• Sonuç bulunamadı

2.1.5. Örgütsel Etik İklimin Boyutları

2.1.5.1. Analiz Odakları Boyutu

2.1.5.1.1. Bireysel Odak

Bireysel odak, karar verme sürecinde, bireyin kendisini referans olarak almasını ifade etmekte (Rasmussen vd., 2003: 86), kendi etik anlayışıyla ilgili bir rol olarak tanımlanmaktadır. Kararlar, bireyin değerleri ve ahlaki inançlarına dayalı olarak verilmektedir. Etik sorunlar, “düşündüğüm şey doğru mudur?” sorusu karara bağlanarak cevaplandırılmaktadır (Barnett ve Vaicys, 2000: 351; Weber ve Seger, 2002: 72).

2.1.5.1.2. Örgütsel Odak

Örgütsel odak, “Bizim düşündüğümüz şey doğru mudur?” sorusunu sormakta ve örgütteki diğer bireylerin sorunları ele alma şekilleri, karar almaya temel oluşturmaktadır. Kararlar, iş arkadaşlarından, takım üyelerinden ya da örgüt tarafından tanımlanmış politika ve prosedürlerden etkilenebilmektedir (Weber ve Seger, 2002: 72).

2.1.5.1.3. Evrensel Odak

Evrensel odak, mesleki örgütler ya da kanunlar bütününden oluşan örgüt dışındaki gruplara odaklanmaktadır. Karar alıcılar, evrensel etik standartlar için bu dış grupları referans olarak almakta ve “Onların düşündükleri doğru mudur?” sorusunu sormaktadırlar (Weber ve Seger, 2002: 72).

Evrensel analiz odağı boyutu, grup ve örgütün ötesine yayılmaktadır. Bu düzeyde davranış, örgüt içerisine etki edebilecek güce sahip, dışsal normatif sistemler tarafından şekillendirilmektedir. Bu normatif sistemler, örgüte özgü davranış normlarının aksine, mesleki etik kodlar gibi kurallar bütününden oluşabilmekte ve örgüt tarafından benimsenerek sürdürülmektedir (Agarwal ve Malloy, 1999: 4).

2.1.5.2. Etik Ölçüt Boyutu

Etik ölçüt boyutu; detaylarda karmaşık ve çapraşık olmakla birlikte, genellikle ahlak felsefesinin üç temel teorisi olan egoizm, yardımseverlik ve ilkelilik altında ele alınmaktadır. Bu teoriler, etik muhakemede kullanılan temel ölçütler (sırasıyla bireysel çıkarların maksimize edilmesi, ortak çıkarların maksimize edilmesi ve ilkelere bağlı kalmak) açısından birbirinden ayrılmaktadır. Ahlaki gelişimin psikolojik teorileri, bireylerin etik muhakeme yaparken, yukarıda adı geçen benzer ölçütleri kullandıklarını öne sürmektedir. Kohlberg’in altı gelişim aşamasının temelinde de bu üç etik teori

Tablo 2.4: Bireysel Etik ve Örgütsel Etik Karşılaştırılması

Kohlberg’in Sınıflandırması (Bireysel)

Etik Teoriler

(Örgütsel) Victor ve Cullen’ın Etik İklim Tipleri

Geleneksel Öncesi

Aşama 1 - 2

Egoizm Araççılık

Geleneksel

Aşama 3 - 4 Yardımseverlik (Faydacılık Teorisi) Önemseme (Başkalarının İyiliğini Gözetme) Geleneksel Sonrası Aşama 5 - 6 İlkelilik (Deontolojik Teori) Bağımsızlık Kurallar Kanunlar ve Kodlar

Kaynak: Ambrose vd., 2008: 324-325; Sims ve Kroeck, 1994: 941.

Tablo 2.3’te görüleceği üzere, Kohlberg’in ahlaki gelişim aşamaları sınıflandırmasında (bireysel etikte); geleneksel öncesi seviye, Victor ve Cullen’ın etik ölçütler sınıflandırması (etik teorileri) bakımından egoizme karşılık gelmektedir. Uygulamada ise Victor ve Cullen’ın araçsal iklim tipi (araççılık) ile ilişkilendirilmektedir. Benzer şekilde, geleneksel seviye yardımseverlik ölçütü ile; geleneksel sonrası seviye ise ilkelilik ölçütü ile birlikte değerlendirilmektedir (Ambrose vd., 2008: 325; Sims ve Kroeck, 1994; Victor ve Cullen, 1988: 104-105).

Etik ölçüt boyutu yukarıda bahsedildiği üzere, örgütsel karar verme sürecinde esas alınan üç temel etik ölçüt olan egoizm, yardımseverlik (faydacılık) ve ilkeliliği (deontoloji) temsil etmektedir. Bu etik ölçütler, bu çalışmada bireysel ahlak felsefeleri başlığı altında teleolojik ve deontolojik etik teorileri olarak sınıflandırılmaktadır. Egoizm ve yardımseverlik boyutu, teleolojik teori içerisinde incelenmektedir. Teleoloji kendi içerisinde, egoizm ve faydacılık olarak iki kategoriye ayrılmaktadır. Yardımseverlik boyutu, teleolojik etik teorisinde faydacılığa karşılık gelmektedir. İlkelilik ise deontolojik etik teorisini yansıtmakta; kanunlara, kurallara ve ilkelere göre hareket eden, ilkeli bir etik iklim tipine işaret etmektedir.

Bireysel etik muhakeme konusunda çalışan Kohlberg, Gillian, Haan, Aerts ve Cooper gibi araştırmacılar, etik muhakeme türlerinin birbirlerinden oldukça

farklı olduğunu iddia etmektedirler. Yardımsever bireyler, kanunlardan ve kurallardan daha az haberdar olmaya, örgütsel kurallara ve ilkelere daha az bağlı kalmaya eğilimlidirler. Tersine, ilkeli bireyler başkalarını ilgilendiren sorunlar konusunda daha az duyarlılık gösterme eğilimindedirler. Durum böyle olunca, örgütlerde birbirinden oldukça farklı etik iklim tipleri olabileceği de muhtemeldir. Örgütler ya da örgüt içi alt gruplar yardımsever, ilkeli ya da egoist olabilmektedirler. Victor ve Cullen (1987), bir örgüt ya da grupta daha çok baskın bir iklim tipi olduğunu bulmuş olsa da örgütler tek etik iklim tipine sahip değildirler (Victor ve Cullen, 1988: 105). Etik ölçüt açısından örgütler egoist, yardımsever ve ilkeli etik iklimlere sahip olabilmektedir. Aşağıda bu etik iklim tipleri açıklanmaya çalışılacaktır.

2.1.5.2.1. Egoist İklimler

Ahlak felsefesi bağlamında egoizm, bireysel çıkarlara uygun olan davranışların ahlaki olduğunu iddia etmektedir. Bireysel çıkarlar, sağlık, zevk, güç, zenginlik, mutluluk ya da bireyin beklentilerini ve çıkarlarını artıracak diğer ölçütler olarak tanımlanabilmektedir. Egoizm, etik ikilemlerin, bireyin kendisine en fazla neyin fayda sağlayacağına ilişkin sübjektif değerlendirmelerine dayalı olarak ele alınması gerektiğini öne sürmektedir. Analiz odakları boyutuna bağlı olarak, egoist bir iklim içerisinde etik karar verme süreci, bireyin kendi bireysel çıkarları, örgütsel çıkarlar ya da toplumsal çıkarlar (verimlilik) temelinde gerçekleşecektir (Barnett ve Vaicys, 2000: 353).

Egoizm tarafından karakterize edilmiş bir iklim, örgüt üyelerinin örgütün iyiliğini, mesleki ilkeleri ve hatta kanunları bile hiçe sayarak, kendi bireysel çıkarları doğrultusunda karar vermesine yönlendirebilecektir. Çünkü, böyle bir iklimde ya faydacılık ilkeleri açık bir şekilde ifade edilmemiştir ya da politikaların ve prosedürlerin uygulanmasında ilkeler veya başarısızlık ölçütleri bulunmamaktadır (Barnett ve Vaicys, 2000: 353-354).

Victor ve Cullen (1987)’e göre, egoizm boyutu ile bireysel analiz odağı boyutunun kesişiminden ortaya çıkan bireysel çıkar hücresi, bireyin öncelikle kendi çıkarlarını gözettiği bir iklim tipini göstermektedir. Böyle bir iklim tipinde etik kararlar, bireysel çıkarlar doğrultusunda verilmektedir. Örneğin, bireyin maaşını artıracak ya da ona promosyon sağlayacak her türlü karar, birey açısından etik olarak kabul edilmektedir. Örgüt çıkarı hücresi, örgüte yarar sağlayacak ve örgüt çıkarlarını maksimize edecek kararlar üzerine odaklanmaktadır. Pazar payını ya da yatırımların getirisini artıracak örgütsel çıkarları destekleyen her türlü karar etik kabul edilmektedir. Son olarak egoist iklimlerden verimlilik etik iklimi ise kaynakların akıllıca kullanılmasına, kaynakların israf edilmemesine, kısaca verimliliğe büyük öncelik veren kararları etik kabul etmektedir.

Özetle, egoizm ölçütünü temel alan iklimlerde esas olan çıkarlardır. Çıkarları maksimize etmeyen ya da kayıpları minimize etmeyen hiçbir şeye egoist iklimlerde itibar edilmemektedir.

2.1.5.2.2. Yardımsever İklimler

Victor ve Cullen (1987)’e göre yardımseverlik, başkaları için endişelenmek, başkalarını gözetmek temeline dayanmaktadır. Yardımseverlik iklimi, bireyin kendisinin ve önem verdiği diğer bireylerin çıkarlarının maksimize edilmesine vurgu yapmaktadır. Yardımseverlik ikliminin hâkim olduğu bir örgütte, bireyler karar verme sürecinde yardımseverlik ölçütünü temel almakta ve karardan etkilenecek bütün bireyleri ya da grupları göz önünde bulundurmaktadırlar. Bireyler, karar seçenekleri arasından en uygun seçimi belirlerken, kendi ihtiyaçları tam tatmin edilmese bile, karardan etkilenecek herkesin ihtiyacını en çok karşılayan seçeneğe odaklanmaktadırlar (Weber ve Seger, 2002: 73).

Yardımsever bir etik iklimde, örgüt üyelerinin örgüt içinde ya da dışındaki bireylerin refahını düşünmesi beklenebilecektir. İşbirliği, karşılıklı bireysel çekim, görevlerle ilgili olumlu duygular gibi iyiliksever bir iklime özgün karakteristik özellikler, örgüt üyeleri arasında duygusal yönden olumlu bir

hava oluşturabilecektir. Örgüt içindeki bu olumlu duygular, sonuçta örgüt üyelerinin davranışlarına da yansıyabilecektir. Örgüt üyeleri, örgütün itibarını artırmak, örgüt hakkında çevreye iyi bilgiler yaymak ve hatta örgütün faaliyetlerini düzgün bir şekilde yürütmesine engel olabilecek tehditlere karşı örgütü korumak gibi yüksek düzeyde bağlılık içeren davranışlar gösterebilecektir. Örgüt üyelerinin birbirlerine karşı daha duyarlı ve birbirlerine yardım etmek için daha istekli oldukları bir etik iklim tipi olan yardımsever iklimlerde, kuşkusuz örgüt üyeleri arasında bağlılık duygusu yüksek olabilecektir (Cullen vd., 2003: 130).

Victor ve Cullen (1987), yardımsever iklimleri faydacılık teorisi bağlamında incelemektedirler. Faydacılık teorisi, örgüt içindeki bireylerin birbirleriyle ve örgütün dışarıyla olan ilişkilerinde, yardımlaşmanın ve iyiliğin önemini vurgulamaktadır. Örgüt üyelerinin kendi çıkarlarından çok diğerlerinin çıkarlarını gözetmeleri gerektiği düşüncesi, yardımseverlik ölçütünün hâkim olduğu etik iklimleri, egoizm ölçütünün hâkim olduğu etik iklimlerden ayırmaktadır. Örgüt üyeleri, örgütteki konumlarına bakmaksızın, örgüt içindeki diğer bireylere değer veriyorlarsa, arkadaşlık ikliminin varlığı söz konusu olmaktadır. Takım çıkarı iklimi, örgüt üyelerinin birbirlerine bağlılığına vurgu yapmaktadır. Sosyal sorumluluk ikliminde ise örgütler yaptıkları faaliyetlerden elde edecekleri çıktılar için çevrelerini de göz önünde bulundurmaktadırlar.

2.1.5.2.3. İlkeli İklimler

İlkelilik boyutu, diğer etik iklimlerde olduğu gibi başkalarının ihtiyaçları üzerine odaklanmakta, sonuçlarına bakılmaksızın, doğru olan şeyin yapılmasına işaret etmektedir. İlkelilik ölçütünü kullanan bireyler, en doğru kararı vermek adına kurallara ve düzenlemelere göre hareket etmeleri gerektiğine inanmaktadırlar (Weber ve Seger, 2002: 73). İlkeli etik iklimler, örgüt içinde kuralcı bir ortamın varlığını öne süren; kurallar, kanunlar ve standartların

iklimde, etik bir ikilemle karşılaşıldığında, örgüt ya da grup normları, bireylerin kurallara ve kodlara bağlı kalarak karar vermesi gerektiğini öne sürmektedir.

İlkeli iklimin kaynağı eğer bireyin kendi ahlaki sorgulamasına dayanarak, içsel bir şekilde ortaya çıkıyorsa, ilkeli birey etik iklimi yani bağımsızlık etik iklimi söz konusu olacaktır. Eğer, örgütsel kodlara dayanarak, dışsal bir şekilde ortaya çıkıyorsa, ilkeli örgüt boyutu yani örgüt kuralları ve yöntemlerinin hakim olduğu etik iklim tipi söz konusu olacaktır. Eğer, kutsal kitaplar ya da kanunlar gibi daha geniş dışsal kuralları ve yöntemleri benimseyen bir iklim tipinin varlığı söz konusu ise ilkeli-evrensel bir etik iklim tipi ortaya çıkacaktır. Evrensel ilkelere sahip bu etik iklimler, kanunlara ve kodlara göre hareket edeceklerdir (Cullen vd., 2003: 131; Victor ve Cullen, 1988: 107).