• Sonuç bulunamadı

Bulanık Mantığın Sorunları ve Olguları Açıklamadaki Rolü

Belgede Türbülans yönetimi (sayfa 70-73)

YÖNETĠM OLGUSUNUN KAVRAMSAL ÇERÇEVESĠ VE BĠLĠMSEL TEMELLERĠ

1.4. YÖNETSEL BECERĠLER

1.5.2. Yeni Bilimsel Paradigma Bağlamında Yönetim Olgusunun Açıklanması

1.5.2.4. Bulanık Mantığın Sorunları ve Olguları Açıklamadaki Rolü

Gerçek yaşamdaki nesneler, olgu ve olaylar, koşullar, durumlar gözlemlendiğinde hiçbir şeyin kesin bir şekilde tanımlanamadığı, belirlilikle ifade edilemediği görülmektedir. Bununla birlikte olgu ve olayın sonraki safhalarının ne olabileceğinin de kesinlikle öngörülemediği görülmektedir. Böyle belirsizlikleri, karmaşıklıkları içeren bir yaşamı ikili mantık ilkeleri ile açıklamak yaşamın kendisiyle ne denli uyumlu olabileceği sorusunu da akla getirmektedir (Yüksel ve ark., 2006). Esasında evren ya da dünyanın karakteristikleri evren ve doğanın karmaşık olduğunu göstermektedir. Karmaşıklık durumu en genel anlamda belirsizlikten ve bununla birlikte kesin olmayan düşüncelerden doğan karar verilememesinden kaynaklanmaktadır. Yaşamın çeşitli kesimleri gözlemlendiğinde birçok sosyal, iktisadi ve teknik alanlarda insan düşüncesinin bütünüyle karşılaştığı durumu kavramakta yeterli olmadığından kaynaklanan bir belirsizlik bulunmaktadır.

Literatürde evren, doğa ve yaşamda karşılaşılan karmaşıklık, belirsizlik, tam olmayan ya da kesin olmayan bilgi kaynakları bulanık (fuzzy) kaynaklar olarak ifade edilmiştir. Literatürde bulanık düşünceye ilişkin ilk bilgi Azerbeycan asıllı Lütfü Askerzade (Zadeh, 1965)’nin çalışmaları ile kazandırılmıştır. Ancak başlangıçta

52 bulanık düşünce ilkelerine Batı literatünde ciddi ve yoğun eleştiriler yapılmıştır.

Buna karşılık 1970’li yılları izleyen süreçte başta Japonya olmak üzere Doğu dünyasında bulanık düşünce kavramları önemle takip edilmiştir. Bulanık ilkelerin teknolojik cihazlarda kullanılması ile bütün dünyada yaygın bir durumda kabul görmesini kolaylaştırmıştır. Bulanık mantığın Batı dünyasında gecikmesinin temel sebebi Batı kültürünün temelinde ikili mantığın olmasından kaynaklanmıştır. Batı dünyasının düşünce sitematiği Aristo mantığına dayanmaktadır. Aristo düşüncesi temelindeki mantık ikili bir yapıdadır. Aristo mantığı evrende ya da doğada var olan ya da oluşan her tür olgu ve olaya evet hayır, beyaz siyah, artı eksi şeklinde ikili bir temelde değerlendirmektedir. Batı düşünce anlayışında ifade edilen iki değer ya da sınıflandırma arasında başka bir seçenek kesin olmadığı düşüncesi ile yer verilmemektedir (Şen, 2001:9).

Bulanık mantığın günümüzdeki işlevi 1960’lı yıllardaki gibi değildir. Özellikle günümüzde bulanık mantık karşılaşılan güç, karmaşık sorunsalların çözümüne olanak sağlayabilmesinden dolayı yaygın bir uygulama alanı bulmuştur. Bulanık mantık bilim dünyasında temel bilim alanları, mühendislik ve sosyal bilim alanlarında karşılaşına olgu ve olayaları konu edinenen çalışmalarda kullanılmaktadır (Keskenler ve Keskenler, 2017).

1.5.2.5. Postmodern DüĢünce YaklaĢımı

Postmodernizm 20. yüzyılın ortalarından bugüne kadar konuşulan bir kavramdır.

Ancak postmodernizme ilişkin yapılan tanımlamalarda henüz bir uzlaşmanın olmadığı da görülmektedir. Postmodernizmin karakteristikleri itibariyle küreselleşme, tüketim, merkeziyetçi anlayışın yıkılması, bilginin metalaşması, yaşam biçimlerinde değişiklikler gibi insanı ve toplumu etkileyen unsurlar ile açıklandığı görülmektedir (Kırılmaz ve Ayparçası, 2016). Postmodernizm sözcük anlamı olarak modern sonrası olarak anlaşılmaktadır. Esas itibariyle 1960’lı yıllarda sanat alanında ifade edilen postmodernizm izleyen yıllarda toplum bilimlerinde ve felsefe alanında bir ifade ve anlayış biçimi olarak görülmüştür. Postmodernizm kavramı ilk kez Frederich Onis’in 1930’lu yıllarda modernizme tepki olarak kullandığı ileri sürülmektedir. Buna karşılık ilk postmodern entelektüelin Karl Marx olduğuna ilişkin kabuller de vardır. Postmodernizm bir düşünce olarak modernizmin eleştirisi

53 yapmak özelliği ile birlikte Marx, Nietzsche ve Freud tarafından aydınlanmanın akılcılaştırma modeline karşı yapılan eleşetirilerin devamı olduğu da literatürde ifade edilmektedir (Doğan, 2007). Postmodernizm kavramına farklı içeriklerle anlam yüklenilmektedir. Postmodernizm terim olarak post-modernizm ve postmodernizm şeklinde irdelendiğinde, postmodernizm modernizmden sonra gelen anlamında post-modernizm terimi ile bir kültürel biçim, bir tarihsel dönem olarak tanımlandığı gibi, postmodernizm terimi olarak da olgu ve olayları anlama ve açıklamada yeni bir epistemoloji şeklinde de ifade edilebilmektedir (Yıldırım, 2002:167).

Kavrama sosyal bilimler açısından bakıldığında postmodernizm, bir düşünce sistemi olarak mevcut düşünce örüntüsünün dışına çıkmayı hedefleyen bir karakteristiği bulunmaktadır. Bununla birlikte postmodernizm, mevcut bütün bilimsel araştırma ve bilgi birikimine yönelik eleştirileri olan bir düşünce yaklaşımıdır (Koçel, 2018:364).

Postmodernizm düşüncesi her türlü belirlenmenin karşısında olan bir düşüncedir. Bir diğer ifadeyle postmodernizm düşüncesinde tüm belirleyici değerlendirme ve söylemler kuşkuyla karşılanmaktadır (Tekeli, 2017). Bir anlamda mevcut bilimsel anlayışı reddeden ve her şeye göreli yaklaşan bir düşünce sistemidir. Bu karakterisitikleri ile bakıldığında postmodernizm bilimsel bilgi üretimini ve aynı zamanda gerçeği bulmaya yönelik çalışmaları sorgulama konusu yapmaktadır.

Gerçek olarak ifade edilenin dış çevre gerçeğinin açıklaması olduğunun ifadesi postmodernizm tarafından eleştirilmektedir. Esasında doğru ya da gerçek denilen her şey ne ise mevcut olan dış çevre faktörlerinin sonucudur. Yönetim ve organizasyon alanında karşılaşılan olgu ve olayların da karakterisitikleri ve örüntüleri esasında bu şekildedir (Koçel, 2018:364). Nitekim postmodernizm yönetim örgüt alanında yeni bir konu olarak incelendiği gibi mevcut örgüt kuramı ve araştırmalarında yeni bir epistemoloji olarak da kullanılmaktadır (Yıldırım, 2002:167).

Postmodern düşünce anlayış esas itibariyle modernizm düşüncesi gibi ideolojik niteliktedir. Postmodern düşüncenin çıkış noktası modernizmin olay ve olguları açıklamaktaki güvenirliğini yitirdiğini varsaymasıdır. Modernizmin olgu ve olayları açıklayabilen tek bir kuramsal görüş olmadığı savı postmodern düşüncenin esasını teşkil etmektedir. Postmodernizm kavramsal olarak olgu ve olayların yapı ve örüntüleri açıklamada temel alınan kurallara ulaşmada kuralsız bir yaklaşımı ifade

54 etmektedir. Postmodern anlayış evrensel betimlemeleri ya da tanımlamaları kabul etmemektedir. Postmodern anlayış bu tür bir düşünüş yerine çoğul tanımlamalara ve düşünüşlere gereksinim olduğunu ileri sürmektedir. Postmodern anlayışta algı, görüş, düşünüşler ve açıklamaların kesin doğru şeklinde tanımlanması benimsenmemektedir (Ufuktepe, 2004:211).

Belgede Türbülans yönetimi (sayfa 70-73)