• Sonuç bulunamadı

Öğretim programlarının öğretme-öğrenme süreci boyutunda “Nasıl öğretelim?” sorusunun yanıtı aranmaktadır. Dersin amaçları doğrultusunda hazırlanan içeriğin bireylere nasıl kazandırılacağı, sınıf içi ve dıĢı etkinliklerde hangi yöntem, ilke ve tekniklerin kullanılacağı, hangi araçlardan yararlanılacağı bu boyutta ele alınmaktadır (Gürkan, 2003: 18).

Sosyal Bilgiler dersinde etkili bir öğretme-öğrenme süreci ile öğrenciler hem çevredeki değiĢimlere uyum sağlama, kültürel etkinlikler, insanlığın oluĢturduğu eserler, geleceğin biçimlendirilmesine yönelik eğilimler gibi konularla ilgili sosyal anlayıĢ geliĢtirebilecekler, hem de etkili vatandaĢlık becerileri kazanabileceklerdir.

GeliĢmiĢ bir toplumda iyi bilgilendirilmiĢ, demokratik geleneklere bağlı vatandaĢlık bilincine sahip, her geçen gün değiĢen dünyaya ve farklılıkları barındıran topluma uyum sağlayabilen bireylere dayanmaktadır (NCSS, 1992). Bu nedenle, Sosyal Bilgiler dersinin amaçlarının ilköğretim çağındaki çocuklara etkili bir öğretme-öğrenme süreci ile kazandırılması önemlidir.

Sosyal Bilgiler Ulusal Konseyi‟ne (NCSS) göre ilköğretim Sosyal Bilgiler dersinin etkili olabilmesi için öğretme-öğrenme sürecinin (NCSS, 1992):

1. Anlamlı Olması:

Öğrenciler ayrıntılı bilgiyi ezberlemek ya da tekrarlamak yerine öğrendikleri bilgi, beceri, inanç ve tutumları okulda ve okul dıĢında nasıl kullanacaklarını bulmaya çalıĢırlar. AraĢtırma ve düĢünme becerilerini kullanarak yakın çevrelerinde ve dünyada neler olduğunu yorumlamaya çaba gösterirler. Bu

nedenlerle, Sosyal Bilgiler dersinde öğretme-öğrenme sürecinin anlamlı olabilmesi için:

• Ġçerik öğrencilerin konular arasındaki iliĢkileri görebilecekleri bir biçimde düzenlenmelidir.

• Anahtar kavramlar, grafik ve resim gibi görsel ögeler yardımıyla sunulmalıdır.

• Öğretme-öğrenme sürecinde öğrenciler cesaretlendirmelidir.

• DüĢük düzeydeki olgusal bilgiden, yüksek düzeydeki düĢünme becerilerine doğru bir sıra izlenmelidir.

• Öğrencilere yeni öğrenmeleri ile önceki bilgileri arasında iliĢki kurmalarını sağlayacak sorular sorulmalı, konu hakkında eleĢtirel düĢünmeleri sağlanmalı ve tartıĢmalar ıĢığında bilgiyi yapılandırmaları sağlanmalıdır.

• Değerlendirme öğrencilerin ne öğrendiklerine iliĢkin önemli bilgilere odaklanmalıdır.

• Özgün etkinliklere önem verilmelidir (Örneğin, öğrencinin sadece haritayı göstermesi yerine, kendi gezi rotasını çizmesinin istenmesi).

• Öğretmen planlamada, uygulamada ve değerlendirmede yansıtıcı olmalıdır.

2. BütünleĢtirici Olması:

Sosyal Bilgiler dersi doğası gereği bütünleĢtiricidir. Çünkü geniĢ bir öğrenme içeriğini çeĢitli eğitim kaynaklarını ve öğrenme etkinliklerini kullanır. Bu nedenle, öğretme-öğrenme süreci bütünleĢtirilmiĢ Sosyal Bilgiler öğretimi;

• Zaman boyunca insanın evrimine iliĢkin bilgi sağlar.

• GeçmiĢ deneyimler ve geleceğe bakıĢla iliĢkili olarak zaman ve mekanı bütünleĢtirir.

• Teknolojinin etkili bir biçimde kullanılmasını gerektirir.

• Programın içeriğindeki konular aracılığıyla okuma, yazma, iletiĢim, araĢtırma, gözlem, verileri çözümleme, sentez gibi tüm derslere yönelik becerilerin bütünleĢtirilmesini kapsar.

3. Değer Temelli Olması:

Etkili Sosyal Bilgiler öğretimi, konuların etik boyutlarını ve toplumun genelini ilgilendiren yansıtıcı geliĢim alanlarını ve sosyal değerlerin uygulanmasını kapsamalıdır. Öğrenciler derste etkileĢimde bulunurken diğerlerinin haklarına saygılı olmayı, temel demokratik değer ve ilkeleri, karar verme becerilerini ve vatandaĢlık konusunda katılım sağlamayı öğrenmelidirler. Bu nedenle öğretmen;

• Değerler konusunda politik ya da kiĢisel görüĢ belirtmekten kaçınmalıdır.

• Öğrencilerin konu içeriğinde yer alan değerlerin, zıtlıkların ve ikilemlerin farkında olmalarını sağlamalıdır.

• Toplumsal grupların yararlarını ve bireye yükledikleri sorumlulukları kavratmalıdır.

• Öğrencilerin demokratik, sosyal, politik değerlere dayanan mantıklı ve tutarlı görüĢ açıları geliĢtirebilmelerine yardımcı olmalıdır.

4. Zorlayıcı Olması:

Öğrencilerin dersin amaçlarını kazanabilmeleri için bireysel ya da grubun üyesi olarak etkinliklere katılmaları ve kendilerine verilen sorumlulukları dikkatli ve özenli bir biçimde yerine getirmeleri beklenir. Bu nedenle, öğretmen üretici ve zorlayıcı öğretme-öğrenme sürecini desteklemek amacıyla;

• Öğrencileri öğrenme topluluğunun iĢlevsel bir parçası oldukları konusunda desteklemeli ve cesaretlendirmelidir.

• Öğrencilerin yansıtıcı tartıĢmaların amacını, iĢbirliği içinde çalıĢarak içeriğin anlamını ve ilgili bağlantıları keĢfetmelerini sağlamalıdır.

5. Etkin Olması:

Öğrenciler öğretme-öğrenme sürecinde etkin yapılandırma süreci ile yeni anlayıĢlar gerçekleĢtirirler. Öğrenciler öğretme yöntemlerini birebir izlemek yerine önemli bilgileri, inançları, deneyimleri ile yeni konu arasında bağlantılar geliĢtirerek, içeriği anlamlandırma yoluna giderler. Bu nedenle, Sosyal Bilgiler dersinde öğretme-öğrenme sürecinin etkin olabilmesi için;

• EtkileĢimli eğitim ortamları oluĢturulmalıdır.

• Ġçeriğin yasamda uygulanabilmesine olanak sağlayan özgün etkinliklere yer verilmelidir.

• Öğrenciler eleĢtirel ve kritik düĢünmeye, sorgulamaya, düĢüncelerini paylaĢmaya, tarihsel olaylarla ilgili demokratik değerleri ve vatandaĢlık gereklerini içeren yaratıcı dramalara, benzetim etkinliklerine, aile üyeleriyle görüĢmeye, yerel toplumdan veri toplamaya, vatandaĢlık görevlerine iliĢkin çalıĢmalar yapmaya (gönüllü hizmetler gibi) yönlendirilmelidir.

Sosyal Bilgiler Ulusal Konseyi‟nin (NCSS) belirttiği gibi, Sosyal Bilgiler dersinde öğretme-öğrenme sürecinin güçlü ve etkili olması; öğrenenlerin dikkatlerinin sunulan fikirler üzerine odaklanmasına; eğitim boyunca öğrenenlerin olgularla, insanlarla ve nesnelerle, zihinsel ve fiziksel olarak etkileĢimde bulunmasına ve önceki bilgilerini var olan duruma aktarmalarına bağlıdır (Sunal ve Haas, 2002: 23). Öğrenci tarafından yapılandırılarak içselleĢtirilmiĢ olan bilginin, ileriki yaĢamında da onu bırakmayacağı düĢünüldüğünde, toplumsal kiĢilik kazandırmayı hedefleyen Sosyal Bilgiler dersinde öğretmenin, bilginin öğrenciye aktarıldığı geleneksel anlayıĢın dıĢına çıkması beklenmektedir. Çünkü geleneksel öğretim anlayıĢının egemen olduğu öğrenme ortamlarında çok fazla ve farklı sorunlarla karĢılaĢılmaktadır.

Geleneksel öğretim uygulamalarının getirdiği sorunların baĢında; öğrenilen bilginin kalıcı olmaması, sınavlar için ezberlenip daha sonra unutulması, bilgilerin büyük bir bölümünün öğrenciler tarafından eksik ya da yanlıĢ anlaĢılması

ve öğrencilerin öğrendikleri bilgi ve becerileri gelecek yaĢamlarında etkin bir biçimde kullanamayacak olmaları gelmektedir. Bu nedenle, geleneksel yaklaĢımdan kaynaklanan bu tür sorunlar eğitimcileri daha etkili, verimli, çekici ve anlamlı eğitim uygulamalarını geliĢtirmek üzere çalıĢmalara yöneltmiĢtir (Deryakulu, 2000: 53).