• Sonuç bulunamadı

B. TEFSİRLERİMİZ ve MÜFESSİRLERİMİZ HAKKINDA

4. Kur’ân Yolu Tefsiri Müellifleri ve Kur’ân Yolu Tefsirinin Özellikleri

1.6. Bir İman Esası Olarak İlahî Kitaplar Meselesi

Kur’ân Yolu müfessirleri kitaplara imanı şu şekilde tanımlamaktadır: “Allah tarafından bazı peygamberlere kitaplar indirildiğine ve bu kitapların içeriğinin tümüyle doğru ve gerçek olduğuna inanmak demektir.”278 Yüce Allah Kur’ân’ın

birçok ayetinde peygamberlere iman ile birlikte getirdikleri kitaplara da iman etmemizi istemektedir. Peygamberlere imanı bir iman esası sayan Yüce Allah, kitaplara iman etmeyi de iman esasları arasında zikretmiş ve gönderdiği tüm ilahi kitapların hepsine eksiksiz bir şekilde iman etmemizi istemiştir. Peygamberlere iman konusunu anlatırken mukayeselerine değindiğimiz Bakara sûresinin 177. ve 285. ayetleriyle Nisa sûresinin 136. ayetlerinde Allah’a, peygamberine, indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara da iman etmeyi emreder. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr edenlerin ise tam mânâsıyla sapıtmış olacağı bildirilir.279 177. ayette klasik tefsirlerimiz olan Tibyan ve Ömer

Nasuhi Bilmen tefsirleri ile Süleyman Ateş’in Çağdaş Tefsir’inde iman esaslarıyla birlikte kitaplara iman konusuna da değinilirken,280 Kur’ân Yolu tefsiri ilgili ayette bu esasa değinmemekte sadece “birr” kavramı üzerinde durmaktadır.281 285. ayette

klasik tefsirimiz yine iman esaslarına ve kitaplara imana değinirken,282 iki modern tefsirimiz bu ayetin yorumunda kitaplara iman konusuna değinmemektedirler.283

277 Ayıntabî, a.g.e., c.III, s. 374; Ömer Nasuhi Bilmen, a.g.e., c.VI, s.2723; Hayreddin Karaman, vd,

a.g.e., c.III, s. 325-326; Süleyman Ateş, a.g.e., c.VII. s.30.

278 Hayreddin Karaman vd, İlmihal (İman ve İbadetler), TDV Yayınları, Ankara, 2007, C.1, S. 99. 279 Nisa, 4/136.

280 Ayıntabî, a.g.e., c.I. s. 103; Ömer Nasuhi Bilmen, a.g.e., c.I, s. 166-167; Süleyman Ateş, a.g.e., c.I. s. 288-289.

281 Hayreddin Karaman, vd, a.g.e., c.I., s.263-264.

282 Ayıntabî, a.g.e., c.I. s. 193-194; Ömer Nasuhi Bilmen, a.g.e., c.I, s. 312-313.

Nisa sûresi 136. ayette ise gerek klasik tefsirlerimiz gerekse modern tefsirlerimiz peygamberlere iman ile birlikte Yüce Allah’ın göndermiş olduğu bütün kitaplara da iman edilmesi gerektiğinin üzerinde dururlar.284

Peygamber efendimiz(s.a.v.) de çeşitli hadislerinde kitaplara iman etmenin, imanın temel şartlarından olduğunu vurgulamıştır. Cebrâîl kendisine “iman nedir?” diye sorduğunda: “İman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe iman etmendir. Bir de hayrı ile şerri ile kadere iman etmendir…”285 buyurarak kitaplara iman etmenin de iman esaslarından biri olduğunu belirtmiştir.

Kitaplara imanın, iman esasları arasında yer almasının sebebi, Allah’ın insanlara ulaştırılmak üzere gönderdiği vahiy gerçeğine dayanır. Peygamberlik ve kitaplara iman meselesi Allah’ın insan türüne bilgi indirdiği gerçeği kabul edildiğinde ortaya çıkar.286 İlahi kitaplar Âdemoğullarına, ilahi irşad ve rehber olarak

gönderilmiştir. Kur’ân-ı Kerim Allah’ın insanlara göndermiş olduğu yol göstericilerin izinden gidilmesi şartıyla insanların kurtuluşa ereceği ve üzülmeyecekleri konusunda müjde verir.287Yüce Allah, Kur’ân vasıtasıyla

Peygamber’e irşad ve rehberlik görevini yapması konusunda telkinde bulunur; Peygamberlerin görevinin insanları tevhide davet etmek ve insanlar arasında adaleti gerçekleştirmek olduğunu hatırlatır.288 Yukarıda da değinildiği gibi Yüce Allah,

peygamberlerle birlikte peygamberlere indirdiği kitaplara da iman etmeyi müminlere emir buyurmaktadır. Bakara ve Al-i İmran sûresinde geçen iki ayette de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’ân’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”289

Ayıntabî ve Ömer Nasuhi Bilmen tefsirleriyle, Kur’ân Yolu tefsirinin müfessirleri bu ayetleri yorumlamada fikir birliği içindedirler. Onlara göre Allah’ın gönderdiği bütün

284 Ayıntabî, a.g.e., c.I. s. 353; Ömer Nasuhi Bilmen, a.g.e., c.II, s. 685-686; Süleyman Ateş, a.g.e., c.II. s. 383; Hayreddin Karaman, vd, a.g.e., c.II., s.160.

285 Müslim, İman 1, No:8.

286 Hüseyin Atay, Kur’ân’da İman Esasları, Atay Yayınevi, Ankara 1998, s.101. 287 Bakara, 2/38.

288 Şura, 42/15.

ilahi kitaplara iman etmek, imanın bir gereğidir.290 Çağdaş Tefsir’de Süleyman Ateş şöyle açıklama yapmaktadır:

“Biz müslümanlar, Hz. Mubammed (s.a.v.)e indirilene inanmakla mükellef

olduğumuz gibi İbrahim'e, İsmail’e, İshak'a, Ya'kub'a ve Ya'kub oğullarından gelen peygamberlere indirilene, Musa'ya, ve İsa'ya verilen kitaplara, hasılı bütün hak peygamberlere Rableri tarafından verilen her şeye inanmakla da yükümlüyüz.”

Müslümanların Allah’ın gönderdiği bütün ilahi kitaplara iman etmesi gerektiği görüşünü savunmakta ve diğer inanç guruplarında(Yahudî, Hristiyan v.s.) bulunan insanların iman etmesi gerektiği yönünde herhangi bir açıklamada bulunmadan sadece Müslümanlar açısından konuyu ele almaktadır.291 Ateş, sadece

Müslümanların, Allah’ın gönderdiği tüm kitaplara iman etmesi fikrini savunurken konuya esas aldığımız diğer tefsirlerde sadece bir inanç gurubunun değil, genel olarak herkesi kapsayacak şekilde bir yorumlama söz konusudur.

Müminlerin bir vasfı olarak indirilen tüm semavi kitaplara iman ettiklerine dair gelen ayette ise Yüce Allah buyurmaktadır:

“Elif Lâm Mîm. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir… Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar…”292

Ayıntabî ve Ömer Nasuhi Bilmen, bir şahsın mü’min olabilmesi için iman esaslarından olan kitaplara iman meselesinde, inzal olunmuş kitaplar ve sahifelerin293

tümüne iman edilmesi gerektiği görüşünü savunurlar.294 gelenekçi müfessirler

özellikle 4. ayeti baz alarak kitaplara iman meselesi üzerinde dururken, modern dönem tefsirlerinden olan Kur’ân Yolu tefsiri ise bu ayette kitaplara iman meselesinin üzerinde durmamaktadır.295 Çağdaş Tefsir’de Süleyman Ateş, “kitap”

teriminin anlamı üzerinde dururken, kitapların tümüne iman edilmesi hususuna

290Ayıntabî, a.g.e., c.I. s. 85-230; Ömer Nasuhi Bilmen, a.g.e., c.I, s. 130, 409; Hayreddin Karaman,

vd, a.g.e., c.I., s.220-623.

291 Süleyman Ateş, a.g.e., c.I. s. 246, c.II. s. 74; 292 Bakara, 2/1-4

293 Not: Ayıntabî tefsirinde, Vehb b. Münebbeh’ten gelen bir rivayete dayandırarak bu sahifelerin sayısının 110 olduğunu belirtir. Ona göre, Hz. Şit’e 50, Hz. İdris’e 30, Hz. İbrahim’e 20, Hz. Adem’e 10 sahife nazil olmuştur. Ayıntabî, a.g.e., c.I. s. 22.

294 Ayıntabî, a.g.e., c.I. s. 22; Ömer Nasuhi Bilmen, a.g.e., c.I, s. 15. 295 Hayreddin Karaman, vd, a.g.e., c.I., s. 72-73.

değinmemektedir.296 Açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere klasik tefsirlerimiz

ilgili ayetlerde bir kişinin imanının tam sahih olabilmesi için Allah tarafından gönderilen kitap ve sahifelerin tümüne iman etmesi gerektiği hususunu vurgularken, modern dönem tefsirlerinde ilgili ayette bu hususa vurgu yapılmamamktadır.

Hiçbir kitaba inanmayan veya sadece bir kısmına iman edenlerle ilgili olarak Yüce Allah Bakara süresinde;

“Karşılığında nefislerini sattıkları şeyi kıskançlıkları sebebiyle Allah’ın, kullarından dilediğine lütfuyla indirdiği vahyi inkâr etmeleri ne kötüdür! Bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. İnkâr edenlere alçaltıcı bir azap vardır. Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’ân’a) iman edin” denilince, “Biz sadece bize indirilene (Tevrat’a) inanırız” deyip, ondan sonra geleni (Kur’ân’ı) inkâr ederler. Hâlbuki o, ellerinde bulunanı (Tevrat’ı) tasdik eden hak bir kitaptır. De ki: “Eğer inanan kimseler idiyseniz, daha önce niçin Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?”297

Bu ayetlerin yorumunda ise hem klasik tefsirlerimiz hem de modern dönem tefsirlerimiz, İsrailoğulları’nın kıskançlıkları sebebiyle Hz. Muhammed’e nazil olmuş Kur’ân’a iman etmediklerini aktarırlar. Bütün tefsirlerimizde Hz. Muhammed’in vasıflarının önceki kitaplarda geçtiği ve bu vasıfların Kur’ân ile de uyuştuğu ve Kur’ân’ın onların kitaplarını tasdik eylemesi sebebiyle Kur’ân’la birlikte diğer kitaplara da iman edilmesi gerektiği aktarılır.298 Bu ayeti kerimeyi yorumlarken

tüm müfessirlerimiz görüş birliği içerisinde olup, kitapların tümüne iman edilmesi gerektiğini savunurlar. Kitaplara iman meselesindeki ayetlerin ışığında tefsirlerimizin görüşlerini ortaya çıkarmaya çalıştık ve aşağıdaki sonuca ulaştık:

Bu ve buna benzer ayetler, semavi kitaplara iman etmenin farz olduğunu göstermektedir. Ayetlerde de belirtildiği üzere kitaplardan bir kaçını veya bir kısmını inkâr etmenin, kişiyi imansızlığa götürdüğü de bir gerçektir. Ayetlerde açıkça bir şekilde belirtilen kitaplara iman hususunda, klasik tefsirlerimiz, Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların tamamına iman etmenin gerekliliği üzerinde durmaktadırlar. Müfessirler bunlardan kısmının ya da bir harfinin inkârı veya haklarında kuşku duyulması kişinin imanını zedeleyeceği veya kendilerini inkâra sürükleyeceğini aktarmaktadır. Modern dönem müfessirlerimiz, kimi ayetlerin

296 Süleyman Ateş, a.g.e., c.I. s. 97-102. 297 Bakara, 2/90-91

298 Ayıntabî, a.g.e., c.I. s. 64; Ömer Nasuhi Bilmen, a.g.e., c.I, s. 88-89; Süleyman Ateş, a.g.e., c.I. s. 198; Hayreddin Karaman, vd, a.g.e., c.I., s.156.

tefsirinde bu kitaplara iman etmenin gerekliliği üzerinde dururken kimi ayetlerin yorumlarında ise bu konuya değinmemekte veya ayette geçen başka kavramlar üzerinde durmaktadır. Böylelikle imani meselelerin klasik tefsirlerde daha fazla kendine yer bulduğu gerçeği ön plana çıkmaktadır.