġlk aĢamadan sonra sopayla muza ulaĢmayı deneyimlemiĢ olan Ģempanzeler bu imkandan habersiz olan Ģempanzelere göstererek ya da bilmeyenler bilenleri gözlemleyerek sopa kullanmayı öğreniyorlar. Öyleyse iĢe yarayan bir araç yapma süreci zorunlu olarak planlanmıĢ bir tasarım süreci gerektirmiyor. Araç ve iĢlev çiftleĢmesi ancak baĢarılı bir ilk kullanımdan sonra oluĢuyor. KarmaĢık bir yapı için basit ve sade bir açıklama. Aynı deneme yanılma, baĢarılı olanın yayılması, baĢarısız denemelerin yok olması süreci araçların evrimi ve geliĢimi sürecinde de geçerli.

Clark‟ın önemli düĢüncelerinden biri sembolleri ve temsilleri bir iletiĢim aracısı olarak değil düĢünme süreçlerimize katılan düĢünmeye yardım eden araçlar olarak görmesi. Güncelde sunuma indirgenmiĢ temsil etme süreçlerini düĢünmenin bir parçası olarak görmek tasarlamanın doğasına iliĢkin önemli bir ipucu. Böylelikle temsil araçları tasarlama araçlarıdır diyebiliriz.

Temsil konusuna önemli bir baĢka katkı Brooks‟un robot tasarımlarından geliyor (Brooks, 1991). Temsile dayalı olmayan bir akıl modeli üzerine çalıĢtığını söylerken Brooks, zihni kendi içinde birbirinden bağımsız çalıĢan ve birbirleriyle temsiller aracılığıyla iletiĢim kurmak zorunda kalan modele indirgeyen görüĢü eleĢtiriyor. OluĢturduğu modelde birbirinden bağımsız ve paralel çalıĢan ve birbirleriyle temsiller aracılığıyla değil dünyayla algı ve eylem yoluyla iletiĢim kuran bir model kuruyor. Bilgisayar tasarımında önemli yer edinmiĢ merkezi iĢlemci ve çevreseller kavrayıĢını eleĢtiriyor. Onun modelinde her bileĢen merkez ve bir diğerinin çevreseli. Brooks temelde, zihni modellerken öne sürüdüğümüz temsillerden baĢka süreçler kullanıyor olma ihtimalimizden Ģüpheleniyor.

Zihin araçları bakıĢının en ilginç çıkarımı Preston‟un Beck üzerinden tartıĢtığı gibi kullanıcı ve araç arasındaki ayrımın bulanıklaĢıp, ayırt edilemez olduğu nokta. Benzer bir durum Dawkins (1982) tarafından önerilen geniĢletilmiĢ fenotip kavramının iĢaret ettiği organizma ve ortamın birlikteliğinde de beliriyor. Canlıların yuva yapma gibi doğaya taĢan özellikleri olan fenotipleri incelediğimizde doğada

yuva yapan organizma ile doğa arasındaki ayrıĢma bulanıklaĢıyor. Doğal olan ile yapayın sınırı muğlaklaĢıyor.

KiĢi bir araçla mı düĢünür, örneğin Türkçe ile, yoksa bir araçta mı düĢünür, örneğin varsayımsal bir zihin dili ile. Kullanıcı bir araçlar yumağına dönüĢtüğünde hiçbir araç ayrıcalıklı değildir. Araçlar arasındaki uyum ve yardımlaĢma zihni ve düĢünceyi oluĢturur. Benliğin paradoksal bir Kartezyen merkeze gerek kalmadan (insanın kararlarını yöneten bir karar merkezi de kararlarını oluĢturmak için bir merkeze gereksinim duyacak ve bu böyle sonsuza uzanacaktır), yıllar içinde biriktirdiği düĢünme araçları ve biliĢsel mekanizmalar yumağından oluĢtuğu düĢüncesi araç, kullanıcı, iĢlev kurgusuna dayalı tartıĢmayı bambaĢka bir boyuta çekiyor (Dennett, 1986). Dennett‟a göre zihinler kullanıcısı olmayan araç bohçalarıdır. Sanal makineler üretebilen sanal makinelerdir.

Beck‟in araçları tanımlarla sınırlamaya çalıĢtığı tavrın karĢılaĢtığımız fiziksel ve sanal her Ģeyin araca dönüĢebildiği bir tavırla karĢılaĢtırdığımızda, tasarlama ve düĢünme becerilerini geliĢtirmeye çalıĢan bireyin karĢılaĢtığı iki farklı dünya görüĢünden hangisinin daha yaratıcı ve özgürleĢtirici olabileceği üzerine tartıĢabiliriz. Belirlemeci (propositional) ve belirlemeci olmayan (non propositional), bu iki farklı tavır tasarım araçları bakıĢının oluĢturduğu dünya görüĢünü anlamak için önemlidir. Clark, tezin araĢtırmasında karĢılaĢılan bu konuya da değiniyor. BaĢtan önermeye dayalı (propositional), her Ģeyi mutlak bir çerçeveye oturtmaya çalıĢan tavrın araçların merkezini anlamakta yetersiz kalacağına iĢaret ediyor. Brooks‟un bu konuda söyledikleri de ilginç, fonksiyonel dekomposizyon diye adlandırdığı belirlemeci bir tavırla yola çıkıldığında önceden test etmeden bir robot için gereken tüm alt bileĢenleri bir araya getirmek mümkün görünmüyor. BileĢenlerin dünyada nasıl davrandıklarını görmek için yapılmaları, yapılabilmeleri için dünyada nasıl davranacaklarını görmek gerekiyor. Bu kısır döngüyü kırmak için belirlemeci tavır bir dünya öngörüp ona göre bir model kuruyor ama bu yüksek ihtimal karĢılaĢacağımız bir dünya olmayabilir. Bir dünya öngörmek kaçınılmaz olarak dünyayı bir oluĢa indirgemeyi ve ancak bu indirgeme içerisinde çalıĢabilen bir modeli beraberinde getiriyor. Bu yaklaĢımın en düĢündürücü yansıması ise modelin kendine has ortamında çalıĢmaya devam edebilmesi için dönüĢen dünyayı göz ardı etme, indirgenmiĢ temsilinin geçerliliğini koruyabilmesi için dünyanın dönüĢmesini

olmayan bir tavır arayıĢı olduğunu, tasarlamanın doğasının belirlemeci tavırla kavranamayacağını öne sürebiliriz.