• Sonuç bulunamadı

Neden coğrafya öğreniriz?

23 Ekim 2013 tarihinde, jürimiz tarafından Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitim

4.1. Neden coğrafya öğreniriz?

Coğrafya geçmişten günümüze terim olarak içeriğini korumakla birlikte, tanımı ve içeriği değişmiş hatta yerine çevre terimini kullananlar bile olmuştur. Coğrafya ilkçağlardan itibaren insanın dikkatini çekmiştir. Önce yakın çevrenin tasviri, coğrafi keşifler, dünyanın haritalandırılması, seyahatnamelerin yazılması, savaşlarda coğrafya’ya kritik bilgi olarak önem verilmesi coğrafyadan faydalanma şekillerinden bazılarıdır. Bugün geldiğimiz noktada dünyanın her yerinin tanımlanmış olması, harita yerine uydu sistemlerinin kullanılması, coğrafi keşiflerin bitmesi, zamanla coğrafyadan kopup bağımsız olan bilim dallarının ortaya çıkması ve bunların coğrafyanın yaptığı işleri yapması kimi zaman bilim adamları kimi zamanda halk tarafından coğrafyanın sorgulanır hale gelmesine neden olmuştur. Coğrafyanın yerine bu işi yapan meslekler varken coğrafyaya ihtiyaç olmadığını söyleyenler bile varken, biz burada neden coğrafya öğreniyoruzdan bahsedeceğiz.

Ülkemiz coğrafi konumundan dolayı eskiden olduğu gibi şu anda da birçok sorunla mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Sorunlarla baş edebilmek istiyorsak her açıdan gelişme göstermek zorundayız. Sorunlarla baş edebilmek dolayısıyla da dünya arenasında söz sahibi olabilmek için bize yardımcı olacak bilimlerin başında coğrafya önemli yer tutmaktadır. Ülkemiz coğrafi konumundan dolayı avantajlı olmakla birlikte bu durum uluslararası platformda farklı rolleri üstlenmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu farklı rolleri üstlenebilmek için önce ülkesinin coğrafi özelliklerini bilen ve bunu avantaja çeviren kişilere ihtiyaç vardır. Bu sebeple herkesin ihtiyaca göre bu bilgiyi edinmesi gerekmektedir. Coğrafi bilgiye doktor, öğretmen, sporcu, mühendis, devlet adamı ve sayabileceğimiz pek çok meslek ve diğer bilim dalları ihtiyaç duyarken, herhangi bir evde yaşayan bir insanın bile basit işler için coğrafi bilgiye ihtiyacı vardır.

Ülkelerin kendi ve başka ülkelerin doğal, beşeri, kültürel, ekonomik zenginliklerinin işlenebileceği coğrafyadan daha uygun bir ders bulamayız. Ülkeler ekonomik, sosyal ve kültürel yönden gelişebilmek, diğer ülkelerle tüm alanlarda

yarışabilmek ve dünyada politik olarak güç sahibi olmak istiyorlarsa kendi coğrafi özelliklerinin yanında dünyayı da iyi tanımaları gerekir. Coğrafya bilimi sayesinde ülkeler; fiziki, beşeri, ekonomik kapasitelerini bilir ve bunları etkili şekilde kullanabilirlerse dünyada söz sahibi olabilirler.

Düzeni, kararsızlıkları, kriz ve kaosu önceden görebilmek coğrafi verilerle mümkündür. Ulusal ve uluslararası düzeyde envanter yapan kurumların birikimleri doğanın sistemini ayrıntılı bir şekilde açıklamaya yöneliktir (Girgin, 2001:132). Bazı alanlar deprem, kasırga, yanardağ gibi doğal afetler bakımından sürekli izlenmeye gerek duymaktadır. Geliştirilen yüksek teknolojiler sayesinde buralar kontrol altında tutularak olası afetlerde bize önceden haberdar etmektedir. Bu da insanların ve devletlerin olası krizlerde önceden ve o anda kendilerine hazırlanma ve tedbir fırsatı vermektedir.

Mekan coğrafyanın ayrılmaz bir parçasıdır. Çünkü her insan yaşamak için mutlaka bir mekana ihtiyaç duyar. Bunun dışında yakın çevresinden uzaktaki alanlara kadar olan çevreleri her açıdan anlayabilmek istiyorsa coğrafyanın mekan boyutunu iyi anlaması gerekir. Çünkü mekanımızı tanırsak onu denetim altına alır ve istediğimiz gibi yönlendirebiliriz. Şu anda dünyaya hükmeden ülkelerin bunu çok iyi başardıklarını görmekteyiz. Bizlerde gelişmiş ülkeler seviyesine gelmek istiyorsak coğrafya öğrenmeli ve eğitimini vermeliyiz.

Coğrafya programları dünya hakkında temel öğrenmemiz gereken bilgileri verir. Ülkemiz ve dünya ülkeleri hakkında fiziki ve beşeri bilgiler, belli başlı coğrafi kavramlar, haritaları anlayabilme vb. gibi. Öğrenciler ülkemizle diğer ülkeler arasındaki fark ve benzerlikleri kavrayarak durumumuz hakkında az ya da çok bir fikir sahibi olacaktır. Bu fikir sahibi olma ise bilinçli bireylerin yetiştirilmesi açısından çok önemlidir. Ayrıca bir meslek türü olan harita mühendisliği dışında coğrafya programları içerisinde de haritalar konusu da vardır. Harita ve hayatımızın her döneminde karşımıza çıkan, sürekli kullandığımız sembolleri en basit ve anlaşılır şekilde coğrafya derslerinde öğrenebiliriz.

Evrensel kavramların hayatın içindeki yerini ve bunları kullanan güçlerin egemenliğini anlamak ve çözmek için coğrafya öğrenmek (Barth ve Demirtaş, 1997: 4- 18; Girgin, 2001:133); ilk ve ortaöğretim programlarının gözden uzak tuttuğu büyük bir

hedeftir (Girgin, 2001:133). Özellikle ölçek, bölge, sınır, göç kavramları coğrafyada ele alınan kavramlardır ve bunlar hiçbir sektörün tekelinde değildir. Fakat bu konular coğrafyacılar tarafından çok kullanılan ve coğrafya kitaplarında da eğitimin bir parçası olarak öğrencilere verilen kavramlardır. Bu dersler sayesinde kişiler bunların yaşadığımız dünyada çok kritik öneme sahip ve günlük yaşantımızda işe yarayan kavramlar olduğunu öğrenirler.

Eskiden beri insanlar uzak yerleri merak etmişlerdir. Bu macera ruhlu coğrafyacılar sayesinde dünyanın her yeri keşfedilmiştir. Onların kaleme aldıkları gezi notları, anılar sayesinde diğer insanlarda bu bilgilerden haberdar olmuşlardır. Bugün de kutuplarda, uzayda yapılan araştırmalar ve bilim adamlarının yayınları sayesinde dünyadan haberdar olmaktayız. Bu bilim adamları coğrafya bilmeselerdi ne şu andaki keşifler olurdu ne de bizim bunlardan haberimiz olurdu. Bu sebepten coğrafya öğrenmeliyiz.

İleri teknoloji kullanan insanlar için teknolojisiz bir hayat düşünülemezken, şu anda bile teknolojinin girmediği kabileler vardır ve bu onların bakış açısına göre gayet normaldir. Kimi ülke nükleer santral kurmak için uğraşırken, kimi ülkede kurdurmamak için uğraşmaktadır. Çünkü herkesin dünyadan beklentisi ve bakış açısı farklıdır. Coğrafya öğrenen kişiler diğer insanların fikirlerine saygı duymayı öğrenir. Demokratik bir ülkede çözülemeyecek problem yoktur.

Arazileri nasıl kullanmamız gerektiğini coğrafya sayesinde öğreniriz. Mevcut durum itibariyle tarlalarımızı, kıyılarımızı, denizlerimizi kısacası doğal kaynaklarımızı potansiyeli ölçüsünde kullandığımızı söyleyemeyiz. Tüm doğal kaynakların pervasızca kullanılması sonucu dönüşü olamayan yollara gireceğimiz kesindir. Onun içindir ki doğal kaynakları kullanırken sürdürülebilirlik doğrultusunda kullanılması gerektiğini öğretmeliyiz. Çünkü bu geleceğimiz için çok önemlidir.

Bir ders öğrencide merak ve ilgi uyandırıyorsa o ders anlaşılır hale gelir. Coğrafya derslerini ilgi çekici hale getirirsek öğrenme kalıcı olacaktır. Çevresini, memleketini, dünyayı genel hatlarıyla öğrenen insanda doğaya ve yurduna sevgi ve saygı gelişir. Başka ülkeleri ve değişik hayat tarzlarını öğrenen insan dünyada yalnız olmadığını anlar. Ufku gelişir ve farklı kültürlere saygılı olmayı öğrenir.

Dünyada nüfus bakımından bazı yerlerin tenha, bazı yerlerin yoğun olduğu görülür. Binlerce can kaybı yaşanmasına rağmen deprem bölgelerinde ve aktif yanardağların etrafında milyonlarca insanın yaşaması, kıtlıkların yaşanmasına rağmen insanların buradan ayrılmadıkları görülür. Bunların sebeplerini öğrenmek ve araştırma yapmak istiyorsak coğrafya öğrenmeliyiz.

Ekonomik olarak güçlü olmanın, uluslararası pazarlarda yer sahibi olmayla mümkün olduğunu öğrenen ve örneklerle bunu gören bireylerde ekonomiye karşı ilgi artar. Ekonomik olarak güçlü olmak demek dünyada güç sahibi olmak anlamına gelmektedir. Ekonomiye karşı ilgisi artan birey ilk etaptan itibaren ülkesinin potansiyelini ve bunu geliştirmek için neler yapması gerektiği konusunda bilgi sahibi olmaya çalışır. Diğer ülkelerle karşılaştırmalar yapar ve bu da coğrafya bilmekle alakalıdır.

Dünyamızdaki doğal olayların sistemini anlamak için coğrafya öğreniriz. Akarsu döngüsünü bilen akarsu yatağına ev yapmaz, fay hatlarının olduğu yerlerde sağlam binalar yapılır, barajlar kurulurken ileriye yönelik olarak kar zarar ilişkisinin hesaplanması gerekir. Ülkemizde sık sık yaşadığımız doğal afetlere karşı bilinçli olmak coğrafya bilimi ve eğitimi sayesinde mümkündür. Daha önceki hataları tekrarlamamak ve sorunları önceden görebilmek için coğrafya öğrenmeliyiz. Ülkemizin jeolojik yapısı ve iklimsel özellikleri itibariyle doğal afetlere açık bir ülkedir. Ülkemizde doğal afetin yaşanmadığı yıl yok denecek kadar azdır. Sık sık afetlerin yaşandığı ülkemizde afetlerin nedenlerini, sonuçlarını ve önlemlerini öğrenen bireylerde asıl öğretilmesi gereken bir nokta vardır. İnsanlara mevcut doğal yapının korunmasının önemi ve korunmadığında başımıza neler gelebileceğinin öğretilmesidir.

İnsanlar coğrafya sayesinde yaşadığı çevreyi ve dünyanın diğer alanlarını her açıdan görebilme ve değerlendirme imkanına sahip olacaktır. Bu değerlendirme sonucunda şu an itibariyle dünyadan başka yaşama alanı olmadığını ve yapacağı her olumsuz faaliyetin geriye dönüşü olmayan sorunlara sebep olduğunun farkına varmaktadır. Bu yüzden her faaliyetini duyarlı vatandaşlar olarak dünyaya zarar vermeden yapmaya çalışır.

Çevre bilincinin geliştirilmesi coğrafya bilimi ve eğitimi sayesinde mümkündür. Doğada yapılan herhangi bir hatanın negatif sonuçları uzak olsa bile uzun vadede başkalarına da zararı dokunacaktır. Herhangi bir ülkede meydana gelen nükleer bir patlama ona komşu birçok ülkeyi etkileyecektir. Bunun dışında hava, su, toprak kirlenecek ve insanların sağlığını olumsuz etkilenecektir. Bunun için çevre bilincinin geliştirilmesi çok önemlidir. Bunu geliştirecek bir yol vardır o da coğrafya eğitimidir.

Doğal ve beşeri ortamın korunması çok önemlidir. Bunu korumakta insanın görevidir. Küçük yaşlarda ailede, daha sonrada okullarda doğal ve beşeri güzellikleri korumanın önemi anlatılmalıdır.Coğrafya bilimi, insanlara doğaya zarar vermeden nasıl yaşanabileceği bilgisini vermektedir. İnsanlar bu bilgilerden yararlanmazsa ve önem vermezse önce doğaya daha sonrada bunun sonucu olarak kendisi zarar görmektedir. Çevremizde ve dünyada yaşanan pek çok felaketin sebebi doğaya zarar verdiğimizden dolayıdır.

Ülkelerin gelişmelerinde coğrafi özelliklerin ayrı bir önemi vardır. Coğrafi özelliklerin ülke yararına kullanılabilmesi ancak bu özelliklerin anlaşılabilmesi ile mümkün olmaktadır. Coğrafi bilgiye sahip olanlar ancak bunu başarabilmektedirler. Coğrafi bilgiye gereken önemi verip bunu kullanan ülkeleri incelediğimizde geçmişte olduğu gibi şu an itibariyle de dünyada söz sahibi olan ülkeler konumuna gelmişlerdir. Bizde dünyada söz sahibi konumuna gelmek istiyorsak coğrafi bilgiye ancak coğrafya dersleriyle ulaşabileceğimizden coğrafya öğrenmeliyiz.

Benzer Belgeler