• Sonuç bulunamadı

5. TARTIŞMA

5.1. Bireylere Ait Genel Bilgilerin Değerlendirilmesi

YBMD grupta 65 yaş üzeri birey yüzdesi %81.4, kontrol grupta %43.5 dir. Yaş ortalamaları ise YBMD grupta 71.56±8.33, kontrol grupta 64.10±9.31 dir. Bundan dolayı, YBMD tanısı olan grup ve kontrol grup arasında yaş grupları ve yaş ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.05). Gruplar yaş yönünden yakın seçilmeye çalışılsada, hastane çalışma düzeni nedeniyle, çalışmaya katılan hekimlerin hastalarına farklı zamanlarda ve farklı birimlerde ulaşılmıştır. YBMD gruba çoğunlukla, ileri yaşların daha sık karşılaşıldığı ve poliklinik olduğu için bireylerin genel sağlık durumlarının daha iyi olduğu retina biriminden, kontrol gruba ise farklı yaşlarda bireylerin bulunduğu ve genel sağlık durumunun iyi olan bireylerin daha az olduğu yatan hasta servisi bölümünden ulaşılmıştır. Bu durum kontrol grubu içinde, ileri yaşlarda olup hastaneye yatış sebebi ile iletişim kurulabilme durumda sıkıntı olmayan bireylere ulaşma konusunda güçlüklere neden olmuştur.

YBMD grup ve kontrol grup arasında medeni durum, meslek, yaşanılan kişi/kişiler ve eğitim açısından istatsitiksel olarak anlamlı farklılık bulunurken (p<0.05) Bu durumun yaş ortalaması farklılığından dolayı görüldüğü

düşünülmektedir. Yaşlılardaki azalan fiziksel işlevlilik nedeniyle bireylerin beraber yaşadıkları birilerinin olup olmaması beslenme durumunu etkileyebilmektedir (94). YBMD grupta okuryazar olan veya olmayan (ilkokul altı eğitim seviyesi) bireylerin sıklığı %47.4, kontrol grupta ise %20.3 dür. Bu durumun yaş ortalamasındaki farklılık nedeniyle, Türkiye’deki yıllara göre kadınların eğitim seviyesindeki artış verilerine uyumlu olması beklenen bir durumdur (95).

Sigara kullanma durumu bu çalışmada beklenenin aksine, kontrol grupta YBMD gruptan daha fazladır ve bu fark istatisiksel olarak anlamlıdır (p<0.05) (Tablo 4.1.2). Günlük tüketilen sigara miktarı ve sigara tüketme yılı ise cevaplardaki net olmayan bazı verilerden dolayı analize dahil edilmemiştir. Diğer çalışmalara kıyasla çalışmadaki birey sayısının az olması ve dolayısıyla sigara içen birey sayısının az

olması, sigara kullanım durumunun diğer faktörlerden bağımsız

değerlendirilmemesinin bu duruma etki etmiş olabileceği düşünülmektedir.

Yapılan çalışmalarda genel olarak sigara kullanma durumunun YBMD için önemli bir risk faktörü olduğu gösterilirken (13, 96, 97)kiminde ise ileri evre YBMD insidansının bir ilişkisi olmadığı belirtilmiştir (98).

İki uzunlamasına kohort verilerinden, 4819 katılımcıda yapılan bir çalışmada sigara kullanımı yaş ve cinsiyet düzeltildikten sonra, 5 yıllık riskle ilişkilendirilememekle beraber inflamasyon belirteçleri, HDL olmayan kolesterol düzeyi, eğitim düzeyi, ilaç kullanımı ve multivitamin kullanımı gibi potansiyel YBMD risk faktörleri düzeltildikten sonraki modelde istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Rölatif risk (RR)=0.40; % 95 güven aralığı (CI):0.28-0.57) (99).

AREDS raporlarının birinde sigara kullanan bireylerin ileri evre YBMD için daha yüksek bir progresyon riskine sahip oldukları ve 10 paket/yıl veya daha yüksek sigara içenler için, ileri evre YBMD için odds oranı (OR) 1.55 olarak belirtilmiştir (100).

Khan ve ark. (97) yaptığı çalışmada ise mevcut sigara içenler ve önceden sigara içenlerle sigara içmeyen bireyler arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunamazken, YBMD ile paket/yıl arasında güçlü bir ilişki bulunmuştur (p< 0.05).

Bu çalışmada, YBMD grup ve kontrol grup arasında alkol tüketiminde yönünden istatisitksel olarak anlamlı bir fark yoktur (p>0.05) (Tablo 4.1.2). Literatürdeki çelişkili sonuçlara ilaveten alkol tüketen birey sıklığının YBMD grup ve kontrol grubunun ikisinde de düşük olmasının, sonuca etki etmiş olabileceği de düşünülmektedir.

Alkol alımının YBMD gelişimine etkisiyle ilgili çalışmalar çelişkilidir. Bazı çalışmalarda riskin arttığı (101), diğerlerinde ise etkisinin olmadığı belirtilmiştir (102). Hangi tür alkolün önemli olduğu konusunda açık bir model yoktur (46).

Beş kohort çalışmasından gelen 1923 YBMD’li (1.513 erken evre, 410 ileri evre) bireyden toplanan sonuçlarla yapılan bir çalışmada ağır alkol (günde üçten fazla standart içecek) tüketiminin erken evre YBMD riski ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (havuzlanmış OR=1.47; % 95 CI:1.10-1.95). Ağır alkol tüketimi ile ileri evre YBMD riski arasındaki ilişki yetersiz bulunmuş olup alkol tüketimi ve YBMD arasında doz- yanıt veya orta alkol tüketimi ile YBMD arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için yeterli veri bulunmadığı belirtilmiştir (101).

Alkol tüketimini YBMD'nin 15 yıllık kümülatif insidansı ve progresyonu için bir risk faktörü olarak araştırmak için, prospektif popülasyon bazlı 3509 verinin dahil edildiği bir çalışmada, başlangıçta ağır alkol tüketen (günde 4 veya daha fazla) erkeklerdeki 15 yıllık kümülatif saf coğrafi atrofi insidansı ile ilişkili bulunmuştur (OR=9.2; % 95 CI:1.7-51.2). Bira, şarap veya likör tüketimi ve YBMD insidansı veya progresyonu ile tutarlı bir ilişki bulunamamıştır. Sonuç olarak ise alkol tüketiminin YBMD riskini güçlü bir şekilde arttırması/veya azaltmasının olası olmadığı sonucuna varılmıştır (102).

Bu çalışmada, fiziksel aktivite yapan birey YBMD grupta %36.1. kontrol grupta %50.7 dir. YBMD grup ile kontrol grup arasında fiziksel aktivite yapma durumu yönünden istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0.05) (Tablo 4.1.3). Fiziksel aktivite yapanlar arasında, hafif-orta şiddette bir aktivite olan yürüyüş YBMD grupta %85.7, kontrol grupta %88.6 dır.

Yaşlılık döneminde fiziksel aktivitenin, daha fazla enerji ve besin öğesi alımı ve daha kaliteli bir yaşam için önemli olduğu belirtilmektedir. Yürüme, bisiklete binme, bahçe işleri ve yavaş tempoda koşma gibi günde 30 dakika süreyle yapılacak egzersizler yaşlılık dönemi için uygun olan aktivitelerdir (103).

Fiziksel aktivite, inflamasyon ve oksidatif stresin azalması nedeniyle doğrudan veya obeziteyi azaltarak dolaylı yoldan daha yoğun bir maküla pigmentine katkıda bulunabilmektedir (40) ancak orta ve şiddetli fiziksel aktivitenin düşük YBMD riskine ek bir faydası olup/olmadığı net bir şekilde belirlenmemiştir (104).

Gopinath ve ark. (104) yaptığı uzun dönem bir çalışmada yaş düzeltildikten sonra, 75 yaş üzeri yetişkinlerdeki en yüksek tertilde (üçte birlik dilim) fiziksel aktivite yapanlar en düşük tertille kıyaslandığında, 15 yılın üzerinde ileri evre YBMD sıklığı %79 daha düşük bulunmuştur (OR=0.21; % 95 CI:0.05–0.95). Ancak cinsiyet, BKİ, sigara içme, balık tüketimi, beyaz hücre sayısı, düzeltildikten sonra, bu ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunamamıştır (OR=0.26; % 95 CI:0.06-1.28).

Amerika’da 40-85 yaş arası yetişkinlerde yapılan bir çalışmada ise ileri evre YBMD'si olan katılımcıların %93.2'si en az istenilen (yeterince aktif olmayan ve negatif zayıf yoğunlukta sedanter yaşam davranışı olan) grupta bulunmuş. Düzeltmelerden sonra (yaşları dahil), ileri evre YBMD’li bireyler YBMD’si olmayanlarla kıyaslandığında % 50’sinin daha az orta-şiddetli fiziksel aktiviteyle (MVPA) ilişkisi olduğu bulunmuştur (RR=0.50; % 95 CI:0.28-0.90). Diğer değişkenler ile birlikte modele görme keskinliği girildiğinde. ileri evre YBMD ve MVPA arasındaki ilişki artık anlamlı bulunmamış (RR=0.54; % 95 CI:0.29-1.01), bu

da görme keskinliğinin bu ilişkiye kısmen aracılık edebileceğini düşündürmüştür (105).

Yaşları 30-97 arasında bireylerde yapılan, 9 çalışmayı içeren bir meta-analizde fiziksel aktivitenin düşük bir OR olsa da erken evre (8 çalışma, n=38112, OR=0.92; % 95 CI:0.86-0.98) ve ileri evre YBMD (7 çalışma, n= 28854, OR=0.59, % 95 CI:0.49- 0.72) için koruyucu olduğu belirtilmiştir (106).