• Sonuç bulunamadı

Konçerto Formu

Solo çalgı(lar) ve orkestra için sonat formunda yazılan yapıtlara ‘‘Konçerto’’ denir. Konçertonun olgunlaĢtığı Klasik Çağ‟da genel olarak solo çalgı kullanılmıĢtır. Bu solo çalgılar genel olarak keman ya da piyano olmuĢtur.77

77

Konçerto teriminin müzik yaĢamında ilk kez kullanılması 1519 yılına rastlanmıĢtır.„‟Birlikte çalma‟‟ veya „‟ Birlikte çalanlar grubu‟‟ anlamındadır. O günden bu güne konçertonun; ses konçertosu, konçerto grosso ve solo konçerto gibi çeĢitli örnekleri olmuĢtur.16. yüzyılın sonlarına doğru Andrea ve Giovanni Gabrielli‟lerle ortaya çıkan „‟Concerto da Chiesa‟‟ (kilise konçertosu) bir insan sesi konçertosudur. Bu tür dinsel esinle yazılmıĢ çalgısal eĢlikli (çoğunlukla org) ses için bir parçadır; bir bakıma bir kantatadır78. ( Bach kantatalarına concerti demiĢtir.)

16. yüzyılın baĢında concertare ve concertato terimleri ya vokal ya da enstrümantal bir topluluk için yazılan müzik eseri anlamına gelirken, yüzyılın sonunda kullanılmaya baĢlanan “concerto” terimi, iki topluluğun birbiri ile yarıĢ halinde olduğu müzik biçimi için kullanılmıĢtır. Bu dönemin müzik biçimi olan konçerto grosso formu bir grup solo müzisyenin tüm bir orkestrayla karĢıtlığı fikri üzerine yazılmıĢtır. J.S. Bach‟ın 6 Brandenburg konçertosu ve Handel‟in konçertoları barok konçerto stilinin en iyi örnekleri olarak müzik repertuvarında yerlerini almıĢtır.

17. yüzyılın baslarına gelindiğinde, o zamana dek konçerto sözcüğünün „bir arada çalma‟ anlamına yakın duran besteciler için kelimenin Latincedeki diğer anlamı olan „çekiĢme, mücadele etme‟ manası ilgi çekici olmaya baĢlamıĢtır. “Michael Praetorius (Syntagma musicum, 1618) daha bilimsel ve doğru olduğuna inandığı bu tanımı savunmuĢ; keza Bottrigari (Il desiderio, ovvero De‟ concerti di

varij strumenti musicali, 1594) konçerto teriminin etimolojik anlamının farkında

olduğunu göstermiĢtir. Ancak tabii ki bu tanımın o dönemde ne kadar kabul gördüğü pek net olarak bilinmemektedir79.

Torelli‟nin konçerto formunun daha tatmin edici olmasına ve Barok Konçerto Formunun kurulmasına üst düzey katkıları olmuĢtur. Konçertoları üç bölümden (Allegro-Adagio-Allegro) oluĢan özgün bir form haline gelmiĢtir. Tutti ve solo

78Nurhan CANGAL,Müziğin Formları, ArkadaĢ Yayıncılık, Ankara-2004 , s.177 79

arasında belirgin bir denge kurmuĢ, solo sadece bir ara bölüm olarak kalmıĢ, böylece orkestra ve solist aynı öneme sahip rakipler olmuĢtur.80

17.yüzyıl canzona‟sının parçalı stilinin aksine 18.yüzyıl baĢlarının Ġtalyan Konçerto Formu ileri Barok dönem tarzında kapsamlı ve dengeli bir yapı olmuĢtur.

Antonio Vivaldi(1648-1741) konçertonun tarihi sürecini A. Corelli‟den J.S.Bach‟a kadar geniĢletmiĢtir. Birçok besteciye göre kendini konçerto bestelemeye adamıĢtır. Vivaldi konçertolarını, bazen yavaĢ bir giriĢle beraber kuĢkusuz üç bölümlük bir döngü olarak oluĢturmuĢtur. Tutti ritornello‟ların sayısı kadar bölümlerin de uzunluğu artmıĢtır. Solo bölümleri ayırıp dağıtarak tutti fikrinin daha çok üzerinde durmuĢtur. A. Vivaldi konçertolarının özellikli bir bölümü olan kadanslar da önem teĢkil etmiĢtir. Kodanın öncülüğünü yapmıĢ ve F.Mendelssohn‟un zamanına kadar öyle kalmıĢtır.81

J.S.Bach ilk konçertolarını orkestra ve klavsen için yazmıĢtır. Bunların çoğu A.Vivaldi‟nin keman konçertolarının uyarlaması olmuĢtur.82 J.S.Bach konçertoları üç bölümlük bir yapıda olması ve ritornello stilini kullanması açısından A.Vivaldi‟nin konçertolarına benzemiĢtir. Konçerto repertuarına J.S.Bach‟ın en büyük katkılarından birisi, bir çok besteci tarafından concerto-grosso tarzının en baĢarılısı olan „„6 Brandenburg Konçertosu‟‟‟dur83

Haydn konçertoları J.S.Bach‟ın konçertolarından daha zengin bir teknik ve daha düzensiz bir teknik gösterir, ancak W.A.Mozart‟la kıyaslanınca konçertonun geliĢimine çok az katkıda bulunmuĢtur.84

Ancak J.Haydn‟ın eserlerinde görülen bazı teknikler W.A. Mozart üzerinde büyük etkiye sahiptir: Senfonik yapının geliĢimi ve geliĢme bölümünün geniĢletilmesi, ana ezgi olan parçalarda birlik ilkesi ve senfonik çalgıların daha etkili kullanılması. J. Haydn‟ın yaygın tek temalı yapısı „„aldatıcı bir

80

F.Manfred BUKOFSER, Music in The Baroque Era, W.W.Norton Co., New York-1947 s. 226 81 John CULSHAW, The Concerto, , Parrish and Co., London-1949, s. 21

82Abraham VEINUS, The Concerto, Doubleday, Doran & Co. , Garden City; N.Y.-1944, S.21 83 John CULSHAW, The Concerto, Parrish and Co. London-1949, s. 20

84

biçimde küçük bir dizi üzerinde çalışılan ve eserinin boyutlarını geniş ve ana hatlarını özgür göstermeye yarayan muhtemel her yolu kabul eden şaşırtıcı bir buluşun sonucu‟‟ olmuĢtur. 85

1750‟lere gelindiğinde konçerto, solistlerle dönüĢümlü bir müzikal ifade taĢıyan ve topluluk için yazılan eser anlamını kazanır. Diğer bir deyiĢle bu dönemde artık solo konçerto, konçerto grosso‟nun yerini alır.W.A. Mozart, klasik konçertoyu üç bölüm halinde yazmıĢtır. Ġlk bölüm yeni sonat formunun ritornello formu ile birleĢiminden doğmuĢtur. Beethoven da orkestraya daha büyük önem vererek bu formun boyutlarını geniĢletmiĢtir.

19. yüzyılda F. Liszt tüm bölümlerde benzer temalar kullanarak konçerto formunu kendi içinde bir bütün haline getirmiĢtir. Bununda ötesinde konçertoyu solistin virtüozitesini sergileyebileceği bir form olarak kullanmıĢtır. Konçerto repertuvarının önemli örneklerinin çoğu piyano ve keman için bestelenenlerdir.

20. yüzyılda P.Hindemith, B.Bartok ve A.Schnittke gibi besteciler “concerto grosso” formuna yeniden ilgi göstermeye baĢlamıĢtır. A. Schoenberg ve A. Berg gibi besteciler ise esasen tonalite üzerine kurulan solo konçertoyu, atonalite ve serial müziğe uygulamıĢtır.

Solo konçerto, bir solo çalgının (mutlaka ikinci planda kalması gerekmeyen ) bir orkestra eĢliğinde sunulması demektir. Zaman zaman solo çalgıların artırılarak iki üç , hatta dört çalgı bile kullanılabilir:ikili konçerto ,üçlü konçerto , konçertomsu senfoni vb.

“Viyana Klasikleri”nden bu yana konçertolar çoğunlukla üç bölümlüdür. Konçertonun bu üç bölümü yapısal olarak sonatın birinci, ikinci, dördüncü bölümleriyle örtüĢür.( Trio‟lu Menüet yoktur )Birinci bölümün, ya da bazen öteki bölümlerin de arasına birer kadans yerleĢtirilir. Kadans, orkestra beklerken solistin

85

teknik becerilerini sergilemesi için yaratılan bir fırsattır.Genellikle „„serginin tekrarı‟‟ bölmesinin sonlarında getirilir;bir kalıĢ Ic (altı-dörtlü akoru) ile baĢlayıp orkestranın ( tutti ) tekrar giriĢindeki V ( çeken akoru ) ile son bulur.(bundan sonra zaten bölüm de tamamlanır) Önceleri kadans , solistin o bölümün ana temasından yola çıkarak yaptığı doğaçlamalarla kurulmuĢtuır. Ama Ludwig Van Beethoven‟dan bu yana besteciler kadansları genellikle kendileri yazmaya baĢlamıĢlardır.86

Benzer Belgeler