• Sonuç bulunamadı

4. GÖÇ SONRASINDA YAŞANANLAR

4.1. Jivkov Sonrası Dönemde Ortaya Çıkan Duruma Dair Tarafların İlk Yaklaşımları

4.1.1. Bulgaristan'ın Yaklaşımı

17 Kasım 1989 itibarıyla Bulgaristan'ın başına geçen Petır Mladenov ilk iş olarak Türklere yönelik asimilasyon politikasını durdurmuştur. Ülkede insan haklarının iyileştirilmesine dair adımlar atılmaya başlanmış ve yakın zamanda demokratik seçimlerin yapılacağı duyurulmuştur.423 Asimilasyon politikasının durdurulmasına yönelik olarak Türk isimlerinin geri verilmesi, dinlerini özgürce yaşayabilmeleri ve ana dillerinde eğitim alma hakkı gibi adımlar atılmasına karar verilmiştir. Resmi olarak da 29 Aralık 1989'da asimilasyon politikası durdurulmuştur.424 Bununla bağlantılı olarak Türklerin hem kültürel hem de siyasal hayata adapte edilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda asimilasyon karşıtı protestolara öncülük ettikleri gerekçesiyle tutuklanan Ahmed Doğan ve daha birçok kişi 14 Kasım 1989'dan itibaren serbest bırakılmaya başlanmıştır. Kendileri ve Türk azınlığın durumunun düzeltilmesi adına yapılacak reformlar hakkında görüş alışverişi yapılmıştır.425

Siyasal açıdan da Bulgaristan'ın değişim içinde olduğu görülmektedir. 1939 yılından bu yana ilk demokratik seçimler yapılmıştır. 1990 yılının Haziran ayında yapılan seçimlerde, BKP'nin ardılı olan Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) mecliste 211 sandalye kazanmıştır. Komünizm karşıtı olan Demokratik Güçler Birliği (DGB) ise 144 sandalye sahibi olmuştur. Üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) de 23 sandalye kazanarak Türkleri mecliste temsil etme

423 James Warhola ve Orlina Boteva, “The Turkish Minority in Contemporary Bulgaria”, Nationalities Papers, Vol: 31, No: 3, 2003, s. 265.

424 Demirtaş Coşkun, op. cit., ss. 29-30.

425 Özlem, op. cit., s. 179.

115

hakkı kazanmıştır.426 HÖH'ün meclise girmesi Türk azınlık için oldukça kritik ve önemli bir durum olmuştur. Bu durum yeni Bulgaristan'ın, Türk azınlığın kültürel ve siyasal hayata entegre edilmesi düşüncesini hayata geçirme konusunda adımları atacağının göstergesi olması açısından önemlidir.427 Her ne kadar demokratik seçimler yapılsa da halen devletin başında eski komünistlerin olması halkta tepkiye yol açmıştır.

Tarafsız olan Dimitar Popov tarafından bir koalisyon hükümeti kurulması bir nebze olsun ortalığı yatıştırmıştır. Ancak sertlik yanlısı bazı sözlerinin basına yansıması sonucu Devlet Başkanı Mladenov istifa etmiş ve 1990 yılının Ağustos ayında yapılan seçimleri muhalefet partisi DGB'nin lideri Jelyu Jelev kazanmıştır. Kendisinin aynı zamanda Bulgaristan'daki ilk muhalif hareketin lideri olması, yeni devlet başkanı olmasını daha da anlamlı kılmıştır. Bu da aslında Bulgaristan'ın 1989 Zorunlu Göçü sonrası ve Soğuk Savaş'ın bitişiyle beraber demokratikleşme çabası içinde olduğunu göstermiş ve Batı dünyasında takdir kazanmıştır.428

Asimilasyon politikasının bir numaralı sorumlusu olarak gösterilen ve Bulgaristan'ın eski lideri olan Todor Jivkov, 18 Ocak 1990'da tutuklanmıştır. Jivkov, etnik düşmanlık ve nefret duygularını kışkırtmak gibi suçlardan yargılansa da soruşturma ağır ilerlemiştir. Konu hakkında meclis tarafından oluşturulan komisyon ise Jivkov'un suç ortağı olarak Milko Balev'i görmüştür. Zira kendisi Jivkov'un en yakın yardımcısıydı. Ancak Balev suçun sadece kendilerine ait olmadığını belirtip asimilasyon politikası fikrinin Georgi Atanasov, Dimitar Stoyanov, Penço Kubadinski, Petır Mladenov, Stoyan Mihailov, Çudomir Leksandrov ve Yordan Yotov'dan çıktığını öne sürmüştür. Yapılan yargılamalar sonucunda resmi olarak kimse hüküm giymemiştir.

Ancak toplumda bu kişilerin suçlu damgası yediği aşikardır.429 Bulgaristan'ın izlediği asimilasyon politikasına dair 29 Temmuz 1997'de dönemin Cumhurbaşkanı Petır Stoyanov özür dilemiştir.430 6 Kasım 1998 tarihindeyse dönemin Başbakanı İvan Kostov Bursa'da mevkidaşı Mesut Yılmaz'ın davetlisi olarak katıldığı etkinlikte özür

426 Habibe Şentürk, The 1989 Migration From Bulgaria to Turkey: Nationalism and Identity Among the Migrants, (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2010, s. 63.

427 William Hale, Türk Dış Politikası 1774-2000, çev. Petek Demir, İstanbul: Mozaik Yayınları, 2003, s.

282.

428 Özlem, op. cit., ss. 181-182.

429 Poulton, op. cit., ss. 200-201.

430 Özlem, op. cit., s. 205.

116

dilemiştir.431 Son olarak ise dönemin Başbakanı Sergey Stanişev 2 Nisan 2006'da HÖH'ün Sofya'daki kongresinde ülkesindeki Türk azınlıktan yapılanlar adına özür dilemiştir.432

Öte yandan ülkede yapılan sembolik iyileştirmelerle Türk azınlığa birtakım hakların geri verilmesi kararı alınmıştır. Bunların yavaş yavaş hayata geçtiği de görülmüştür. 5 Mart 1990 tarihinde kabul edilen yasayla eski adlarını almak isteyen Türk ve Pomakların başvuruları kabul edildiği takdirde bu işlemi tamamlayacakları aktarılmıştır. Bunun yanında Bulgar hükümeti, eski kimliklerin de geri verileceğini açıklamıştır. Ayrıca isim değiştirme kampanyası sürecinde zarar görenlere tazminat ödeneceği de belirtilmiştir. İsim değişikliği sürecinden sonra camiler de açılmış ve dini özgürlük hakkı tanınmıştır. Nisan ayında ise Bulgarca ve Türkçe olarak basılan ilk gazete olan “Müslüman” yayın hayatına başlamıştır. Üç saatlik radyo-televizyon yayınının planlandığı da yine hükümet tarafından açıklanmıştır. Gelecek eğitim öğretim döneminden itibaren ise bütün ilkokullarda Türkçe dersinin olacağını bizzat Milli Eğitim Bakanı Matev Mateyev açıklamıştır.433

Son olarak da siyasi açıdan duruma tekrar bakıldığında Bulgaristan'ın yaşanan tüm gelişmeler ışığında Türkiye ve Batı ile yakınlaşma çabası içinde olduğu görülmüştür. Öncelikle Batı özelinde bakıldığında, 1990 yılının Ağustos ayında Bulgaristan Milli Savunma Bakanı Dobri Jurov, NATO'ya katılma konusunda istekli olduklarını belirtmiştir. 1991 yılında ise dönemin NATO Genel Sekreteri Manfred Wörner Bulgaristan'ı ziyaret etmiş ve NATO için Bulgaristan'ın önemli bir ortak olabileceğini söylemiştir.434 Bulgaristan'ın NATO'ya üyelik süreci ise 2004 yılında tamamlanmıştır. AB üyelik süreci ise daha zor biçimde ilerlemiş ve bu konuda 1997 yılında Petır Stoyanov'un cumhurbaşkanı seçilmesine kadar kayda değer bir ilerleme olmamıştır. Nihayetinde 2007 yılında Bulgaristan AB'ye tam üye olmuştur.435 Bulgaristan, Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle ilişkili olarak komşusu Türkiye ile ilişkilerini normalleştirme ve iyi bir seviyeye çekme çabası içine girmiştir. Burada

431 “Alkışlanacak Özür”, Hürriyet, 07.11.1998,

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/alkislanacak-ozur-39046457 , (24.04.2020).

432 “Bulgaristan'da Asimilasyon Davasına Zaman Aşımı”, TUİÇ Akademi, 31.08.2012, http://www.tuicakademi.org/bulgaristanda-asimilasyon-davasina-zaman-asimi/ , (07.07.2020).

433 Ibid., ss. 203-207.

434 Demirtaş Coşkun, op. cit., ss. 30-31.

435 Özlem, op. cit., ss. 172-178.

117

Bulgaristan'ın Türkiye ile yüksek ekonomik ilişki potansiyelini de göz ardı etmediğini elbette görmekteyiz. Ancak temelde bu durum, Bulgaristan'ın Batı'ya kendini kabul ettirme ve kendine orada bir yer bulma çabasıyla alakalı olmuştur. Diğer bir komşusu Yunanistan ile de aynı şekilde yakınlaşma çabası içerisine girmesi bu sebepledir.436

Sonuç olarak, 1990'lı yıllarda Bulgaristan'ın dış politikadaki esaslarını bu anlatılanlardan çıkarmak mümkündür: Çok yönlülük, bölgesel çatışmalardan uzak durmak, Avrupa entegrasyonu, pragmatizm ve rasyonellik, ideolojiden uzak bir dış politika izlemek.437 1989 Zorunlu Göçü sonrası ve Soğuk Savaş'ın bitişinin kesiştiği bu süreçte geleceğe dair Bulgaristan'ın ilk yaklaşımları farklı açılardan bu şekilde özetlenebilir.