• Sonuç bulunamadı

Tezgâh üstü bir piyasa olan döviz piyasalarında spot ve forward olmak üzere iki tür kur mevcuttur. Döviz kurlarının gün içinde belirlenen kuruna spot kurlar adı verilirken; belirli bir vade sonunda dövizin alım-satımı için tarafların bugünden anlaştığı forward piyasalarda belirlenen kura forward kurlar denmektedir.

Faiz oranı, enflasyon, büyüme, uluslararası sermaye hareketleri gibi makroekonomik değişkenler tarafından etkilendiği kabul edilen döviz kurları başlıca üç modelle belirlenmektedir. Bunlar satın alma gücü paritesi yaklaşımı, parasal yaklaşım ve portföy dengesi yaklaşımıdır.

3.2.1. Satınalma Gücü Paritesi Yaklaşımı

Satın alma gücü paritesinin temelini “tek fiyat kanunu” oluşturmaktadır. Ticarete konu olan mal ve hizmetlerin, belirli döviz kurundan ulusal paraya çevrilmiş fiyatının her ülkede aynı olması gerektiğini ifade eden “tek fiyat kanunu” nun çalışması arbitraj mekanizmasının işlemesine bağlıdır (Seyidoğlu, 2013: 439). Homojen bir ürün iki farklı ülkede farklı fiyatlardan satılıyorsa; arbitrajcılar ürünü ucuz olduğu ülkeden satın alıp, pahalı olduğu ülkede satarlar ve böylece her iki ülkede de fiyatlar eşitlenir. Başka bir ifade ile farklı ülkelerdeki ticarete konu mal ve hizmetlerin fiyatları tek bir para cinsi ile ifade edildiğinde;

E = P

56

eşitliği bulunacaktır. Bu eşitlikte “E” döviz kurunu, “Pf” mal ya da hizmetin yabancı para

cinsinden ifade edilen fiyatını ve “P” ise o mal ya da hizmetin ulusal fiyatlar cinsinden ifade edilen fiyatıdır.

Ticaret engelleri ve taşıma maliyetleri gibi faktörlerin varlığı hesaba katılmadığından pratikte bu eşitlik geçerliliğini yitirmektedir (Gültekin, 2006: 10). Benzer etkenleri de göz önüne alarak geliştirilen mutlak satın alma gücü paritesi (MSGP) döviz kurunu, ülkelerin ortak bir mal sepeti içindeki bir malın ağırlığını hesaba katarak belirlenmesini ifade eder. Mutlak satın alma gücü paritesi döviz kuru yaklaşımı aşağıdaki denklemle gösterilmektedir.

E = ∑ aiPi

∑biPfi (3.2)

Denklem (3.2)’ de, “E” döviz kurunu, ai yabancı ülkedeki mal sepetinde i malının

ağırlığını, bi yerli ülkedeki mal sepetinde i malının ağırlığını, Pfi ve Pi ise sırasıyla yabancı

ve yerli ülkede i malının fiyatını temsil etmektedir. Dolayısıyla MSGP sadece bir mal için değil artık bir mal sepeti içinde tek fiyat kanununun doğruluğunu kabul etmektedir (Gültekin, 2006: 11).

Ancak, ekonomik hayatta birçok malın heterojen oluşu ve ülkelerin mal sepetlerindeki farklılıklar nedeniyle MSGP döviz kuru belirlenmesinde akademik çevrelerce yetersiz bulunmaktadır. MSGP paritesinin eksikliklerini kapatmak için göreceli satın alma gücü paritesi (GSGP) yaklaşımı ortaya konmaktadır. Bu görüş;

E = Pi

k x Pfi (3.3)

şeklinde formülize edilmektedir. Eşitlikteki “k” sabiti taşıma maliyetleri, tarife ve kota gibi ticaret engellerinin ifade etmektedir. Arbitraj imkânının tam olmamasından dolayı fiyatlar tam eşitlenmese bile fiyatlardaki yüzdelik değişim oranları, döviz kuru değerindeki artışı ve azalışları gösterecektir.

57

3.1.2. Portföy Dengesi Yaklaşımı

Döviz kuru belirleme modellerinden biri olan portföy dengesi yaklaşımına göre, yatırımcılar portföylerini yabancı ve yerli varlıklar arasında paylaştırırlar. Bununla beraber, bu varlıklar birbirlerinin tam ikamesi olmadığından dolayı risk ve getirileri de birbirinden farklı olacaktır. Finansal varlıklarla getirilerini maksimize etmek isteyen yatırımcılar, yaşanan ekonomik gelişmeler neticesinde portföylerinde yeniden dağılıma gideceklerdir. Yabancı varlıklara olan talebin artış ya da azalışı döviz kurlarında bir değişim meydana getirecektir.

Sermaye kontrollerinin olmadığı varsayımı altında, merkez bankasının para arzını artırması ve faiz oranlarının düşmesi neticesinde yatırımcıların portföyünde bulunan yerli varlıkların getirisinde bir azalma meydana gelecektir. Portföyün getirisini dengelemek isteyen yatırımcılar yabancı varlıklara olan taleplerini artıracaktır. Bunun neticesinde döviz kurları yükselecek yani ulusal para değer kaybedecektir (Ağcaer, 2003: 17). Bu örneğin temelinde yatan varsayım faiz paritesi koşuludur. Faiz paritesi koşuluna göre döviz kuru dengedeyse yerli ve yabancı varlıkların getirisinin aynı olması gerekmektedir. Faiz paritesi yaklaşımı denklem ile;

iTL = if +Et+1−Et

Et (3.4)

ifade edilmektedir. Denklem (3.4)’ de “iTL”, “if”, “Et” ve “Et+1” sırasıyla yerli ve yabancı

varlıkların faiz oranları, cari döviz kuru ve döviz kurunun gelecekte beklenen değerini temsil etmektedir. Bu denkleme göre yerli ve yabancı varlıkların arasında ki faiz farkı, döviz kurunun gelecekteki beklenen değerini etkilemektedir.

3.1.3. Parasalcı Yaklaşım

Milton Friedman öncülüğünde ortaya çıkan Parasalcı modelin temel dayanağı satım alma gücü paritesi yaklaşımı ve faiz paritesi yaklaşımıdır. Model, tahvil piyasalarını ve beklentileri içermesiyle diğer yaklaşımlardan ayrılmaktadır (Pazarlıoğlu ve Güloğlu, 2007: 23).

58

Yabancı paraların yerli para cinsinden fiyatı olarak kabul edilen döviz kuru, parasalcı yaklaşıma göre yerli ve yabancı paraların arz ve talebine göre belirlenir (Taşkın, 1995: 69). Parasalcı yaklaşım, yerli ve yabancı varlıkların tam ikamesinin olduğu, sermaye akımlarının tam dolaşıma sahip olduğu ve varlıkların değiş tokuşunda işlem maliyetlerinin olmadığı varsayımlarına dayanmaktadır.

Öte yandan, yerli ve yabancı paraların arz ve talepleri döviz kurlarının belirlenmesinde tek başına etkin olmamaktadır. Piyasaların gelecek ile ilgili beklentileri de döviz kurlarını etkileyecektir (Ay, 2001: 127). Bireylerin gelecekteki döviz kuru beklentisi değişirse, cari kurlarda değişecektir. Örneğin yatırımcı, döviz kurlarında gelecekte bir artış bekliyorsa, yabancı menkul kıymetlerin alımını bugünden artıracaktır. Döviz talebindeki artış cari kurları da yükseltecektir.

Parasalcı yaklaşıma göre, para arzındaki değişimlerin (para talebi sabit iken) döviz kurlarını etkilemesi, ilgili yabancı ülkenin para arzı değişimlerine bağlıdır. Daha açık bir ifadeyle, döviz kurları ülkelerin göreli para arzı değişikliklerine göre etkilenecektir. AMB (Avrupa Merkez Bankası), TCMB’nin TL para arzı artışına eşit oranda Euro piyasaya sürerse, TL’nin Euro karşısında değer kaybı olmayacaktır. Bununla beraber, hangi kurumunun para arzı artışı daha fazla olursa; döviz kuru paritesi o ülke aleyhine değişecektir (Seyidoğlu, 2013: 448).