• Sonuç bulunamadı

“Cilt” kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup deri anlamına gelmektedir.Celal Esat Arseven Sanat Ansiklopedisi’nin “Cilt” maddesinde; “…Kitap sanatlarında cilt, bir mecmua ya da kitabın yapraklarını dağılmaktan korumak ve sırayla bir araya toplamak için ince tahtadan, deriden veya üzerine deri, kâğıt ve bez gibi malzemeler kaplı mukavvadan yapılan kaplara verilen genel isimdir….”1 şeklinde tanımlamaktadır.

Şekil 1. Klasik Cildin Bölümleri

Kaynak Fotoğraf: Özen, (1998:.4)

Genellikle “….mukavva üzerine meşin (koyun derisi), sahtiyan (keçi derisi), rak (ceylan derisi) gibi farklı türlerde deri kaplanarak oluşturulan ciltler belli bölümlerden oluşur…2 Mukavva üzerine deriden başka “…üzeri işlemeleri, baskılı, keten, ipek, kadife bağa, fildişi ve değerli taşlarla kaplanmış örnekler de vardır…”3 Klâsik bir ciltte üst kapak, alt kapak, miklep, sırt (dip) ve sertab gibi bölümler bulunur (Bkz. Şekil 1). Üst kapak, kitabı okumak için sağa doğru açılan ilk kapaktır. Bu kapak “sırt” ya da “dip” denilen bir parçayla alt kapağa bağlanmıştır. Kapakların sırta bağlandığı bölümde, rahatça açılıp

1 Celal Esad Arseven, “Cild” maddesi, Sanat Ansiklopedisi, Maarif Matbaası, c.1, Đstanbul 1983, s.341.

2 Mine Esiner Özen, “Klasik Cild Sanatımızdan Bazı Örnekler”, Antika, S.25, 1987, s.5.

3

kapanmalarını sağlamak amacıyla bırakılan dar boşluğa mukat payı denir. Alt kapak ile miklebin arasında kalan ve ikisini birleştiren parçaya da “sertab”adı verilir. “….Mıklebin rahat bükülüp kapanması için sertabla aralarında bırakılan boşluğa da “dudak” denir…”4 Klâsik bir cildin öğelerinden olan “miklep” üçgen biçiminde bir parça olup kitabın sayfalarını korumak ve metni okuyanın kaldığı yerden devamını gösteren ayraç gibi bir işleve sahiptir.

Kağıt bulunmadan önce ve kağıdın icadı ile birlikte sürekli paralel olarak ilerleyen cilt sanatının gelişimi hakkında, yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından yapılan çalışmalar sonucunda şu verilere ulaşılmıştır.

“…Papirüs ruloları birden fazla ve aynı konuyu işliyorsa, tüm bu rulolar tahta bir kutunun içinde saklanıyordu. Daha sonraları papirüsler sayfa yaprağı şeklini almaya başladı. En iyi papirüs yaprakları on üç parmak genişliğinde, yaklaşık 26.cm.dir(M.Ö.III.yy.)….5

Her sayfanın üst üstte konduğu papirüslerin korunma şekli ise alttan ve üstten tahta levhaların sıkıştırılıp, aralarında papirüsler kalacak şekilde bağlanmalarıyla sağlanmıştır. Bu ilk aşama kitap oluşumundan sonra papirüs yaprakları üzerinde açılan delikler yardımıyla her bir sayfa birbirine tutulup, tahta levhalarla da kapakları meydana getirilmiştir. M.S. V.yy.da, Mısır Hıristiyanlarında (Koptlar) görülen kitap kapaklarında ağırlıklı olarak geometrik desenler mevcuttur6. Ayrıca bazı kapak uygulamalarında desenler filigre yani oyma şeklindedir. Bu geometrik şekiller önceleri çok basit, daha sonraları ise VI. Ve VII.yy.larda daha karmaşık, estetik bir görünüm almıştır. Koptların papirüse yazılmış ve ciltlenmiş dini eserleri Nesturiler zamanında (M.S.640) bütün Yakın ve Orta Doğu’ya yayılmıştır. Arapların Mısır’ı almalarıyla birlikte Koptlar Arap ve Đslam medeniyeti içinde yüzyıllar boyunca yaşamışlardır7.

4 Mine Esiner Özen, Türk Cilt Sanatı, Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1998, s.10,11.

5 Nuray Yıldız, Eskiçağ’da Yazı Malzemeleri ve Kitabın Oluşumu, T.T.K., Ankara, 2000, s.110

6 Theodore C. Petersen, “Early Islamic Book Binding and Their Coptic”, Art Đslamica, vol.1, 1954, s.41,64.

7

Đslamiyeti kabul eden milletlerin kültürel açıdan hızlı gelişimi ile yaygınlaşan kitap yazıcılığı, ciltçiliğin de gelişmesine olanak sağlamıştır.

Đslam dönemine ait en eski yazma eserler Mısır ve Tunus’ta bulunmuştur. Bu pergament yazmaların Tolunoğlu dönemine ait olabileceği8 söylenmektedir. Eserlerin kapaklarında geometrik ve dairesel çizgilerin yanı sıra, yıldız motifleri, noktalar gibi süslemeler görülmektedir. Zamanla değişen ve gelişen bezeme üsluplarıyla, geometrik desenlerin içerisine bitkisel kökenli motifler yerleştirilmiştir. Süsleme olgunlaşmaya, kapaklar üzerindeki renkler zenginleşmeye başlamış, kaligrafik (yazı) ürünlerle de görsel zenginlik tamamlanmıştır.

Orta Asya’da yapılan kazı ve araştırmaların sonucunda, bu güne kadar ulaşan örnekler içinde, ilk Türk ciltlerinin Doğu Türkistan’da, Uygur Türkleri tarafından yapılmış olduğunu ve bu sanatta ilerlemiş olduklarını göstermektedir.

“…Đlk Türk ciltleri Doğu Türkistan’da Mani dinini kabul eden Uygur Türklerine aittir. Alman A.Grünwedel, Albert von Le Cog ve Đngiliz Aurel Stein’in Orta Asya’da yaptıkları kazı, araştırmalar ve bunlardan A.von Le Cog’u Uigurica adıyla üç büyük cilt halinde yayınladığı Turfan, Karafoçu, Biş Balığ gibi Türk şehirlerinde bulunmuş fresk (duvar resmi), minyatür ve kitap ciltlerine dair eserleri, M.S. VII-VIII.yy.da bu sanatların Uygur Türkleri arasında ne derece ilerlemiş olduğunu açıkça göstermektedir. Karahoçu kazılarında A von Le Cog tarafından bulunmuş bir Uygur cildi M.S. VII.yy.a aittir….”9

Türk cilt sanatı üzerine yapılmış olan araştırmalar “…Türklerin Đslâmiyet’e girmeden önce 8. yüzyılda cilt yapmayı bildiklerini göstermektedir. Bin-Buda mağaralarında yapılan kazılar sonucu ortaya çıkan buluntular içinde metal kalıp kullanılarak hazırlanmış cilt örnekleri vardır…”10 “..Đlk buluntuların 8. yüzyıla ait Mani metinlerini koruyan örnekler olduğu, deriden veya tirşeden kalıpla yapıldığı ve altın ve fildişi kakmalarla süslendiği belirtilmektedir…”11 Mani dinine mensup olan Türklerin

8 A.Saim Arıtan, “Cild” maddesi, T.D.V. Đslam Ansiklopedisi, c.7, Ankara, 1988, s.551,552

9 Đsmet Binark, Eski Kitapçılık Sanatlarımız, Ankara 1975, s.1

10 Đsmet Binark, a.g.e, s.2.

11

Hindistan'dan pothi tarzı kitap şekli ve cilt tarzıyla birlikte Đranlılar ve Süryanilerden başka bir kitap türünü daha kullandıklarını düşünen araştırmacılar da vardır. Bu kitap türünde sayfaların ortadan kırıldığını ve cilt dikişlerinin kırılan yerlerden yapıldığını, 8.yüzyıla tarihlenen Đrk Bitig (Falname) adlı kitabın cildinde de zencirek ve şemse gibi öğelerin gözlendiği görülür12.

Kaynağı Orta Asya olarak kabul edilen Türk Cilt sanatı, Đslamiyet’in kabul edilmesinden sonra büyük bir gelişim ve yükselme içine girmiştir. Bunun nedenini Türklerin, Đslam’ın kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim’e olan büyük saygısıdır denilebilir. Müslümanlığı seçmiş Türklerde hâlâ, kutsal kitaba olan hürmet yüzünden Kur’an-ı Kerim’i ayak seviyesinin üstünde tutmaları geleneği devam etmektedir. Kitaba ve yazıya verilen bu önem haliyle kitabı koruma içgüdüsü içinde cilt ve cilt sanatının gelişimini de sağlamıştır denilebilir. Keza Türk bezeme sanatlarının en güzel ve en mutenâ örnekleri her zaman kutsal kitap Kur’an-ı Kerimler’de görülür. En güzel tezhipler, en güzel hatlar ve haliyle en güzel ciltler de Kur’an-ı Kerimler’de uygulanmıştır.

Celal Esat Arseven Sanat Ansiklopedisinde; “…Yazı ve kitaba olan bu derin sevgi ve hürmet, Türk ciltçiliğinin de en güzel sanatlardan bir şube haline gelmesini intaç etmişti. Mubağalasız olarak söyleyebiliriz ki yazı ve cilt sanatı Türklerde olduğu kadar dünyanın hiçbir milletinde bu derece yüksek bir sanat seviyesine çıkmamıştır. Daha VII. asırda Türk mücellidlerin yaptıkları ciltler, şarkın diğer milletlerinde yapılan ciltlerin üstünde bir sanat eseri sayılabiliyordu…”13 demektedir.

Bu durum bir başka kaynakta; “…Đslam kitapçılık sanatlarının izlerini taşıyan kitaplara

Đtalya’da rastlamaktayız. Zira, Đslam kitap sanatını Đtalya’ya XV.yy.da doğulu ciltçiler getirmiştir. Ebru kağıt kullanılması da bu arada yine doğudan intikal etmiş ve moda haline gelmiştir. Yine aynı yüzyıllarda, Macaristan’daki Mathias Corvin Kütüphanesi’nin, çeşitli Avrupa ülkesinden intikal eden yüzelli kadar eseri, Đslam cilt sanatının tesirlerini açıkca göstermektedir. Kitap tarihçileri, Corvin ciltlerini şarkla

12 Şinasi Tekin, Eski Türklerde Yazı, Kağıt, Kitap ve Kağıt Damgaları, Đstanbul 1993, s.44

13 Celal Esad Arseven, “Cild” maddesi”, Sanat Ansiklopedisi, c.1,Maarif Matbaası, Đstanbul 1983, s.342.

birleşmenin semeresi ve Đtalyan Rönesans ciltçiliğinin müjdecisi sayarlar…14 şeklinde ifade edilmektedir.

8.yüzyılda Uygurlar’a ait birkaç cilt kapağı örneği olmasına rağmen, 9-12. yüzyıllara ait

şimdiye kadar günümüze gelen bir örnek bulunmamaktadır. “…9 ila 11. yüzyıl arasına tarihlenen ve tahta iskelet üzerine deri kaplanmış iki Kur'an-ı Kerim Topkapı Sarayı Müzesinde sergilenmektedir.”15. Muhtemelen bu iki örnek Abbasilerden kalmadır. Deri kapaklar üzerine ucu sivri aletle bezemeler yapılmıştır ki, ucu sivri aletle yapılan geometrik, bitkisel ve figürlü bezemelerin 8-15. yüzyıl arası ciltlerinde çok yaygın olduğu ileri sürülmektedir.

Yıldıray Özbek eserinde Türk cilt sanatının Anadolu'daki ilk örnekleri hakkında; “…12.yüzyıldan itibaren görülmeye başlanmıştır. Selçuklu dönemi cilt sanatını mimaride olduğu gibi 12-13. yüzyıllar arasına yerleştirmek mümkün olmamaktadır. Selçuklu döneminde ortaya çıkan tasarım esasları ve yapım tekniklerinin 13. yüzyıldan sonra da 14.yüzyılda ve 15.yüzyılın ilk yarısında da devam ettirildiğini…16 belirtmektedir.

Sanat tarihi araştırmacılarına göre, Orta Asya’da başladığına inanılan Türk cilt sanatının tarihi süreci, buradan Anadolu’ya gelen Selçuklularla gelişerek devam etmiştir. O dönemin uygarlık ve sanat merkezi olarak bilinen Selçukluların başkenti Konya’da her dalda olduğu gibi cilt sanatından da önemli örnekler verilmiştir.

Anadolu’nun Osmanlılardan önceki hakimi olan Selçuklular en kudretli devirlerini I.Alâettin Keykubat ( 1219-1236) zamanında yaşamışlardır. Özellikle bu hükümdarın döneminde çok muntazam bir idareye sahip olan Selçuklular, medeniyet ve sanat bakımından olağanüstü bir gelişme göstermişlerdir. Çünkü; Đslam aleminin her tarafından bu kabiliyetli hükümdarın hükümet merkezi olan Konya’ya birçok alim ve sanatkârlar gelmiş ve I.Alâettin Keykubat tarafından derin bir ilgi ile karşılanmışlardır. Bunun neticesinde Konya günden güne gelişerek her tarafı sanat abideleri ile dolmaya

14 Đsmet Binark, Eski Kitapçılık …….., s.4

15 Zeren Tanındı, “Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde Ortaçağ Đslam Ciltleri” Topkapı Sarayı

Müzesi Yıllık-4, Đstanbul 1990, s.103

16 Yıldıray Özbek, Raşit Efendi Kütüphanesindeki Kitap Kapakları, Erciyes Üniversitesi Yayınları Kayseri 2005, s.18.

başlamış ve Đslam aleminin tanıdığı en değerli alimler de bu devirde yetişmiştir.17 Resim 1. Tercüme-i Tefsir el-Lubâb’ın Cilt Kapak Örneği

Kaynak Fotoğraf: Tanındı, (1991 :144)

A.Saim Aritan Selçuklu dönemi ciltlerinin ana malzemesinin deri olduğunu ve neredeyse tüm cilt kapaklarında kahverenginin tüm tonlarının kullanıldığını”18 ifade etmektedir. Ö.Barışta, Konya Yusuf Ağa Kütüphanesinde Selçuklu ciltleri üzerinde yaptığı araştırmada, cilt iç kapaklarında da genellikle aynı renk deriler kullanılmış olmakla birlikte bezeme bakımından dış kapaklardan ayrıldığını, iç kapaklar ile dış kapaklar arasındaki bezeme farklılığının zaman zaman dış kapaklarda da görüldüğünü, Yani üst ve alt kapakta farklı bezemelerin yapıldığını gözlemlediğini söylemektedir. Örneğin Konya Yusuf Ağa Kütüphanesinde 12.yüzyılın ilk yarısından (H.536/M.1141) bir Kur'an-ı Kerim'in cilt kapaklarında iki farklı geometrik bezeme gözlenir19.

13.yüzyılın sonlarında yazılan Fihi Mafih'in cilt üst kapağında görülen rumîli bitkisel bezeme ile alt kapakta ki geometrik bezeme20 o dönemin cilt sanatı hakkında bize fikir vermektedir. Selçuklu döneminde ortaya çıkan ve bu geleneği 14-15. yüzyıllarda da

17 Kemal Çığ, Türk Kitap Kapları, Yapı Kredi Kültür Yayınları, Doğan Kardeş Matbaacılık, Đstanbul 1971, s.7.

18 A.Saim Arıtan, “Anadolu Selçuklu Cild Sanatının Özellikleri, I-II. Selçuklu Kültür ve Medeniyeti

Semineri Bildirileri, Konya 1993, s.186.

19 Örcün Barışta, “Konya Yusuf Ağa Kütüphanesinde Bulunan 6626 Demirbaş Numaralı Kur’an Üzerine”, I-II. Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Semineri Bildirileri, Konya 1993, s.126.

20

devam ettiren ciltlerinde, ilk örneklerinde görülen soğuk baskı tekniği, 13.yüzyılın ilk yarısından itibaren ucu sivri aletle ve altın kakmalarla zenginleştirilmiş bir yapım tekniği uygulanarak gerçekleştirilmiştir. 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren de iç kapaklarda altın yaldız ve mavi renkte boyama dikkati çeker21.

Selçuklu dönemi ciltleri dış kapaklarında da soğuk baskı veya aletle yapılmış geometrik bezemelerle birlikte rumî ve bitkisel bezemeler22 göze çarpar. “…Geometrik bezeme çoğu örnekte kapak yüzeyinin tamamını kaplar. Geometrik bezemelerde 6,8,10,12,16 kollu yıldızlar ve bunların uzantılarından oluşan açık ve kapalı kollu yıldızlar vardır…23

Şerhû Muhtasarü'l Münteka gibi örneklerde, yıldızların merkezleri veya yıldız kollarının arasındaki yüzeyler aletle noktalanarak zenginleştirilmiş, çukurlaştırılmış nokta yüzeylere de bazı eserlerde altın kakılmıştır (Bknz Resim 1). Selçuklu ciltlerinde görülen geometrik bezemelerinin çağdaşı Memlûk örneklerinden daha girift olduğunu bilinmektedir24. Bu dönem ciltlerinin bordürlerinde, köşebentlerinde ve şemse yüzeylerinin bezenmesinde aletle yapılmış örgülü bantların tercih edildiği dikkati çeker25. Ayrıca altı ve sekiz yapraklı rozet şeklinde küçük mühür biçiminde hazırlanmış kalıpların baskısıyla sarmal dallar ve rumîli bitkisel bezemelerin yanı sıra geometrik düzenlemeler de vardır. 15.yüzyılın ilk yarısına ait bazı örneklerde iç kapaklardaki geometrik kompozisyonlarda yıldız kolları ve aralardaki altıgen yüzeylerin çiçek kabartmalarıyla doldurulduğu gözlenir. Bu tarz bezemelere Bursa Đnebey Kütüphanesinde bulunan ve 15.yüzyılın ilk yarısına tarihlenen Tefsîr-i Cevahir ve Mecmua (Bknz. Resim 2) adlı eserlerin iç kapaklarında rastlanmaktadır26.

21

A.Saim Arıtan, Konya Dışında Müze ve Kütüphanelerde Bulunan Selçuklu ve Selçuklu Üslubunu Taşıyan Cild Kapakları, (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi), Konya 1992, s.292

22 Müjgan Cunbur, “Türklerde Cilt……, s.454.

23 A.Saim Arıtan, Anadolu Selçuklu Cilt Sanatı…….., s.940

24 A.Saim Arıtan, a.g.t., s.293.

25 Zeren Tanındı, “Kitap ve Cild” Osmanlı Uygarlığı 2, Ankara 2002, s.843.

26 Zeren Tanındı, “Türk Cilt Sanatı”, Başlangıcından Bugüne Türk Sanatı, Türkiye Đş Bankası Yayınları, Ankara 1993, s.422

Resim 2. Memluk Cilt Örneği

Kaynak Fotoğraf: Arıtan (1992:293)

Resim 3. Geometrik Đç Kapak Örneği

Kaynak Fotoğraf: Tanındı (1993:422)

Selçuklu ciltlerinde görülen şemse motifi, 12-13.yüzyıl örneklerinde dairesel biçimdedir

ve uçlarında salbeke benzer noktalı veya örgülü geçmeler düzenlenir27. 14.yüzyılda deri ciltlerde görülen oval biçimli düz kenarlı şemselerin dönemin tezhiplerinde de izlendiği bilinmektedir. Örneğin Selçuklu döneminde (1278) müzehhip Muhlis tarafından tezhiplenen Mesnevi'de görülen oval şemseleri (Bknz. Resim 5) onun halefleri tarafından 13 ve 14.yüzyıl cilt kapakları üzerinde uygulanarak devam ettirildiği görülmektedir28. Zeren Tanındı, Beylikler döneminde yazılmış bir Kur'an-ı Kerim'in kapağında görülen dilimli dairevi şemsenin benzerine yine 14.yüzyılda hazırlanmış bir Kur'an-ı Kerim tezhibinde rastlandığını belirtmektedir29.

Resim 4. Selçuklu Dairesel Şemse Motifli Cilt Kapağı Örneği

Kaynak Fotoğraf: Arıtan (1992: 293)

Selçuklu cilt sanatını devam ettiren 14 ila 15.yüzyıla ait deri ciltlerin bir bölümde, kapakların belirli bölgelerinde mücellit isimlerine rastlanmıştır. Bunlar arasında;

Đbrahim Yusuf el-Konevi, Muhammed Reşid, Sermedi, Esen, Hasan, el-Magribî, Muhammed es-Seyyid, Mahmud Emin, Abdurrahman, Mecdüddin, Ahmed Hamdi,

27 A.Saim Arıtan, a.g.t., s.293.

28 Zeren Tanındı, “Anadolu Selçuklu Sanatında Tezhip: Müzehhip Muhlis b. Abdullah el-Hindi ve Halefleri”, Yıldız Demiriz’e Armağan, Đstanbul 2001, s.143

29 Zeren Tanındı, “Karaman Beyliği’nde Kitap Sanatı”, Kültür ve Sanat, S.12, Đş Bankası Yayınları, 1991, s.43.

Eyyub, Hasbiyallah gibi mücellitlerin isimleri eserlerin şemse merkezlerinde, köşebent içlerinde zencirek kartuşunda, miklep şemsesinde ve iç kapaklarda görülmüştür30. 14-15. yüzyılda eser verdiği bilinen diğer mücellitler ise Mahmud, EbubekĐr Mevlevî el-Hamevî, Ahmed b. Turbeğ, Hasan ve Gıyaseddin el-lsfahanî'dir. 14-15.yüzyılda cilt sanatında ustalıkları bilinen sanatçılardan biri 1304-1306 arasında Đlhanlı hakimiyetindeki Bağdat'ta eserler veren Abdurrahman,Timurlu dönemi Herat nakkaşhanesinden Mevlana Kıvamettin ve Hâce Mahmud'dur31.

Resim 5. Selçuklu Dönemi Oval Şemse Örneği

Kaynak Fotoğraf: Tanındı (1990:18)

Sadi Bayram bir makalesinde; Selçuklular döneminde yapılan ciltler, 14.yüzyılda dönemin beyleri, idarecileri için yapılmış olan Kur'an-ı Kerim’lerin kapaklarında ve 14.yüzyılda kimi Mevlevî çevreler için hazırlanmış, kitaplarda tekrarlanarak devam ettirilmiştir32.

Zeren Tanındı ise, 13.yüzyıl Memlûk ciltlerinde, yeşil ipek kumaşın da değerlendirildiği

30 A.Saim Arıtan, “Anadolu Selçuklu Ciltlerinde Đmzalar”, I. Uluslararası Selçuklu Kültür ve

Medeniyeti Kongresi, Konya 2001, s.40-41. 31 Zeren Tanındı, “Đslam’da Kitap……., s.32

32 Sadi Bayram, “14. Asırda Tezhiplenmiş Beylik Dönemine Ait Üç Kur’an Cüzü”, Vakıflar Dergisi, S.16, Ankara 1982, s.143.

ve Selçuklu örneklerinden farklı olarak bazı 13-14. yüzyıl ciltlerinde kaatı'a denilen deri oyma tekniğiyle bezemelerin yapıldığını ifade eder33. 1221-1365 yılları arasından bazı kitap kapaklarında kırmızı ve yeşil renk kadifelerin en çok kullanıldığını bu ciltlerin Anadolu'da yapılıp yapılmadığı bilinmediğini söylemektedir34.

Beylikler ve ilk Osmanlılar döneminde de, Selçuklulardan alınan sanat mirası özenle korunmuş, saygı görmüş ve Türk sanatında yeni ekoller meydana getirilmiştir. Fatih Sultan Mehmed’in Đstanbul’u fethetmesiyle daha güçlü ve büyük bir cihan imparatorluğu olan Osmanlılar, her alanda olduğu gibi sanat alanında da gelişmeye devam etmişlerdir. Selçuklulardan aldıkları kültür ve sanat mirasının etkileri ilk Osmanlı mimarisi ve sanat eserleri üzerinde bariz bir şekilde görülmektedir.

Kaynaklar, “…15.yüzyılda Bursa'da Kara Timurtaş Paşa'nın oğlu Umur Bey'in {öl.1462) kitap sanatlarının hamisi olarak görüldüğü, çok sayıda elyazmasından oluşan bir koleksiyona sahip olduğunu yazar. Umur Bey'in sahip olduğu 15.yüzyılın ilk yarısına tarihlenen kitapların çoğunun Selçuklu geleneğini devam ettirdiği, bununla birlikte Bursa'daki mimari bezemelerle ilintili olarak belirli süsleme kompozisyonlarını da içerdiği görülmektedir. Musa Đbn Hacı Hüseyin ibn Đsa el-Đznikî tarafından 1435-36'da istinsah edilen Tercüme-i Tefsir el-Lubâb, Bursa Đnebey Kütüphanesinde dört cildi bulunan Miftah el-Gayb ve Yalvaçlı Sofu Đbrahim ibn Hacı Bayram tarafından 1441-42'de istinsah edilen ve Haydar ibn Turbeği tarafından ciltlenen Mecmua adlı eserler (Bknz. Resim 6)35 dış kapaklarında iri rumî yapraklı, hatayi çiçekli, geometrik bezemeli oval ve dairevi şemseleri ve iç kapaklarında blok kalıp baskıyla oluşturulmuş geometrik bölüntülerin içine işlenen rumî, şakayık ve altı yapraklı çiçeklerle Selçuklu geleneğinin kalıntıları olarak değerlendirilmektedir.

Osmanlı Türkleri, beraberinde getirdikleri şarkın eski kültürü ile bu yerli ve yüksek kültürü mezcetmesini bilerek pek kıymetli eserler vermiştir. Muhtelif mevzularda yüksek sanat kıymeti olan bu eserler karakter itibariyle ne Orta Asya, ne de Selçuk eserlerine benzer. Her iki medeniyetin kendi zevkine uygun kısımlarını muhtevi yepyeni

33 Zeren Tanındı, “Cilt Sanatında Kumaş”, Sanat Dünyamız, S.32, 1985, s.29.

34 Zeren Tandı, “Kadife Ciltler”, 9. Milletlerarası Türk Sanatları Kongre Bildirileri, Ankara 1995, c.3, s.309-320.

35

bir sanatı temsil eder36.

XV.yy. ve XVI.yy.da siyasi ve ekonomik olarak en üst düzeye çıkan Osmanlı Devleti, mimari ve sanat dallarında da yüksek bir sanat kalitesine ulaşmıştır. Bunun neticesinde de cilt sanatı, en parlak dönemini diğer kitap sanatları gibi klasik devirde yaşayarak zirveye çıkmıştır.

Osmanlı cilt sanatının Bursa'daki erken örneklerinden sonra gelişimine Fatih dönemiyle devam ettiği kabul edilmektedir. Kaynaklar, Fatih döneminde sarayda bir cilt atölyesinin olduğu veya saray için, daha doğrusu Sultan için çok sayıda kitap sipariş edildiği kabul edilebildiği özellikle Fatih Sultan Mehmed ve vezir Mahmud Paşa için istinsah edilmiş pek çok kitap vardır. Fatih dönemi ciltlerinde birkaç bezeme türü ve cilt yapım tekniğinin bir arada uygulandığı ifade edilmektedir37. Kemal Çığ, kahverengi, siyah ve kırmızı renk derilerin kullanıldığı bu dönem ciltlerinde, dış kapaklarda kapağa oranla iri, kenarları dilimli, salbekli oval şemse ve köşebentler yer alır. Şemse ve köşebentlerin içi aletle yapılmış hatayî üslûbunda çiçekler, rumîler ve kıvrım dallarla bezenmiş, aletin meydana getirdiği çukur oyuntular altın yaldız veya mavi renge boyanmıştır. Đç kapaklarda ise bazı örneklerde dış kapaktan farklı olarak kaatı'a bezemeler yer alır. Bu dönem ciltlerinin bordürlerinde kalıpla veya aletle iri çiçekli bezeme yapıldığı, bordürlere geçme S'lerin oluşturduğu baklava şekillerinin uygulandığını38 söylemektedir. Eserlerden bazılarının iç kapaklarında alet veya kalıpla yapılmış hayvan mücadele sahneleri vardır. Ayrıca bu bezemelerin Türkmen mücellit ve hattat Gıyaseddin el-lsfahanî aracılığıyla Đstanbul'a taşınmış olabileceği ileri sürülür39. Fatih döneminin 1478-79 yılında istinsah edilen Firdevsi Şehnamesinde iç kapakların

şemse ve köşebentlerinde görülen kaat'ı bezemeler yanında, kahverengi deriye bezeme