• Sonuç bulunamadı

Bill Clinton'ın Başkanlık döneminde Kuzey İrlanda, iki ülke arasında sorun konusu oldu ve İngiltere'nin Kuzey İrlanda politikasına karşı muhalefet ortaya çıktı. Clinton ile İngiltere Başbakanı Major dönemi bu bağlamda Thatcher-Reagan dönemi kadar aktif ve yakın geçmemiştir. Özellikle John Major'ın 1992 Başkanlık seçimlerinde belirgin bir şekilde Clinton’a karşı Bush'u desteklemesi ilişkiler açısından önemli bir hata olarak yerini aldı. Bu durumun Clinton'un tavrında ve İrlanda konusundaki etkin politikasında etkisi olmuştur321. Clinton’ın Major karşı olumsuz bir tavrı ya da hoşnutsuzluğu söz konusu değildi. Ancak

319 Renshon, S.A.(1993). The Political psychology of the Gulf War: leaders, publics, and the process of

conflict. University of Pittsburgh Press. s.33

320 Reitan, A. (2003).The Thatcher revolution: Margaret Thatcher, John Major, Tony Blair, and the

transformation of modern Britain, 1979-2001. Rowman & Littlefield, s.89

önceki döneme kıyasla belirgin bir uzaklaşma görüldü. John Major gibi sonrasında Başbakan olan Tony Blair ve İşçi Partisinden milletvekillerinin de 1992 ve 1996 Amerikan Başkanlık seçimlerinde doğrudan ya da dolaylı olarak rolleri vardı. Bu durum özellikle Clinton demokratlarına ve kampanya tarzına olan hayranlıklarından ileri geliyordu ve Amerikan demokratlarla yakın arkadaşlıklar söz konusuydu322. 1997 yılında Clinton’ın danışmanları Blair’in seçim kampanyasına yardımcı olmak için İngiltere’ye gelmişti323. Bu durum aynı şekilde Blair’ın başbakan olup Clinton ile çalışma fırsatı bulduğu döneme de yansıdı. Birlikte iyi geçinmeleri ve yakın çalışma ortamı oluşturmalarının altında ideolojik, mali, sosyal vb. alanlarda ortak bakış açısı ve tarza sahip olmaları yatıyordu. Blair iç politikada da Clinton’ın Amerika’daki kampanyasında kullandığı Üçüncü Yol (Third Way) denilen stratejiyi benimsemişti. Muhafazakâr ile İşçi kutupları arasında bir bakıma orta yolu bulmaya dayanan bu strateji, geleneksel neoliberalizm ve liberal kapitalizmin serbest piyasaya bağlılığı ile demokratik sosyalizmin devlet eli ya da tepeden inme bir sosyalizmden farklı bir büyüme ve girişimciliğe, devletin sosyal adaleti sağlayan yönüne dikkat çekmekteydi324. Görüşleri sadece Cumhuriyetçi ve Thatcher’ın fikirlerinin değil, vergilendirmeye dayalı eski demokrat ya da işçi politikalarının da karşısında duruyordu325,326. Amerika’da bu sosyalist düşünceden uzaklığı nedeniyle Tory327 Tony şeklinde tepkiler almasına rağmen, Amerika’daki İngiliz İşçi Partisine karşı olan olumsuz imajı da düzeltmiştir328. Blair Kuzey İrlanda konusunda da daha uzlaşmacı bir tavır benimsemiş, John Major’ın tersine Amerika’nın sürece dâhil olmasına sıcak bakmıştı ve bu durum da 1998’de Londra, Washington ve Dublin arasında yapılan Good Friday anlaşmasına imkân sağladı329.

İki devlet adamı arasında temel anlaşmazlık Kosova nedeniyle ortaya çıktı. 1999’da tekrar yoğunlaşan olaylar ve Miloseviç karşısında Blair, mutlaka insani müdahalede bulunulması ve ahlaki açıdan eyleme geçilmesi gerektiği kanaatindeydi. Rusya’nın muhalefeti nedeniyle BM Güvenlik Konseyi yetkisi olmadan NATO, 24 Mart’tan 11 Haziran’a kadar Amerika’nın uçakların çoğunu sağladığı kampanyayla Sırbistan’a karşı hava bombardımanına başlamıştır. Amerika’nın yardımına ihtiyaç duyulan kara kuvvetleri tedarik etme konusunda

322 Jones, P. (1997). s. 228

323 Fichtner, J. (2003). The Special Relationship Between Great Britain and the USA - Myth Or Reality. GRIN Verlag. s.21

324 UK Politics; What is the Third Way? 27 Eylül 1999, http://news.bbc.co.uk/2/hi/458626.stm

325 Paton, C.; Blair and the NHS: Resistible Force Blair legacy Blair and the NHS. Meets Moveable Object? Terrance, C. (2009) The Blair Legacy Politics, Policy, Governance, and Foreign Affair. Palgrave Macmillan. s. 109

326 Seldon, A. & Kavanagh. D. (2005).The Blair effect 2001-5. Cambridge. s.17

327 İngiltere’de Muhafazakâr Parti üyeleri için kullanılan bir hitap şekli, Whig and Tory, Encyclopædia Britannica http://www.britannica.com/EBchecked/topic/641802/Whig-and-Tory

328 Jones, P. (1997) s. 228 329 Ellis, S. (2009). s.60

Clinton’ın muhalefetiyle karşılaşan Blair Clinton’ı ikna etmeye çalışmıştır330. Blair özellikle Avrupa açısından, Kosova krizinde ve Miloseviç geri çekilmesi nezdinde rol oynamıştı331.

Tony Blair 10 yıllık Başbakanlık süresiyle, en uzun süre görevde kalan başbakan olmuş, aynı zamanda Muhafazakârlara karşı ezici bir çoğunlukla iktidara gelmişti. Blair, Amerika- İngiltere ilişkilerini gündeminin en üst sırasına koymuş, bu dönemde Anglo-Amerikan ilişkiler dikkate değer yükseliş dönemlerinden birisini yaşamıştı. Clinton ile Tony Blair’ın ilişkilerinin daha iyi olmasına rağmen, ilişkiler en büyük ivmeyi 11 Eylül 2001 El Kaide saldırılarından sonra kazandı. Blair saldırı gerçekleşmesinin akabinde bir konuşma yaparak, bu savaşın Amerika ile terörizm arasında değil, terörizm ile özgür ve demokratik dünya arasında olduğunu söyleyerek İngiltere'nin bu acı günde Amerika ile omuz omuza durduğu vurgulamıştı332. Blair'in Clinton'la olan arkadaşlığı sonrasında Bush’ın daha sert ve saldırgan bakış açısı ve farklı parti politikaları nedeniyle Blair ile Bush arasında uzaklaşma olacağı öngörülmüştü. Bush Başkan seçildiğinde Blair'ın Bush ile ilgili Clinton'dan aldığı tavsiye onunla iyi arkadaşı olmasıydı ve oldu da333. Düşünülenin aksine Camp David’deki ilk buluşmaları resmiyetten uzak geçti ve 11 Eylül’ün üzerine modern politikada görülebilecek en tartışmalı ilişkilerden biri kuruldu334. Bush ayrıca Blair’i Kongre’deki konuşmasına davet etmiş, Amerika ile gösterdiği birlikten dolayı kendisine teşekkür etmişti. Amerika’nın İngiltere’den daha doğru bir dostu yoktur demiş ve Blair’i bir arkadaş olarak çağırmıştı335. Birbirinden farklı politik görüşlere sahip olan bu iki devlet adamını bir araya getiren ise yine ortak amaç ve operasyonlardı. Bu iki devlet adamı “terörle savaş” karşısında çoğu zaman eleştirilen hatta karşı çıkılan güçlü bir duruş sergilemişlerdir.

Tony Blair, Afganistan ve Irak müdahalelerinde Başkan Bush’a koşulsuz destek vermişti ve Amerika’nın yanında operasyona en önde giden ve Amerika’dan sonraki en büyük

330 Paton, C.; Blair and the NHS: Resistible Force Blair legacy Blair and the NHS. Meets Moveable Object? Terrance, C. (2009). s. 109

331 Hinman, B. & Schlesinger, A. Jr.(2006). Modern World Leaders Tony Blair. Infobase, s.79 332 White M. & Wintour P.; Blair calls for world fight against terror. 12 Eylül 2001.

332 White M. & Wintour P.; Blair calls for world fight against terror. 12 Eylül 2001. http://www.guardian.co.uk/politics/2001/sep/12/uk.september11

333 Collins, T. M. (2005). Tony Blair. Twenty-First Century Books. s. 85 334 Frei, M.; Bond forged in ruins of 9/11. 11 Mayıs 2007

http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/politics/6634013.stm

335 “America has no truer friend than Great Britain. Once again, we are joined together in a great cause – so

honored the British Prime Minister (Tony Blair) has crossed an Ocean to show his unity with America. Thank you for coming, friend.” Tucker, S.C. (2010). The Encyclopedia of Middle East Wars: The United States in the Persian Gulf, Afghanistan, and Iraq Conflicts, 1. Cilt, ABC-CLIO. s. 1735; Bush address to

askeri yardımı veren devletti. Irak savaşı sırasındaki İngiliz kamuoyunun336 ve Fransa, Almanya gibi diğer ülkelerin karşı çıkmasına337 rağmen Blair tereddütte bulunmamış ve Bush’ın Irak konusunda ikinci bir BM kararını beklememe kararına katılmıştı338. Blair bir bakıma Avrupalı müttefiklerinin çekincede kaldığı bu durumda İngiltere’nin sahip olduğu Amerika ile Avrupa arasındaki geleneksel köprü rolünü kullanmaya çalışmıştır339. Katı ve kararlı politikalar izleyen Amerika’daki yeni muhafazakârlara göre İngiltere, desteği istenilse de çok da elzem olmayan bir partnerdi. Öyle ki Amerika İngiltere olsa da olmasa da bu operasyonları gerçekleştirecekti ve bunu tek başına yapabilme gücüne sahipti. Ancak sadece bir Amerikan operasyonu olacak bu duruma İngiltere bir anlamda uluslararası maske oldu ve uluslararası toplum karşısında tek taraflılık söylemlerini azalttı. Bu anlamda İngiltere Amerika için vazgeçilmez bir müttefikti340. Bush’un ani ve acele hareket etmesinden korkan Blair Bush’a etkide bulunmaya ve BM’nin desteğini alması ve karar çıkarılması noktasında ikna etmeye çalıştı341. Blair’in rolü elbette büyütülecek bir boyutta değildi. Irak savaşındaki yardımına karşılık İsrail-Filistin sorununun çözümünü de gündeme getirmiş, karşılığında barış için yol haritasından başka bir şey alamamıştı. Ancak BM yolunun denenmesi ve meşruluk kazandırılmaya çalışılması konusunda etkili olduğu söylenebilmektedir342. Bush’un tek taraflı tavrına karşı Blair, vereceği destekten emin olmasına rağmen, diğer ülkelerin rızasının kazanılmasına ve durumu ılımlı hale getirmek adına uğraştı. Hatta Irak'a müdahale söz konusu olduğu zaman, durumu dünyaya anlatan Bush'tan daha iyi bir savunucu olmuştu. İngiltere’nin diğer dönemlerde olduğu gibi Amerika ile anlaşmazlığa düştüğü noktalarda vardı. İki ülkenin savaştan beklentileri bile farklılık gösteriyordu. İngiltere Irak’ın silahsızlandırılması amacını taşırken, Amerika başından beri Saddam’ın ortadan kaldırılmasını ve rejim değişikliğini hedefliyordu343. Ancak Blair temelde Amerika ile olan ilişkilerini yakın ittifaklık düzeyinde tutmaya gayret etmişti ve bunun İngiltere’nin hayati çıkarları için önemli olduğunu düşünüyordu. Bu bağlamda Blair içeride veya dışarıda bütün

336 Oliver, J.; Britons reject Blair support for war with Iraq http://www.dailymail.co.uk/news/article- 131558/Britons-reject-Blair-support-war-Iraq.html

337 EU allies unite against Iraq war, 22 Ocak 2003 http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/2683409.stm,

Opposition to Iraq war widens, 23Ocak 2003, http://news.bbc.co.uk/2/hi/middle_east/2688117.stm

338 Ames, C. & Norton Taylor.; Blair and Bush planned Iraq war without second UN vote, letter shows, 29 Ağustos 2011 http://www.guardian.co.uk/politics/2011/aug/29/tony-blair-iraq-un-resolution

339 Andrews, D. M.(2005). The Atlantic alliance under stress: US-European relations after Iraq. Cambridge University Press. s.175

340 Dobbs, M.; Old Alliance, New Relevance; Blair's Meeting With Bush Evokes Roosevelt-Churchill Decision. The Washington Post. 31 Ocak 2003

341 Assinder, N.; Blair battles "poodle" jibes, 3 Şubat 2003 http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/politics/2721513.stm 342 Whitaker, B.; Poodle power, 17 Şubat 2003

http://www.guardian.co.uk/world/2003/feb/17/worlddispatch.iraq 343 Whitaker, B.; Poodle power, 17 Şubat 2003

destekleri feda etmeye hazırdı. Blair’in önünde İkinci Dünya Savaşı, Falkland, Amerika’nın İngiltere’ye sağladığı nükleer silah örnekleri ve Özel İlişkinin sürdürülmesinin gerekliliği vardı. Ayrıca sadece koşullar olarak değil, daha önce Kosova gibi krizlerin de gösterdiği üzere Blair’in ortaya koyduğu kendi dünya görüşü ve kişiliğine göre de savaştan uzak durulması söz konusu olamazdı344. Amerika için de İngiltere’nin asıl önemini Başkanlık tarihçisi Michael Beschlosse dile getirmişti. “Her iki tarafın da birbirine ihtiyacı vardır. Irak gibi bir örnekte İngiltere’nin karşısında olmak bir Amerikan Başkanı için çok zor. Fransa ve Almanya’nın karşı tarafta olması ayrı bir durum ancak İngiltere’nin karşımızda olması Amerikalılar arasında tereddüt yaratır.” The National Council’in gösterdiğine göre ise Amerikalıların %77’si Irak savaşında İngiltere’nin desteğini gerekli görüyordu345.

Blair’ın Amerika’ya verdiği koşulsuz ve tereddütsüz destek nedeniyle kamuoyunda eleştirilere, kendisine “Bush’un fino köpeği” şeklinde yapılan göndermelere maruz kaldı346. Bush’un Blair’ı G8 zirvesinde ünlü “Yo Blair” ifadesiyle çağırması da bir samimiyet göstergesiydi, ancak Blair'in Bush'tan onay bekleyen yaklaşımı İngiltere için küçük düşürücü oldu347. Ayrıca Amerika’nın İngiltere’nin desteğine çok güvendiği, adeta hazırda bulduğu inancının yerleşmesine yol açtı. Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela, Blair için “Amerika’nın Dışişleri Bakanı” demişti348. Ancak Amerika ile olan bu ilişki Blair döneminin bir başarısı olarak da görülebilir. Blair’in sadakatiyle orta güçteki İngiltere kendisini Irak ile ilgili gelişmelerin ve uluslararası gündemin ortasında buldu ve önemli bir dünya gücü gibi dünya olaylarında etki göstermeye başladı. Bill Clinton da BM 1441’nolu Saddam’a silahsızlanması için fırsat tanıyan kararın çıkarılmasını, BM’yi ve Atlantik ittifakını güçlendirme adına Blair’in bir başarısı olarak görüyordu349. Ancak İngiltere’nin hayati çıkarlarını endekslediği savaşın İngiltere’nin çıkarlarına hizmet ettiği de tartışmalı bir hale geldi. Öncelikle yurt içinde ve dışında BM, Avrupa Birliği ve kamuoyunun iradesi dışında davranarak Blair kredi kaybetmişti350. Ayrıca İngiltere, Avrupa Birliği’nde de güvenilir bir

344 Dyson, S. B.(2007). What Difference Did He Make Tony Blair and British Foreign Policy From. Department of Political Science. University of Connecticut. http://www.rose-hulman.edu/~casey1/BAB- Dyson.pdf

345 Azubuike, S.(2005). The ''Poodle Theory'' and the Anglo-American ''Special Relationship”. International Studies. 2005 42: 123.

346 50% see Blair as Bush's lapdog, 14 Kasım 2002,

http://www.guardian.co.uk/politics/2002/nov/14/foreignpolicy.uk1

Tapper, J.; Proof that Blair is Bush's poodle ... president calls him 'My boy'. 22 Temmuz 2006 http://www.dailymail.co.uk/news/article-397106/Proof-Blair-Bushs-poodle---president-calls-My-boy.html 347 Yo Bush! Blair mocked as US poodle, 18 Temmuz 2006 http://www.chinadaily.com.cn/world/2006-

07/18/content_643832.htm

348 Allport, A(2009). Modern Time Leaders Gordon Brown. Chelsea House Publishing. s. 102 349 Clinton, B.; Trust Tony's judgment, 18 Mart 2003,

http://www.guardian.co.uk/politics/2003/mar/18/foreignpolicy.iraq3 350 Azubuike, S.(2005).

partner olarak görülmüyordu351. Irak’ta yaşanan ölümler, istismarlar ve şiddet olayları gerilim yarattı. Blair’a olan eleştiriler kitle imha silahlarının bulunamaması ve Irak’taki tehlikeyi Eylül 2002 dosyasıyla var olduğundan daha fazla gösterdiği iddialarıyla daha da arttı. Bununla birlikte Amerika ile ilişki ve ortaklık da onun istediği kadar yakın olmadı ve diğer İngiltere Başbakanlarının yaşadığı Avrupa-Amerika ikilemini yaşadı. Amerika ile ittifak devam etmekle birlikte verilen katkı Amerikalılar tarafından büyük ölçüde karşılıksız bırakıldı352.