• Sonuç bulunamadı

BULGULAR VE TARTIŞMA

4.BULGULAR VE TARTIŞMA

Araştırma alanında faaliyet gösteren üreticilerle yapılan anket çalışmasından elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucunda, üreticilerin arazi bozulması/çölleşmeye karşı algıları, tutumları ve bilgi düzeyleri ortaya konulmuştur. Anketlerden elde edilen ve üreticilerin çölleşme ve arazi bozulması ile ilgili algısını ortaya koyan veriler ile üreticilerin sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri (yaşadıkları il, eğitim, yaş, gelir, cinsiyet vb) arasında ilişki düzeyini belirlemek, araştırma alanında arazi bozulması/çölleşmeye etki eden faktörler ve etki düzeylerinin ortaya koymak amacıyla çeşitli analizler (khi kare ve Logit/Probit Analizi) yapılmış ancak istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar elde edilememiştir.

Bu sonuç, araştırma alanındaki üreticilerin arazi bozulması/çölleşmeye karşı algıları, tutumları ve bilgi düzeylerinde ve ankete verdikleri cevaplarda; bağımsız değişkenler olarak alınan gruplar (eğitim, yaş, cinsiyet vb.) arasında bir farklılığın olmamasından kaynaklanmaktadır. Arazi bozulması/çölleşmeye karşı algı, tutum ve davranış kalıpları, söz konusu gruplar arasında değişiklik göstermemektedir. Bu nedenle anket yoluyla elde edilen verilerin yorumlanması ve değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler kullanılarak mevcut durum ortaya konulmuştur.

Çalışmada toplam 177 üretici ile görüşülmüş olup, görüşülen kişilerin

%95,5’i erkek, %4,5’i kadın üreticidir (Çizelge 4.1). Diğer illere göre Diyarbakır ilinde kadın üreticilere daha çok rastlanmakla birlikte, bölgenin sosyo-kültürel yapısı nedeniyle anket uygulama aşamasında daha çok erkek üreticilerle görüşülebilmiştir. UNCCD Cinsiyet Eylem Planı, arazi ve doğal kaynak kullanım politikalarının uygulanmasında toplumsal cinsiyete duyarlı politikanın, sürdürülebilir arazi yönetimi ve uygulama süreçlerine katılımı, ekonomik güçlendirme, kaynaklara erişim, teknoloji ve kapasite geliştirme gibi tüm faaliyetlerde güçlendirilmesi gerektiğini ve kadınların da katılması gerektiğini kabul etmektedir. Ayrıca, cinsiyet boyutunun, sözleşme kapsamındaki faaliyetlerin

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI etkinliğini arttırmaya yönelik tüm hedeflere yayılması gerektiğini de kabul etmektedir.

UNCCD uygulama faaliyetlerinde kadınların aşırı yoksulluğunu ortadan kaldırmak için kadınların ekonomik güçlenmesini sisteme entegre etmektedir.

Arazi bozulumunun yaklaşık yüzde 40'ı, sıklıkla yapısal kısıtlamalar, sınırlı gelirler ve nüfusun günlük geçim ihtiyaçlarını karşılamak için arazi üzerinde büyük bir baskı yaratan sosyal güvenlik ağlarının olmaması nedeniyle yüksek yoksulluk bölgelerinde bulunmaktadır. Bu yüzden, taraflar, kadınların ekonomik güçlenmesini, cinsiyete bağlı engelleri yıkarak ve uygulama faaliyetlerine katılan kırsal kadınlar için gelir kazanma fırsatları yaratarak desteklemeyi kabul etmektedirler. Gelişmekte olan ülkelerde çölleşmeden, arazi bozulmasından ve kuraklıktan etkilenen kadınların yiyeceklerin yüzde 60-80'ini üreteceği tahmin edilmektedir (Anonim, 2018).

Çizelge 4.1. Araştırma alanında görüşülen üreticilerin cinsiyete göre dağılımı Cinsiyet

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI üreticiler hariç ortalama aile birey sayısı yaklaşık olarak 8 kişi bulunmuştur.

Çalışma alanına yönelik ortalama aile birey sayısı ise 8.1 kişi olarak bulunmuştur.

Bu farklılık iki nedenle açıklanabilir. TÜİK 2017 verilerine göre Elâzığ bu iller içinde nüfus artış hızı en düşük olan ildir. Elazığ’da binde 6,3; Diyarbakır’da binde 13,3; Siirt’te binde 9,7 ve Batman’da 16,3’tür (www.tuik.gov.tr). Ayrıca, örneklem içinde Elazığ’ın oranı oldukça düşüktür bu da temsiliyeti azaltmakta ve gruplar

Çizelge 4.3’te görüleceği üzere çalışma alanında görüşülen üreticilerin % 47.5’i 35-49 yaş aralığında olup, genç üretici sınıflandırması içerisine dahil edilebilecek niteliktedir. Buna ek olarak görüşülen üreticilerin %24.8’i 50 yaş ve üzeri grupta yer alırken %27.7’si ise çok daha genç grup olarak sınıflandırılabilecek 34 yaş ve altı gruba dahildir. Bu özelliği ile çalışma alanındaki üreticilerin büyük bölümünün (% 75.2) 49 yaş ve altı genç üreticilerden oluştuğu söylenebilir.

Çalışma alanındaki üreticilerin eğitim durumu incelendiğinde yaklaşık % 10.7’lik kısmının okur-yazar olmadığı, %16.4’ünün okuryazar olduğu, %31.7’sinin ilk ve ortaokul mezunu olduğu, %26.0’lık kısmının lise mezunu olduğu, yüksekokul ve üzeri eğitim derecesine sahiplerin oranının %15.3 olduğu belirlenmiştir (Çizelge4. 4).

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Çizelge 4.3. Üreticilerin yaş gruplarına göre dağlımı

İl

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI

İşletmelerin ortalama mülk ve toplam işletme arazisi Çizelge 4.5’te verilmiştir. Bizzat işletilen mülk arazi miktarı ortalama 40.4 da olup en yüksek ortalama miktar 78.7 da olan Siirt iline aittir. Toplam işletme arazisi ortalama 42.8 da’dır. Toplam işletme arazisinin en yüksek olduğu il ise yine ortalama 80.9 da alan ile Siirt’tir.

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Çizelge 4.5. İşletmelerin ortalama mülk ve toplam işletme arazisi (da)

Araştırma alanında görüşülen üreticilerin yoğun olarak yetiştirdikleri başlıca ürünler buğday, arpa, mısır, mercimek, domates ve biberdir. İşletmeler ortalaması dikkate alındığında en fazla yetiştirilen ürünün ortalama 53.6 da ile Buğday, en az yetiştirilen ürünün ise ortalama 1.3 da alan ile domates olduğu görülmüştür (Çizelge 4.6). Üreticilere mevcut sulu tarım arazilerinde her yıl tarım yapıp yapmadıkları sorulmuş ve üreticilerin %86.9’unun her yıl arazisinde tarımsal faaliyet yaptığı belirlenmiştir.

Çizelge 4.6. İşletmelerde çoğunlukla yetiştirilen ürünler (da)

Buğday Arpa Mısır Domates Mercimek Biber

Bitkisel üretimin yanı sıra hayvancılıkla uğraşan işletmelerin ortalama hayvan varlığı incelendiğinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde işletmelerde ağırlıklı olarak oğlak, kuzu ve keçi bulunduğu, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan işletmelerde ise ağırlıklı olarak buzağı, inek ve dana bulunduğu görülmektedir. Tüm işletmelerin ortalama hayvan varlığı incelendiğinde;

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI işletmelerin küçükbaş hayvan varlığı ortalama 4.8 adet, büyükbaş hayvan varlığı ise 2.7 adettir (Çizelge 4.7).

Çizelge 4.7. İşletmelerin ortalama hayvan varlığı (adet)

Büyükbaş Küçükbaş

Tarımsal işletmeler faaliyet alanlarına göre farklı sınıflandırmalara tabi tutulabilirler. Araştırma alanındaki işletmeler elde ettikleri gelire göre; gelirlerinin

%70 ve fazlasını bitkisel üretimden elde ediyorlarsa “Bitkisel Yoğun”; gelirlerinin

%70 ve fazlasını hayvansal üretimden elde ediyorlarsa “Hayvansal Yoğun”; arta kalan diğer işletmeler ise “Bitkisel + Hayvansal Yoğun” işletmeler şeklinde sınıflandırılmıştır. Çizelge 4.8’de işletmeler yukarıda bahsi geçen sınıflandırmaya göre, tarımsal faaliyet uzmanlıklarına göre sınıflandırılmışlardır. Bu sınıflandırmaya göre araştırma alanındaki işletmelerin %76.6’sının bitkisel üretimde uzmanlaştığı, hayvansal yoğun işletmelerin %16.0 oranında olduğu belirlenmiştir. Buradan elde edilen sonuca göre araştırma alanında üreticilerin daha çok ve yoğun olarak bitkisel üretime yöneldikleri görülmektedir. Bunda özellikle mera alanlarında meydana gelen azalmanın etkisinin fazla olduğu düşünülmektedir.

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Çizelge 4.8. İşletmelerin tarımsal faaliyet uzmanlıkları *

Uzmanlık

* İşletmeler elde ettikleri gelire göre; gelirlerinin %70 ve fazlasını bitkisel üretimden elde ediyorlarsa

“Bitkisel Yoğun”; gelirlerinin %70 ve fazlasını hayvansal üretimden elde ediyorlarsa “Hayvansal Yoğun”; diğerleri “Bitkisel + Hayvansal Yoğun” şeklinde sınıflandırılmıştır.

Üreticilerden tarımsal faaliyetlerde kullandıkları sulama suyunun kaynağı ile ilgili bilgiler alınmıştır. İllere göre sulama suyu kaynağı incelendiğinde araştırma alanında yer alan dört ilde de sulama suyu kaynağı olarak yer altı su kuyularının kullanımının yüksek oranda olduğu belirlenmiştir. Üreticilerin

%78.7’si yer altı su kaynaklarını, %11.5’i devletin sulama için yaptırdığı baraj ve göletlerden kanallarla taşınan suyu, %9.8’i ise yakınlarda bulunan akarsu, dere gibi su kaynaklarını sulama suyu olarak kullandığını belirtmiştir. (Çizelge 4.9).

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Çizelge 4.9. Sulama suyunun kaynağı nedir?

Sulama suyunun kaynağı kullanan üreticilerin %76.9’u son yıllarda kuyulardaki su seviyesinde değişme (azalma) olduğunu düşünmektedirler (Çizelge 4.10). Üreticilere göre yeraltı su kuyularında ortalama su seviyesindeki değişim (azalma) ise 8.4 metredir (Çizelge 4.11).

Çizelge 4.10. Son yıllarda kuyulardaki su seviyesinde değişme olduğunu hissettiniz mi?

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Çizelge 4.11. Ortalama yeraltı suyu değişimi (metre)

İl

Diyarbakır Elazığ Siirt Batman Ortalama

OrtalamaDeğişim (m) 9.1 5 1 6.5 8.4

Sulama kaynaklarının ve sulama suyunun aşırı kullanılması, sulama planı yapılmaması ve yanlış sulama metotları sulama kaynaklarının tükenmesine, toprağın tuzlanmasına ve verimin azalmasına neden olmaktadır (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005). Üreticilerin sulama için kullanılan kaynakların azalmasını bir göç nedeni olarak görüp görmedikleri de sorgulanmıştır ve yaklaşık olarak %67 oranında göç nedeni olarak görüldüğü belirlenmiştir (Çizelge 4.12).

Çizelge 4.12. Sulama için kullanılan kaynakların azalması, sizin için bir göç nedeni olabilir mi?

Üreticilerin yaklaşık %31’i hayvanlarını merada otlatırken, hayvanlarını otlaklarda otlatanların oranı %29, hem mera hem de otlaklarda otlatanların oranı ise %40.2’dir (Çizelge 4.13). Buradan da görüleceği üzere, bölgede gerek mera alanları gerekse otlaklar hayvancılık için büyük öneme sahiptir.

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Çizelge 4.13. İşletmelerin hayvanlarını yoğun olarak otlatma yerleri

Hayvanlarınızı nerede otlatıyorsunuz?

Üreticilere mera alanlarının varlığı, değişimi ve yeterliliği ile ilgili sorular sorulmuş ve elde edilen sonuçlar Çizelge 4.14’te verilmiştir. Buna göre, üreticilerin

%86.2’si hayvanların beslenmesi açısından meraların yetersiz olduğunu düşünmektedir. Mevcut meraları yetersiz bulan üreticiler hayvanların beslenmesi için meraya ek olarak yemleme yaptığını dile getirmiştir. Hayvanların beslenmesi için otlatmaya ek olarak yemleme yapan üreticilerin oranı ise %90.4’tür. Üreticiler ek yemlemenin hayvancılık maliyetlerini yükselttiğini ve bu nedenle ekonomik kazançlarının düştüğünü belirtmişlerdir. Hayvanlarını merada otlatırken otlatma zamanı ve süresine uyup uymadıkları da sorulmuştur ve üreticilerin %77.3’ü otlatma zamanı ve süresine uymadıklarını ifade etmişlerdir. Meralarda otlatılan hayvan sayısındaki yoğunluğun artış gösterip göstermediğini belirlemek ve üreticilerin bu konudaki algılarını ortaya koymak amacıyla da meralarda otlatılan hayvan sayısında fazlalık olup olmadığı sorulmuş ve üreticilerin %72.9’si bir artışın olduğunu yani hayvan otlatma kaynaklı meralar üzerine olan baskının arttığını; %27.1’i ise bir artışın olmadığını belirtmişlerdir. Bunun bir sonucu olarak meraları köydeki hayvan sayısına göre az bulan üreticilerin oranı %79.8 iken,

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI yeterli bulan üreticilerin oranı sadece %20.2’dir. Dolayısı ile, otlatma zamanına uyulmaması ve aşırı otlatma üreticilerin meralardan bekledikleri verimi alamama nedeni olarak ortaya çıkmaktadır. Çayır-mera ve ormanların vasfının değiştirilerek tarım arazisine dönüştürülme durumuyla ilgili sorulan soruya üreticilerin %72.6’sı arazilerin (çayır-mera-orman) vasfında bir değişiklik olmadığını ve bu alanlardan (mera-orman) tarım alanlarına dönüştürme olmadığını; %27.4’ü ise çayır-mera-orman alanlarından tarım alanlarına dönüştürmenin olduğunu ifade etmişlerdir (Çizelge 4.14).

Çizelge 4.14. Üreticilere mera alanlarının varlığı, değişimi ve yeterliliği hakkında görüşleri

Otlatma zamanı ve süresine uyuyor musunuz? Sayı 39 133 172

% 22.7 77.3 100

Hayvan sayısında fazlalık var mıdır? Sayı 124 46 170

% 72.9 27.1 100

Meranız köydeki hayvan sayısı için yeterli midir? Sayı 34 134 168

% 20.2 79.8 100

Çayır-mera-ormandan tarım arazisine dönüştürülme durumu oldu mu?

Sayı 48 127 175

% 27.4 72.6 100

Çayır-mera-orman alanlarından tarım alanlarına dönüştürme olduğunu ifade eden üreticilere göre, araştırma alanında ortalama 6.1 da alan bu şekilde dönüştürülmüştür (Çizelge 4.15).

Aşırı ve bilinçsiz otlatma nedeniyle bozulan ve kendini yenileyemeyen meralarda erozyonla toprak kayıpları çok ciddi boyutlardadır. Bu sebeple özellikle Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki meralarda çölleşme riski hızlı bir şekilde artmaktadır. Son 60 yılda çayır mera arazisi yaklaşık 41 milyon hektardan 14 milyon hektara düşmüştür. Bu düşüşün nedeni çiftçiyi topraklandırma yasası ile yapılan arazi dağıtımı ve artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için tarım

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI arazilerinin genişletilmesidir. Ayrıca orman varlığını arttırmaya yönelik yapılan çalışmalar da mera alanlarının azalmasında önemli etkiye sahiptir. TUİK 2018 verilerine göre 2001 yılından bu yana çayır mera arazi varlığı 14617 hektar alanda sabit kalmıştır. Bunun meraların devlet mülkiyetinde olması, yasal düzenlemeler ve hayvan varlığındaki azalmadan kaynaklandığı tahmin edilmektedir.

Çizelge 4.15. Çayır-mera-ormandan tarım arazisine dönüştürülme durumu oldu ise, ne kadar arazi tarım arazisine dönüştürülmüştür?

İl

Diyarbakır Elâzığ Siirt Batman

Ortalama (N=177)

Dönüştürülen alan (da) 6,4 0 2 6.1 6.1

Çayır-mera-ormandan tarım arazisine dönüştürülme olduğunu düşünen üreticilerin %50’si bu dönüştürülmenin arazilerin bozulmasına yol açacağını düşündüklerini belirtmiştir. Bu fikrin en daha baskın olduğu il ise Batman’dır (Çizelge 4.16).

Çizelge 4.16. Çayır-mera ve/veya ormanların vasfının değiştirilerek tarım arazisine dönüştürülmesi arazilerin bozulmasına / erozyona yol açar mı ya da açtı mı?

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Aynı önerme üreticilerin eğitim durumları dikkate alınarak değerlendirilmiş, önermeye evet diyen 21 kişi içerisinde yer alan ve eğitim düzeyi göreceli olarak yüksek kabul edilebilecek lise ve üzeri eğitim seviyesine sahip kişilerin (9 kişi) % 42.9’unun çayır-mera-ormandan tarım arazisine dönüştürülme işleminin arazilerin bozulmasına ve/veya erozyona yol açacağını düşündüğü belirlenmiştir. Ancak eğitim düzeyi göreceli olarak daha düşük sayılabilecek ortaokul ve daha az düzeyde eğitim alanların da (12 kişi) % 57.1 oranında, eğitim düzeyi göreceli olarak daha yüksek olanlarla aynı görüşü paylaştıkları ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla eğitim durumuna bağlı olarak bu önerme değişiklik göstermemektedir (Çizelge 4.17).

Çizelge 4.17. Üreticilerin eğitim durumuna göre Çizelge 4.14’te yer alan önermeye verdikleri cevaplar

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Sosyo-ekonomik, kültürel ve geleneksel alışkanlıklar çölleşmeye karşı yapıcı davranışların geliştirilmemesinin temel etmenleridir. Uzun yıllar elde edilen alışkanlıklar ve yapılan iyi veya yerinde olmayan uygulamalar kuşaklar arasında devam ettirilebilmekte ve değiştirilmesi uzun süreçler alabilmektedir. Araştırma alanındaki üreticilere gerçekleştirilen çeşitli faaliyetlerin, arazi bozulması ve çölleşme üzerine etkisi ile ilgili görüşleri sorulmuş ve elde edilen sonuçlar Çizelge 4.18 ’de verilmiştir. Üreticilerin %69.5’i toprağın bilinçsiz sürülmesi, işlenmesi ve ekiminin toprağın yapısını bozduğunu; %64.4’ü toprağın bilinçsiz sürülmesi ve ekimi toprağın yapısını bozarak çölleşmeye ya da arazi bozulmasına neden olacağını düşünmektedir.

Üreticilerin %70.9’u fazla veya uygun olmayan gübre kullanımının toprağın verimsizleşmesine neden olduğunu; %54.3’ünün yanlış sulama yöntemlerinin toprağın tuzlanmasına neden olduğunu düşünmektedir (Çizelge 4.18).. Yapılan araştırmalarda aşırı oranlarda azot gübrelemesi ve aşırı ıslak şartlarda gübrelemeden kaçınılması gerektiği vurgulanmaktadır. Bilinçsiz gübre uygulamaları toprağın yapısını bozarak çölleşme sürecini hızlandırmaktadır (Boyraz ve Cangir,2008).

Üreticiler daha fazla verim elde etmek için birçok tarım aracından faydalanmaktadır. Bu nedenle üreticilerin toprak işlemede kullandığı araçlar ve çalışma şekli toprak yapısını etkilemekte toprağın sürekli işlenmesi erozyona, toprağın yapısının bozulmasına ve sıkışmasına neden olmaktadır. Üreticilere

“Uygun olmayan tarım araçlarının kullanımı toprağın yapısını bozar mı?” sorusu sorulmuştur. Üreticilerin %51.7 si yanlış tarım araçlarının kullanılmasının toprağın yapısını bozduğu kanaatindedir (Çizelge 4.18).

Çölleşmenin önemli nedenlerinden biri de aşırı otlatmadır. Aşırı otlatmalar meralarda ve otlaklarda toprak verimliliğinde dengesizlikler oluşmasına ve bu alanlarda verim ve bitki türlerindeki çeşitliliğin azalmasına yol açabilmektedir (Gökbulak,1999). Ankete katılan üreticilerin % 82.5’i aşırı otlatmanın meraların bozulmasına ve kalitesinin azaldığına neden olduğu konusunda aynı fikirde

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI oldukları gözlenmiştir. Ormanların yakılması-yanması, imara açılması, kaçak kesimler ve aşırı otlatma sonucunda bozulması, tarlalara, çiftliklere veya kentsel kullanım alanlarına dönüştürülmesi sonucunda yok olması ormansızlaşma olarak tanımlanmaktadır. Ankete katılan üreticilerin % 80’i de bu tanımlamayı desteklemektedir ve ormanların tahribatının çölleşmeye neden olduğu kanısındadır.

Ankete katılanların %8’i orman tahribatını bir çölleşme sebebi olarak görmezken

%12’sinin konu ile ilgili bir fikri bulunmamaktadır. Buna ek olarak, araştırma alanında yer alan üreticiler arasında çölleşmeyi bir problem olarak görenlerin oranı

%88’dir (Çizelge 4.18).

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Toprağın bilinçsiz sürülmesi/işlenmesi ve

ekimi, toprağın yapısını bozar mı? Fazla veya uygun olmayan gübre kullanımı,

toprağın verimsizleşmesine (bozulmasına) ve Meralarda aşırı ve zamansız yapılan otlatma

meraların bozulmasına, kalitesinin

Çölleşme/arazilerin bozulması önemli bir problem midir?

Say

ı 154 9 12 175

% 88.0 5.1 6.9 100.0

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Üreticilerin eğitim durumu ile çölleşme/arazilerin bozulmasını önemli bir problem olarak görüp görmediklerini arasında ilişki varlığı araştırılmıştır. Buna göre çölleşme/arazilerin bozulması önemli bir problemdir cevabı verenlerin %45’i eğitim düzeyi göreceli olarak yüksek kabul edilebilecek lise ve üzeri eğitim seviyesine sahip kişilerdir. Ancak eğitim düzeyi göreceli olarak daha düşük sayılabilecek ortaokul ve daha az düzeyde eğitim alanların da , eğitim düzeyi göreceli olarak daha yüksek olanlarla aynı görüşü paylaştıkları (% 54.5) ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla eğitim durumuna bağlı olarak bu önerme değişiklik göstermemektedir (Çizelge 4.19).

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Çizelge 4.19. Araştırma alanındaki üreticilerin eğitim durumuna göre

çölleşme/arazilerin bozulmasını önemli bir problem olarak görüp görmemeleri arasındaki ilişki

Günümüzde teknolojinin artışı ile iletişim araçlarının yaygın kullanılması ve bu araçlara erişimin kolaylaşması bilgiye ve habere ulaşmayı da kolaylaştırmaktadır. Kentsel alanlar kadar kırsal alanlarda da en yaygın kullanılan iletişim aracı kitlesel iletişimi sağlayan televizyondur. Türkiye’de 2018 RTÜK verilerine göre TV izleme süresi 3,34 dakikadır. Ankete katılan üreticilerin

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI çölleşme konusundaki bilgi kaynağının başında televizyon gelmektedir. Tarım il-ilçe müdürlükleri, üniversiteler, araştırma kuruluşları, kooperatifler gibi kurum ve kuruluşlar aracılığıyla öğrenenlerin oranı %23.3, kendi tecrübesiyle öğrenenlerin oranı ise %18.7’dir (Çizelge 4.20). Buradan da anlaşılacağı üzere özellikle kitle iletişim araçları ile çeşitli kurum ve kuruluşlar aracılığıyla (eğitim-yayım çalışmaları) bilgi edinme ve haberdar olma büyük öneme sahiptir.

Çizelge 4.20. Çölleşme/arazilerin bozulması konusunda bilgi kaynağınız nedir?

N % Ö.H.O

Televizyon 100 19.5 0,56

Kendi Tecrübesi 96 18.7 0,54

Diğer çiftçiler 79 15.4 0,44

Tarım İl/İlçe Müdürlüğü 54 10.5 0,30

İnternet 34 6.6 0,19

Anne-Baba 34 6.6 0,19

Araştırma Kuruluşu 33 6.4 0,18

Gazete 25 4.9 0,14

Üniversite 22 4.3 0,12

Danışman 13 2.5 0,07

Kooperatif 11 2.1 0,06

Dergi 8 1.6 0,04

Radyo 5 1.0 0,02

Toplam 514 100.0 177

* Birden fazla cevap verilmiştir.

Çizelge 4.21’de araştırma alanında görüşülen üreticilerin çölleşmeyi nasıl tanımladıkları ortaya konulmuştur. Üreticiler arasında çölleşmenin tanımını

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI

“sulama suyunun yetersizliği, ihtiyaç olduğunda yağışların olmaması nedeni ile kuraklık” olarak tanımlayanların oranı % 23.2’dir. Çölleşmenin tanımını

“ağaçsızlık, ormanların azalması/yok olması, yeşilliğin azalması, bitkilerin olmayışı” olarak tanımlayanların oranı %18.5; “toprağın çoraklaşması, verimsizleşmesi, ürünlerin yetişmemesi veya her yıl verim miktarının azalması”

olarak tanımlayanların oranı %17.9; “meraların bozulması, hayvanlar için yeterli ot bulunmaması” olarak tanımlayanların oranı %11.6; “insanların bilinçsizliği” olarak tanımlayanların oranı %10.7; “rüzgar sonucu oluşan toz, duman, kum fırtınası, toprak yağması” olarak tanımlayanların oranı %10; “insanların doğup büyüdükleri toprakları terk ederek büyük şehirlere göç etmeleri” olarak tanımlayanların oranı

%4.9; “kırsalda yaşayan insanların refah seviyesinin düşmesi” olarak tanımlayanların oranı ise %3.1 olarak bulunmuştur.

Çölleşme üzerinde önemli rol oynayan sosyo-ekonomik faktörlerden, göç ve refah seviyesinin düşmesi üzerinde, hızla artan nüfus, tarımsal ürünlere yönelik artan talep ve buna bağlı olarak doğal kaynaklar üzerinde giderek artan baskı, yoksulluk, kırsal alanda alternatif gelir kaynaklarının sınırlı olması, temel hizmetlerden ve işleyen bir alt yapıdan mahrum kalmanın da etkisi bulunmaktadır.

4. BULGULAR VE TARTIŞMA Gülten SIRRI Çizelge 4.21. Sizce çölleşme nedir?

N % Ö.H.O

Sulama suyunun yetersizliği, ihtiyaç olduğunda yağışların olmaması

nedeni ile kuraklık 150 23.2

0,84 Ağaçsızlık, ormanların azalması/yok olması, yeşilliğin azalması,

bitkilerin olmayışı 120 18.5

0,67 Toprağın çoraklaşması, verimsizleşmesi, ürünlerin yetişmemesi veya

her yıl verim miktarının azalması 116 17.9

0,65 Meralarınızın bozulması, hayvanlarınız için yeterli ot bulunmaması 75 11.6 0,42 İnsanların bilinçsizliği (yanlış sulama, ağaçların kesilmesi ve yanlış

gübreleme) 69 10.7

0,38 Rüzgar sonucu oluşan toz, duman, kum fırtınası, toprak yağması 65 10.0 0,36 İnsanların doğup büyüdükleri toprakları arazileri terk ederek büyük

şehirlere göç etmeleri 32 4.9

0,18 Kırsalda yaşayan insanların refah seviyesinin düşmesi 20 3.1 0,11

Toplam 647 100.0 177

* Birden fazla cevap verilmiştir. * Örnek Hacmine Oranı(Ö.H.O)

Çölleşmenin tanımına yönelik ortaya konulan kavramlar göz önünde bulundurulduğunda, temel geçim kaynağı tarım olan bu üreticilerin yaşadıkları çevre, ihtiyaçları ve gözlemlerini ön planda tutarak cevapladıklarını ve çölleşmeyi öncelikli olarak “sulama suyunun yetersizliği, ihtiyaç olduğunda yağışların olmaması nedeni ile kuraklık” olarak tanımladıkları görülmektedir (Çizelge 4.21).

“Arazi bozulması nedir?” sorusuna üreticilerin verdiği cevaplar

“Arazi bozulması nedir?” sorusuna üreticilerin verdiği cevaplar

Benzer Belgeler