• Sonuç bulunamadı

4. Echinops orientalis Bitkisinin Sınıflandırılması

3.4. Bitki Ekstraktlarının Kültür Hücreleri Üzerine Etkileri

3.4.3. Bitki Ekstraktlarının Fibroblast Hücreleri Üzerine Etkisi

Echinops orientalis bitkisinden elde edilen metanol, kloroform ve hekzan ekstraktlarının kansersiz hücre hattı olan fibroblast hücresi üzerindeki etkileri pozitif kontrol olarak 24, 48 ve 72 saatlik deney düzenekleri kurularak incelenmiştir.

Ekstraktların hücreler üzerindeki etkisini sayısal olarak ölçmek için MTT testi yapılmış ve hücreler her aşamada morfolojik olarak da değerlendirilmiştir. Ekstraktların hücreler üzerindeki etkisi Tablo 3. 9.’ da özetlenmiştir.

Tablo 3. 9. Ekstraktların Fibroblast hücreleri üzerine etkisi

Metanol Ekstraktı

Tablo 3.9.’ daki değerlere bakıldığında fibroblast hücrelerinin %50’ sini öldüren dozların 24 saatlik etkileşimle 800 µg/ml’ lik metanol (Şekil 5.6.) ve 700 µg/ml’ lik kloroform ekstraktlarının (Şekil 5.7.) olduğu gözlenmiştir. Metanol ekstraktının ise 72 saatlik etkileşimle 1000 µg/ml ve 900 µg/ml’ lik konsantrasyonları hücreleri tamamen öldürmeye yeterli bulunmuştur. Yapılan istatistiksel değerlendirmeler sonucu 24, 48 ve 72 saatlik denemeler arasında önemli bir fark bulunmuştur (p<0,05 ANOVA). Tukey testine (Şekil 3.12.) göre ise metanolün 24 saatlik denemede 1000 µ g/ml, ile 900 µg/ml’lik konsatrasyonları arasında, 48 saatlik denemede 900 µg/ml ile 800 µg/ml ve 700 µg/ml ile 600 µg/ml’ lik konsatrasyonları arasında ve 72 saatlik denemede 1000 µg/ml ile 900 µg/ml’ lik konsatrasyonlar arasında; kloroform ekstraktının 24 saatlik denemede 400 µg/ml ile 300 µg/ml’ lik konsatrasyonlar arasında, 48 saatlik denemede 600 µg/ml, 500 µg/ml ile 400 µg/ml’ lik konsatrasyonlar arasında önemli bir fark olmadığı belirlenmiştir.

Şekil 3.9. Fibroblast hücrelerinin 24 saat sonraki mikroskobik görüntüsü a. MTT uygulamasından önce, b. MTT sonrası formazan kristalleri (x20)

Şekil 3.10. 800 µg/ml’ lik metanol ekstraktı uygulanan fibroblast hücrelerinin 24 saat sonraki mikroskobik görüntüsü a. MTT uygulamasından önce, b.

MTT sonrası formazan kristalleri (x20)

Şekil 3.11. 700 µg/ml’ lik kloroform ekstraktı uygulanan fibroblast hücrelerinin 24 saat sonraki mikroskobik görüntüsü a. MTT uygulamasından önce, b.

MTT sonrası formazan kristalleri (x20)

Şekil 3.12. Fibroblast hücrelerinin Tukey testi sonuçları

Bütün tablolardaki değerler birlikte değerlendirildiğinde metanol ekstrakt konsatrasyonunun, kloroform ve hekzan ekstrakt konsantrasyonlarından fazla olmasına rağmen MCF-7 ve PC-3 hücrelerinin yaşama yüzdesinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Fibroblast hücrelerinde ise tam tersi bir durum söz konusudur. Metanol ekstraktı fibroblast hücrelerini diğer hücreleri etkilediğinden daha fazla etkilemiştir.

Kloroform ve hekzan ekstraktları karşılaştırıldığında ise hekzan ekstraktının çalışılan üç hücre üzerinde de daha ölümcül bir etkiye sahip olduğu görülmektedir.

Ayrıca 24, 48 ve 72 saatlik sonuçlar karşılaştırıldığında hücrelerin ekstraktla etkileşim zamanının artmasıyla birlikte hücre ölümlerinin de arttığı söylenebilir.

Hücrelerin MTT uygulaması öncesi ve sonrası, formazan kristallerinin oluştuğu zaman, yapılan mikroskopik incelemede ise, ekstrakt etkileşimine bağlı olarak hücrelerin morfolojilerinin değiştiği ve daha yuvarlak bir hal aldıkları görülmüştür. Ayrıca metanol ekstraktının diğer ekstraktlara oranla hücre şeklerinin bozulmasında daha az etkili olduğu saptanmıştır.

4. BÖLÜM

TARTIŞMA–SONUÇ VE ÖNERİLER

İnsanların yüzyıllardır kullandıkları ve faydalı olduğunu düşündükleri bitkilerin gerçekten etkili olup olmadıklarını araştırmak, kullanılan sentetik ilaçların toksik etkisi, bakterilerin antibiyotik direnci geliştirmesi ve kanser hücrelerinin ilaçlara dirençlilik gösterebilmesi tıbbi bitkilerin tedavi edici özellikleri üzerindeki araştırmalara yoğunluk kazandırmıştır [15]. Literatürde Echinops cinsi üyelerinin antimikrobiyal ve antikanserojen aktiviteleri üzerine yapılmış çalışmalar sınırlı sayıdadır ve Echinops orientalis türü üzerine yapılmış bir çalışmaya rastlanmamıştır.

Yapılan bu çalışmada, Türkiye’ nin karasal bölgelerinde daha genel yayılışa sahip Echinops orientalis türüne ait örneklerin kök kısmından elde edilen ekstraktların, in vitro antimikrobiyal ve antikanserojen aktivitesi incelenmiştir.

4.1. Ekstraksiyon Verimi

Echinops orientalis örnekleriyle yapılan üç çözücü ekstraksiyon verimi karşılaştırıldığında metanol ekstraksyonu veriminin diğer organik çözücülerden en az 4-10 kat daha fazla olduğu gözlenmiştir. En düşük verim yüzdesi ise % 0.9 ile hekzan ekstraksyonlarında olduğu gözlemlenmiştir. Erdoğan ve ark. yaptıkları çalışmada da Echinops cinsi bitki türleri, aynı çözücülerle ekstrakte etmiş ve en düşük verim hekzanda, en yüksek verim ise metanolde bulmuşlardır. Metanol gibi alkol türevli bileşik, antosiyanin, terpenoid, saponin, tanin, ksantoksilin (xanthoxylline), totarol, kuassinoid, lacton, flavon, fenon ve polifenolleri; kloroform gibi klorlu bileşikler terpenoid ve flavonoidleri [12]; hekzan gibi alkanlar ise yağ asitlerini çözdüğü için,

çalışmamızda çözücülerin uçurulması sonucu elde ettiğimiz ekstrakt verimleri literatürü desteklemektedir.

4.2. Antimikrobiyal Aktivite

Bitki örneklerinin antimikrobiyal etkisini incelemek için disk difüzyon ve minimum inhibitör konsantrasyon testi yapılmıştır. Çalışmalar 14 bakteri ve bir fungus türü üzerinde gerçekleşmiştir. Disk difüzyon testi sonunda elde edilen sonuçlara göre uyglanan ekstraktlara karşı en hassas organizmaların S. epidermidis ve B. cereus olduğu tespit edilmiştir. Bakterilerin ekili olduğu petrilerde de ekstraktların bakterileri öldürdüğünü gösterecek bir zon çapı oluşmamış sadece petri kabındaki diğer bölgelere göre daha şeffaf bir zon çapı oluşmuştur. Bu durum ekstraktların bakteriyositik değil, bakteriyostatik özellik gösterdiği şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca etki gözlenen iki bakteri türü de Gram pozitif özelliktedir. İki bakteri türünün de Gram pozitif olması ekstraktların Gram pozitif bakteriler üzerinde etkili olduğu şeklinde düşünülebilir.

Erdoğan ve ark. [15] E. viscosus ve E. mersinensis türleri üzerinde yaptığı çalışmada örneklerin toprak üstü kısımlarını kullanarak Gram pozitif bakterilere karşı antimikrobiyal bir etki gözlemlemiştir. Hymete ve ark. [58], E. ellenbeckii ve E.

longisetus üzerinde yaptıkları antimikrobiyal çalışmada bitki türlerinin kök, gövde, yaprak, çiçek kısımlarının ayrı olarak metanol ekstrakyonunu yapmışlar ve disk difüzyon denemeleri sonucunda E. ellenbeckii’ nin yaprak E. longisetus’ un ise yaprak ve gövde ekstraktlarının S. aureus ve C. albicans üzerinde etkili olduklarını tespit etmişlerdir. Barbour ve arkadaşları tarafından E. gaiilardoti türü üzerinde yapılan çalışmada [59], bitkiye ait çiçekler kullanılarak Escherichia coli, Proteus sp., Pseudomonas aeruginosa, Shigella dysenteriae, Salmonella enteritidis, Salmonella typhi, Staphylococcus aureus, Streptococcus faecalis, ve Canadida albicans organizmalarına karşı etkili olduğu bulmuşlardır. Çalışmalarda kullanılan ortak mikroorganizlara karşı, bizim çalışmamızda antimkrobiyal bir etki görmememiz bitkinin toprak altı kısımlarının değil, toprak üstü kısımlarının antimikrobiyal bir etki gösterdiği şeklinde yorumlanabilir.

Çalışmada bitkilerin antimikrobiyal aktivitelerinin belirlenmesi amacıyla disk difüzyon yöntemine ek olarak minimum inhibitör konsantrasyon testinde bakterileri öldürmeye yetecek herhangi bir doz bulunamamıştır. Daha önce yapılan çalışmalarda [15] MİK testinde aynı konsantrasyonlarda bakterileri öldürücü bir doz bulunduğu halde bizim çalışmamızda bulunamamasının nedeni yine E. orientalis bitkisinin kök kısımlarının antimikrobiyal bir etkisinin olmadığı şeklinde yorumlanabilir.

Benzer Belgeler