• Sonuç bulunamadı

1.9. Uçucu Organik Bileşiklere Ait Yapılan Çalışmalar

1.9.4. Boyacılar ile ilgili yapılan çalışmalar

Boya türleri, solvent bazlı boyalardan su bazlı boyalara kadar çeşitlenir. Su bazlı boyalar, solvent bazlı boyalara göre daha az uçucu organik kirletici yayarlar (Weschler, 2009). Uçucu organik bileşikler, genellikle çözücülerin yapısında bulunan uçucu organiklerden kaynaklanmaktadır. Çözücüler (tiner) ise katkı maddesi olarak ve temizlik amaçlı kullanılır. Geleneksel olarak kullanılan tiner UOB olarak, Toluen, Ksilen, Etil asetat ve n-Butil asetat içerir (Chang ve diğ., 2002).

Organik çözücücüde çözülen boyalar zamanla buharlaşarak havaya karışırlar. Uçucu kısımdaki bu bileşikler boyanın üretimi ve kullanımı sırasında (karıştırılması, uygulanması ve kurutulması) buharlaşmaktadır. Konvansiyonel organik solvent bazlı boyaların petrol bazlı çözücü içerikleri yaklaşık % 50 iken geleneksel su bazlı boyaların çözücü içerikleri sadece % 7’dir. Dolayısıyla doğal boya ürünleri daha az UOB emisyonlarına sahiptir (Guo ve Murray, 2000).

Çoğunlukla havasız tabanca ile boyama, daha az pahalı ve daha çok verimli olduğu için organik solvent bazlı boyalar, su bazlı olanlara tercih edilir. Saf solventlerde ve bazı solvent bazlı boyalarda UOB içeriği litrede 800 gr’ı bulmaktadır (Malherbe ve

53

Mandin, 2007). Boya püskürtmede, büyük kompozisyonlarda keton, ester ve aromatik hidrokarbonlar da dahil olmak üzere, birçok türde solvent, sertleştirici reçine ve tiner kullanılır (USEPA, 1994; Uang ve diğ., 2007). Chang ve diğ. (2002) yaptıları araştırma sonucu, püskürtme tabancası ve taban kaplama için kullanılan boyalardaki organik çözücülerin miktarının yılda 3350 ton; kat astar ve vernik için kullanılan çözücülerin miktarının ise yılda yaklaşık 1700 ton olduğunu belirlemiştir.

Amerika Çevre Koruma Ajansı (2005) Amerika’da UOB emisyonlarının kaynaklandığı sektörleri araştırmış ve çözücü kullanımının diğer sektörlere göre en yüksek UOB kirleticilere neden olduğunu göstermiştir. Yayınlanmış sonuçlar Şekil 1.5’te verilmiştir.

Şekil 1.5. UOB emisyonlarının kaynaklandığı sektörler (USEPA, 2005)

Papasavva ve diğ. (2001) solvent bazlı boya, su bazlı boya, toz astar ve toz vernikler dahil olmak üzere farklı otomotiv sarf malzemeleri üretimi ile ilgili çevresel etkileri araştırmıştır. Araştırma sonuçları, boyamanın, doğrudan çevre emisyonlarına en fazla katkıda bulunan işlem olmasına dikkat çekmiştir. İzmir’de Elbir ve diğ. (2007) çevre havasında yaptıkları UOB karakterizasyonunda altı kaynak faktörden birinin boya

54

üretim ve uygulamaları olduğu sonucuna varmışlardır. Malherbe ve Mandin (2007) yaptıkları çalışmada, boya ve solvent kullanımı sırasında yayılan UOB’lere odaklanmış; üç farklı boyama senaryosu göz önünde bulundurularak, bir aracın boyanması için kullanılan malzemelerin, toplam çevresel etkileri değerlendirilmiştir. Boyama için kullanılan malzemelerin, ortamdaki UOB’ler ile ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır. Özellikle temizleme ve kurutma işlemleri sırasında kullanılan organik çözücüler, solvent, boya ve boya ekipmanlarının difüzyonuyla çok sayıda uçucu organik bileşik atmosfere bırakılmaktadır (Malherbe ve Mandin, 2007).

Caro ve Gallego (2009) ev boyacıları, cilalama işçileri, oto boyacıları ve benzin istasyonu çalışanlarını, işyerinde uçucu organik bileşiklere maruz kalan işçiler olarak, dört farklı meslek grubu olarak değerlendirmiştir. Bu çalışmada sunulan sonuca göre, vardiya sonrasında bile bu bileşikler yüksek derişimlerde ortam havasında mevcudiyetlerini korumaktadır. Çalışmada işçiler sınıfı arasından oto boyacılar, diğerlerine nazaran çözücülere en yüksek düzeylerde ve uzun süreli, maruz kalan grup olduklarından, daha fazla odaklanılmıştır. Vincent ve diğ. (1994) işçilerin organik bileşiklere maruziyetini değerlendirdiği çalışmada, boya sıyırma işlemi sırasında ortam havası ölçülmüş, birçok türde solvent ve UOB derişimlerinin yüksek değerlerde olduğu belirlenmiştir. Yine aynı çalışmada işçilerden alınan biyolojik örneklerde, tehlikeli bileşiklere rastlanmıştır. Boyama sırasında ve birkaç saat sonrasında bile UOB’lerin 1000 kat seviyelerine ulaşılabilmektedir (Barro ve diğer., 2009). Boya püskürtme sırasında organik çözücülere kişisel ve bölgesel maruziyeti araştıran Uang ve diğ. (2007) yüzey boyama sırasında Toluen, İzobütilketon, n-Bütilasetat ve Ksilen derişimlerini, elde edilen diğer organik bileşiklerin seviyelerine göre daha yüksek bulmuşlardır. Xie (2007) tarafından yapılmış araştırma sonucunda, solvent kullanımı sonucu oluşan bütün emisyonların yaklaşık % 80’inin boya uygulama ve baskı işlemlerinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Pekin'de, Yuan ve diğ. (2010) boya uygulamaları ve baskı süreçleri sırasında oluşan uçucu organik bileşik emisyon kompozisyonlarını örneklemiş, Toluen ve C8 aromatiklerin boya uygulamaları esnasında; ağır alkanlar ve aromatiklerin ise baskı süreçleri sırasında ortama en çok yayılan UOB’ler olduğunu belirlemişlerdir.

55 1.10. Maruziyet Değerlendirmesi

Maruziyet, insanın kimyasal bir madde ile teması halinde ortaya çıkan durumdur. Bu kimyasal madde havada, suda, toprakta veya birtakım ürünlerde bulunabilir. Maruziyet derecesi, insan aktiviteleri, ısınma, havalandırma teknikleri, sigara içimi, bina yapısı ve tipinden etkilenebilir. Maruziyet değerlendirmesi, maruziyetin uzunluğu ve sıklığının belirlenmesi, maruz kalan grupların ve potansiyel maruziyet yollarının değerlendirmesini içerir. Çevresel monitörlemeler veya tahmin modelleri, belirli yollarla belirli noktalarda maruziyet seviyelerini belirlemede kullanılabilmektedir (Demirel, 2010). Tablo 1.11’de maruziyet değerlendirmesinde kullanılan terimler görülmektedir.

Tablo 1.11. Maruziyet analizinde önemli olan bazı terimler (WHO, 2000)

Terim Açıklama

Kirletici Biyolojik, kimyasal, fiziksel, tek madde, çoklu maddeler, karışımlar

Kaynaklar Taşınma

Antropojenik / doğal, nokta/alan, sabit/hareketli, İç ortam / dış ortam hava, su, toprak, çöp, besin, ürünler

Maruziyet yolu Kontamine besinleri yeme, kontamine havayı soluma, kontamine yüzeylere dokunma Maruziyet derişimi mg/kg (besin), mg/L (su), μg/m3 (hava)

Vücuda girme yolu Solunum, deri teması, sindirim, birden fazla yolla temas

Maruziyet süresi Saniye, dakika, saat, gün, hafta, ay, yıl, yaşam boyu

Maruziyet sıklığı Sürekli, aralıklı, döngüsel, tesadüfi, nadiren Maruziyet ortamı Mesleki / mesleki olmayan, ikametgahla ilgili /

ikametgahla ilgili olmayan, iç ortam / dış ortam Maruziyet popülasyonu Genel popülasyon, belli gruplar, bireyler Coğrafi kapsam Yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası, küresel Zaman çerçevesi Geçmiş, şimdiki zaman, gelecek, eğilimli

56

Hava kirleticileri her yere dağılır ve insanların hedef organları ile sürekli temas halindedirler. Temas noktasındaki kirletici derişimi maruziyet derişimidir. Şekil 1.6 kirleticilerin kaynaktan vücuda doğru akışını göstermektedir.

Şekil 1.6. Kirleticilerin kaynaktan vücuda doğru akışı

Maruziyetin ölçülmesi direkt ve dolaylı olmak üzere iki yolla yapılabilir. Direkt metotlar çeşitli kişisel veya mikro ortam ölçümlerini gerektirir. Dolaylı yöntem ise belirli mikro ortamlarda maruziyetin deneysel dağılımını, mikro ortam modellemesi çıktılarını, insan aktivite verisini ve anketleri kullanarak maruziyeti simule eden bir modelleme yaklaşımıdır (EHRA, 2002).