• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 5: AĞRI İLİ DAHİLİNDE YER ALAN AŞİRETLERDE BAZI DAVRANIŞ KALIPLARI

5.5 Cenaze Merasimleri

“Türkler’ de ölülerin defni sırasında yaptıkları merasimlere, yuğ töreni adı verilirdi. Bu törenlere yuğcı, sığıtçı adı verilen hususi kişiler katılırdı. Bunların ilki, ölenin maceralarını hikâye edip anlatır, ikincisi ağlayıcılık görevini yerine getirirdi”(Kalafat, 1995:126). Türkler, ölenin sağlığında nice iyi insan olduğunu, nice kahramanlıklar, iyilikler yaptığını terennüm ederek ifade ederlerdi. Bu tür yakınmaları ifade etmeye ağıt yakma denirdi.

Ağrı ve ilçelerindeki aşiretlerde de bir cenaze olduğunda cenaze sahibinin evinde yemek pişirilmez, misafir ağırlanmaz. Hemen hemen bir hafta boyunca, yani misafirler(taziyeye gelenler) tamamen dağılmayana kadar yemekler komşular tarafından yapılır, misafirler komşular tarafından ağırlanır. Cenaze sahibinin yakınları belli bir süre sakallarını kesmezler. Cenaze sahibi ailenin kadınlarının siyah giyinmeleri de bir adettir.

Cenaze sahibinin ve yakınlarının evlerinde belli bir süre radyo, televizyon, teyp gibi eğlence aracı kabul edilen cihazların açılmaması da ilginç ve bir o kadar da dayanışma ve saygıyı gösteren bir davranıştır.

Dile getirilen bazı dualar:

- “Peygamber (s.a.v.)’e komşu olasın. - Allah iman Kur’an versin.

- Ayağının altında taş pamuk olsun. - Hurilerle arkadaş olasın.

- Ayağın taşa gelmesin.

- Yüzünde gülmek eksik olmasın. - Pür mal pür oğul olasın.

- Uğrun Çele’li Mustafa’nın uğru olsun. - Allah iman Kur’an’la sevindirsin. Beddualar:

- Ele güne kalasın.

- Allah’ın yıldırımına kurşununa gelesin. - Duvağın kanaya gele.

- Allah’tan dileğim odur güveyin olmasın. - Muradın gözünde kalsın.

- Ömür billah karnın doymasın. - Ciğerin parçalansın.

- Zukkum yiyesin.

- Bulunmayan derde düşesin. - Yetim kalasın.

- Derdin ola dermanın olmaya. - Ömrün köküne balta değsin.

- Gelin, bana ettiğini evladın başına getirsin”(Kişisel mülakat, 2005).

MANİLER

“Altın yüzük var benim Parmağımda dar benim Bu Eleşkirt içinde Kara kaşlı yar benim

Oğlan sen oylu musun? Munare boylu musun? Mektup yazdım gelmedin. Padişah oğlu musun?

Eleşkirt yolu burma Ceplerim dolu hurma Yar Allah’ın severse Beş günden fazla durma.

Kardeş atın beş olsun Üzengin gümüş olsun Her nereye gidersen

Hızır yoldaşın olsun”(Kişisel mülakat,2005).

5.5.1 Ölüm Algılayışları

Hayatın son durağı olan ölüm, insanı korkutan, çaresiz kılan ve sırrına erişilemeyen bir geçiş dönemidir. Ölüm hakkındaki bilinmezlikler insanı o kadar çaresiz kılar ve korkutur ki insanlar çevresinde olup biten olayları, eşyanın şu ya da bu şekilde duruşunu ölümün ön belirtisi saymıştır. Birtakım davranışlar olaylar, sesler, rüyalar, alışılmamış durumlar ölüm işareti, ölümün ön belirtisi olarak yorumlanmıştır.

Ölümü hatırlatan, ölüme ön belirti sayılan yerine getirilmediğinde ölüm getireceğine inanılan bir takım işlemler ve davranışlar vardır. Bunların nedeni ölenle ilgili araç gerecin, davranışların ve durumun ölüm getireceğine yönelik korkudur. Bu korkudan

kurtulmak ölümü uzaklaştırmak saptırmak etkisiz kılmak için kimi pratikler uygulanır.

5.5.2 Ölümün Duyurulması

Ölüm olayı çevreye sela yoluyla duyurulur. Bir evde ağır hasta varsa zaten herkesin kulağı orada olur. Ölüm gerçeği ile karşı karşıya kalan ölü yakınları evden eve bağrışıp çığrışırlar ve komşular ölüm haberini duymuş olur. Uzak akrabalara ölüm telefonla haber verilir. Kaza, kalp krizi gibi ani bir ölümde ölüm haberi alıştıra alıştıra söylenir.

5.5.3 Cenaze Hazırlıkları

Ülkemizde ölünün defni İslami geleneklere göre ölünün defni, kefenlenmesi, tabuta konması ve cenaze namazının ardından mezara konması şeklinde gerçekleştirilir. Kefenleme ve cenaze hazırlıkları sürecinde bölgelere göre bir takım mahalli uygulamalar görülür.

Aşiretlerde görülen yaygın uygulamalara göre ölüyü acele gömmekte, misafirlere yemek yetiştirmekte ve alınan borcu ödemekte hayır vardır. Sakıncalı bir durum yoksa güneş battıktan sonra bile ölüm olsa ölü bekletilmez hemen gömülür.

Ölümün gerçekleşmesinden, cenazeye gelecek kişilerin toplanmasından sonra ölüyü gömmek için hazırlıklara başlanır. Bu hazırlıklar yıkama, kefenleme, cenazenin taşınması, cenaze namazı işlemleriyle gerçekleştirilir.

Ölüyü gömmek için önce dinsel ve geleneksel kurallar içinde yıkamak gerekir. Yıkama işini ölü yıkayıcılar, hocalar, ölünün yakınları, bu işi bilen insanlar yapar. Ölü yıkama işi evin içinde, bahçesinde veya hastanede yapılabilir. Ölünün yıkandığı su temiz olduktan sonra her yerden alınabilir.

Cenaze tabut ile taşınır. Tabut yapımında kullanılan malzeme tahtadır. Camilerde hazır bir tabut bulunur ve herkes defin sırasında bu tabutu kullanır. Cenaze namazına ise ölü yakınları ve dileyen herkes katılabilir. Cenaze namazını erkekler kılar, kadınlar cenazeyi mezarlığa yakın bir yerden izlerler.

İslam dinine göre Müslüman olan herkesin cenaze namazı kılınır. Aşiretlerde de cenaze namazının kılınması için ölünün Müslüman olması, İslami kurallara göre yıkanmış olması, cemaatin tabut önünde olması, namazı kıldıracak imamın kıbleye karşı yere yakın bir yere konmuş olan tabut içindeki ölünün göğsü hizasında olması gerekir.

Cenaze namazından sonra ölü, halk arasındaki adıyla “edebi istirahatgahı” olan mezarlığa götürülür. Mezar yeri köylerde ölüm olayının hemen duyurulmasından sonra eş dost tarafından kazılarak hazırlanır. Ölünün üzerine toprağı erkekler atar.

5.5.4 Cenaze Sonrası Anma Günleri İle İlgili İnançlar ve Uygulamalar

üyeleri için yas süresi bir yıl iken diğer uzak aşiret üyeleri için bu süre kırk günle sınırlı olabilir. En yaygın yas süreleri 3, 7, 40 gün en fazla 7–8 senedir.

Ölenin dinsel törenle ve yemekle anıldığı belli günler vardır. Bunlar kırkıncı ve elli ikinci günleriyle, yılıdır. Az olmakla birlikte üçü ve yedisi de alınır.

Ölünün arkasından yas tutulur. Bu süreyi dinsel, geleneksel ve toplumsal etkenler belirler. Yas, ölenin yakınlığına, ölüm biçimine, yaşına, ölümün sıralı olup olmamasına ve baş sağlığına gelenlerin sayısına göre değişir. Baş sağlığına gelindiği müddetçe ölünün yakınları eski düzenlerine dönmezler. Bu süre içinde bazı şeylerden kaçınılır. Bunlardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz; renkli, süslü giysiler giyilmez, eğlencelere katılınmaz, makyaj yapılmaz, varsa düğün sünnet, nişan ertelenir veya törensiz yapılır, yasta evde beklenir. Ölünün ardından şerbet yapılır, para dağıtılır. Ölünün elbiseleri, diğer değerli eşyaları fakirlere dağıtılır.

Ölünün ardından cenaze evinde Kuran-ı Kerim okutmak en yaygın gelenektir. Ölünün her cuma akşamı evine gelip kendisi için Kuran-ı Kerim okunup okunmadığına baktığına inanılır. Buna inanan ev sahipleri de ölünün ruhunu memnun etmeye çalışırlar.

Benzer Belgeler