• Sonuç bulunamadı

Ay yılının esas alındığı kültürlerde güneş yılı ile kamerî yıl arasındaki zaman farkını ortadan kaldırmak için kamerî takvime ay veya gün ilave etme geleneğinin varlığı bilinmektedir.

Bu uygulama Babil ve benzeri astronomi biliminden haberdar olan medeniyetler tarafından astrolojik69 bir hesaplama olarak tatbik edilmiştir.70 Astronomi bilimine sahip olmayan ilk dönem Araplarının nesîye başvurmalarında zaman ayarlama amacının söz konusu olmadığı söylenebilir.71

Yahudilerin bazı dinî uygulamaların etkisinden kurtulmak için nesî (kebs) yoluna başvurmaları, Birunî’nin Arapların bu usûlü Yahudilerden aldıkları yönündeki nakli ile birlikte dikkate alındığında, Arapların da benzer şekilde menfaat uğruna bazı dinî konularda hile yapma teşebbüsleri sonucu bu yola başvurduklarını düşündürmektedir.72

69 Bilindiği kadarıyla gök cisimlerini astrolojik yöntemlerle inceleyen ilk medeniyet Sümerlerdir.

Babilliler de gök cisimlerin hareketlerini inceleyip kayıt altına almışlardır. Babilliler milattan 1500 sene önce takvim oluşturmuşlardır. Zamanın hesaplanmasında ay ve güneşin hareketlerini birlikte kullanmışlardır. Sene 12 aya bölünmüş ve ay başları ayın hareketine göre belirlenmiştir. Güneş yılı ile ay yılı arasındaki farkı ortadan kaldırmak için belirli dönemlerde zamana ilave yapmışlardır. Bkz. Casnazânî ve diğ., “Hz. Peygamber Devri Kronolojisinin Miladî Karşılığı ile İlgili Bir Araştırma”, s. 150.

70 Casnazânî ve diğ., “Hz. Peygamber Devri Kronolojisinin Miladî Karşılığı ile İlgili Bir Araştırma”,

s. 150.

71 Casnazânî ve diğ., “Hz. Peygamber Devri Kronolojisinin Miladî Karşılığı ile İlgili Bir Araştırma”,

s. 151.

Her ne kadar Birunî’nin tespitini doğru görmeyip, nesîyi uygulama metodu açısından Hammurabi formülüne daha uygun olduğunu söylese de73 Hamidullah’ın,

nesî işinin başlangıçta Mekke’ye dinî düşüncelerle getirildiğini, böylece Hac mevsiminin herkesin iştirak edebileceği bir mevsime sabitlenmesinin amaçlandığını söylemesi74 Arapların nesîye başvurmalarında çıkar-din çatışmasının etkili olduğu tezini destekler niteliktedir. Kaynaklar Arapların iki temel sebepten dolayı nesî uygulamasına başvurduklarını bildirir.

1. Ticârî Kaygılar

Çöl şartlarının hâkim olduğu Mekke topraklarında Arapların yaşamlarını sürdürebilmeleri büyük ölçüde ticarete bağlıdır. Ticarî faaliyetlerle Hac ibadetinin sıkı bir münasebeti vardır. Yılın her mevsiminde Arap coğrafyasının farklı yerlerinde devam eden ticaret fuarları (panayırlar) hac mevsiminin gelmesiyle, merkeze doğru yaklaşmakta ve nihayet Zilkâde ve Zilhicce aylarında düzenlenen, yılın en büyük panayırlarıyla Mekke’de final yapılmaktadır.75 Bu önemli ticarî hareketlilikte

73 Hamidullah, “Hicrî Takvim ve Tarihî Arkaplanı”, s. 672. 74 Hamidullah, İslâm Peygamberi, II, 710.

75 İslâm’dan önce Arabistan’da düzenlenen fuarlar hakkından bilgi veren İbn Kelbî’nin aktardığına

göre yıl boyunca düzenlenen fuarlar şunlardır: 1- Dûmetü’l-Cendel Panayırı: Rebîu’l-Evvel ayının ilk günü başlar, ayın ortasına kadar sürer. Suriye ile Hicaz arasında bulunan ve aynı isimle anılan yerde düzenlenir. 2- Muşakkar Panayırı: Cemâziyelâhir’in ilk günü başlayıp ay sonuna kadar süren fuar, Dûmetü’l-Cendel’den üç ay sonra düzenlenir. İran ticari emtialarıyla meşhurdur. 3- Suhar Panayırı: Receb ayının 25’inde başlayıp ay sonuna kadar devam eden fuar Umman’da, deniz kıyısındaki Suhar mevkiinde düzenlenir. 4- Debâ Panayırı: Receb ayının son günü başlayan fuar Umman sahilinden Hindistan’a açılan bir sahil kenti olan Debâ’da düzenlenir. 5- Şıhr Panayırı: Şaban ayının ortasında, Güney Arabistan’da, Hint Okyanusu kıyısında yer alan Mehre’de kurulur. 6- Aden Panayırı: Ramazan ayının 1’i ile 10’u arasında, Hint Okyanusu’nun kıyısında, Güney Yemen’de bir liman kenti olan Aden’de kurulur. 7- Sana Panayırı: Ramazan ayının 15’inden sonuna kadar, Güney Arabistan’ın San’a kentinde kurulan bir fuardır. 8- Râbiye Panayırı: Zilkâde ayında Güney Arabistan’da, Hadramevt mevkiinde kurulur. 9- Ukaz Panayırı: Ukaz Panayırı, Zilkâde’nin başında kurulup 20 gün süren panayır, Arabistan Yarımadasının Hicaz bölgesinde, Mekke’nin güney doğusunda, hac bölgesi olan Mina’nın kuzeyinde Nahle ile Tâif arasında kurulur. 10- Mecenne Panayırı: Zilhicce’nin 1’i ile 8’i arasında, Mekke’nin güneyinde, Mekke’ye 12 mil uzaklıktaki Merruzzahran’da kurulur. 11- Zülmecaz Panayırı: Zilhicce’nin başında, Arafat’a yakın bir bölgede kurulur. 12- Natat Panayırı: Muharrem’in 10’u ile 30’u arasında, Hayber yerleşim merkezindeki Natat bölgesinde kurulur. 13- Hacer Panayırı: Muharrem ayının 10’u ile 30’u arasında, Orta Arabistan bölgesindeki Yemame’de kurulur. Daha geniş bilgi için bkz. İbn Habîb, el-Muhabber, s. 263.; Ebû Ali Ahmed b. Muhammed b. El-Hasen el- Merzûkî, el-Ezmine ve’l-Emkine, thk. Halil el-Mansûr, 1. Baskı, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1996, s. 382-388.; Hamidullah, İslâm Peygamberi, II, 789.; Murat Sarıcık, “Cahiliye Döneminde Arap

maksimum faydanın (kâr) elde edilebilmesi, katılımcı sayısının en üst düzeyde sağlanabilmesiyle mümkündür. Panayırlara iştirak edenlerin sayısının artırılması ve daha çok gelir elde edilmesi çabası, o günün Araplarını yeni çareler aramaya itmiştir.

Hac ibadetinin zamanının kamerî takvime göre belirlenmesi, hac ayının (Zilkâde) yerinin her sene değişmesine neden olmaktadır. Yaz aylarında seyehatin çok meşakkatli olması, bazı mevsimlerde ürünlerde yaşanan azlık gibi nedenlerle hac ayının bu zamanlara denk geldiği yıllarda katılımcı sayısının ciddi oranda düşmesi büyük bir ticarî kayba yol açar.

Maddî çıkarlarının peşine düşen Araplar, nesî yoluna başvurarak bazen hac zamanını belli bir mevsimde sabit tutmak, bazen istedikleri yere ertelemek suretiyle zamanda hile yapmışlar, Allah’ın yarattığı sistemde oynama yaparak Hz. İbrahim’den beri devam eden ve çok önemli bir ibadet olan haccın yapılma zamanını değiştirmişlerdir.76

2. Haram Ayların Yasaklarından Kurtulma Çabası

Savaş, gasp, yağma, kısas ve kan davası gütme gibi, Arapların günlük yaşamlarında her zaman yüz yüze oldukları olguların yasak olması, haram ayların sosyal yaşama etkisi bakımından çok önemli bir özelliğidir. Bir taraftan bu yasaklara uyma geleneğinin sürdürülmesi çabası, diğer taraftan hayat şartlarının zaman zaman söz konusu yasakları ihlal etmeye zorlaması, Cahiliye Dönemi Araplarının birtakım hileli yollara başvurmalarına neden olmuştur.

İbn Habîb’e (ö. 245/860) göre, Arapların gelir kaynakları arasında, savaşlardan ve baskınlardan elde ettikleri ganimetler önemli bir yer teşkil etmektedir. Peş peşe gelen üç haram ay süresince bu gelirden mahrum olmaları işlerine gelmemiş ve nesî uygulamasına başvurmuşlardır. Onun ifadesine göre, Arap kabilelerinden biri Muharrem ayında savaş yapmak istediğinde Kalammas’a gelerek, o senenin

Yarımadası Panayırları”, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, yıl: 2013/2, sayı:

31, s. 115-129.

Muharrem ayını ertelemesini ister. Kalammas da senenin diğer aylarını etkilemeyecek şekilde gerekli hesaplamaları yaparak, Safer ayını öne aldığını ve Muharrem’i ertelediğini ilan eder. Böylece o yılın Muharrem ayının gerçek yerini ertelemek suretiyle helal kılmış olur.77

İbn Habîb’in söylediklerine benzer bilgileri aktaran Şükrî Âlûsî’nin anlattığına göre, Araplardan herhangi bir kabile Muharrem ayında savaş yapmak istediklerinde onu yerini Safer ayıyla değiştirirler, işlerinin (savaş) bitmediği durumlarda Safer’i de helal sayarak onun haramlığını Rebiulevvel’e ertelerler, menfaatlarına göre erteleme devam eder. Haram aylarının yerlerine dikkat etmeyerek sadece sayısını dikkate alırlar. Böylece hem haram ayın yasağından kurtuldukarını hem de kutsiyetini ihlal etmeyerek dört haram ayı koruduklarını düşünürler.78