• Sonuç bulunamadı

1.2. Buhara Hanlığından Emirliğe Geçiş Aşaması

1.2.3. Buhara Hanlığı’nın Osmanlı Devleti ile Olan Siyaseti

1783'den itibaren Osmanlı Devleti'nin Türkistan siyasetinde büyük bir değişiklik olur. Bunun sebebi Kırım'ın kaybedilmiş olmasıdır. Karadeniz'in, Rusya'ya bir nevi kapısı olması dolayısıyla, bu kapının açılmasıyla tehlikeyi sezen Osmanlı Devlet’i, Türkistan da bulunan devletlere rica eder, fermanlar gönderir, bu arada Moskof (Rusya) sulhu bozmuştur. Kırım'daki Müslümanlar, Türkler esarete düşmüştür. Ülkeleri yabancılar tarafından işgale uğrayan; Buhara, Hokand, Hive, Kaşgar, Afganistan ve Türkmenistan liderleri, Osmanlıdan, yardımlarını rica eden mektuplar yollamış ve elçilerini göndermişlerdir. Türkistan devletlerinin Osmanlı Devleti'nden istedikleri yardımların başında; silah ve asker gelmektedir. Top, tüfek, barut ve mermi imalinde gerekli malzemeler ve bunları imal edecek ustalar istemişlerdir. Kaşgar, hariç maalesef Batı Türkistan'daki; Hokand, Hive ve Buhara'nın bu isteklerine müspet bir cevap verilememiştir. Hâlbuki konu Osmanlı hükümetleri tarafından son derece ciddiye alınmış, ilgili meclislerde günlerce görüşülmüş ve yardım kararı da alınmıştır. Ne var ki Türkistan devletleri ile Osmanlı Devleti arasında, Şii İran'ın geçit vermez bir set gibi bulunması ve Kafkasların Ruslar, tarafından işgal edilmiş olması gibi sebeplerle, istenen askerî malzemeyi gönderecek bir yol bulunamamıştır. Silah yardımı haricinde istenen askerî yardım ise hiç mümkün olmamıştır. Zira bu yardımların istendiği devirlerde; Osmanlı Devleti hem Rusya ile sulh halinde olması ve hem de Rusya'dan çekinmesinden dolayı, asker yardımı yapması mümkün olmamıştır. Bu istekte bulunan ülkelerin temsilcilerine, gönüllüler toplaması tavsiyesinde bulunabilmiş bundan da istenen netice alınamamıştır. Yukarıda arz ettiğimiz silah ve askerî yardımla birlikte Osmanlı Devleti'nden idareci talebinde de bulunulmuştur. Ülkelerini idare etmek üzere ya bir Osmanlı paşasının ya da bir Osmanlı şehzadesinin gönderilmesini istemişlerdir,

131Mehmet Saray; a.g.e.,s.57-58,68. 132Baymirza Hayit; a.g.e., s.31,75,83.

1820'lerde ve 1870'lerde istenen bu idareci zümresine Osmanlı kayıtlarında nasıl bir cevap verildiğine dair maalesef hiç bir bilgi yoktur.133

Buhara elçisi; Mirza Muhammed Yusuf, tek başına maceralı bir yolculuktan sonra İstanbul'a gelebilmiştir. Buhara Emirinin, Padişaha, yazdığı mektubun meali ise:

“1797 tarihinde Buhara Emiri ve Maveraünnehir hâkimi olduk. Burada kudretimiz nispetinde Müslüman ahalinin asayiş ve rahatını adalet üzere temine çalışıyoruz... Aramızdaki dostluğun devam etmesi için Divanbeği İş Muhammed Yusuf'u, Sultanların en büyüğünün huzuruna gönderiyoruz." Padişah, cevap olarak Buhara Emirine şunları

yazmıştır: "Tarafımıza gönderdiğiniz mektuplar ve hediyeler elçilerimiz vasıtasıyla

bizlere ulaştı. Atanız olan eski Maveraünnehir hâkimlerinin vefatlarına çok üzüldük. Bu üzüntümüz sizlerin başa geçmeniz ile hafiflemiştir.... İzhar ettiğimiz dostluğun devamını dileriz." Buhara Emiri, Haydar Şah, çok geçmeden kendisini güçlükler içinde

bulmuştur. Başarısız idaresi yüzünden memleketindeki ulemayı başka ülkelere kaçırdığı gibi, komşularıyla da arasını bozmuştur. Çoğu kendisinin yarattığı meseleler yüzünden Hokand, Hive, Afganistan ve İran ile harp etme durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Sonunda Haydar Şah, hepsi Müslüman olan komşularına karşı üstünlük sağlayabilmek için, İslam’ın halifesi Osmanlı padişahının desteğini sağlamaya karar vermiştir. Buhara hâkimi farsça olarak yazdığı mektubunda özetle şu hususlara da yer vermiştir: “Bir

müddet evvel Maveraünnehir ahalisi kıtlık ve yokluk gibi musibetlere uğramıştır. Bu yüzden halk başka yerlere göç etmiştir. Onlarla birlikte ulema da gittiğinden fıkıh kitapları yok olmuştur. Hanlığımızda, baştan beri dini tedrisatın ve ilmin yayılmasına çalışılmıştır. Yukarıdaki olaylardan sonra Hindistan'dan bazı fıkıh kitapları getirilmiş ise de bunlar ihtiyaca kâfi gelmediği gibi ihtilaf ve tartışmaya da sebep olmuştur. Büyük hukuk âlimi kişilerin yazdığı eserlerden meydana gelen aşağıdaki listeyi size gönderiyoruz. Eğer hepsini göndermek mümkün değil ise hiç olmazsa Müslüman ahalinin işlerinin halledilebilmesi için bir kaç nüsha kitabın gönderilmesi hassasen rica olunur.” Fakat Haydar Şah'ın, gönderdiği elçi; Mirza Muhammed Yusuf Bey, bir

müddet sonra İstanbul'da vefat etmiştir. Bu durum karşısında Osmanlı hükümeti elçinin eşyalarını paraya tahvil ettirerek ailesine verilmek üzere Buhara'ya göndermiştir. Bu arada, Buhara Emirine gönderilen Cevapnâney-i Hümayunda, kendisinin "Kazgan ve

Harezm hâkimiyetini" tasdikle ilgili hiçbir husus söylenmemiştir. Sadece mektupta;

133Mehmet Saray; “Hanlıklar Döneminde Osmanlı Devleti’nin Türkistan Siyaseti”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, S.4, İzmir, 2000, s.18-19.

“Der-saadete gelmiş bulunan elçiniz Mirza Muhammed Yusuf'un, vefat etmesi

üzüntümüzü mucip olmuştur. Elçinizin vefatından dolayı bu mektup ve adları aşağıda yazılı bulunan 32 cilt kitap halen Bağdat valisi bulunan Vezir Davud Paşa, tarafından bir inanılır adam vasıtasıyla makamınıza gönderilmek üzere yola çıkarılmıştır.134

Bu konuda, Osmanlı padişahı, II. Mahmut, vezirine istinaden; “Benim Vezîrim!

-Efendi dâ ‘îmizin tarafına olan tezkiresi ve kütüb defteri manzûr-ı hümâyûnum olmuşdur. İştirâ olunan kitapların akçasını defterdardan alup müşârun-ileyhe teslîm eyleyesin. Defter-i mezkûr nezd-i şâhânemde tevkîf olunmuşdur. Bulunmayan kitâbları, Enderûn-ı Hümâyûnum Kütübhânesi'nde taharri etdirdeyim. Bulunur ise tarafına gönderirim.135

“Buhara hâkimi tarafına irsâl olunmak üzre fazîletlü Yâsînci-Zâde Efendi Hazretleri Ma‘rifetiyle Bi't-Taharrî Mübâya‘a olunmuş ve Müteveffâ Şâkir Paşa kitâblarının içinde bulunarak ifrâz itdirilmis olan kitâbların defteridir: ‘Tefsîrü'l- Kebîrli'l-İmâmi'l-Fahri'r-Râzî Cild-7, Câmi‘u's-Sagîrfi'l-Fürû‘i'l- Hanefiyye Cild-1, Seyh-Zâde Serhu Ferâ’iz Cild-1, Mecma‘u'l-Fetâvâ Cild-1… Serhu Miftâh Cild-1, Muhîtu Raziyyüddîni's-Serahsî Cild-6, Kitâbü't-Tecebbüneyn(?) Ve'l-Mezîdfi'l-Fetâvâ Cild-1’136 Buhara Emiri Haydar Şah, kendisine gönderilen Name-i Hümayun’u alamadan 1816'da Mirza Muhammed Fazıl, isminde yeni bir elçisini İstanbul'a yollayarak daha önceki ricalarını tekrar etmiştir. Fakat Haydar Şah'a verilen bu cevapta da onun siyasi hâkimiyeti için arzu ettiği menşura hiç temas edilmemiş ve sadece kendisine iltifat edilerek, tekrar arzu ettiği kitaplardan 35 tanesini daha hazırlatıp hediye olarak sefire takdim edildiği bildirilmiştir.137

1.2.4. Rusların Buhara Hanlığını Ele Geçirme Çalışmaları ve Buhara