• Sonuç bulunamadı

Bu grup savaşlar her biri birbirinden bağımsız, çeşitli nedenlerden kaynaklanan ve muhtelif zamanlarda, farklı kabileler arasında vuku bulan çatışmalardan oluşur. Kaynaklar ilk ficâr savaşı günlerinde üç önemli mücadeleden bahseder.

1. Bilinen ilk ficâr harbi Kinâne ile Hevâzin kabileleri arasında çıkmıştır. Kinâne kabilesinin Benî Gıfâr kolundan Bedr b. Ma’şer’in Ukâz panayırında öğünerek Arapların en üstün kişisi olduğunu iddia etmesi, aksini söyleyen varsa gelsin ayağıma vursun diyerek ayağını uzatıp meydan okuması üzerine Hevâzin kolunun biri olan Benî Duhman’dan bir kişinin gelerek onu yaralaması üzerine savaş patlak vermiş ve fazla büyümeden yatıştırılmıştır.88

2. Kinâne kabilesine mensup bazı kişilerin, Ukâz panayırı esnasında Benî Âmir b. Sa’saa kabilesine mensup bir kadına sataşmaları sonucu çıkmıştır.89

86 Ebû Abdirrahmân el-Halîl b. Ahmed b. Amr b. Temîm el-Ferâhîdî, Kitâbü’l-Ayn, I-IV, thk.

Abdülhamid Hendâvî, 1. Baskı, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2003, “fcr” md., III, 302.; Cevherî, es-Sıhâh, “fcr” md., s. 872.; İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, “fcr” md., V, 45-47.; Zebîdî, Tâcü’l-Arûs, “fcr” md., XIII, 299-302.

87 Bkz. Veli Kayhan, “Son Zaman Ayarı-I: Yıl, Aylar ve Haram Aylar”, Erciye Üniversitesi İlahiyat

Fakültesi Dergisi Bilimname, sayı: 27, Şubat 2014, s. 51-55.

88 İbnü’l-Esîr Ebü'l-Hasen İzzüddîn Ali b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî, el-Kâmil

fi’t-Târih, I-XI, thk. Ebü’l-Fidâ Abdullah el-Kâdî, 1. Baskı, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1987, I, 467.; Câdelmevlâ ve diğ., Eyyâmü’l-Arab fi’l-Câhiliyye, bsy, el-Mektebetü’l-Asriyye, Beyrut 1961, s. 322.

3. Kinâne ile Hevâzin arasında, Kinâne kabilesinden bir şahsın Benî Nasr kabilesine mensup bir şahsa olan borcunu inkâr ederek ödememesi üzerine çıkmıştır.90

B. İkinci Grup Ficâr Savaşları

Bu savaşlar Kureyş, Kinâne kabileleri ve müttefikleri ile Hevâzin ve taraftarları arasında muhtelif sebeplerden dolayı çıkmıştır. Beş çatışmanın gerçekleştiği bilinmektedir.

Nahle Olayı: Kureyş-Kinâne ile Kays-Aylân ittifakı arasında olmuş ve en

şiddetli olanıdır. Kinâne’den Berrâd b. Kays’ın, Nu’man b. Münzir’in ticaret kervanına himaye verme konusunda tartıştıkları Hevâzin kabilesinin ileri gelenlerinden Urve b. Utbe’yi öldürmesi, onların da Kureyş büyüklerinden birini öldürmek istemeleri savaşın başlamasına neden olmuştur.91 İbnü’l-Esîr (ö. 630/1233)

bu olayın fil vakasından yirmi, Abdülmuttalib’in ölümünden on iki sene sonra meydana geldiğini, ficâr günlerinin en meşhuru ve en büyüğü olduğunu, Arapların haram ayların yasaklarını yok saydıklarını aktarır.92 Bu olay daha sonra çıkacak

savaşların fitilini ateşlemiştir.

Şemta Olayı: Nahle vakasında Benî Âmirliler Kureyşe “bu sene aramızda

olanların rövanşı seneye Ukaz’da olacaktır” demişlerdi. Ertesi sene Ukaz yakınlarında bulunan şemta mevkiinde bir araya geldiler. Savaşa Kureyş, Kinâne’nin tamamı, Ehâbiş ve Benî Esed kabilesinden olanlar iştirak ettiler.93

90 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, I, 467.; Câdelmevlâ ve diğ., Eyyâmü’l-Arab fi’l-Câhiliyye, s. 325. 91 İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, I, 209.; Câdelmevlâ ve diğ., Eyyâmü’l-Arab fi’l-Câhiliyye, s.

326.

92 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, I, 468.

Ablâ’ Olayı: Ukaz panayırı günlerinde Hevâzin ve Kinâne kabilelerin

aralarındaki anlaşmazlığın kızışması üzerine çıkmış, Kinâne’nin mağlubiyetiyle sonuçlanmıştır.94

Ukaz (Şerib) Olayı: Hac mevsiminin ardından Muharrem ayında Kinâne ve

Kays kabileleri arasında şiddetli bir çatışma çıktı ve Kays’ın mağlubiyetiyle sonuçlandı.95

Hurayra Olayı: Kinâne ve Kays arasında gerçekleşen bu savaşta taraflar toplu

olarak, gruplar halinde ve teker teker olmak üzere çarpıştılar. Sonra ölülerini saymak ve kim daha fazla öldürdüyse farkın diyetini karşı tarafa ödemek kaydıyla sulh yaptılar. Sonuçta Kinâne tarafının 20 kişi fazla öldürdüğü anlaşıldı. Karşılıklı rehinlerin serbest bırakılmasıyla anlaşma sağlandı.96

94 Câdelmevlâ ve diğ., Eyyâmü’l-Arab fi’l-Câhiliyye, s. 333. 95 Câdelmevlâ ve diğ., Eyyâmü’l-Arab fi’l-Câhiliyye, s. 334. 96 Câdelmevlâ ve diğ., Eyyâmü’l-Arab fi’l-Câhiliyye, s. 337.

İKİNCİ BÖLÜM

HARAM AYLARIN KUTSAL OLUŞU, HARAM AYLARLA İLGİLİ HÜKÜMLER VE KUTSALLIĞININ DELİLLERİ

Cahiliye Dönemi Arapları haram aylara saygıyı atalarından kalma bir gelenek olarak devam ettirmişlerdir. İslâm ise Kur’an’da açık olarak ifade edildiği gibi, bu ayları bir topluluğa veya herhangi bir coğrafî mekâna mahsus bir uygulama olarak değerlendirmemiştir. Aksine ilk yaratılış anında Yüce Yaratıcı tarafından malum dört ay kutsal olarak tayin ve tespit edilerek bunun evrensel bir kanun olduğu ilan edilmiştir. “Güneş ve ay bir hesap iledir”97 âyetinde de ifade edildiği gibi, her şeyin

ve zamanın tek sahibi olan Allah Teâlâ, zamanla ilgili nizamı yaratmış ve kullarından bu düzeni bozmamalarını istemiştir. Dünya var olduğu müddetçe bu sistemi korumak ve Allah’ın yarattığı düzende tasarrufta bulunmaktan kaçınmak insanlar üzerine bir yükümlülüktür.

I. Haram Ayların Anlamı ve Tarihi Arka Planı

Bu kısımda “haram aylar” tamlamasının ifade ettiği anlam, Kur’an’da kullanılış biçimleri, ulaşılabilen kaynaklarda ifade edildiği kadarıyla, İslâm öncesi dönemde bu aylara yüklenen anlam ve var olan uygulamalar üzerinde durulacaktır. Bu ayların kutsal oluşunun altında yatan sebeplerle ilgili değerlendirmelere değinilecektir. Gerek günlük yaşam gerekse dinî hayat açısından, İslâm dini ve Müslümanlar için bu ayların önemi üzerinde durulacaktır.