• Sonuç bulunamadı

1.3. Afiş Tasarımında Anlam Yaratma

1.3.2. Afiş Tasarımında Uygulanan Teknikler

1.3.2.5. Bilgisayar Destekli Afiş Tasarımı

Çağımızda gerçekleşen dijital devrim sonucunda tasarım alanında sahip olunan gelişmelerle eskiye nazaran daha kolay, hızlı ve ucuz üretim gerçekleşmektedir. Masaüstü yayıncılık döneminin gelmesiyle birlikte bilgisayar, yazıcı ve resim, şekil, grafik gibi öğeleri bilgisayara aktarmaya yarayan tarayıcı aracılığıyla kişi tasarımını büyük ölçüde tek başına hazırlayabilme imkanına kavuşmuştur.

Adobe Photoshop, Adobe Illustrator, Aldus Freehand, QuarkXpress, InDesign, MS Publisher, Coreldraw gibi grafik programları grafik tasarım amacıyla masaüstü yayıncılık için üretilen bilgisayar yazılımlarından bazılarıdır. Sistem yazılımları ise MacOS veya Windows işletim sistemleridir. Bilgisayar destekli tasarımda toplamsal ve çıkarımsal renk metodu doğrultusunda çalışmalar yapılmaktadır. RGB olarak adlandırılan toplamsal renk metodu kırmızı (red), yeşil (green) ve mavi (blue) renklerden oluşan üç ana renk birleşerek beyazı oluşturur. Çıkarımsal renk metoduna göre tüm renklerin karışımı siyahı oluşturmaktadır. CMY cyan (siyan, camgöbeği, C), magenta (majenta, eflatun, M), sarı (yellow, Y) dır. Baskıda kullanılan CMYK deyişi, siyan, magenta, sarı ve bu üç rengin karışımından oluşan siyahtan (K) oluşmaktadır (Özdem, 2006: 131).

İKİNCİ BÖLÜM GÖSTERGEBİLİM

Göstergebilim, insanla ilgili her çeşit ögeyi anlamlandırmaya çalışan bir kuramdır. Göstergeler, dilbilimden edebiyata, afişten sinemaya, tiyatrodan mimariye tüm yaşam alanlarında mevcuttur. “Göstergeleri inceleyen bilim dalı” olan göstergebilimi anlayabilmek için öncelikle gösterge kavramını anlamak gerekmektedir. Çalışmanın bu bölümünde gösterge kavramı açıklandıktan sonra çalışmanın yöntemi olan göstergebilim kavramı, tarihi, öncüleri ele alınmaktadır.

2.1. Gösterge Nedir?

“Gösterge, genel olarak, kendi dışında bir şeyi temsil eden ve dolayısıyla bu temsil ettiği şeyin yerini alabilecek nitelikte olan her çeşit biçim, nesne, olgu vb. olarak tanımlanır.” (Rıfat, 2009: 11).

İnsanların anlaşmak amacıyla kullandıkları doğal diller, işaret dilleri, görseller, bir tiyatro resitali, bir resim, film afişleri, müzik parçaları, bir ülkede ulaşımı sağlayan yapılar, kısacası amacı bildirişim olsun olmasın bütün çeşitli birimleri kapsayan bir dizgedir (Rıfat, 1998: 111). Gösterge, fizikseldir. Örneğin açık arttırmanın olduğu bir ortamda bireyin kulak memesini çektiği gören müzayedeci bunu bir gösterge olarak algılar, bu hareket fiyat artışına gönderme yapmaktadır ve iki tarafta bu durumu böyle yorumlamaktadır. Anlam birey tarafından müzayedeciye aktarılmış olur ve böylece iletişim gerçekleşir. Peirce, göstergeyi göstergenin mesajı ilettiği şeyi ve göstergenin kullanıcılarını üçgenin üç köşesi olarak kabul eder ve her köşenin diğer iki köşeyle yakından ilişkili olduğunu söyler ve modelini şu şekilde açıklar:

Şekil-1: Peirce‟in Anlam Öğeleri

Kaynak: Fiske, 2003: 64.

İki uçlu oklarda gördüğümüz üzere her birinin diğeriyle ilişkili olarak anlaşabileceğini göstermektedir. Gösterge nesneye göndermede bulunur ve yorumlayıcı tarafından anlaşılır. Anlamamız gereken nokta yorumlayıcı göstergenin kullanıcısı değildir, anlamlandırıcı konumundadır. Gösterge, kullanıcın deneyimiyle beraber zihinde oluşan bir kavramdır. Örneğin okul sözcüğü denildiği zaman akla ilk gelen şey kolejler olmak yerine devletin herkese imkan olarak sağladığı kurum olan okul kavramı akla gelecektir. Kesin bir tanımı olmamakla birlikte okul sözcüğüne yüklenen anlamlar, bireylerin deneyimleriyle değişim gösterebilmektedir (Fiske, 2003: 64-65).

Saussure‟ün yaklaşımı daha farklıdır. Göstergenin, dış dünyanın bir kavranışı olduğunu ve bu kavranışın kendi fiziksel şeklinden, zihinsel tedaisinden oluştuğunu söyler. Örneğim ARABA sözcüğü ister yazılı olsun ister ses olsun zihinsel bir kavramı vardır. Kişiler arasında bazı bireysel farklılıklar olsa da, araba kavramı genel olarak aynıdır. Çünkü bu kavram gerçekte var olan bir nesnedir (Fiske, 2003:63-64).

Son yıllarda gösterge sözcüğünün gündelik dilde kullanımı yaygınlaşmaktadır. Örneğin, kırsal yerlerden büyük kentlere göç, kırsal alanlardaki çalışma imkânlarının yeterli olmadığının göstergesidir (Erkman, 2016: 19).

Aşağıda bazı trafik işaretleri vardır. Bu işaretler farklı ülkelerde kullanılan uyarıcı amaçlı işaretlerdir. Araç kullanan bireyleri önlerine çıkabilecek hayvanlar

konusunda uyarmaktadır. Bu işaretler bireyleri mümkün olabilecek durumlara karşı uyarmaktadır yani bir mesaj iletmektedir. Teknik anlamda aygıt olmayabilirler ama sürücüleri uyarmak için orada bulunmaktadırlar. Dört levhanın da üstünde birer görüntü var. Sırasıyla baktığımız zaman fil, geyik ve ördek görüntülerini tanıyoruz. Dördüncü görüntüye geldiğimizde bu görüntü bize biraz yabancı gelmektedir çünkü üzerinde İngilizce yabani köpek yazmaktadır. İngilizce bilen biri için bu görseli anlamak kolaydır. Ancak bilmeyen bir kişi tanıdığı bir hayvana benzetmeye çalışabilir. Örneğin kurt ya da tilki gibi akıl yürütebilir. Başka bir konuda fil görseli alışkın olduğumuz bir görsel değildir. Çünkü bizim ülkemizde serbest bir şekilde dolaşan fillere rastlanmamaktadır. Ama görüntünün trafik işareti olduğu ve etraftan gelen ipuçlarına bakarak, bu işareti dikkat fil çıkabilir şeklinde yorumlayabilmekteyiz. Görünen yalnızca bir trafik işareti görüntüsü ve bu işaret gerçek bir trafik işaretinin yerini tutmaktadır. Üzerinde bulunan fil resmi de gerçek bir filin yerini tutmaktadır. Belli bir görüntüsel düzenleme olduğu için karşımızdakinin trafik işareti olduğunu anlamaktayız ama hiç trafik işareti görmemiş bir birey bu görüntüyü bizim gibi algılaması mümkün olmayabilir (Erkman, 2016: 20-21).

Şekil-2: Trafik Levhaları

Yaşadığımız dünya adeta göstergelerle, biçimlerle, imgelerle sarılmış durumdadır. İmgelerin amacı iletişimdir ve insanlar tarafından üretilmektedir. Herhangi bir düşünceyi, görüşü, yeni çıkan bir ürünü imgelerle başka birine aktarabilmekteyiz. Düşünme eylemi, imgeleri kullanma ve onları işletme sürecidir. İmgelerin aracılığıyla düşünebilmekteyiz ve konuşabilmekteyiz. İmgelerin algılanması ve yorumlanması aşamasında doğru bir biçimde olması eğitim, deneyim ya da toplumsal olmakla ilgili bir durumdur. Her insanın beklentisi, amacı, niyeti aynı olmayabilir. Hatta iletişim kurmak için dilsel olarak bir şeyler söylemek illa gerekli değildir. Herkes isteklerini aynı imgelerle anlatamayabilir. Buda farklı türde imgelerin kullanılabildiğini göstermektedir. Görüntüsel, sözel, dijital ya da başka herhangi bir türdeki imge grubu iletişim amacıyla kullanılabilmektedir (Günay, 2008: 2).

İmge, göstergebilimin araştırma konusudur. İmge bir uyarıcı konumundadır yani duyusal bir tözdür (Çağlar, 2012: 24). İşlevi zihinde ikinci bir imgeyi canlandırmaktır. Birey, imgeyi gösterge olarak kabul ettiği zaman ikinci imgeyi canlandırabilmektedir. Kendinden başka bir şeye göndermede bulunması ve birey tarafından anlaşılması imgenin iki temel unsurdan oluştuğunu göstermektedir. Bunlar gösteren ve gösterilendir. Gösteren anlatım düzlemi, gösterilen ise içerik düzlemidir. Bu iki arasındaki bağlantı aslında saymacadır. Trafik ışıkları bunun en önemli kanıtlarından biridir. Trafiğin kendine has bir akış dili vardır. İnsanlar kırmızı ışığı gördüğü zaman duracağını ya da yeşil ışığı gördüğü zaman geçmesi gerektiğini bilmektedir. Sürücüler arasında bir uzlaşım vardır (İlkdoğan, 2017: 3149-3150).

Charles Sanders Peirce göstergeyi nesnesi açısından sınıflandırdığında üç tür göstergenin varlığını ortaya koymaktadır. Bunlar belirti, görüntüsel gösterge ve simgedir. Belirti, varlığını ortaya koyduğu dış gerçeklikle bir bitişiklik, neden-sonuç vb. ilişkisi kurar. Görüntüsel gösterge, nesnesindeki algılanabilir ya da işitilebilir nitelikleri, biçimleri içerir. Nesne gösterge ile birlikte ilişki içindedir. Simgede ise, gösterge soyut bir anlam taşımaktadır (Günay, 2012: 14).

Belirti insan üretimi değildir. Bu tür gösterge, nesnesi ortadan kalktığı zaman, gösterge durumunu kaybeder. Ancak yorumlayan olmadığı zaman bu özelliği

yitirmemektedir. Güneşin ufukta kaybolmaya başlaması bir nedendir ve bunun sonucu akşam vaktinin gelmesidir. Akşam olgusu ortadan kalktığında batmakta olan güneş gösterge olma durumunu kaybeder. Sonuç olarak akşamın göstergesi ufukta batan güneştir. Bu gösterge insanlar tarafından yaratılmamıştır ama insanlar bu göstergeyi yorumlamaktadırlar. İkinci olarak görüntüsel göstergenin en açık örneği fotoğrafta yer alan göstergenin nesne ile olan benzerliğidir. Görüntüsel gösterse belirttiği şeyi direkt olarak temsil etmektedir. Bir desen, resim, fotoğraf, karikatürler bu özellikleri taşımaktadır. Bu fotoğraf, gerçek dünyadaki nesnesini olduğu gibi yansıtmaktadır. Son olarak insan açısından öğrenilmesi en zorlayıcı olan gösterge çeşidi simgedir. Ufukta batmakta olan güneş yaşlılığı, romantizmi simgeleştirebilir. Simgeleştirme bireysel ve toplumsal uzlaşmaya dayanır ve nesne ile göstergesi arasındaki ilişkinin öğrenilmesi gerekmektedir. Gösterilen hep soyuttur ve buda simgeyi bir tür yorumlama işi yapmaktadır (2012: 15-16).

Şekil-3: Bir Fotoğraf

Gösterge, başka bir şeyin yerini tutabilecek nitelikte olduğundan kendinden farklı bir şeyi gösteren her türlü olgu, nesne ya da varlıktır. Bu tanım genel olarak dilbilim için geçerlidir. Ancak mantık, felsefe gibi diğer bilim dalları tarafından da kabul edilir. Göstergeler değişik türde olsa da hepsinin ortak paydası: İnsanla insan ve insanla doğa arasında iletişim sağlama durumudur. Ancak kullanılan kod, tür ya da başka açılardan farklı gösterge çeşitlerinden bahsedilebilir. Doğal ve yapay göstergeler, dilsel göstergeler ve dil dışı göstergeler şeklinde sınıflandırmalar yapılabilir (Günay, 2002: 181-182).

Benzer Belgeler