• Sonuç bulunamadı

ARAŞTIRMA BULGULARI Soru1: Yaşınız?

Tablo1: Yaş Dağılımı

a- 15-20 b- 21-30 c- 31-4 5 d- 46-… Toplam Frekans 108 84 84 74 350 Yüzde %31 %24 %24 %21 %100

Aşiret üyeleri üzerinde yapılan ankete, yaş grubu açısından oldukça çeşitlilik gösteren bir yaş grubunun hâkim olduğu tablo 1’in verilerinden yararlanılarak söylenilebilir.

Buna göre ankete katılan cevaplayıcılardan %31’i 15–20 yaş grubuna ait olup genç diye niteleyebileceğimiz yaş grubunu temsil etmektedir. Diğer yaş gruplarına nazaran yüksek bir yüzdelik dilime sahip olan bu yaş grubunun aşiretlere gençlerin bakış açısını ortaya çıkarması, gelecekte aşiret olgusunun sahip olması beklenen nitelikleri ortaya koyması açısından değerli bulunduğu söylenebilir.

Ankete katılan cevaplayıcıların %24’lük kısmını 21–30 yaş grubu, yine bir diğer %24’lük kısmını ise 31–45 yaş grubu oluşturmaktadır. Cevaplayıcıların neredeyse %50’lik kısmını kapsayan bu yaş grubu aşiretle olan geçmişinin genç yaş grubuna oranla daha fazla olduğu göz önüne alınırsa aşiret içinde büyüyen insanlar olarak aşiret algılayışlarının daha kuvvetli olacağı söylenebilir.

Son yaş grubunu ise %21’lik bir paydayla 46 yaş ve sonrası yaş grubunu içeren yaş dilimi oluşturmaktadır. Bu yaş grubu, aşiret kimliğini oldukça iyi bilen ve kişisel anlamda olgunluğa ve bir hayat tarzına ulaşmış insanlar olarak nitelendirilebilinir. Bu anlamda cevaplayıcılar arasında neredeyse dörtte birlik bir paya sahip olması araştırmanın güvenirliliği açısından oldukça büyük bir yere sahiptir.

Soru2:Cinsiyetiniz

a- kadın b- erkek Toplam

Frekans 45 305 350

Yüzde %13 %87 %100

Ankete katılan aşiret üyelerinin %13’ünü kadınların oluşturduğu, %87’sini erkeklerin oluşturduğu tablo 2’nin bize sunduğu görüntü itibariyle açıkça görülmektedir. Bu tablodan erkek ataerkil yani erkek egemen bir toplumla karşı karşıya kaldığımızın ilk sinyallerini görür gibi oluyoruz. Fakat sorular ilerledikçe ortaya çıkan tablonun erkek egemenlik tezimizi haklı çıkaracak cevaplar ve tablolarla karşılaşacak olduğumuzu söylemeliyim. Bu tabloyu yorumlarken erkek egemenliğinin sinyalleri dedik; zira anket soruları cevaplayıcılara dağıtılırken devlet kurumları (okul, devlet daireleri v.s gibi), işyerleri (genelde esnaflar: terzi, mobilyacı, ev tekstili v.s. gibi) seçilmişti ve yukarıda saymış olduğum mekânlarda bayan bulmakta güçlük çekildi, bulunan bayanlarda da anket sorularını cevaplamaya yönelik genel bir çekinme gözlendi.

Soru 3:Eğitim durumunuz

Tablo3: Eğitim Dağılımı

a-ilkokul b-ortaokul

c-lise d-üniversite Toplam

Frekans 84 45 140 81 350

Yüzde %24 %13 %40 %23 %100

Anket cevaplayıcısı olan aşiret üyelerinin eğitin seviyelerini ortaya çıkarmayı amaçlayan bu soruda cevaplayıcıların %24’ünün ilkokul mezunu olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Buna göre çok net bir biçimde söyleyebileceğimiz bir ifadeyle aşiret üyesi olan her dört kişiden biri ilkokul mezunudur. Ülkemizde zorunlu eğitimin 8 yıl olduğu ve bu uygulamanın 10 yıl önce başlatıldığını düşünürsek %24’lük bir oranla ilkokul mezunları aşiret üyelerinin fazlaca bir sayıya tekabül ettiğini söyleyebiliriz. Uygulama 10 yıl önce başlatıldığı için bu yüzdenin 31–45 ve 46 ve üstü yaş gruplarına ait olduğu ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık tam bu yüzdeyle eş değer nitelikte olan bir oranla yani %23’lük bir payla aşiret üyesi olan cevaplayıcıların üniversite mezunu oldukları gözlenmiştir. Dolaysıyla böyle bir sonuç itibariyle, aşiretlerde eğitim seviyesinin düşük olduğu ama bu durumun eğitim seviyesini artırıcı girişimlerle ve üniversitelere giriş ve mezun olunuşlarla hızlı bir değişim sürecine girdiği de gözlenmektedir. Zira bu sefer aşiret üyesi olan her dört kişiden biri üniversite mezunudur.

Cevaplayıcıların %40’ı ise eğitim durumunun lise olduğu yönünde cevap vermişlerdir. Bu oran orta dereceli bir eğitim seviyesini göstermesi bakımından ağrı aşiretlerine göre yüksek sayılabilecek bir rakama işaret etmektedir. %23’lük bir cevaplayıcı kitlesi

ise eğitim durumunun ortaokul olduğunu ifade etmişlerdir.

Soru 4: Medeni durumunuz?

Tablo4: Medeni Durum Dağılımı

a- bekar b- evli c- dul Toplam

Frekans 157 178 15 350

Yüzde %45 %51 %4 %100

Aşirete dâhil olan üyelerin %45’inin medeni durumunun bekâr olduğu, %51’inin evli olduğu karşımıza soru dörde verilen cevaplar ve tablo dört itibariyle çıkmaktadır. Büyük bir paya sahip olan evliler grubu bize evlilik ve aile kurumlarının aşiret üyeleri çerçevesinde büyük öneme sahip olduğunu göstermektedir. Sonuçlarda ortaya çıkan önemli bir bulgu ise medeni durumları dul olan insanlar grubu. Zira “Medeni durumunuz nedir?” sorusuna dul cevabı veren aşiret üyelerinin oranı sadece %4’lük bir rakamda kalmıştır. Yine bu durum da aile kurumuna verilen önemin çokluğunu ve boşanmaların hoş karşılanmadığını gösteren bir sonucu içermektedir. Soru 5: İşiniz? Tablo5: İş Dağılımı a-memur b-esnaf c-serbest meslek

d- çiftçi e-işçi f-ev hanımı

g-diğer Toplam

Frekans 22 77 32 84 18 4 113 350

Yüzde %6 %22 %9 %24 %5 %1 %32 %100

Cevaplayıcı aşiret üyelerinin meşgul oldukları iş gruplarını ortaya çıkarmak amacıyla sorulan bu soruya verilen cevaplar, %6’lık bir oranla memur; %22’lik bir oranla esnaf; %9’luk bir oranla serbest meslek; %24’lük bir oranla çiftçi; %5’lik bir oranla işçi; %1’lik bir oranla ev hanımı; %32’lik bir oranla diğer meslek gruplarına dağılım göstermiştir. Bu sonuçlardan aşirete mensup üyelerin neredeye yarısının esnaf ve çiftçi olduğu durumu karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda mesleki çeşitlenmenin fazla olmadığını söyleyebiliriz. %32’lik bir paya sahip olan “diğer” grubunu ise daha çok öğrenciler ve bir meslek sahibi olamayanlar oluşturmaktadır.

Soru 6: Ailenizin aylık geliri?

Tablo 6: Aylık Gelir Dağılımı

a- 400-600 b-600-800 c- 800-1200 d-1200-… Toplam Frekans 105 56 98 91 350 Yüzde %30 %16 %28 %26 %100

Aşiret toplumsal grubuna mensup olan insanların %30’u 400-600YTL, %16’sı 600–800 YTL, %28’i 800–1200 YTL %26’sı ise 1200 YTL ve sonrası gelir grubuna dâhil olduğu gözlenmektedir. Aşiretlerin ekonomik gelir seviyesini ve dolayısıyla toplumsal hayatta sahip olunan geçim sıkıntısını ortayı çıkarmayı amaçlayan bu soruya verilen yanıtlar çerçevesinde gelir dağılımının oldukça dengeli rakamlara sahip olduğu gözlenmiştir.

Soru7:Aile üyelerinizin sayısı?

Tablo7: Aile Üye Sayısı Dağılımı

a- 4 b- 5-8 c- 9-12 d-13-… Toplam Frekans 44 164 97 45 350 Yüzde %13 %47 %28 %12 %100

DPT ve DİK’ nun verilerine göre Türkiye’de aile başına düşen çocuk miktarı 3.8’dir. Sosyolojik anlamda geçerli olan bu bilgi noktasından hareket ederek, Ağrı aşiretlerinde ailelerin sahip olduğu çocuk miktarının Türkiye ortalamasına uygun düşen çocuk miktarını yüzdesi %47’dir. Tabi bu soru aile üyelerinin nüfusunu ortaya çıkarmak amacında olan bir soru olduğu için çıkan sonuçlara göre aşiret ailelerinin kalabalık bir nüfusa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Zira ortalama üstünü temsil eden iki grup var: %28 oranla 9–12 kişiden, %12 oranla 13ve sonrası sayıdaki kişiden oluşan gruplar. Bu ortalama üstü grupların toplamı bize %40’lık gibi büyük bir oranı verir. Böylece ailelerin kalabalıklılığı fikri doğrulanmış olur. Bu durumda her dört aşiret ailesinden ikisinin nüfusu kalabalık, birinin nüfusu normal ölçülerde, birinin nüfusu ise ortalama altındadır sonucuna ulaşılabilir.

Soru 8: Üyesi bulunduğunuz aşiretin adı?

araştırmanın metodolojik bölümünde belirtildiği üzere cevaplayıcıların bir aşiret mensubu olması idi. Dolayısıyla aşiret isminin belirlenmeye çalışıldığı bu soruya verilen cevaplar çok çeşitlenmiştir. Bu sonuç da bizi aşiret çeşitlenmesinin ne kadar fazla oranda olduğunun bilgisine götürmektedir. Zira ankette açık uçlu soru yöntemiyle sorulan bu soruya ankete katılan aşiret mensubu kişilerin verdiği cevaplar:

Memani, Bekranli, Hemali, Celali, Halesini, Muti, Gelturan, Pinaşi, Başimi, Ağalar, Çukuri, Banaki, Pirebat, Retki, Özmen, Eli, Retka, Nezoi, Seyyid, Gelesini, Bekiri, Camayı, Zaroy, Memayi, Mukuri, Mezoi, Zero, Zahoyi, Hacı Baba, Pileki, Hertaşi, İski, Etmamaka, Gaskih, Mıho, Hefede, Buruki, Kaski, Bekirhan aşiretleri.

350 kişilik bir cevaplayıcı kitlesinde saptanan aşiret sayısı tam 39 adettir. Bu durum da aşiretlerin çeşitliliği tezini doğrular niteliktedir.

Soru 9: Üyesi bulunduğunuz aşiretin başkanı?

Ankete katılan cevaplayıcıların arasında bazı aşiret başkanları da bulunmaktaydı. Fakat cevaplayıcıların çoğunluğunu bir aşirete mensup üyeler oluşturmaktaydı. Dolayısıyla aşiret başkanlarının isimlerini bu üyelerden 9. soru aracılığıyla elde emiş bulunuyoruz. Ankette açık uçlu soru yöntemiyle sorulan bu soruya ankete katılan aşiret mensubu üyelerin verdiği cevaplar:

Esin Memani, Nurettin Atmaca, Hamidi Bedo, Mehmet Kaplan, Alişan Varol, Mehmet Sosu, Mehmet Şerif, Üstün Özmen, Tahir Han, Hacı Nezir, Muhammed Serin, Şeyh Ahmet, Mehmet Doyuran, Hacı Rıfat, Kemal Yıldırım, Hacı Nevzat, Hacı Nuri, Hacı Nesim Kalabık, Hacı Bemo, Hacı A. Kerim, Hacı Ahmet, Hacı Bekir, Selahaddin Ağaoğlu, Hacı Zahit, Mustafa Hasan Kaya, Ramazan Ağa, İhsan Çelik, Hacı Kalabık, Abdulkerim Işık, Mustafa Özden, Nesim Alpaslan, Mehmet Aydemir, Berat Saltan, Umut Kızılaslan, M. Salih Kaya, Muğa Ağa, Derviş Ağa, Hacı Cemal, Hacı Mehmet isimli aşiret başkanları.

Soru 10: Aşiret başkanına ne ad verilir?

Aşiret başkanlarıyla olan iletişimde ön plana çıkan bazı hitap biçimleri vardır. Bu hitap şekillerini ortaya çıkarmayı amaçlayan bu soruya aşiret üyeleri tarafından verilen cevaplar aşağıdaki şekilde belirlenmiştir;

Ağa, Başmir Ağa, Aşiret Beyi, Reis, Hacı Bey, Hacı, Serok, Dino, Baba, Apo, Zor Bey, Lider, Bey, Aşiret Büyüğü, Hacı Şerif, Şeyda, Gege, Abi, Amca, Bavo, Babo, Tofan, Aşiret Ağası.

Açık uçlu olan bu soruya gelen yukarıda ki cevapları yüzdelik dilimler çerçevesinde özetleyebiliriz:

Ağa: %44, Aşiret Beyi: %5, Reis: %4,Hacı: %6, Serok: %2, Baba:%3, Bey: %10, Aşiret Büyüğü: %2, Abi: %2, Bavo:%2, Aşiret Ağası: %3, Başmir Ağa, Hacı Bey, Dino, Apo, Zor Bey, Lider, Hacı Şerif, Şeyda, Gege, Amca, Babo, Tofan hitap biçimleri: %1’lik dilime sahiptirler. Bu yüzdelik dilimlerden, aşiret başkanlarına verilen isimlerin ve hitap biçimlerinin aşirete göre

değiştiği hatta neredeyse her aşiretin kendisine özgü olan ve sadece kendisinin kullandığı isimler olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Bu özel isimler dışında diğer tüm aşiretlerde görüldüğü üzere “ağa” %44’lük bir orana sahiptir.

Soru 11: Üyesi bulunduğunuz aşiretin üye sayısı?

Tablo 8: Aşiret Üye Sayısı Dağılımı

a-100-150 b- 150-500 c- 500-1000 d-1000-3000 Toplam Frekans 45 45 77 183 350 Yüzde %13 %13 %22 %52 %100

Aşiretleşme olgusunu açığa çıkarmayı amaçlayan bu soruya % 52’lik bir oranla 1000–3000 arası cevabını içeren d seçeneği yanıt olarak seçilmiştir. Aşiret tanımlamalarında ön plana çıkan, birlik, beraberlik, dayanışma, güç unsurlarını ortaya çıkan bu sonuç doğrultusunda değerlendirebiliriz.

Zira en eski geleneklerimizden bu güne kadar gelen bir inanış ve deyimin de bize anlattığı üzere “birlikten kuvvet doğar”, “bir elin nesi var, iki elin sesi var” ifadelerinde olduğu gibi aşiretlerde başta güç unsurunu doğuran ve aşiretlerdeki güç unsurunu açıklamamızı sağlayan aşiret gruplarının oldukça fazla üyeden oluşan bir nüfusa sahip olmalarıdır. Aşiretler, sadece bu özelliği ile, sosyolojik anlamda geçerliliği bulunan aile toplumsal grubu, köy toplumsal grubu, kent toplumsal grubuna bu anlamda katılabilecek kadar büyük bir toplumsal grup olma özelliğine haiz olmaktadır .

Böyle bir sonucun ve yorumlaman yanı sıra üye sayıları 100-150 arasında olan aşiretlerin oranı%13, 150-500 arasında olan aşiretlerin oranı %13, 500-1000 arasında olan aşiretlerin oranı %22 olarak belirlenmiştir.

Soru 12: Üyesi bulunduğunuz aşiretin bağlı bulunduğu köy sayısı?

Tablo 9: Aşiret Köy Sayısı Dağılımı

a-1-2 b-3-5 c-6-10

d-11-… Toplam

Frekans 42 84 115 109 350

Anket yanıtlayıcısı olan aşiret üyelerinin üyesi bulundukları aşiretin sahip olduğu köy sayısını ortaya çıkarmayı amaçlayan bu soruya verilen cevapların %61’lik gibi büyük bir oranla 6–10 köy ve 11 köy ve sonrası köy sayısını içeren bir sonuca ulaştığını görmekteyiz. Bu durumda Ağrı ilinde aile, köy, kent toplumsal gruplarının yanı sıra aşiret adı verilen ve toplumsal tarihte aile ve köylerden sonra gelen farklı bir toplumsal evrim basamağına işaret etmekte olan bir toplumsal gruba rastlamaktadır. Sosyolojik verilere ve tarihsel evrim basamağının ilkelerine göre küçük ailelerden oluşan klanlar birleşerek aşiretleri, aşiretler birleşerek kentleri, kentler birleşerek imparatorlukları, imparatorluklar dağılarak milletleri oluşturmaktadır. Toplumsal evrim basamağının son durağı olan milletleşme sürecinin 1789 Fransız İhtilali’nden bu yana dünya ve Türkiye platformunda devam etmekte olduğunu biliyoruz. Fakat böyle bir süreçte ülkemizde hala millet altı kuruluşlar olarak niteleyebileceğimiz aşiretlerin yaşam alanı bularak bu sürecin önünü tıkadığını açıkça söyleyebiliriz. Güneydoğu bölgemiz, yaklaşık 1000 yıllık cemaat tipini devam ettirmektedir.

Çoğu kez batılı araştırmacıların klan kavramıyla karşıladıklarını bu sosyal yapı, evrimin son derece gerisinde kalmış, doğu toplum karakterinin kalıntılarını taşımaktadır. AB sürecinde ülkenizin Doğu bölgesi millet altı diyebileceğimiz bir yapılaşma içindedir. Aşiretten milletleşmeye geçiş bölgenin en hayati sorunudur. Aşiret duygusu, millet olma şuurunu engelleyen önemli bir unsurdur. Aşirette aynileşen her insan veya cemaat, kan bağı ve güçlü dayanışma duygusuyla kenetleşir.

Bunun yanı sıra yanıtlayıcıların %12’sinin 1-2 köye, %24’ünün 3-5 köye dahil olan aşiret sistemleri olduğunun bilgisini vermiş olduklarını gözlemlemekteyiz.

Soru 13: Üyesi bulunduğunuz aşiretin temel ekonomik faaliyetleri nenlerdir?

Tablo10: Ekonomik Faaliyet Dağılımı

a-tarım b-hayvancılık c- işçilik d-zanaatkarlık e- diğer Toplam Frekans 98 126 91 38 46 350 Yüzde %28 %36 %26 %11 %13 %100

Ankete katılan aşiret üyelerinin temel ekonomik faaliyetlerinin açığa çıkartıldığı bu soruda cevapların, Doğu Anadolu bölgesinin genel karakteri doğrultusunda ortaya çıktığı gözlenmiştir. Zira bölgenin coğrafi açıdan dağlık olması, iklimin soğuk ve sert geçmesi itibariyle karasal özellik taşıması bölgede ekonomik çeşitlenmenin önüne geçen büyük bir set gibidir. Bölgede, coğrafyanın ve iklimin elverdiği ölçüde gerçekleşen ekonomik etkinliklerin başını %36’lık bir yüzde ile hayvancılık çekmektedir. Hayvancılık ekonomik faaliyetini %28’lik bir yüzdelik dilimle tarım, %26’lık bir dilimle işçilik, %11’lik bir dilimle zanaatkârlık,

Soru 14: Sizce aşiret nedir?

Aşiret kavramsallaştırmasını ve olgusunu açığa çıkarmak için aşiret kavramının ne olduğu sorusu bizzat kendisini aşiret üyesi olarak tanımlayan kişilere sorulmuştur. Kavram üzerinde var olan sisin yoğun anlamda var olmaya devam ettiği, bu soruya verilen cevapların çeşitlenmesiyle kendisini açıkça belirginleşmiştir. Zira bizzat aşiret üyelerine açık uçlu soru şeklinde sorulan soruya verilen cevaplar;

Aile ve akrabalık birlikteliği, 5–6 soydan oluşan aile birliği, akrabalık, soyluluk, kimlik, insanın hangi soydan geldiği, çokluk, eskilerde soy, aile bağının çokluğu, çok eskiye dayanan gelenek, sülale, güç kuvvet dayanışma, soy, akrabalığın genişliği, soyun devamı, birlik beraberlik, kültür, geleneklerin devamı, insanların bir arada olması, belli bir aileye mensup olan kişilerin dayanışma yoluyla topluluk, aynı soydan gelenlerin oluşturduğu topluluk, kan bağı olan topluluk, sorunlara karşı göğüs germek için oluşturulan birlik, toplu dayanışmanın olduğu büyük aile özelliği gösteren kurum, belli bölgeleri olan ve normları yöreden yöreye değişen insanlar arası dayanışmayla ortaya çıkan katı kurallara sahip olan grup, aynı babadan olanların bir arada yaşaması, iyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta hep yanımızda olan topluluk, koruma, güvenli yaşama, örf ve adetleri çok iyi bilen grup, liderlik, bir insanın ihtiyaç duyduğu en büyük şey, aralarında kan bağı olan insanların birbirine sahip çıkmaları, insanın kendisini tanıması, değerli bir kurum, gövde gösterisi, insanların birbirlerini dostlukla desteklemesi. Buraya kadar aşiretle ilgili olan algılayışların ve tanımlamaların olumlu bir tablo çizdiğini gözlemlemekteyiz fakat azınlıkta da olsa aşiretleşme olgusunu karanlık bir tabloyla değerlendiren bir grubun varlığına ve söylediklerine dikkat çekmemiz gerekiyor. Zira bu grup aşireti: ters bir şey, kavga dövüş olduğu için baş belası, gericilik, sıkıntı, boş bir topluluk saçmalıklar davası, gereksiz olarak nitelendiriyor.

Cevapların çeşitlenmesi bu soruya verilen yanıtları net olarak görmemizin önüne set çekmektedir. Bu sis perdesinin önüne geçebilmek için ankete katılan cevaplayıcıların yanıtlarını belli kategorilere ayırarak açık verilere ulaşmaya çalıştım. Buna göre;

Birbirine bağlı akrabaların oluşturduğu topluluk:%33

Güç, dayanışma, birlik, beraberlik, gövde gösterisi:%38

Sorunlara karşı göğüs germek için oluşturulan birlik:%4

Toplu dayanışmanın olduğu büyük aile özelliği gösteren kurum:%1

Belli bölgeleri olan ve normları yöreden yöreye değişen, insanlar arası dayanışmayla ortaya çıkan katı kurallara sahip olan grup:%2

Aynı soyda gelen kişileri bir arada yaşamaları, büyük bir aile:%13

Gereksiz, anlamsız, saçma:%8

Aşiret kavramı söylem olarak ileri sürüldüğünde herkesin bir kenarından tutup kendisine çekebileceği derecede esneklik özelliği taşır. Belirlenen yüzdelik dilim uyarınca aşiret olgusunu ve aşiret toplumsal grubunu sorunlar karşısında salt anlamda tek, yalnız, savunmasız, güçsüz ve aciz gören bireylerin dıştan gelen tehditler karşısında koruyucu bir kalkan olarak gördüğü; toplumsal yetersizlikler karşısında ise sosyal yardımlaşma şemsiyesi olarak görmektedir. Bu anlamda aşiret kötü gün dostu, zora düşüldüğünde insanın kendisine uzatıldığı güçlü bir el rolü üstlenmektedir. Bu soruya anket cevaplayıcısı olan aşiret üyeleri tarafından verilen ve ikinci yoğunluğa sahip olan yanıtta ise aşiret %33’lük oranla birbirine bağlı akrabaların oluşturduğu topluluk olarak tanımlanmaktadır. Yine aşireti %13’lük bir oranla aynı soydan gelen kişilerin bir arada yaşamaları, büyük bir aile olarak niteleyen grup vardır. Bu anlamda aşiret aynı kan bağı ile birbirine bağlı, aynı soya sahip, örf, adet, gelenek, görenek açısından benzer özellikler gösteren büyük aile ya da çok geniş bir (neredeyse 5–15 köyü, içeren) akraba topluluğudur. Yerleşim birimleri, tarihsel gelişim, gelenek töre, kültür kalıpları, toplumsal fonksiyonları, dünya görüşleri açısından farklılık gösterir.

Böylece bir aşiretin içyapısı, reis ailesinin oluşturduğu bir esas ile az çok ona yakın akraba olan bir dizi başka ailelerden meydana geldiğini söyleyebiliriz. O halde bir aşiretin doğuşu ana unsur reis ailesi olmak üzere, yakın akrabaların eklenmesiyle hâsıl olmaktadır.

Kendisini küçük bir ailenin çok nüfuslu büyütülmüş bir hali olarak tanımlayan aşiretin, hâkim olduğu belirli bölgeleri(üzerine yerleşilen toprak parçası), normları, yasaklamaları ve davranış kalıpları vardır.

Aşiretleşme sisteminden rahatsızlık duyan %8’lik bir grubun varlığına da rastlamaktayız. Enteresandır ki bu grup aşireti boş, gereksiz, saçmalık olarak nitelendirmektedir. Hatta bu gruba göre aşiret insanları kavga ve gürültü ortamından bir türlü uzaklaştırmayıp rahata erdirmediği için “keşke olsaydı” diye hayıflandıracak kadar da kötü bir düzen. Bu yüzden yukarıda bahsi geçen koruma, kollama, güç ve gövde gösterisi yanıtlarının aslında insanı diğer insanlarla mücadele vermeye ve kavga etmeye götüren bir düzeni kendiliğinden getirdiği gerçeği ile karşı karşıya bırakmaktadır bizi. Bu sürecin devamı kendisini otomatikman 16. sorunun cevabına bıraktığı için yorumlamaya burada ara veriyoruz.

Soru 15: Sizin için ulusal kimliğiniz mi yoksa aşiret kimliğiniz mi ön plandadır?

Tablo 11: Ulusal Kimlik -Aşiret Kimliği Dağılımı

a- ulusal kimlik

b- aşiret kimliği

c-her ikisi Toplam

Frekans 231 52 67 350

Nüfusun yaklaşık üçte biri kendini aşiret kabile kimliği içinde algılamakta standart topluma katılımı arka plana atmaktadır. Zira kimliğini aşiret kimliği ve hem ulusal hem aşiret kimliği olarak tanımlayan insanların yüzdelik dilimleri %34 rakamına ulaştırıyor bizleri. Aşiret kabile olgusu dediğimiz, ferdin kendini bir cemaatten hissetmesi şuuru, yani kimlikleşme sistemidir. Aşiretten milletleşmeye geçiş bölgenin en hayati sorunudur. Aşiret duygusu, millet olma şuurunu engelleyen önemli bir unsurdur. Aşirette aynileşen her insan veya cemaat, kan bağı ve güçlü dayanışma duygusuyla kenetleşir.

1789 Fransız İhtilali ile dünya devletleri, resmi olarak 1923 itibariyle de Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletleşme süreci içerisine girmiş bulunmaktadır. 2007 Türkiye’sini yaşadığımız şu yıllarda ve geride kalan 84 yıllık Cumhuriyet tarihinde hala milletleşme sürecini tamamlayamadığımız gerçeği karşımıza bu sonuç itibariyle çıkmaktadır. Zira Sosyolojik evrim basamağında millet kavramının iki alt basamağında kalan aşiretlik düzeni 2007 yılında bile bu sefer kimlikleşme boyutuyla da karşımıza çıkmaktadır. Hatta salt olarak kendisini %15’lik bir oranla aşiret kimliği içerisinde gören bir grup var ki kendilerinin aşiretten milletleşmeye geçiş içerisinde bile olduklarını söyleyemeyiz. Kedisini ulusal kimlik çerçevesinde değerlendiren grubun %66 ile karşımıza çıktığını görüyoruz. Elbette ki tek bilek, tek yürek olmaya ihtiyacımızın en çok olduğu şu dönemlerde bu rakamlar yeterli gelmemektedir. Zira her millet tarihilik vasfı içinde karakterize edilir. Millet ve tarih şuurunu insan vasfından sildiğimiz zaman, ortada nebat hayatından başka bir şey kalmaz. Her sosyal zümrede böyle bir tarihi fon aramak geçmiş ve gelecek hayat şartları içinde cemiyetin alacağı davranış tarzlarını da tespit etmemize yardım eder.

Benzer Belgeler