• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1. CEVAHĠRU’L-ESDAF’IN GENEL TANITIMI

1.2. Cevahiru‟l-Esdaf‟ın Yazıldığı Yer Ve YazılıĢ Tarihi

Cevahiru‟l-Esdaf‟ın adı bilinmeyen müellifi tefsirinin giriĢ kısmında eserini, Ġsfendiyar bin Bayezid Han‟ın emriyle, Sultanzade Ġbrahim Bey Çelebi için yazdığını söyler. Ġsfendiyar bin Bayezid, Kastamonu ve çevresinde hüküm süren Candaroğulları Beyliğinin sekizinci hükümdarıdır. Bu bakımdan eserin yazıldığı yeri ve tarihi daha iyi anlayabilmek için Candaroğulları Beyliği hakkında kısa bir bilgi vermek istiyoruz.77

Abdulkadiroğlu, Candaroğulları Beyliğininin, Kastamonu ve Sinop

civarında XIV. yüzyılın baĢlarında kurulan bir Türk beyliği olduğunu, Çobanoğulları Beyliği‟nin yerini alarak tarih sahnesine çıktığını, dönem hakkında kaynakların yetersizliği beyliğin tarih sahnesine tam olarak ne zaman çıktığını bilmemize engel olduğunu dile getirir.78

Dolayısıyla bu da bizim araĢtırmamıza konu olan eserin

yazarını/eserin yazılıĢ tarihini net olarak bulmamızı zorlaĢtırmaktadır.

76

Abdulkerim Abdulkadiroğlu, Kültürümüzden Esintiler, s. 468-470. 77

Ahmet Topaloğlu, "Kur'an-ı Kerim'in Ġlk Türkçe Tercümeleri ve Cevâhirü'l-Asdâf", Türk Dünyası

Araştırmaları, sy. 27 (Aralık 1983), s. 58-66.

78

Topaloğlu, beylik hakkında Ģu bilgileri verir: “Beyliğin ismi, hanedanın kurucusu olan ġemseddin Yaman‟ın, Kastamonu valisi Muzaffereddin Yavlak Arslan‟ın muhafızı yani “candarı” olmasından dolayı Candaroğulları diye bilinir. Ayrıca bu beylik, yarım asra yakın uzun bir süre beylik yapan Ġsfendiyar Bey‟e izafeten „‟Ġsfendiyaroğulları‟‟, ve son bey Kızıl Ahmed Bey‟e izafeten „‟Kızıl Ahmedlü‟‟ adıyla da anılmıĢtır. Tahmini 1292 yılında kurulan Candaroğulları beyliği ile Osmanlılar arasında münasebet, Osmanlı tarihinde „‟kötürüm‟‟ unvanıyla anılan Celaleddin Bayezid (1366-1385) zamanında baĢladı. Bu hükümdarın son yıllarında oğulları Ġskender ile Süleyman arasında çıkan bir anlaĢmazlıkla Süleyman, kardeĢini öldürerek I. Murad‟a sığınmıĢ ve Osmanlı kuvvetlerinden yardım alarak Kastamonu‟yu ele geçirmiĢti. Kötürüm Bayezid ölünce, yerine Sinop‟ta olan diğer oğlu Ġsfendiyar Bey‟in geçmesiyle Candaroğulları beyliği Sinop ve Kastamonu Ģubeleri olmak üzere ikiye ayrılmıĢtı. 1392 yılında Yıldırım Bayezid Kastamonu üzerine yürüyüp Süleyman Bey‟i mağlup ederek öldürmüĢ ve beyliğin bu Ģubesine son vermiĢti. Böylece Sinop‟ta hüküm süren Ġsfendiyar (1392-1440) beyliğin tek temsilcisi olarak kalmıĢtı.”79

Yücel ise beylik hakkında Ģunları kaydeder: “Ġsfendiyar, Timur‟un Anadolu‟da gücünün hissedilmesinden sonra onun etrafında toplanan beyler arasında oldu. Yıldırım Bayezid‟in Ankara SavaĢı‟nda (1402) yenilmesi üzerine Timur, Ġsfendiyar Bey‟e, kendisiyle birlikte Batı Anadolu seferine katılmasından dolayı Çankırı ve Kalecik‟i verdi. Ayrıca Ġsfendiyar Kastamonu dahil beyliğin eski topraklarına tekrar sahip oldu. Böylece Timur‟a tâbi olan Ġsfendiyar Bey Candaroğulları Beyliği‟nin baĢına geçti. Timur‟un Semerkant‟a dönmesinden sonra Yıldırım‟ın oğulları arasında taht kavgaları çıktı. Bu kavgalara karıĢan Ġsfendiyar Bey‟in güçlü Ģehzadeye karĢı zayıfı tutarak mücadelelerin uzamasını sağlamaya çalıĢtığı görülmektedir. Mustafa Çelebi‟yi Düzmece Mustafa olayında, Bedreddin‟i ġeyh Bedreddin olayında destekledi. Ancak Osmanlı padiĢahına sığınan oğlu Kasım‟ın Kastamonu ve Çankırı dolaylarının kendisine verilmesini istemesi, Çelebi Mehmed‟in de onu desteklemesi iki ülke arasındaki iliĢkilerin iyice bozulmasına sebep oldu. Çelebi Mehmed‟in bu yerleri Kasım‟a terk etmesi teklifini Ġsfendiyar

79

Bey reddedince, Osmanlı padiĢahı Kastamonu‟ya yürüdü ve Ġsfendiyar‟ın çekildiği Sinop‟u muhasara etti. Çaresiz kalan Candaroğlu beyi Osmanlılara tâbi oldu. Osmanlı himayesindeki Kasım Bey‟e Ilgaz dağı sınır kabul edilerek istediği yerler verildi. Böylece Candaroğulları Beyliği tekrar ikiye bölündü. Ancak Çelebi Mehmed‟in ölümünden sonra Ġsfendiyar Bey harekete geçip, oğlu Kasım‟ı Çankırı, Kalecik ve Tosya‟dan çıkardı.”80

Yine Yücel, Candaroğulları hakkında Ģu bilgileri kaydeder: “Çelebi Mehmet‟in yerine geçen II. Murad‟ın Ġsfendiyar Bey‟e karĢı kuvvet göndermesi üzerine barıĢ yapıldı. Çelebi Mehmed‟in küçük oğlu Mustafa‟nın ağabeyi II. Murad‟a karĢı ayaklanması olayında Ġsfendiyar Bey, ġehzade Mustafa‟yı destekledi ve Taraklı-Borlu‟ya kadar ilerledi. ġehzadenin öldürülmesinden sonra Bolu-Gerede arasında yapılan savaĢı kaybederek Sinop‟a çekildi ve tekrar Osmanlı tâbiiyetini kabul etti. Osmanlı kuvvetleri Ġsfendiyar Bey‟i takip ederek Kastamonu ve Bakır Küresi‟ni aldılar. Bunun üzerine küçük oğlu Murad baĢkanlığında gönderdiği bir heyet aracılığıyla Ġsfendiyar Bey barıĢ istedi. Devlet adamlarına hediyeler yolladı ve mektuplarla barıĢ için aracı olmalarını rica etti. Torunu Hatice Sultan‟ın Osmanlı padiĢahıyla evlenmesi teklifinde de bulundu. Devlet adamlarının araya girmesiyle barıĢa razı olan II. Murad, Hatice Sultan‟la evlendi. 1423 yılında yapılan anlaĢma ile Kasım Bey‟e istediği yerler geri verildi. Kastamonu ve Bakır Küresi Ġsfendiyar Bey‟e Bakır Küresi hasılatının önemli bir kısmını göndermek ve gerektiğinde Osmanlı Ordusunu desteklemek Ģartıyla verildi. 1412-1429 yılları arasında Memlük Sultanlığı ile de dostça münasebetlere giren Ġsfendiyar Bey, fırsat buldukça Osmanlılar aleyhine faaliyetlerde bulunmaktan da geri durmamıĢtır. Ġbrahim Bey, babası Ġsfendiyar Bey‟in 842‟de (1439) ölümü üzerine yerine geçti. Unvanı Taceddin olan bu hükümdar zamanında önemli bir olay olmadı. II. Murad‟ın eniĢtesi ve kayınpederi olan Taceddin Ġbrahim Bey 1443 yılında Sinop‟ta öldü.”81

Topaloğlu‟nu verdiği bilgiye göre Ġbrahim Bey‟in ölünce Ġsmail Bey beyliği devralmıĢ, ondan sonra da küçük kardeĢi Kızıl Ahmed Candaroğulları‟nın son Bey‟i

80

YaĢar Yücel, “Candaroğulları”, DİA, VII, 147. 81

olmuĢtur. 1461 yılında Candaroğulları beyliği Fatih tarafından ortadan kaldırılmıĢ. Böylece, 169 yıl devam eden (1292-1461) bu beylik de tarihe karıĢmıĢtır.82

Eserin yazılıĢ tarihini yaklaĢık olarak bu tarihi bilginin ıĢığı altında tesbit

etmek mümkündür. Eserinin giriĢ kısmında Müellif, Ġsfendiyar Bey‟den bahsederken “sultan-ı a‟zam ve padiĢah-ı mu‟azzam… Mevla müluki‟l-Arabî ve‟l-acem…ebu‟l- feth Ġsfendiyar bin Bayezid Han” der. Bu çok mübalağalı övgü sıfatları arasında, Ġsfendiyar için kullanılan “ebu‟l-feth” lakabı eserin yazıldığı tarih hakkında bize bir ipucu verebilir. “Ebu‟l-feth” lakabı bilindiği üzere fetihleriyle meĢhur, dünya tarihine geçmiĢ fetihlerde bulunmuĢ kiĢiler için, Osmanlıda ise özellikle Fatih Sultan Mehmed için kullanılmıĢtır.83

Tarihi verilere göre Ġsfendiyar Bey için “Mubarizü‟d-din” ve “Ġftiharu‟d-din‟‟ lakapları kullanılmıĢtır. Öyle anlaĢılıyor ki Cevahiru‟l-Esdaf‟ın müellifi “ebu‟l feth” lakabını, Ġsfendiyar‟ın Osmanlılara karĢı kazandığı zaferlere iĢaret için kullanmıĢtır. Bunlar da Ankara SavaĢından sonra 1402 baĢlayan ve 1417 yılında Ġsfendiyar‟ın Sultan Mehmet‟e yenildiği bazı Ģehirleri ona terk etmeğe mecbur olduğu zamana kadar süren bir devrededir. 84

ĠĢte Cevahiru’l-esdaf Ġsfendiyar‟ın 15 yıl kadar süren (1402-1417) bu parlak hükümdarlık devresinde yazılmıĢ olmalıdır. Zajaczkowski de bu noktadan hareket ederek, eserin yaklaĢık olarak 1405 yılında kaleme alınmıĢ olabileceğini ileri sürer. Her halükarda Cevahiru’l-esdaf 15. Yüzyılın ilk 20 yılı içinde yazılmıĢtır.85

Bursalı Mehmed Tahir Efendi, Delilü‟t-Tefasir adlı eserinde asırlar boyunca meydana getirilmiĢ Kur‟an tefsirlerinden86

bahsederken Cevahiru‟l-Esdaf‟ın 1394(797) ila 1429(833) tarihleri arasında yazılmıĢ olacağını kaydetmiĢtir.87

82

Ahmet Topaloğlu, "Kur'an-ı Kerim'in Ġlk Türkçe Tercümeleri ve Cevâhirü'l-Asdâf", Türk Dünyası

Araştırmaları, sy. 27 (Aralık 1983), s. 58-66.

83

Ahmet Topaloğlu, "Kur'an-ı Kerim'in Ġlk Türkçe Tercümeleri ve Cevâhirü'l-Asdâf", Türk Dünyası

Araştırmaları, sy. 27 (Aralık 1983), s. 58-66.

84

Ahmet Topaloğlu, "Kur'an-ı Kerim'in Ġlk Türkçe Tercümeleri ve Cevâhirü'l-Asdâf", Türk Dünyası

Araştırmaları, sy. 27 (Aralık 1983), s. 58-66.

85

Ahmet Topaloğlu, "Kur'an-ı Kerim'in Ġlk Türkçe Tercümeleri ve Cevâhirü'l-Asdâf", Türk Dünyası

Araştırmaları, sy. 27 (Aralık 1983), s. 58-66.

86

Abdulkerim Abdulkadiroğlu, Cevahiru‟l-Esdaf‟ın yazılıĢ tarihinin 14. Yüzyılın sonlarında olduğunu kabul eder. Böyle bir kanaate varmasının sebebi kaynaklarda Ġsfendiyar beyin tahta çıkıĢ tarihindeki farklılıktır. Bu tarih bazılarında 787/1385, bir kısmında ise 795/1392‟dir. Yedi sekiz yıllık farklılık eserin yazılıĢ tarihini de yedi sekiz yıl değiĢtirecektir ki XIV. yy.‟ın sonları olması fikrinin dayanak noktası olmaktadır.88

Bu farklı değerlendirmeler ıĢığında bakıldığında XV. yy.‟ın baĢlarında yazıldığı fikrinin daha kuvvetli olduğu görülmektedir.