• Sonuç bulunamadı

CUMHURBAŞKANININ TEK BAŞINA YAPTIĞI İŞLEMLER I CUMHURBAŞKANININ HUKUKİ DURUMU

II. CUMHURBAŞKANININ TEK BAŞINA YAPTIĞI İŞLEMLER

Başka hiçbir idari veya yargısal makam veya merciin katılımı olmadan, sadece kendi değerlendirmesi ve tercihi doğrultusunda yaptığı işlemler “Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler” olarak tanımlanmaktadır.64

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri 104 üncü maddede belirtildiği halde, tek başına yapacağı işlemler Anayasa’da açıkça belirtilmemiştir. Oysa Danışma Meclisi tarafından hazırlanan Anayasa tasarısında Cumhurbaşkanının tek başına yapabileceği işlemler, Cumhurbaşkanının sorumsuzluğunu düzenleyen maddede tek tek sayılmıştır. Bunlar Yasama ile ilgili olanlar; Türkiye Büyük Millet Meclisini gerektiğinde toplantıya çağırmak, kanunların kanun hükmünde kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil ve esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmak, Anayasa Mahkemesinden iptal kararlarının yeniden incelenmesini istemek, Türkiye Büyük

Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek. Yürütme alanına ilişkin olanlar; Başbakanı atamak, gerekli gördüğü halde bakanlar kurulunu toplantıya çağırmak, sürekli hastalık, sakatlık ve kocama nedeniyle belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak, idam cezasını müebbet ağır hapse çevirmek, üniversite rektörlerini seçmek. Yargı ile ilgili olanlar; anayasa mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Cumhuriyet Başsavcısı ve vekilini Askeri Yargıtay Üyelerini, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üyelerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek65 şeklindeydi. Sonraki aşamada ise Milli Güvenlik Konseyi, “Cumhurbaşkanının tek başına imzalayacağı kararların ayrıca sayılmasında zorunluluk görülmemiştir.” gerekçesi ile tasarıdaki iki maddeyi birleştirmiş ve Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemlere ilişkin düzenlemeyi metinden çıkarmıştır.66 1982 anayasasında hangi yetkilerin devlet başkanı olduğundan dolayı hangi yetkilerinin ise yürütmenin sorumsuz kanadı olmasından dolayı Cumhurbaşkanına verildiği açık değildir.

Avrupa Birliği üyesi olan parlamenter Cumhuriyetlerde de genelde Cumhurbaşkanına önemli yetkiler tanınmadığı, Cumhurbaşkanının tek başına kullanabileceği az sayıda yetkilerin Anayasalarda belirlendiği görülmektedir. Örneğin: Federal Alman Cumhuriyeti Anayasasının 5 inci. maddesi, Federal Başkanı, Federal Başbakanının atanması ve görevden alınması, Federal Parlamentonun feshi, Federal Başbakanın ve Bakanların görevlerine devamına ilişkin istek belirtmesi yetkilerinin tek başına kullanabileceğini belirtmiştir. Yunanistan Cumhuriyeti Anayasasının 35 inci maddesi, Başbakanın atanması, buna ilişkin olarak 37 nci maddedeki yetkilerin kullanılması, parlamentonun feshi, parlamentonun kabul ettiği bir kanunun geri gönderilmesi ve Cumhurbaşkanlığı görevlilerinin atanmasını Cumhurbaşkanının tek başına kullanacağı yetkiler olarak saymıştır. İtalya Cumhuriyeti Anayasası 89 uncu maddesi Cumhurbaşkanına ait yetkilerden, yasa koyma niteliğini taşıyan yetkilerle yasada özel olarak belirtilen yetkilerin bakanlar kurulu başkanı tarafından imzalanacağı kuralını içermektedir.

Cumhurbaşkanının hangi yetkilerini tek başına kullandığı ancak ilgili maddenin içeriğinden yorum yolu ile çıkarılabilir. Böyle bir ayrımda bile Cumhurbaşkanın devlet başkanı olarak sahip olduğu yetkileri tek başına kullanıp kullanamayacağı

65 Danıştay Mecmuası, Tutanak Dergisi, 1982, C. 10, S. 166’ya 4 üncü ek, s.27. 66 ÖZBUDUN, s.311-316.

problemi çözüme kavuşmamaktadır.67 Anayasa’da Cumhurbaşkanının tek başına yapabileceği işlemler çok sayıda olup, bunlar önemli konuları ilgilendirmektedir. Anayasa Cumhurbaşkanına bazı yetkileri, tarafsız devlet başkanı sıfatı nedeniyle tanımıştır. Bu yetkilerin siyasal bakımdan taraflı olan hükümetle paylaşılması, bu yetkilerin mahiyetine ve amaçlarına uygun düşmez.68 Bu nedenle Cumhurbaşkanının tarafsız devlet başkanı sıfatından kaynaklanan yetkilerini tek başına kullanabileceği kabul edilmektedir. Buna göre yürütme yetki ve görevlerinden, Başbakanı ataması, (bakanlar kurulunun atanması işlemi ise karşı imza kuralına tabidir) Devlet Denetleme Kurulu üyelerini ve başkanını ataması, Yükseköğretim Kurulu üyeliklerine doğrudan doğruya yaptığı atamalar, Devlet Denetleme Kurulu’na inceleme, araştırma ve denetleme yaptırması, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarması, idari kurum ve kuruluşlara atama yapması; yasama alanındaki görev ve yetkilerinden, TBMM’yi gerektiğinde toplantıya çağırması, seçimlerin yenilenmesine karar vermesi, kanunları tekrar görüşülmek üzere Meclis’e iade etmesi, kanunların iptali için Anayasa Mahkemesi’nde dava açması, Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğünde halkoyuna sunması; yargı alanındaki göreve yetkilerinden, Yüksek Yargı Organlarına ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na üye seçmesi işlemleri Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler olarak kabul edilmektedir.69 Yine rektör atamalarına ilişkin işlemin Cumhurbaşkanınca tek başına kullanılabileceği belirtilen Danıştay 8 inci Dairesinin çok yakın tarihli bir kararında şu ifadelere yer verilmiştir,“…Rektörlük seçimine ilişkin düzenlemelere Anayasanın 130 ve 2547

sayılı Yasanın 13/a maddesinde yer verildiği, Anayasanın verdiği yetkiye istinaden Yasa ile getirilen usulden farklı olarak rektör atama işlemlerinin ayrıca ilgili bakan ve başbakan tarafından imzalanma zorunluluğu bulunmadığı, esasen herhangi bir bakanlığın bağlı ve ilgili bir kuruluşu olmayan yüksek öğretim kurumlarının rektörlerinin atanması konusunda karşıt imza kuralının aranmasının Anayasanın bu kuruluşlar için öngördüğü özerklik yapısına da aykırı olacağı, bu kurallar doğrultusunda Üniversite ve Yükseköğretim Genel Kurulunda yapılan oylamalar sonucu Cumhurbaşkanlığına sunulan adayların seçilmesine yönelik işlemlerde,

67 ÖZTÜRK N. Kemal, “Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Geleneği ve 1982 Anayasasındaki Düzenlemenin

Parlamenter Sistemle Uyumu”, Amme İdaresi Dergisi, C.25, S.1, Mart-1992, s.70.

68 ÖZBUDUN, s.314.

69 ÖZBUDUN, s.314; GÖREN Zafer, Anayasa Hukukuna Giriş, Eylül-1997, s.233; GÖZLER, İdare

Yasanın belirlediği usul ve esaslara aykırılık oluşturacak bir husus tespit edilmediği, rektör olarak atanma yeterliğine sahip olduğu anlaşılan üç kişiden birinin Cumhurbaşkanı tarafından takdir yetkisi kullanılarak seçilip atanması işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı ...”70 Aynı dairenin daha önceki bir kararında ise, Milli Eğitim Bakanı ve Başbakanın önereceği üç kişi arasından seçeceği birini kurucu rektör olarak atama işlemini, Cumhurbaşkanın tek başına yaptı işlem olarak kabul etmemek suretiyle işlemi iptal etmiştir.71 Ancak bazı yetkileri tek başına yapıp yapmadığı hususunda tam bir görüş birliği mevcut değildir.

Diğer yandan, Anayasa Cumhurbaşkanına devlet başkanı sıfatı dışında, yürütme alanına ilişkin olarak da icrai nitelik taşımayan, tamamen törensel veya temsili nitelikte bir takım yetkiler tanımıştır. Bunlar; gerekli gördüğünde yasama yılının ilk günü TBMM’de açılış konuşması yapması, gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmesi veya Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırması, TBMM adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmesi, Milli Güvenlik Kurulu’nu toplantıya çağırması ve bu Kurul’a başkanlık etmesi yetkileridir. Bu yetkilerin de Cumhurbaşkanı tarafından tek başına kullanılması, niteliklerine uygun düştüğü gibi, bu yetkilerin Başbakanla birlikte kullanılması ise anlamsızdır.72

Anayasa’nın 125 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 105 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenlemeler ile Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlerin yargı denetimi dışında bırakıldığını belirtmiştik. Gerçi 105 nci maddede Cumhurbaşkanının işlemleri aleyhine Anayasa Mahkemesine gidilemeyeceğine ilişkin hüküm fazladan yapılmış bir düzenlemedir. Zira bu hüküm mevcut olmasa dahi, yine de Cumhurbaşkanının işlemleri aleyhine Anayasa Mahkemesi’ne gidilemez.73 Çünkü Cumhurbaşkanının bu işlemleri Anayasa Mahkemesi’nin görev alanına girmemektedir ve Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri Anayasa’da tahdidi olarak sayılmıştır.

70 Danıştay 8. Dairesi, 16.02.2007 günlü ve E.2006/9, K.2007/805 sayılı kararı,

(http://www.danistay.gov.tr/), 5.4.2008.

71 Danıştay 8. Dairesin 31.5.1995 günlü, E:1994/5965, K:195/1797 sayılı kararı,

(http://www.danistay.gov.tr/), 5.4.2008.

72 ÖZBUDUN, s.314.

73 ÖZBUDUN, s.315; GÖZÜBÜYÜK, Yönetsel Yargı, s.109; AKARSU Ayhan, Türk İdari Yargısında Yasama

Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlere yönelik Anayasa’da öngörülen yargı bağışıklığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinde ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 21 nci maddesinde yer alan düzenlemelerle tekrarlanmıştır.74 1602 Sayılı Kanundaki “Cumhurbaşkanının tasarrufları” deyimi ile, Cumhurbaşkanının tüm tasarrufları değil, Anayasadaki düzenleme doğrultusunda Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler kastedilmektedir.75

Cumhurbaşkanının tek başına yaptı işlemlerini değerlendirirken şöyle bir ayrıma gidilmektedir; baştan sona kadar cumhurbaşkanını tek başına yaptığı işlemler ile başka kurum ya da kuruluşların işlemin oluşma safahatında dahil olup en son Cumhurbaşkanınca yapılan seçim işlemleri.

A. Sadece Cumhurbaşkanı’nca Tesis Edilen İşlemler

Bu durumda işlemi baştan sona kadar Cumhurbaşkanı tek başına gerçekleştirmektedir. Devletin başı olarak bulunduğu makamı temsilen yapılan işlemler devlet tüzel kişiliği ile ilgili olmaktadır. Cumhurbaşkanının iradesinin bu anlamda makam adına hukuki sonuçlar doğurması için yeterli gözükmektedir. Başbakanı atamak, Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünün, tümünün veya belirli hükümlerini Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anaysa Mahkemesine iptal davası açmak gibi görevler buna örnek gösterilebilir.

B. Başka Organlarca Tesis Edilip Cumhurbaşkanı’nın İradesiyle