• Sonuç bulunamadı

Bilim Özgürlüğünün Anayasa Hukuku ile İlişkisi

Belgede BİLİM VE SANAT ÖZGÜRLÜĞÜ (sayfa 37-41)

1.3. BİLİM ÖZGÜRLÜĞÜ

1.3.2. Bilim Özgürlüğünün Kapsamı ve Öznesi

1.3.3.2. Bilim Özgürlüğünün Anayasa Hukuku ile İlişkisi

1.3.3.2.1. İnsan Onuru Bakımından Bilim Özgürlüğü

İnsan onuru, “insanın ne durumda, hangi koşullar altında bulunursa bulunsun, salt insan oluşunun kazandırdığı değerin tanınması ve sayılması”147 anlamına gelmektedir. İnsan onuruna saygı ile her insanın ilk temel hakkı olan, kişilik hakkının korunması amaçlanmaktadır.

Bilimsel faaliyetler sonucunda gerçekleşen hızlı gelişmelerin sonuçlarının önceden kestirilememesi, bu faaliyetler sonucunda insan onurunu zedeleyebilecek alanların oluşmasına sebebiyet verebilmektedir. Ancak ortaya çıkan belirsizlik, bir taraftan bilimsel araştırma ve

142 Akkurt, Sami Sinan, Kişilik Hakkının Sosyal Medya Kullanıcıları Tarafından İhlâli Hâlinde Ortaya Çıkacak Cezaî Sorumluluğa Medenî Hukuk Bağlamında Bir Bakış, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2017/25 (2), s. 344.

143 Akkurt, s. 345.

144 Yüksel, s. 58.

145 Madde 24 “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”

146 Y.4.HD. 08.11.2012 T., 2011/7193 E., 2012/16450 K.

147 Gören, Zafer, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartının Ana İlkesi: Dokunulmaz İnsan Onuru, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2007/2 (12), s. 26.

27 ilerlemeleri engellememeli, bir diğer taraftan ise insan onurunu zedelememelidir. Bu nedenle bilimsel ilerlemeleri sağlayacak ve bireyin de haklarını koruyacak bir bilim özgürlüğü-insan onuru dengesinin kurulması gerekmektedir. Nitekim Avrupa'da temel hakların korumasının yeni teknik gelişimlere uyarlanması zorunluluğu kabul görmektedir148.

Bu noktada genetik mühendisliği özelinde bilim özgürlüğünün insan onuru ile olan ilişkisinin ortaya koyulmasının uygun olacağını düşünüyoruz. J.Watson ve F. Crick’in 1953’te DNA’nın çift sarmal yapısını açıklamalarıyla başlayan ve 1973’te S.Kochan ve H. Boyer’in genetik mühendisliği ile bakterilere DNA transferini gerçekleştirmeleriyle genetik mühendisliği çalışmaları yeni bir çağ açmıştır149. Genetik mühendisliğinde yaşanan gelişmeler son yıllarda baş döndürücü bir hıza ulaşmıştır. Gen teknolojisi uygulamaları, hastalıkların teşhisinden tedavisine, nesli tükenmekte olan hayvanların üretilmesinden, yeni besin kaynaklarının oluşturulmasına kadar yaşamın her alanında kendisini göstermektedir150. Gen analizi çalışmalarındaki güncel gelişmeler beraberinde bir takım soru ve sorunların da ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bilim özgürlüğü çerçevesinde, yeni bilimsel ve teknik ilerlemelerin insanoğlunun yararına olacağına ilişkin yaygın görüşlerin yanında, gen teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda insan kopyalamanın da mümkün hale gelmesi ya da istenen özelliklere sahip insan veya insan organı sipariş etmenin önünün açılması şeklindeki gelişmeler, bir takım hukuki problemleri de beraberinde getirmektedir151. Bu duruma örnek olarak Dolly olarak adlandırılan bir koyunun klonlanması ile birlikte ortaya çıkan etik ve hukuki problemler verilebilir.

Genetik mühendisliğinin en önemli çalışmalarından biriside, sonuçları itibarı ile insanoğlu için genetik bir devrim niteliği taşıyan ve uygulanması etik tartışmalara neden olan insan genom projesidir152. Genom projesinin hız kazanmasıyla birlikte UNESCO tarafından,

148 Gören, s. 23.

149 Demir, Aysel, Etik Açıdan İnsan Genom Projesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi, 2013/12 (23), s. 319

150 Gül, Cengiz, Klonlama ve Kök Hücre Çalışmaları Karşısında İnsan Onurunun Korunması Hakkı, E-Akademi Dergisi, S.101, s. 1. http://www.e-akademi.org/makaleler/cgul-1.htm (28.10.2018)

151 Gül, s. 2.

152 Bir hücredeki genetik bilginin tamamına, başka bir değişle 3 milyar harflik dizilimine, genom denilmektedir.

1990 yılında başlatılan insan genomu projesiyle insanı, insan yapan genlerin yanında, bir insanı başkalarından ayıran genleri de gösteren bir veri tabanı oluşturulması planlanmıştır. Genom projesiyle genetik mühendisler;

bireyin kalıtsal yapısını çözümleyerek gen haritasını çıkarmayı hedeflemektedirler. Böylece bireyin yakalanabileceği hastalıklardan, kalıtsal olarak istenmeyen yönlerinin değiştirilmesine kadar, insana ait birçok özelliğin gelecekte bu yolla değiştirilmesi öngörülmektedir.

28 1997 yılında İnsan Genomu Bildirgesi153 yayınlanmıştır. Bildirgenin 1’inci maddesine göre insan genomu, insanlığın mirası olarak kabul edilmiştir. Bildirgenin 2’nci maddesinde ise genetik özellikleri ne olursa olsun herkesin onuru ve haklarına saygı görme hakkı olduğu ve bu onurun, bireyleri genetik özelliklerine indirgememeyi ve insanların benzersizlik ve çeşitliliğine saygı gösterilmesini zorunlu kıldığı belirtilmiştir.

Genetik mühendisliğinde yaşanan tüm bu gelişmeler bilim özgürlüğü vasıtasıyla hukuki meşruiyet kazanmaktadır. Aynı zamanda yine bilim özgürlüğü vasıtasıyla bu gelişmelerin özgürlük alanının sınırları çizilmektedir. Bu nedenle genetik mühendisliğinin çalışma alanlarına yapılacak olan müdahale aynı zamanda bilim özgürlüğüne müdahale edilmesi anlamına gelmektedir. Doktrinde bazı yazarlar bu müdahaleleri eleştirerek; yapılacak müdahalelerin bilimsel araştırma özgürlüğünü yasakladığı ve hükümetlerin bu yasaklardan yola çıkarak, sonuçta nasıl araştırma yapılabileceğini dikte edebilecek konuma gelebileceğine dikkat çekmektedir154.

Genetik mühendisliğinde yaşanan gelişmelerin çok hızlı ve karmaşık bir yapıda olması, bu faaliyetlerin sınırlandırılması ihtiyacı doğduğunda, sınırlandırmanın hangi kriterlere göre yapılması gerektiği sorununu ortaya çıkaracaktır. Atalay’a göre “bilim özgürlüğünün genetik araştırmalar konusunda sınırlandırılmasında etik değerlendirmelere ve kriterlere başvurulmasına gerek yoktur”155. Bilim özgürlüğü hali hazırda anayasalarda düzenlenen diğer temel hak ve özgürlüklerin oluşturduğu bir değerler sistemi ile kendiliğinden sınırlandırılmış bulunmaktadır. Bilim özgürlüğünün genetik araştırmalar konusundaki sınırları belirlenirken bu değerler sisteminin ayrılmaz bir parçası olan insan onuru ilkesi dikkate alınmalıdır156.

153 UNESCO 1997 tarihli İnsan Genomu Bildirgesi’nden sonra sırasıyla 16 Ekim 2003’de UNESCO Genel Konferansı’nda kabul edilen İnsan Genetik Verileri Uluslararası Bildirgesi’ni ve 19 Ekim 2005’de UNESCO Biyoetik ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul edip yayınlamıştır.

154 Timoty Caulfield, “Scientific Freedom and Research Coloning: Can a Ban Be Justified ?, 2004, s.124’den aktaran Bulut s. 33.

155 Atalay, 2010, s. 33.

156 a.g.e.

29 1.3.3.2.2. Özel Hayatın Gizliliği Bakımından Bilim Özgürlüğü

Bilimsel araştırmalar sırasında kişisel verilerin kullanılması durumunda bilim özgürlüğü ile özel hayatın gizliliği hakkı çatışabilmektedir. Bilimsel araştırmalar için kişisel verilerin kullanılması, sosyal bilimlerde olduğu kadar doğa bilimleri ve tıpta da yaygındır. Bu gibi durumlarda özel hayatın gizliliği ile bilim özgürlüğü arasında bir denge kurulması gerekmektedir. Özel hayatın gizliliği ile bilim özgürlüğünün çatışması durumunda öncelikli olarak kişisel verileri kullanılan kişinin, kişisel verilerinin kullanılmasında rızasının olup olmadığını incelemek gerekmektedir157. Özel hayatın gizliliği hakkı bireye, bilimsel araştırmalarda kişisel verilerinin kullanılmasına izin vermeme hakkını da sağlamaktadır.

Bilim özgürlüğü gerekçesiyle bireyin, özel hayatının gizliliği hakkını sınırlamak mümkün değildir. Örneğin bir gönüllünün yapılan bilimsel deney sırasında elde edilen kişisel bilgilerini başka kişilerle paylaşmak, gönüllünün kişilik haklarının ihlal edilmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle bilimsel araştırmalar sırasında, bu araştırmalara doğrudan veya dolaylı olarak katılan bireylerin kişisel verilerinin gizlilik içinde saklanması ve suiistimal edilmemesi büyük önem arz etmektedir. Ancak bu sayede bilimsel araştırmalara katılması veya denek grubu oluşturulabilmesi için istekli ve gönüllü kişiler bulunabilecektir.

1.3.3.2.3. Yaşam, Sağlık ve Vücut Bütünlüğü Hakkı Bakımından Bilim Özgürlüğü Bilim insanları özellikle deney yapma hakkı kapsamında yaptıkları bilimsel araştırmalarda; kişilik haklarından yaşam, sağlık ve vücut bütünlüğü haklarını ihlal etmemekle yükümlüdürler. İnsan üzerinde yapılan deneyler ile kişilik haklarından yaşam, sağlık ve vücut bütünlüğü hakkı arasında sıkı bir ilişki söz konusudur. Genel olarak kişinin rızasının varlığı halinde kişilik hakkı değerlerinin ihlal edilmesi, kişilik hakkına saldırı teşkil etmeyecektir.

Ancak yaşam ve vücut bütünlüğü konusunda kişilerin sınırsız bir şekilde rıza verebilmeleri mümkün değildir158. Kişiler, yaşam haklarının korunmasını, geliştirmesini, ona saygı duyulmasını isteme hakkına sahipken, bir diğer taraftan bilim insanları yaşam hakkına saygı göstermekle ve zarar vermemekle yükümlüdürler.

157 Starck, Christian, Freedom of Scıentific Research and its Restrictions in German Constitutional Law, Israel Law Review, 2006/39 (2), s. 118.

158 Yüksel, s. 60.

30 Sağlık hakkına gelindiğinde ise yaşam hakkı olan bir insanın sağlık hakkı olmadığından bahsedilemez. Bunun temel nedeni sağlık hakkına yapılan haksız bir müdahalenin doğrudan yaşam hakkını etkileyebilecek nitelikte olmasındandır. Üzerinde deney yapılmak suretiyle bir kişinin hayatını artık hasta bir şekilde devam ettirmesine sebep olmak sadece vücut bütünlüğünün ihlali değil aynı zamanda sağlık hakkının da ihlalidir159. Sağlık hakkının kapsamı sadece beden bütünlüğünden ibaret değildir. Ruh bütünlüğü de sağlık hakkının kapsamında korunmaktadır. Bu nedenle bilimsel faaliyetlerin, bireylerin ruh ve beden bütünlüğünü korumak gerekçesiyle sınırlandırılması bilim özgürlüğünün ihlal edilmesine sebebiyet vermeyecektir.

Belgede BİLİM VE SANAT ÖZGÜRLÜĞÜ (sayfa 37-41)