• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1. CEVAHĠRU’L-ESDAF’IN RĠVAYET AÇISINDAN

2.1. Cevahiru‟l-Esdaf‟ta Fıkhî Değerlendirmeler

Kur‟an kulların dünyaya ve ahirete ait maslahatları ile ilgili birçok fıkhî hükümler barındırmaktadır. Müslümanlar Hz. Peygamber zamanından beri bu ayetlerin içerdiği fıkhî hükümleri anlamaya çalıĢmıĢlardır.409

Müfessirler de tefsirlerinde ibadat, muamelat ve ukubatla ilgili ayetleri izahla meĢgul olup, bu ayetlerden hükümler çıkarmaya çalıĢmıĢlardır. Burada amaç Ġslam‟ın ana kaynağı Kur‟an‟ın içermiĢ olduğu kaide ve hükümleri ortaya çıkarıp insanlara dünyevi ve uhrevi saadetin yollarını göstermektir.410

Kur‟an‟daki ahkâm ayetlerinin sayısı konusunda ulema farklı fikirler beyan etmiĢlerdir. Gazzali ve Razî bu sayıyı 500 olarak belirlerken, bir kısım âlimler 200‟e indirmiĢ, bir kısım âlimler ise 800‟e kadar çıkarmıĢlardır. Bu sayılardaki farklılıklar, bazı ayetlerde ahkâmın bulunduğuna açıkça iĢaret edilmesi, bazılarında ise dolaylı hüküm çıkarmanın mümkün olmasından kaynaklanmaktadır.411

Hatta el- Cassas, meĢhur Ahkâmu’l-Kur’an adlı kitabında bu ayetleri 1000‟ kadar çıkarmıĢtır.

407

Taberî, Câmiu’l-beyân, XII, 135; Nesefî, Medârikü’t-tenzîl, I, 540; 408

ZemahĢerî, el-Keşşaf an hakaiki gavamizi’t-tenzil, II, 70. 409

Zehebî, Et-Tefsir ve’l-müfessirun, II, 319. 410

Muhsin Demirci, Tefsir Tarihi, s. 219. 411

Bu sayı ulemanın ilminin geniĢliğine ve görüĢünün derinliğine göre değiĢmekle birlikte ifrat ve tefritten kaçınılırsa 500 civarında olduğu söylenebilir.412

Fıkhî tefsirleri “Ahkâmu‟l-Kur‟an”, “Fıkhu‟l-Kur‟an”, “Tefsiru Ayati‟l-Kur‟an” isimleriyle görmekteyiz. Mukatil b. Süleyman‟ın Tefsiru’l-Hamsi

Mie Ayeti Mine’l-Kur’an adlı 500 ayeti açıkladığı tefsiri, Ġmam eĢ-ġafii‟nin Ahkâmu’l-Kur’an‟ı, el-Cassas‟ın Ahkâmu’l-Kur’an‟ı, Ebu Bekr Ġbnu‟l-Arabî‟nin Ahkâmu’l-Kur’an‟ı, Kurtubî‟nin el-Cami li Ahkâmi’l-Kur’an‟ı bu tarz tefsirlerin en

meĢhurlarındandır.413

Cevahiru‟l-Esdaf‟ın müellifi de birçok ayette fıkhî konulara değinmiĢ bu konularda açıklamalarda bulunmuĢtur. Mesela Bakara suresinin 226. Ayetinin tefsirinde fıkhî açıklamalarda bulunmuĢtur.

{ } ٌميِحَر ٌروُفَغ ََّللَّا َّنِإَف اوُءاَف ْنِإَف ٍرُهْشَأ ِةَعَ بْرَأ ُص بَرَ ت ْمِهِئاَسِن ْنِم َنوُلْؤُ ي َنيِذَّلِل

“ġunlarun içün kim ila okuĢurlar avratlarından, Ģeytana uyup, dört ay eglenmekdür.” Ġla fıkıhda oldur kim bir kiĢi avratına: “Vallahi ben sana yaklaĢmayam dört ay” diye. Eger dört aydan öndin rücu idüp cima iderse, dahı keffaret virürse avratı boĢ olmaya. Eger dört aydan geçerse, cima itmezse, avratı boĢ olur, bir talak. Pes eger dönerlerse sözlerinden, cima iderlerse, nice kim geçdi, pes Tanrı anun ol suçına kalmaz, zira gafur rahimdür.”414

Bu ayetin tefsirinde ila talakının fıkıhtaki anlamı üzerinde durulmuĢ ve hükümlerinden bahsedilmiĢtir. 226. ayetten sonra altı yedi ayet fıkhî hükümleri barındıran ayetler olmakla birlikte, tefsirimizde de fıkhî açıklamalar yer almaktadır.

Yine Bakara suresinin 227-228. ayetlerinde de talak çeĢitleri üzerinde durulmuĢ, talak çeĢitlerinden bahsedilmiĢ ayrıca üç hayız iddet süresinin istisnaları açıklanmıĢtır. Bunlar hep fıkhî değerlendirmelerdir.

412

Ġsmail Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, s. 463. 413

Ġsmail Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, s. 471-522. 414

ġöyle ki : “Ve eger talaka kasd iderlerse, dört ay geçince kor ise, bedürüsti Tanrı iĢidici ve bilicidür. BoĢanan avratlar gözedürler iddet geçüp, kendü nefslerinde, üç hayız. Bu ayetde beĢ hatun müstesnadur; Biri eme, yani karevaĢ, biri kiçiçük, biri uzurdan kesilmiĢ, biri yüklü hatun kiĢi, biri henüz üstine girilmemiĢ. Ve helal degüldür anlara gizlemek, Ģol nesneyi kim Allah yaratdı anlarun rahimlerinde hayızdan, hamilden, yani reva digildür bunlara ki hayız olmaya, dahı hayızam diye, ya yüklü olmaya, dahı yüklüyem diye. Eger inandılarsa Tanrınun birligine ve kıyamet günine. Ve anlarun erleri evladur, anları döndermege iddetlerinde, kaçan ki talak rica ola eger ıslah dilerlerse bir birbiri ile. Vardur bunlara, erenleri üzerinde, Ģol kadar ki avratlar üzerine vardur erenler içün, Ģeriyyet reva gördügince. Ve erler içün avratlar üzerine artukluk vardur. Zira nafakaları ve mehirleri er üzerinedür. Ve Allah azizdür, hakimdür, bayın talak olmayıcak, ana ricat ile derman ider.”

Taha suresinin 130. ayetinde namaz çeĢitleri ayetin ifadelerinden çıkarılmıĢtır. Aslında bu da ibadetlerle ilgili bir husus olası açısından fıkhî bir değerlendirme olarak kabul edilebilir. Ayet ve meal-tefsiri aĢağıdaki gibidir:

{ ِلْيَّللا ِءَنَآ ْنِمَو اَِبِوُرُغ َلْبَ قَو ِسْمَّشلا ِعوُلُط َلْبَ ق َكِّبَر ِدْمَِبَ ْحِّبَسَو َنوُلوُقَ ي اَم ىَلَع ِْبِْصاَف َكَّلَعَل ِراَهَّ نلا َفاَرْطَأَو ْحِّبَسَف

}ىَُْرَ ت

“Pes sabr eyle Ģunun üzerine ki Mekke halkı sana dirler. Ve tesbih eyle Tanrınun hamdile yani namaz kıl gün togmazdan ön. Murad: Sabah namazıdur. Ve gün tolunmazdan ön. Murad: Öyle ile ikindüdür. Gicenün saatlerinden bazında kıl. Murad: AhĢam ile yatsudur. Pes kıl namazı ve gündüzün etrafında dahı. Ola kim razı olasız.”415

BaĢka bir örnek de Ra‟d suresi 8. ayetinde vardır. Ayet Ģu Ģekildedir: {

}ٍراَدْقِِبِ ُهَدْنِع ٍءْيَش لُكَو ُداَدْزَ ت اَمَو ُماَحْرَْلْا ُضيِغَت اَمَو ىَثْ نُأ لُك ُلِمَْتَ اَم ُمَلْعَ ي َُّللَّا

“Ve Allah bilür Ģunı ki her diĢi götürür ve Ģunı ki rahmler azaldur veled bir olsa ve anı ki rahmler arturur veled ikiz olsa ya dört olsa ya götürmek dokuz aydan

415

geçüp iki yıla sürse. Nice ki mezhebümüzdür ya dört yıla sürse nice ki ġafii Mezhebi‟dür. Ya beĢ yıla sürse nice ki Maliki Mezhebi‟dür.”416

Buradaki tefsire bakıldığında en uzun hamilelik süresinin fıkhî mezheplere göre değiĢiklik gösterdiğini müellifimiz açıklamaktadır. Bu bilgilere göre müellifin fıkhî olarak Hanefi mezhebine mensup biri olduğu çıkarılabilir.

Yine Talak suresi 6. ayetinde boĢama Ģekillerine göre nafaka ve yerleĢme hakkının farklılaĢtığını, bu meselede bazıların farklı fıkhî içtihatlarda bulunduğunu ayetin tefsirinde müellifimiz izah etmiĢtir.

{ ُت َلََو ْمُكِدْجُو ْنِم ْمُتْ نَكَس ٍُْيَح ْنِم َّنُىوُنِكْسَأ َنْعَضَي َََّّح َّنِهْيَلَع اوُقِفْنَأَف ٍلَْمَ ِت َلَوُأ َّنُك ْنِإَو َّنِهْيَلَع اوُقِّيَضُتِل َّنُىو راَض

ُ تَسَف ُْتُْرَساَعَ ت ْنِإَو ٍفوُرْعَِبِ ْمُكَنْ يَ ب اوُرَِتُْأَو َّنُىَروُجُأ َّنُىوُتآَف ْمُكَل َنْعَُْرَأ ْنِإَف َّنُهَلَْمَ }ىَرْخُأ ُوَل ُعُِْر

Ayetin meal ve tefsiri Ģu Ģekildedir: “Sakin idün boĢadugunuz hatunları ne yerde turursanuz siz gücünüz yitdüginden ve anlara zahmet itmen tar itmek içün anlarun üzerine ve eger yüklüler olsalar nafaka idün anlarun üzerine ta togurınca ve eger Ric‟î boĢamıĢ olacak olursa ana nafaka var, sükna var ve eger Bâin boĢadısa nafaka var, sükna var. Bazılar katında yalunuz sükna var, bazılar katında. Pes eger emzürürse virün anlara ücretlerini ve tanıĢun iç ara oglancıgun emrini. Ve eger birünüzün maslahatı birünüze güç gelse yani ata nafakaya kıyamasa ya ana emzürmese pes biri dahı emzüre anın üçün.”417

Bakara suresi 158. ayetinde kurbanın vacip olması ile ilgili bir fıkhî hükümden bahis etmektedir. Ayet ve açıklamsı aĢağıda olduğu Ģekildedir:

{ ْرَمْلاَو اَفَّصلا َّنِإ َّوَطَت ْنَمَو اَمِِبِ َفَّوَّطَي ْنَأ ِوْيَلَع َحاَنُج َلََف َرَمَتْعا ِوَأ َتْيَ بْلا َّجَح ْنَمَف َِّللَّا ِرِئاَعَش ْنِم َةَو ٌرِكاَش ََّللَّا َّنِإَف اًرْ يَخ َع ٌميِلَع }

“Bedürüsti Safa ile Merve‟yi tavaf eylemek, Tanrı Teâlanun tapulanacak yirlerindindür. Pes her ki Kâbe‟yi tavaf itse, Safa ile Merve arasını say itmese, ya

416

Cevahiru’l-Esdaf, Vahit PaĢa Yazma Eserler Kütüphanesi, nr. 43 Va 1066, vr. 216a. 417

Umre eylese, Safa ile Merve arasını say itmese, anun üzerine günah yokdur. Yani haccı fasid olmaz, lakin kurban vacib olur.”418

Bu ayetin açıklamasında say yapılmadığı takdirde haccın fasit olmayacağı, lakin kurban kesmenin o kimse üzerine vacip olacağı ile ilgili fıkhî bir hüküm belirtilmiĢtir. Hanefi mezhebine göre bir kimse kurban bayramı günlerinde sayini yapmamıĢsa ülkesine dönmeden daha sonraki günlerde haccın sayini yapabilir, hehangi bir ceza gerekmez. Ama hastalık ve doğal afetler gibi ġer‟an geçerli bir mazereti olmaksızın haccın sayini ifa etmeden memleketine dönmüĢ ise ceza olarak dem(küçükbaĢ kurban) gerekir. Maliki, ġafii ve Hanbeli mezheplerine göre ise say haccın bir rüknü olduğu için herhangi bir ceza ile telafi edilemez ve terk edilmiĢ ise hac da geçerli sayılmaz.419

Müfessirin bu ayetteki değerlendirmelerine bakıldığında Hanefi mezhebini benimsemiĢ bir âlim olduğu da netlik kazanmaktadır. Yani tefsir sahibinin Hanefi olduğu yaptığı ya da naklettiği içtihatlardan anlaĢılmaktadır.

BaĢka bir misal Bakara suresi 173. ayetinde geçmektedir. {

}ِريِزْنِْلّا َمَْلَِو َمَّدلاَو َةَتْ يَمْلا ُمُكْيَلَع َمَّرَح اََّنَِّإ

“Bedürüsti haram itdi size, bıçaksuz öleni bir ugurda, balıkdan, çekirgeden gayrı ve kanı ve tonuz etini…”420

Bu ayette meytenin yani kendiliğinden ölen hayvanların haram olduğu lakin balık ve çekirgenin bundan hariç olduğu hükmünü tefsir olarak müellif eserine eklemiĢtir.

Yine Bakara suresinin 184. ayetinde geçen fidyenin miktarının yarım ölçek buğday olduğu açıklamasında bulunmuĢtur. Aynı surenin 196. ayetinde de hac ve umre ile ilgili fıkhî hükümlere iĢaretler vardır. Burada zikredilen örnekler gibi birçok ayetin tefsirinde fıkhî konulara temas edilmiĢtir. Tefsirin hacmi de göz önüne alındığında bu miktarın çok fazla olmadığı görülecektir.

418

Cevahiru’l-Esdaf, Vahit PaĢa Yazma Eserler Kütüphanesi, nr. 43 Va 1066, vr. 26a. 419

Ġsmail Karagöz, Mehmet Keskin, Halil AltuntaĢ, Hac İlmihali, 90, 161. 420