• Sonuç bulunamadı

Aile konusunda hâkim olan ilke ve prensiplerden biri de iyi ilişkiler içinde bulunma ve birbirine zarar vermeme (la darar) ilkesidir. Önceki bölümde eşlerin

375 Cavkar , “Hukuk ve Vezâif-ı-Mutakabil-e- Zan ve Şavhir Ahlaki, Fıkhi ve Hukuki”,s.102. 376 Nisa, 4/34.

377 Nisa, 4/34.

378 Cavkar ,” Hukuk ve Vezâif-ı-Mutakabil-e- Zan ve Şavhir Ahlaki, Fıkhi ve Hukuk”i, s. 100. 379 Bakara, 2/187.

380 Tabâtabâî, el-Mizan fi Tefsiri’l-Kur’ân, II/44. 381 Seyyid Kutub, Fî Zılali’l-Kur’ân, II/60.

karşılıklı haklarıyla ilgili Kur’ân’da geçen bazı ilkeler başlığı altına bu konuya değinmiştik.

İyi ilişkiler içinde olma ilkesiyle her iki tarafın zarar görmesinin önüne geçilmiş olur. Eğer iyi ilişkiler içinde olma ve iyi davranma ilkesi herkes tarafından bilinip benimsenirse kimse bir diğerine zarar veremez.382

Kur’ân boşanma bahsinde iki tarafın kavgalı olduğu veya bir tarafın diğerine küskün olduğu ve sürekli anlaşmazlıkların meydana geldiği durumda bile iki tarafı iyiliğe davet eder. Hatta boşama hakkı elinde olan erkeğe boşanma aşamasında eşine zarar vermeden bunu yapmasını ve davranış ve tutumlarına dikkat etmesi gerektiğini tavsiye etmiştir.383 Nitekim Allah Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:

ٍفوُرْعَمِب ﱠنُھوُحﱢرَس ْوَأ ٍفوُرْعَمِب ﱠنُھوُكِسْمَأَف ﱠنُھَلَجَأ َنْغَلَبَف َءاَسﱢنلا ُمُتْقﱠلَط اَذِإَو .

“Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın”.384

Yani eğer evliliğe devam etmek istiyorsanız veya bunun imkânsız olduğunu düşünüp ayrılmaya karar verirseniz dahi eşinize eziyet etmeden, zarar vermeden, intikam duygularıyla hareket etmeden bunu yapın demektir.385

Ayetin devamında “fakat haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikâh

altında tutmayı” 386 buyrularak kısaca kadına nikâh altında tutularak zarar

verilmemesi vurgulanmıştır.387 Ayette Cahiliye döneminde koca tarafından kadınlara yapılan eziyet ve intikama dayanan düşüncelere işaret edilmiştir. Ancak İslam böyle bir düşünceye sahip olmaya şiddetli bir şekilde karşı çıkarıyor. Daha ilginç olanı ise kocanın bu tutumunun “kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiştir” lafzıyla zulüm olduğu belirtilmiştir. Yani kadınlara zulmetmek sadece onlara zulüm değil insanın kendisine de zulümdür; çünkü ilk olarak, eziyet ve haksızlık amacıyla kadına rücu etmek hiçbir huzur getirmeyeceği gibi hayat her iki taraf için yakıcı bir cehenneme dönüşür. İkincisi, İslam’da kadın ve erkek yaratılış bakımından aynı cisimdendir; bu

382 Vehbe Zühaylı, Fıkh-ı Hanvade Der Cehan-ı Muasır, s.333 383Mekârim Şirâzî, Tefsir-i Numune, II/178

384Bakara, 2/231.

385Mekârim Şirâzî, Tefsir-i Numune, II/178; Zuhaylî, et-Tefsirü’l-Munîr, I/604 386Bakara, 2/231.

nedenle kadının haklarını çiğneme bizzat erkeğin kedisine zulüm demektir. Üçüncüsü, erkekler zulmederek Allah’ın azabına hazırlanıyor, bu erkeğin kendi nefsine yaptığı en büyük zulümdür.388

Bu ve buna benzer ayetlerin açıklamalarından kadın ve erkeğin haklarından biri de birbirine zarar vermemektir. Özellikle erkeğe aile reisi olduğu için eşine zulmetmemesi vurgulanmıştır.389

Müfessirler “Fakat haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikâh altında

tutmayın”390 ayetinin tefsirinde karı kocanın birbirine zarar vermesinin evliliğin

hikmetine uymayan bir fiil olarak nitelendirmişler ve bundan kaçınılmasını bildirilmiştir.

Tabâtabâî ilgili ayetin (Bakara, 2/231) zarar vermek için kadını tutma ve boşamamayı yasakladığını, bunun sonucunda hayatta mutluluğun tamamlanmasının amaçlandığını, mutluluğun ise karı kocanın huzur içinde yaşamasıyla ve birbirinin içgüdüsel ihtiyaçlarını gidermekle meydana geleceğini açıklamıştır. Ayette geçen imsak boşanmadan sonra kocanın karısına kin ve nefretten uzak samimi bir şekilde dönmesidir. Sevgi ve samimiyetle dönmekle nefretle dönmek arasında çok fark vardır. Bu yüzden eşine zarar vermek için ona dönen kendine zulmetmiştir. Aynı şekilde Allah’ın kendisine ilettiği fıtrat ve dosdoğru yoldan sapmıştır.391

Tabâtabâî açıklamalarına göre evliliğin hikmeti eşlerin huzur ve mutluluğa ermesidir. Bu sebeple kimsenin birbirinin huzuruna zarar verme hakkı yoktur. Ayrılırken bile sakin ve tartışmalardan uzak bir şekilde bunu yapmak gerekir. Bu yüzden kocaya karısını iyilik nikâh altında tutma ve güzellikle boşaması tavsiye edilmiştir.392

Mekârim Şirâzî de şöyle demiştir: “Kadınları iddet sürelerini uzatarak veya nafakayı kısıtlayarak zarar vermeyin ve zulmetmeyin. Kim böyle yaparsa kendine zulmetmiş ve kendine ilahî azaba atmıştır.”393

388 Mekârim Şirâzî, Tefsir-i Numune, XVI/414.

389 Daha fazla bilgi almak için Bu tezin 20.sayfaya bakabilirsin. 390Bakara, 2/231.

391 Tabâtabâî, el-Mizan fi Tefsiri’l-Kur’ân, II/236. 392Tabâtabâî, el-Mizan fi Tefsiri’l-Kur’ân, II/236. 393 Mekârim Şirâzî, Tefsir-i Numune, II/213.

Burada Mekârim Şirâzî kadının hakkına zulmetmenin ilahî azabı beraberinde getireceğine vurgu yapmıştır; çünkü ona göre kocanın karısına zulmettiğinde bir hak kaybına sebep olur. Evlilikte karşılıklı haklardan biri ise birbirine zarar vermemektir. Zarar verildiğinde haksızlık yapılmış olur ki, haksızlık ilahî azabı gerektirir. Aksi takdirde bu karı kocanın haklarından sayılmaz ve hak kaybı da ilahî azabı gerektirmezdi.394

Zuhaylî başkasına zarar vermeyi Allah’ın hadlerinden (sınırlarından) saymıştır. Kim Allah’ın sınırlarını çiğnerse Allah ayetleriyle alay etmiş olur. Allah ayetleriyle alay edenlerin sonu hüsrandır. Karı koca da Cahiliyle dönemi birtakım adetlerinden uzak durarak karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde hayatlarını sürdürmeleri gerekir.395

Seyyid Kutub ilgili ayetin tefsiri ile ilgili şunları söylemiştir: “Kadınların hakları hiçbir şekilde çiğnenmemelidir. Boşanma zamanında bile eziyet edilmemeli, fide talep edilmemeli ve karının yeniden evlenmesine engel olmamalıdır”.396

Eşlerin hiçbir zaman birbirine zarar vermemeli ne de iddet zamanında ne de boşanma zamanında. Bütün müfessirlere göre evlilikte karşılıklı haklardan biri ise birbirine zarar vermemektir.

III. CİNSEL HAKLAR