• Sonuç bulunamadı

3.3. Bosna Hersek’te Nakşbendî Zikirlerin Yapıldığı Mektep, Zaviye ve Özel Evler

1. Sarayevo, Özel Ev

2. Sarayevo, Bişçi Camii Mektebi 3. Vogoşça, Özel Ev

4. Visoko, Graçanica Mektebi 5. Merdani Mektebi

6. Gorica, Özel Ev 7. Zenica, Özel Ev 8. Zenica, Özel Ev 2

9. Zenica, Donya Vraca, Özel Ev 10. Zenica, Arnauti Özel Ev 11. Travnik, Osoye Camii Mektebi 12. Travnik, İlhamî Baba Türbesi 13. Tuzla, Meydan Cami Mektebi 14. Tuzla, Özel Ev

15. Gornja Tuzla Zaviyesi 16. Banoviçi, Özel Ev 17. Jivinice Camii Mektebi 18. Kladanj Zaviyesi 19. Banoviçi Zaviyesi 20. Sapna Zaviyesi 21. Diviç Zaviyesi

C. BOSNALI NAKŞBENDÎLERİN ALHAMİYADO EDEBİYATINA ETKİSİ

içerisinde Bosna edebiyatının ayrı yeri bulunmaktadır.544 Bosna edebiyatının bilinen ilk örnekleri arasında Muhammed Hevâî Üsküfî (ö. 1651)’nin 545 Bosnaca-Türkçe Sözlüğü adlı eser yer alır.546 Alhamiyado edebiyatında, manzum eserler, mensur eserlerden çok daha fazladır. XIX. yüzyılda matbaanın yaygınlaşmasıyla birlikte günümüze ulaşan eser sayısı da fazla olmuştur. Bunlar arasında Bosnalı Nakşbendî yazar sûfîlerin eserleri de önemli yer tutmaktadır. Bu sûfîler arasında çalışmalarıyla özellikle Abdurrahman Sırrî (ö. 1847), Abdulvehhâb İlhâmî (ö. 1821) ve İbrahim Selyubac (ö. 1920) öne çıkmaktadır.

Abdulvehhâb İlhâmî sert eleştirilerle bilinen bir şairdir. Nitekim, yazdığı bir şiir yüzünden 1821 yılında Celalettin Paşa (ö. 1822)’nın emriyle Travnik’te idam edilmiştir. Halk arasında İlhâmî hakkında pek çok menakıbnâme türemiş ve kahraman olarak görülmüştür. Bu menakıbnâmelerden bir tanesi Celalettin Paşa’nın vefatıyla ilgilidir. Hastalıkla ölüm döşeğinde uzun zaman boğuşan paşanın ayakların altında bir perde serdiklerinde ruhunu teslim etmiş. Bunun sebebini İlhâmî’nin kendisine yaptığı şu bedduadan kaynaklandığı inanılmaktadır: “Perdenin üstüne çıkmadıkça, ruhun bedeninden çıkmasın!”.547

İlhamî’nin yaşadığı 1800’lu yıllar Osmanlı İmparatorluğunda iç krizlerin yaşandığı dönemdir. Avrupa güçlerine karşı savaşların kaybedildiği, Sırpların ayaklanmalarının       

544 Bosna Alhamiyado Edebiyatı için bkz. Milan Bogdanović, “Poezija Muslimana u Bosni (Sheich Sefuddin ef.

Kemura und dr Vladimir Corovic: Serbokroatische Dishtungen Bosnischer Moslims aus dem XVII, XVIII und XIX Jahrhundert, 1912)”, Srpski književni glasnik, XXIX, 1912, ss. 72-79; Duro Surmin, “Muslimani književnici”, Savremenik, 1912, s. 324; Dragutin Prohaska, “Pjesme bosanskih Muslimana”, 1912, ss. 507-508; Vladimir Corović, “Muslimani u našoj ranijoj književnosti”, Bosanska Vila, XXVII/1912, sy. 3, s. 33;

Safvetbeg Bašagić, “Bošnjaci i Hercegovci u islamskoj književnosti”, Glasnik Zemaljskog Muzeja, XXIV / 1917, sy. 3, ss. 304-305; İvo Andrić, Die Entwicklung des geistigen Lebens im Bosnien unter der Einwirkung der türkische Herschaft, Graz, 1924; Hasan Rebac, “Počeci književnosti naših muslimana”, Nova Zora, kalendar-almanah za 1925. godinu, Belgrad, ss. 46-48; Alija Nametak, “Naša pismenost u arapskom jeziku”, Večernja Posta, IX/1930, sy. 2661, s. 2; Muhamed Hadžijahić, “Ljubavna poezija muslimanskih pjesnika iz Bosne u prošlim stoljećima na hrvatskom jeziku”, Muslimanska svijest, I/1936, sy. 32, s. 9; Jovan Krčis,

“Udeo muslimana u našoj književnosti”, Kalendar Gajrat za 1939, Sarajevo, 1938, s. 192; Osman Asaf Sokolović, “Dvije-tri sevdalinke pisane arabicom”, Gajret, XVIII/1937, sy. 4, s. 64; Ahmed Mulahalilović,

“Književnici muslimani u našim srednjim školama”, Gajret, XXII/1941, sy. 2, ss. 43-46; Milan Prelog, Povijest Bosne u doba osmanlijske vlade (1739-1878), Sarajevo, 1916, ss. 172-182; David Bogdanović, Pregled književnost hrvatske i srpske, c. I, Zagreb, 1932, s. 390; Mehmed Handžić, “Rad bosanskohercegovačkih muslimana na književnom polju”, Glasnik Islamske vjerske zajednice, c. I/1933, ss.

1-12, c, II/1934, ss. 1-6; Hazim Šabanović, Književnost Muslimana Bosne i Hercegovine na orijentalnim jezicima, Sarajevo, 1973, s.23; Husein Tahmiščić, Poezija Sarajeva, Svjetlost, Sarajevo 1968, ss. 401-403, 570.

545 Muhammed Hevâî Üsküfî hakkında kaynaklarda fazla bilgi bulunmamaktadır. 1601 yılında Donja Tuzla’da doğdu. Öğrenim görmek için İstanbul’a gitti. 1651 yılında vefat etti. En önemli eseri 1631 yılında yazdığı ve IV. Murad’a ithaf ettiği Makbûl-i Ârif’tir. Hevâî’nin, manzum sözlüğünden başka şiirleri de bulunmaktadır.

Bkz. Kerima Filan, “O Jednom "Sporadičnom" Rukopisu na Turskom i Bosanskom Jeziku”, Anali Gazi Husrev Begove biblioteke u Sarajevu, c. XXI-XXII, 2003; Fahri Kaya, Çağdaş Boşnak Edebiyatı Antolojisi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2008.

546 Evlija Čelebi, Putopis, ter. Hazim Šabanović, Sarajevo, Svjetlost, 1967, s. 121.

547 Safvetbeg Bašagić, Kratka uputa u prošlost Bosne i Hercegovine, Sarajevo, 1900, s. 132.

yaşandığı, merkezî hükümetinin zayıfladığı ve derebeylerinin güçlendiği, sınır hudutlarında güvenliğin azaldığı bu dönemdeki olaylar ve hükümetin sert reformları İlhamî’nin şiirilerine konu olmuştur.

Yukarıda detaylı incelendiği gibi İlhamî, yirmi kadar ilahi, kaside ve dini bilgileri içeren İlmihal, Tuhfetü’l-Musallîn ve Zübdetü’l-Hâşi’în ve Dîvân eserlerini yazmıştır.548 Türkçe ve Arapça yanında on bir şiiri Bosna Dili’nde yazarak Bosna edebiyatının gelişmesine katkıda bulundu. İlhamî sadece Bosnaca şiirlerinde değil, Türkçe yazdığı şiirlerde de Bosna ve diline vurgusunu yapmaktan ve milli farklılığı öne sürmekten çekinmemiştir. Tuhfetü’l-musallîn ve Zübdetü’l-hâşi’în adlı eserinde “Bazıları Arap, bazıları yabancı; Bazıları Türk, bazıları ise Bosnalı…” diyerek Bosnalı Müslümanların farklı etnik yapısını vurgulamıştır.549 Birkaç Bosnaca ve Arapça ilahi içeren Dîvân’daki çoğu ilahi Türkçe olarak yazılmıştır.

Arapça dört, Bosnaca on bir ve Türkçe olarak toplam otuz sekiz ilahi bulunmaktadır.550 21 yapraktan oluşan “Kitâb-ı Bosnevî İlmihâl” adlı eserinde ise Allah’ın sıfatlarından, İslam’ın farzlardan, cennet, cehennem, peygamberler ve meleklerden bahsedilmektedir. Ayrıca kadın erkek ilişkileri ve komşuluk gibi sosyal konulara da kısaca değinilmektedir.551 Tuhfetü’l-musallîn ve Zübdetü’l-hâşi’în adlı eseri 1801 yılında yazılmıştır.552 Yaşadığı dönemde Bosna’da kullanılan Türkçe ile yazılan eser, namaz, İslam’ın temel prensipleri ve ahlak ilkeleri gibi konulardan bahsetmektedir. Eser, muhteva ve konuları ele alma biçimi açısından benzer eserlerden ayrılmaktadır. İşlenen konulara manevi boyut da eklenmiş, insan terbiyesini konu alırken ise insan doğası ve psikoloji faktörlerden hareket edilmiştir. Giriş kısmında anlatılmaya başlanan namaz ibadeti, anlamı, amacı ve özellikle namazın manevi boyutu, daha sonraki bölümlerde de anlatılmaktadır. Ona göre, namaz ibadetlerin annesidir, ummu’l-ibâdât’tır. Kitabın ikinci bölümünde namazın faydaları, üçüncü bölümünde ise namazı terkin günah oluşu işlenmektedir. Sonuç bölümünde namaz kılmanın moral kazancı, ruhun esası, Kur’an okumanın adabı gibi konular ele alınmaktadır. Abdulvehhâb İlhamî, şiirlerinde manevi öğretilerinin derinliklerini bir çeşit psikanaliz yaparak basit bir dille aktarmaktadır.

Şiirlerde, dualistik anlayışın yansıdığı monologlarda insan varlığının psikolojik üstünlükleri ortaya çıkmaktadır.

      

548 Mehmed Hadžić, “İlhamija Žepčak-muslimanski pjesnik iz Bosne na hrvatskom jeziku koncem XVIII i početkom XIX vijeka”, Hrvatski dnevnik, 1940, ss. 14-15.

549 Muhamed Hadžijamaković, İlhamija život i djelo Abdulvehhab ibn Abdulvehhab Žepčevi, el-Kalem, Sarajevo, 1991, s. 7.

550 Kasim Dobrača, “Tuhfetul-musallin ve zubdetul-haši'in od Abdulvehhaba Žepčevije Ilhamije”, Anali Gazi Husrev Begove Biblioteke, c. 2-3, Sarajevo, 1974, s. 41.

551 Uğur Gürsü, “Kitâb-ı Bosnevî İlmihâl’de geçen Türkçe Kelime ve Ekler”, Türk Dünyası Araştırmaları, sy.

209, 2014, s. 132.

552 Eserin orijinal vesikası Gazi Hüsrev Bey Kütüphenesinde 4509 numarada bulunmaktadır.

Alhamiyado edebiyatını etkileyen bir başka Nakşbendî yazarı Abdurrahman Sırrî (ö.1847)’nin yazdığı şiirler arasında özellikle Derviş Olmak İstersen,553 Ah Derviş, Aç Gözlerini554 ve Akılla Kuşan555 adlı şiirleri sayılabilir.556 13 kıtalık Derviş Olmak İster İsen adlı şiirde son kıtalardaki nakarat lâ ilâhe illallâh ile bitmektedir. Klasik derviş ilahisi olan bu şiir, Bosna Hersek’teki sûfîler arasında en çok bilinen ve okunan şiir olmuştur. Açıkça anlaşılacağı üzere söz konusu şiir bir sûfî felsefesini yansıtmaktadır.

Ah Derviş, Aç Gözlerini adlı şiiri, 32 kıtalık olup kıtaların son nakaratı Türkçe olarak Tüm dertlere derman Allah olarak biter. Bu şiirde de kalbin önemi, manevi yönleri ve ibadetler konu edinmektedir. Bunlar yanında aşağıdaki gibi faydalı pratik nasihatları da içerir:

Şükür yap kolay iken, Sabırlı ol belâ iken.557

Abdurrahman Sırrî, ilahilerinin büyük çoğunluğunu Türkçe olarak yazmış ve bunlar günümüzde tekkelerde okutulmaktadır. İlahilerinin şekil ve içerik bakımından Türk dinî-tasavvufî halk edebiyatı temsilcilerinden çok farklı olmadığı anlaşılmaktadır. Abdurraman Sırrî’nin ilahilerinin de en önemli özellikleri didaktik ve öğüt verici olmasıdır. İlahilerde en çok işlediği hususlar arasında mürşide ve tekkeye bağlılık, saygı ve sevgidir. Aşağıdaki mısra’

bunu açıkça göstermektedir:

Kim dilerse âşinâluk Hazret-i Allah ile Sohbet itsün sıdk ile ol kavm-i ehlu’l-lah ile

Her kim isti’dâd ile dahil olursa sohbete Mustefîz olur hakîkat feyz ile irşâd ile558

Abdurrahman Sırrî’nin Âşık Yûnus’tan da etkilendiği anlaşılmaktadır. Kadirî tarikatına da mensup olduğu anlaşıldığı ve Abdülkadir Geylanî’ye methiye olarak yazdığı ilahide şöyle seslenmektedir:

Arasalar şimdi tarîk-i Âli Allah       

553 Orijinal: Ako hoćeš derviš biti.

554 Orijinal: Ah dervišu otvor’ oči.

555 Orijinal: U pamet se ti obuj.

556 Muhamed Huković, Alhamijado književnost i njeni stvaraoci, Sarajevo 1986, s. 139.

557 Orijinal: Šukur čini kad je kolaj, sabur čini kad je belaj.

558 Šaćir Sikirić, Pobožne pjesme (ilahije) šejh Abdurrahmana Sirije, El-Hidaje, Sarajevo, 1942, s. 9.

Abdu’l-kâdir gibi bir er bulunmaz Âlemler mürşidi mürid-i velî Allah Abdulkâdir gibi sultan bulunmaz559

Bosna’da sûfilerin toplumsal olaylara kayıtsız kalmadığı görülüyor. Abdurrahman Sırrî de şiirlerinde Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyılda toprakları kaybetmeye başlaması gibi güncel konu ve olayları konu edinmektedir. Münâcât-ı Sırrî Baba olarak bilinen şiirinde konuyu şu şekilde dile getirmektedir:

Gâibu’nun merkadin kuffâr elinden kıl halâs Câmilerinde okunan Kur’an-ı ‘azîm hakiçun

Çalmasun nâkus u çanlar başı üstünde anın Ol Muhammed ummetin gözleri nem hakiçun

Fethini ide muyesser ehl-ı İslâm-e anın Sidk ile nisvân u sibyânin duâsi hakiçun

Şeyh Sırrî rûz u şeb dergâhına eyler niyâz Feth ola cedîd hisârî kılına anda namâz560

Abdurrahman Sırrî ve Abdulvehhâb İlhamî’nin dışında Alhamiyado edebiyatını etkileyen bir başka Bosnalı Nakşbendî temsilcisi İbrahim Smayiç ve yazdığı Elifnica adlı eseridir. Eser, Osmanlı’nın Bosna’dan çekildiği ve uzun yıllar Osmanlı kültürü etkisinden sonra özellikle dil konusunda boşluğa düşüldüğü ve tartışıldığı yıllarda eğitime yeni başlayanlara yönelik Bosna’nın dil gelişimine katkıda bulunmak amacıyla yazılmıştır. Bu eser, Arap harfleriyle Bosnaca yazılmış ilk imla kılavuzu olarak kabul edilmektedir. Temel İslam eğitimine yönelik yazılan Elifnica imla kılavuzu olmaktan öte, pekçok gündelik konusunun dışında doğa, toplum ve tarih konuları da kapsamaktadır. Eserde aynı zamanda eğitici hikâyeler, tavsiyeler ve içinde yaşanan çağın yeni keşiflerinden de bahsedilmektedir.561 Eserde Arapça harflerle Bosnaca okumanın kural ve usullerini anlatmaktadır. Yazar başka

      

559 Sikirić, a.g.m., s. 14.

560 Sikirić, a.g.m., s. 13.

561 İbranović, a.g.e., s. 17.

dillerden kaynak eserlerin tercümesinin öneminden de bahsettiği bu bölümde, sadece sorunları tespit etmekle kalmamış aynı zamanda çözümler de önermiştir.

Boşnak literatüründe İbrahim Smayiç ve kitabının önemli etkileri olmuştur.562 Smayiç dini eğitiminin yerel dilde yapılmasını savunanların ilki olmasının yanı sıra bu alanda ilk eser verenlerden birisidir. Din sadece Arapça, Türkçe ve Farsça eserlerinden öğrenilebilir anlayışının563 hâkim olduğu bir dönemde Smayiç dilde reformlara gitmiş, bu sebeple Boşnak Edebiyatı’nın önemli temsilcilerinden biri sayılmıştır. Dini derslerin ana dilde alınması ve Bosnaca olarak ilk mektep kaynakların yazılması gerektiğini teoride savunan ve pratiğe döken ilk yazarlardandır.564

D. NAKŞBENDÎ TEKKELERİNDE ADÂB-ERKÂN ve MADDİ UNSURLAR