• Sonuç bulunamadı

D- Diğer Halefiyet Teoriler

III- Devletler Hukukunda Halefiyet Sorununu Düzenlemek Üzere Akdedilen Sözleşmeler

2- Devlet Borçları

Devlet borçları, önceki devletin hem devletler hukuku kişilerine olan borçlarını, hem de özel kişilere olan borçlarını içermektedir. Ancak, özel kişilerin durumu devletlerin halefiyetinden genellikle çok fazla etkilenmemektedir. Bu nedenle devlet borçları teriminin uygulanan devletler hukukunda daha dar anlamda kullanılarak, yalnızca selef devletin öteki devletlere, devletlerarası örgütlere ve başka devletler hukuku kişilerine olan borçları biçiminde anlama eğilimi vardır. 1983 Viyana Devletlerin Devlet Malları, Arşivleri ve Borçlarına Ardıl Olma Sözleşmesi de 6. ve 33. maddelerinde devlet borçlarını yukarıda sınırlanan çerçevede tanımlayarak bu yönde bir duruş sergilemiştir.

Devletler hukuku literatüründe genel eğilim selef devletin her türlü kamu organınca yapılan borçlanmaların “devlet borcu” sınıfına girdiğidir. Bu durumda, devlet borçları kapsamına özellikle yerel yönetimlerin borçları ile kamu iktisadi teşebbüslerinin borçlarını da eklemek gerekecektir. Ancak, uygulamada bu anlam biraz daraltılmıştır. Yalnızca devlet yetkilerini kullanan devlet organlarınca doğrudan yapılan borçlanmaları bu terim kapsamına sokma eğilimi daha ağır basmaktadır. Uluslararası Hukuk Komisyonu da, 1983 Viyana Devletlerin Devlet Malları, Arşivleri ve Borçlarına Ardıl Olma Sözleşmesi’ni hazırlarken, ayrı tüzel kişiliğe sahip kamu organlarının borçlarını Sözleşme’nin kapsamı dışında bırakmıştır110. Devlet borçlarının niteliğinin ne olduğu ise yine 1983 Sözleşmesi’nin 33. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre bu terimden her türlü mali yüküm yani parasal borçlar anlaşılmalıdır111.

1983 Viyana Devletlerin Devlet Malları, Arşivleri ve Borçlarına Ardıl Olma Sözleşmesi, devlet borçları konusunda da çeşitli halefiyet durumları için farklı farklı düzenlemelerde bulunmuştur. Sözleşme’nin 37. maddesi “bir toprak parçasının el

109http://untreaty.un.org/ilc/texts/instruments/english/convention/3_3_1983.pdf. (Vienna Convention

on Succession of States in Respect of State Property, Archives and Debts- 1983).

110http://www.untreaty.un.org/texts/getter.asp.

111http://untreaty.un.org/ilc/texts/instruments/english/convention/3_3_1983.pdf. (Vienna Convention

değiştirmesi” ile ortaya çıkan halefiyet halinde devlet borçlarının paylaşımını incelemiştir. Böyle bir halefiyet durumunda Sözleşme, selef devlet ile halef devlet arasında borçların bir antlaşma ile düzenlenmesini öngörmektedir. Ancak eğer taraflar böyle bir antlaşmayı gerçekleştiremiyorlarsa, Sözleşme, selefin borçlarının halefe hakça oranda geçmesini kabul etmektedir112. Sözleşme, bu maddesinde, genel nitelikli borçlarla yerel kaynaklı borçlar arasında açık bir ayrıma gitmemektedir. Bununla birlikte, hakça oranda borçların bölüştürülmesinin kabul edilmesinden sonraki devlete geçen “mallar, haklar ve çıkarların” bu oranın saptanmasında göz önünde tutulmasını öngörmek suretiyle, yerel kaynaklı borçların el değiştiren ülkeye bağlı oldukları oranda sonraki devlete geçeceği de kabul edilmiş olmaktadır.

Yeni bağımsız devlet halefiyetine gelince; hem 1978 Viyana Devletlerin Antlaşmalara Ardıl Olma Sözleşmesi hem de 1983 Viyana Devletlerin Devlet Malları, Arşivleri ve Borçlarına Ardıl Olma Sözleşmesi’nin “yeni bağımsız devlet” konusunda “temiz sayfa” teorisini benimsediği daha önce de defalarca belirtilmişti. Bu doğrultuda 1983 Sözleşmesi 38. maddesinde, yeni bağımsız devlet durumunda, önceki devletin borçlarının sonraki devlete geçmeyeceğini kabul etmektedir. Ancak, taraflar kendi özgür iradeleri ile yapacakları bir antlaşma aracılığıyla somut durumlarına ilişkin kimi koşulları dikkate alarak sonraki devlet ya da devletlerin bir takım borçları yüklenmelerini öngörebileceklerdir113. Bu koşullar borç ya önceki devlet borcunun bu devlet ülkesindeki faaliyetlerine bağlı olarak yapılmışsa ya da borç sonraki devlete geçen haklar, mallar ve çıkarlar ile bağlı ise ortaya çıkmaktadır. Yani, yeni devletin ülkesi ile ilişkili olan ve yeni devlete geçen birtakım mallar ve hakların bir tür karşılığı durumunda bulunan borçların sonraki devlete geçmesi kabul edilmiş olmaktadır. Bu noktada özellikle yatırımlara ilişkin borçlar bu kapsamdadır. Ancak, tarafların özgür iradeleriyle kabul edilmelerine ve yukarıdaki koşulları yerine getirmelerine rağmen, yapılacak antlaşmaların yeni devletin doğal zenginlikleri ve kaynakları üzerindeki sürekli egemenlik hakkını zedelememesi ve temel ekonomik dengelerini tehlikeye sokmaması gerekmektedir. Bu son koşulla, bağımsızlığa kavuşan devletlerin özellikle ekonomik ve siyasal açıdan ağır yükler altına sokulmasının önlenmesi amaçlanmaktadır.

112http://untreaty.un.org/ilc/texts/instruments/english/convention/3_3_1983.pdf. (Vienna Convention

on Succession of States in Respect of State Property, Archives and Debts- 1983).

113http://untreaty.un.org/ilc/texts/instruments/english/convention/3_3_1983.pdf. (Vienna Convention

Sözleşme’nin 39. maddesi iki ya da daha çok devletin birleşerek yeni bir devlet oluşturması durumunu ele almıştır. Bu maddeye göre, böyle bir birleşmeyle oluşan halef devlet, kendisini meydana getiren tüm seleflerinin borçlarını üstlenmelidir. Yine buna benzer bir şekilde bir devletten ayrılmalar olarak yeni devletlerin kurulması durumunda ise, taraflar başka türlü anlaşmamışlarsa, önceki devletlerin borçlarının önceki devlet ile yeni devlet ya da devletler arasında hakça oranda paylaşılması gerekmektedir114. Bu hakça paylaşımda özellikle yeni devletlere geçen mallar, haklar ve çıkarların hesaba katılması gerekecektir. Bu hakça oran arayışı aracılığıyla yine yerel nitelikli borçların da sonraki devletlere geçmesi kabul edilmiş olmaktadır. Sözleşme’nin 40. maddesi bu konuyu düzenlemiştir. Onu takip eden 41. maddede ise bir devletin tamamen parçalanarak yeni devletler ortaya çıkması durumu ele alınmıştır. Bu durumda, eğer taraflar başka türlü anlaşmamışlarsa, önceki devletin borçlarının yeni devletler arasında hakça oranda paylaşılması gerekmektedir115. Burada da, hakça oranın hesaplanmasında yeni devletlerin halefiyet sonucu sahip olduğu mallar, haklar ve çıkarların göz önünde tutulması gerekmektedir.