• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyetten Sonraki Dönemde İmar Uygulaması ve Kentsel Gelişme

2. ELAZIĞ ŞEHRİ’NİN KURULUŞU VE GELİŞİMİNİN İNCELENMESİ

2.4 Cumhuriyetten Sonraki Dönemde İmar Uygulaması ve Kentsel Gelişme

1931 yılında Belediye Başkanlığı’na seçilen Hürrem Bey, belediye binasının hizmet vermekte yetersiz olduğunu görünce, yeni bir belediye binası yapmaya karar vererek bakımı güçleşen birçok belediye taşınmazını satarak yeni belediye hizmet binasını inşa etmiştir. Bu bina Elazığ’ın ilk betonarme yapısı olma özelliğini de taşımış ve ilerleyen zamanlarda ihtiyaçlara yeteri düzeyince cevap verememesi nedeni ile belediye hizmet binası taşınarak, yerine alış-veriş merkezi inşa edilmiştir (Şekil 2.4, Şekil 2.5).

Şekil 2.4 Eski Belediye Hizmet Binası

Şekil 2.5 Belediye Hizmet Binası’nın yerine yapılan iş merkezi

9

İkinci Dünya Savaşı’ndan dolayı 1927–1950 yılları arasında Elazığ İli kent merkezinin gelişimi, birçok şehirde olduğu gibi geri kalmıştır (Karakaş 1999). Şehrin ilk imar planı 1933 yılında çıkarılan 2290 sayılı Belediye Kanunu çerçevesinde 1944 yılında yapılmıştır.

1950’lerde Türkiye koşullarında önemli değişiklikler olmuştur. Tarımda makineli sisteme geçişle birlikte ilin kırsal kesim nüfusunda önemli bir işsizlik problemi belirmiş ve böylece kırsal nüfusun merkezlere akın etmesi sürecine girilmiştir. Bu şartlar Elazığ İli’nde de gerçekleştiği için çevreden göç alarak 1927 yılında 19.216 olan nüfus, 1950 yılında 29.317’ye yükselirken, 1955 yılında ise 41.667 kişiye ulaşmıştır.

Kentin gelişmesinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. İnşaat sektörü birden bire canlanırken kent çıkışlarında toplu konut siteleri ile kentsel alan yeni boyutlar kazanmıştır. Keban Barajı Projesi’nin uygulamaya konulmasıyla, kırsal alanların su altında kalmasından dolayı vatandaşlara ödenen kamulaştırma bedelleriyle başlayan kent merkezine göç, günümüzde ise terör sebebiyle her geçen gün artmaktadır. Bu tür olaylara hazırlıklı olmayan yerel yönetimler, gerekli önlemleri alamadıkları için kentin problemleri daha fazla artmıştır. 40-50 yıl önceki bahçeli nizamdaki 1-2 katlı kerpiç evler yıkılarak çok katlı ve bitişik nizamda bir yapılaşmaya gidilmiştir. Alt yapının yetersiz, park ve yeşil alanları olmayan çarpık bir şehirleşme olmuştur (Taşçı 1996).

1950-1965 yılları arasındaki nüfus artışına, kamuya ait işyerlerinin çoğalması, ticari ve sanayi yatırımlarındaki gelişmelerinin yanı sıra dışarıdan gelen göçler de kayda değer etki yapmıştır. DSİ, İller Bankası, Karayolları, SSK Hastanesi ve diğer kamu kurumları ile birlikte çimento ve şeker fabrikalarının açılmasıyla şehir, Doğu Anadolu Bölgesi’nde merkez haline gelmiştir (Karakaş,1999). 1963 yılı kamu yatırımlarında kişi başına Türkiye’de 23,4 TL düşerken, Elazığ’ın 30-40 TL’lik bir yatırım payı almış olması ve prodüktif yatırımlarda ülke ortalaması 80 TL iken, Elazığ’ın 200 TL’den fazla pay alması ekonomik canlanmayı doğurmuş ve nüfusun hızlı gelişimini daha da tetiklemiştir (Keleş 1964).

10

1950–1965 döneminde şehir, kuzey ve güneyde olmak üzere iki alanda gelişme göstermiştir. Kuzeyde İzzetpaşa ve Nail Bey Mahalleleri’nin batı kesimlerindeki gelişmeler devam etmiş, Yenimahalle ve Kültür Mahalleleri’nin ilk temelleri oluşmaya başlamıştır. Güneyde ise demiryoluna paralel, doğu-batı doğrultusunda uzanan Kızılay (Kesrik) ve Sürsürü Köyleri’nin kent merkezine mahalle olarak katılması ile birlikte tarım arazilerinin zamanla azaldığı görülmektedir (Karakaş 1999).

Nüfusun artmasında kamuya ait işyerlerinin, eğitim tesislerinin ve sanayi işletmelerinin sayısal artışlarının etkisi fazla olmuştur. Şehir cazibesindeki artış ve göçlerle birlikte nüfus artışı hız kazanmıştır. Elazığ Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi’nin açılması ve 1969 yılında Keban Barajı istimlâk bedellerinin sanayiye kanalize etmek için oluşturulan Keban Holding sayesinde nüfus artışı daha da hızlanmıştır (Ergücü 1991, Karaboran 1990).

1966 yılında temeli atılan ve 1974 yılından sonra su toplamaya başlayan Keban Barajı altında kalan yerleşimlerden göç eden kırsal nüfusun şehir merkezine yerleşmesi ve üniversitenin kurulması ile birlikte şehir merkezi son derece gelişim göstermiştir (Karakaş 1999). Barajın yapılmasından dolayı göç etme zorunda kalan ailelerin; % 49’u Elazığ Şehir merkezine, % 5’i Erzincan ve Tunceli’ye ve % 2’si de Malatya’ya göç etmişlerdir (Tümertekin 1968).

1965 yılında yapılan imar planında şehrin çevresinde yer alan kırsal yerleşim alanlarından bir kısmı plan içine alınırken büyük bir kısmı da plan dışında tutulmuştur.

Kentin gelişiminde problem olabileceği düşünülerek çevredeki kırsal yerleşim alanlarının tümü plan içine alınsaydı; hem ileride şehrin kontrolsüz büyümesi engellenebilir, hem de plansız ve denetimsiz yapılaşmanın önüne rahatlıkla geçilebilirdi.

Sürsürü ve Kızılay Mahalleleri, 1965 yılında yapılan planda kent merkezine dahil edilmiş fakat diğer bölgeler yine plan dışında tutulmuştur. Böylece şehir merkezine mahalle olarak eklenen kırsal yerleşim sahalarında yer alan konutların, yapı niteliklerinin şehirsel alanlardaki konutlardan farklılığı ve şehirde nitelik olarak çok tartışılan gecekondu sorununu ortaya çıkarmıştır. (Doğanay 1991, Keleş 1984).

11

1960 yıllarına kadar şehirde hiç görülmeyen gecekonduların belirmeye başladığı ve 1965 yılında 12.504 konuttan 3.000’nin gecekondulardan oluştuğu belirtilmektedir (Buldaç 1963). 1965 yılında en fazla 4 kat imarı kabul eden ve düşük yoğunluklu bir dokulaşmayı hedef alan ikinci imar planı yapılmıştır. Fakat bu planın, yukarıdaki belirtilen kontrolsüz gelişmeler hesap edilemediğinden yetersiz kalma durumuna gelmiştir. 1968 yılında Elazığ’ın kalkınmada öncelikli iller arasında yer alması, baraj öncesinde gelen ve gelecek olan nüfusu şehrin kaldıramayacağı ve gecekondulaşma ihtimaline karşı Zafran ve Abdullahpaşa Mahalleleri’nde gecekondu önleme alanları oluşturulmuştur (Atay 1991).

Yoğun göç dalgası nedeniyle plan içinde bulunmayan ve şehrin kenar kesiminde yer alan Çatalçeşme, Gümüşkavak ve Ulukent gibi kırsal yerleşmelerde de nüfusun arttığı görülmektedir. Bu gelişme şehrin çevresindeki plansız yapılaşma ve denetimsiz konut oluşumunu hızlandırmıştır. Zira göç edenlerin büyük bir kısmı kırsal yerleşim alanlarından araziler satın alarak yapılaşmayı hızlandırmışlardır. Bu olay izinsiz yapılaşmayı tetiklemiş ve şehrin geniş bir alana yayılmasının ilk sinyallerini vermiştir.

Türkiye’de 1980 yılından itibaren hızlanan toplu konut uygulamalarında yer seçiminin coğrafi çevre şartlarından ziyade arazi varlığına bağlı olarak ana ulaşım aksları ve çevre yollarına yakın yerlerin seçildiğini görüyoruz (Doğanay 1989). Elazığ’da da 1985 yılından itibaren toplu konut uygulamaları hız kazanmış ve 16.500 konutluk Doğukent Projesi, 1990 yılında başlatılmıştır (Temizer 1991). 1975-1998 döneminde merkezdeki mahallelerde dikey yönde gelişim görülürken, kuzeyde Safran ve Esentepe, güneyde Hicret, doğuda Kırklar, Ulukent, Gümüşkavak, Doğukent ve Çatalçeşme, batıda ise Abdullahpaşa ve Cumhuriyet Mahalleleri oluşmuş ve şehir yatay olarak da hızla büyümüştür.

Son olarak 2014 yılı verilerine göre ilin kent merkezi; yaklaşık 400.000 nüfusa sahip ve 38 adet mahalleden oluşmaktadır. Özellikle 2006-2014 döneminde, Çaydaçıra, Cumhuriyet, Sürsürü, Abdullahpaşa ve Ataşehir Mahalleleri gibi şehrin batı kesiminde yer alan yerleşimlerin gelişmesi ve kent gelişiminin batı yönünde olması sebebiyle söz konusu yerleşim yerlerinde taşınmaz talebinin oldukça yüksek düzeye çıktığı ve doğal

12

olarak taşınmaz piyasa değerlerinin artış eğiliminde olduğu gözlenmiştir. Anılan mahallelerde yeterli talep gören arazi varlığı, kooperatifleşme ve toplu konut uygulamaları ile hızlı gelişim göstererek aşırı nüfus kazanmışladır.

13

3. ELAZIĞ İLİ KENT MERKEZİNDE HIZLI GELİŞEN SEÇİLMİŞ

Benzer Belgeler