• Sonuç bulunamadı

Bir İsyan Telgrafı

2.1892-1895 TRABZON VİLAYETİ’NDE KOLERA

2.2. Canik Sancağında Kolera

2.2.4. Bir İsyan Telgrafı

Canik Sancağı’nda kolera olaylarının olduğu sırada Merzifonlu Tuzcuoğlu Abdullah’ın

üç yüz kadar yolcu adına diyerek İstanbul’a çektiği telgrafta şu şekilde istekte bulunuyordu; “Samsun’dan hareketle Kavak hududu nihayeti olan Karadağ’a geldik. On günden ziyade

burada perişan haldeyiz, Amasya cihetine bizleri ileriye bırakmıyorlar, hayvan ve eşyalarımızı satarak sarf ettik perişanız. Yolcu üç yüzden mütecavizceyiz (fazlacayız), eğer

238 BOA, A. MKT. MHM, 552/5-1, 18 Mayıs 1894.

239 BOA, BEO, 584/43758, 11 Mart 1895 ; Sarıyıldız, a.g.e., s. 78. 240 BOA, A. MKT. MHM, 552/5-2, 18 Mayıs 1894.

48

karantina ise on günden ziyade (çok) bekledik, hastamız da yoktur, yine bırakmıyorlar. Allah rızası için bizi kurtarmanızı, adalet-i aliyenizden cevap bekliyoruz, hemen.”242

Merzifonlu Tuzcuoğlu Abdullah’ın Kavak Kazası merkezinden çektiği anlaşılan bu telgraf, İstanbul’da yetkililerce dikkate alınarak değerlendirilmiş, mağdurların derhal bu durumdan kurtarılması için gerekli yazışmalar yapılarak, “bilhakk icabın icrasına” denilen cevabi belge ile Amasya tarafına geçişlerine müsaade edilmişti. 243 Ayrıca, Karadağ mevkiinde bulunan kordon yetkililerinin, yolcuları karantinalarını doldurmalarına rağmen salıvermemeleri de ilginç bir uygulama olarak görülmektedir. Ancak bu olayın yaşandığı dönemden 10-15 gün önce 20 Mayıs 1894 tarihinde Canik Sancağı’nın bulaşık ilan edildiği, denizden ve karadan on gün karantina beklenmeksizin hiç kimsenin kordondan salıverilmemesi yönünde Meclis-i Umur-ı Sıhhiye kararının da tüm ilgililere ulaştırıldığı244 anlaşılmaktadır.

Samsun’da koleranın, 1894 Mayıs ayının ilk yarısından itibaren görülmeye başlanmış, aralıklarla Haziran sonuna kadar devam eden bu salgında yüz kadar insan hastalığa yakalanmış, bunlardan yetmiş kadarı ise ölmüştür. 17 Haziran’da Bafra’dan ve Ünye’den de vukuat haberleri alındı. Bafra’da daha sonra koleraya rastlanmazken; hastalık, Ünye’de birkaç gün etkili olmuş ve otuz üç kişiyi yakalayarak bunlardan yirmi dördünün yaşamını yitirmesine sebep oldu. Bu sırada Samsun nüfusunun yaklaşık 10 bin olduğu göz önüne alındığında bu

havalideki salgının çok hafif atlatıldığı anlaşılmaktadır.245

Salgınla mücadele edilirken, Samsun’a iki pulverizatör gönderilerek, yolcuların eşyalarının temizliği sağlanmış, karantina işlerinde vazife yapmak üzere şehre iki de gardiyan yollanmıştır. Diğer taraftan, Ünye’ye de doktorlar gönderilmiş kasabadan köylere kaçmaya çalışan insanlar engellenmiştir. Canik Sancağı’ndan diğer yerlere gitmek isteyenlerin, Sinop Tahaffuzhanesi’nde karantinalarını çıkarmaları sağlanmış ayrıca Trabzon Vilayeti’nin koleradan muhafazası için, Perşembe yakınlarında Vona isminde bir tahaffuzhane, bir de Samsun’un Kavak Kazasında bir kara tahaffuzhanesi tesis edilerek, salgın müddetince

faaliyette tutulmuştu.246 Canik Sancağı kapsamında varlığından kesin olarak haberdar

olduğumuz bir tahaffuzhane de Ünye Tahaffuzhanesi’dir.247

242 BOA, A. MKT. MHM, 552/5, 5 Haziran 1894. 243 BOA, A. MKT. MHM, 552/5-1, 5 Haziran 1894. 244 BOA, A. MKT. MHM, 552/5, 16 Mayıs 1894. 245 Ayar, a.g.e., s. 64. 246 Ayar, a.g.e., s. 112.

49 2.3. Lazistan Sancağı’nda Kolera 2.3.1. Hopa Tahaffuzhanesi

Osmanlı Devleti ile Rusya arasında koleraya karşı işbirliğine gidilmesi sonucu varılan mutabakat ile Osmanlı tarafında tesis edilen tahaffuzhanelerden birisinin de Hopa

Tahaffuzhanesi olduğu daha önce aktarılmıştı.248

Hopa Tahaffuzhanesi, Osmanlı-Rus sınırında yer alması bakımından son derece önemli bir pozisyondaydı. 1892 yılında İran’da inanılmaz derecede tahripkâr olan kolera, oradan kuzey istikametinde ilerleyip, Hazar’ın batı kıyılarına ve Kafkasya’ya ulaştı. Bakü ve sonrasında Gümrü’ye, Batum’a kadar sirayet etti. Koleranın Batum’a varması buradan karayoluyla gelecekler için Türk makamları tarafından Hopa’da bir tahaffuzhane, sınır boyundaki diğer mahallelerde de kordonlar tesis edildi. Bununla birlikte, hastalığın Osmanlı topraklarına ulaşmasını engellemek için, ahalinin bir taraftan diğerine geçmesine müsaade edilmemeye başlandı. Yine bu günlerde, Rusya hududunda tahaffuz mevkii olarak iki kapı oluşturuldu. İşin aciliyetine binaen bölgeye yakın bir mevkide bulunan 4. Ordu’da vazifeli

birkaç doktor geçici surette buralarda görevlendirildi.249 Ayrıca ihtiyaca binaen iki doktorun

daha Hopa Tahaffuzhanesi’ne gönderildiği anlaşılmıştır.250 Trabzon Valisi Mehmet Kadri

Bey’in verdiği bir raporda Hopa Tahaffuzhanesi’nde otuz dokuz yolcunun bulunduğu bildirilmişti.251 Gidiş gelişlerin yoğunlaşmasına bağlı olarak izdiham da artmıştı. Hopa’da karantina bekleyenler iki yüz on dokuz kişi kadar olup sayılarının giderek arttığı ancak ihtiyat karantinası bekleyenlerin çokça olduğu ve bunun süresinin de üç günden ibaret olduğu belirtilmişti. Hastalığın görülmemesine rağmen bu derece kalabalığın izdihama dönüşmemesi için ve karantinada bulunanların sağlamlarıyla bulaşık riski taşıyanların bir ortamda

tutulmamaları gerektiği Hopa Tahaffuzhanesi yetkililerine hatırlatılmıştı.252 Ayrıca Hopa

Tahaffuzhanesi’nin yükünü hafifletmek amacıyla, daha güney mevkilerden en mühim geçitte

ikinci bir kordon tesis olunması da istenmişti.253 8 Ağustos 1894’te Hopa Karantinası

hakkında Trabzon Vilayeti’nden alınan telgrafa göre Hopa’da hiçbir nevi hastalığın

görülmediği, durumun berkemal olduğu belirtiliyordu.254 Hopa Tahaffuzhanesi’nin teşkil

tarihinden itibaren beş yüzden fazla yolcunun üç yüz on ikisi karantina sürelerini

248 Ayar, a.g.e., s. 65. 249 Ayar, a.g.e., s. 62.

250 BOA, BEO, 58/4315, 29 Ağustos 1892. 251 BOA, BEO, 61/4315, 1 Eylül 1892.

252 BOA, İ. HUS, 1/1310 M/8, 30 Temmuz 1892. 253 BOA, BEO, 41/3046, 29 Temmuz 1892. 254 BOA, DH. MKT, 1987/49, 9 Ağustos 1892.

50

tamamlayarak çıktığı ve bir şahsın da Rusya’ya geri döndüğü tahaffuzhane yetkililerince

bildirilmişti.255 Trabzon Valisi Mehmet Kadri Bey imzalı başka bir belgede İstanbul’a

Mabeyni Hümayun Cenabı Mülükane Başkitabet Celilesine çekilen bir telgrafta, “Hopa Karantinası muhafazasında bulunan Asaker-i Nizamiye-i Şahane ile efrad-ı zaptiyenin sıhhatlerinin de berkemal bulunduğu maruzdur256” denilmekteydi.