• Sonuç bulunamadı

I. GİRİŞ

II.4. Okuryazarlık Kavramı ve Okuryazarlık Türleri

II.4.2. Okuryazarlık Türleri

II.4.2.7. Bilgi Okuryazarlığı

II.5.1. Bilgi Okuryazarlığı Kavramına Genel Bakış

Bilgisayar okuryazarlığı, kütüphane okuryazarlığı, medya okuryazarlığı, görsel okuryazarlık, ağ okuryazarlığı ve dijital okuryazarlık gibi tüm okuryazarlık türleri ve bu türlerin gerektirdiği beceriler, bilgi okuryazarlığı kavramı ile doğrudan ilişkili ve bağlantılıdır. Buna rağmen bilgi okuryazarlığı kavramı diğer kavramların ötesindedir. Örneğin Gilton (1994, s. 54), bilgi okuryazarlığı ile bilgisayar okuryazarlığı veya kütüphane okuryazarlığı kavramları aralarında güçlü bir ilişki bulunmasına rağmen bu kavramların aynı anlamları taşımadıklarını vurgulamış;

sadece teknolojiyi veya kütüphaneyi kullanmanın, nitelikli öğrenme etkinliklerinin gerçekleştirilmesini sağlamadığını; bilgi okuryazarlığının, öğrenen bireyler için bir araç değil, amaç niteliğini taşıdığını; bu kapsamda bilgi okuryazarlığının bilgisayar okuryazarlığı ile karşılaştırıldığında, teknolojiye ulaşmak ve onu kullanmaktan çok daha fazlasını; kütüphane okuryazarlığı ile karşılaştırıldığında ise çevrimiçi katalog veya kütüphane kaynaklarıyla yapılan araştırmalardan çok daha fazlasını içerdiğini belirtmiştir.

Günümüzde bireylerin çeşitli kaynaklardan bilgiye ulaşabilmeleri; bilgiyi, problem çözme, karar verme ve planlama amacıyla kullanabilmeleri; bilgiyi günlük yaşama aktarabilmeleri ve bilgiye erişim için teknolojiden bir araç olarak yararlanabilmeleri önemli olarak görülmektedir (Kurbanoğlu ve Akkoyunlu, 2001, s.

82). Diğer taraftan çağdaş öğrenme yaklaşımlarının bireylere düşünme ve bilgi becerilerini kısacası “öğrenmeyi öğrenme”, “eğitim ve öğretimi yaşamın her döneminde devam ettirme” yeterliliklerini kazandırmayı hedeflediği, bireylerin bilgi ve bilgi kaynaklarıyla sağlam ilişkiler içerisinde olma durumunda kaldıkları gözlenmektedir. Özellikle okuryazarlık kavramının zaman içerisinde bilgi ve iletişim

teknolojilerinin etkisiyle ve bireylerin becerileri doğrultusunda gelişmesi ile okuma ve yazmadan daha çok bilgiye erişme, onu kullanma ve değerlendirme yetenekleri ön plana çıkmaktadır.

Bu bağlamda, bireylerin bu yeteneklerini ortaya koyan “bilgi okuryazarlığı”

kavramı ALA tarafından “bilgi gereksiniminin fark edilmesi, bu bilginin elde edilmesi, değerlendirilmesi ve etkin bir biçimde kullanılması için bireylerin sahip olması gereken beceriler bütünü” olarak tanımlanmıştır (ALA, 1989). 2005 yılında gerçekleştirilen “Bilgi Okuryazarlığı ve Yaşamboyu Öğrenme (High Level Colloquium on Information Literacy and Lifelong Learning)” konferansında oluşturulan “İskenderiye Bildirgesi”nde (The Alexandria Proclamation) ise bu kavram, “yaşamın her alanında bireylerin eğitimsel, mesleki, sosyal ve kişisel hedeflerine ulaşabilmesi için onlara bilgiyi etkili biçimde arama, değerlendirme, kullanma ve yeniden oluşturma becerilerini kazandırma” şeklinde açıklanmıştır (Garner, 2006, s.3). Bu tanımlar doğrultusunda, bilgi okuryazarlığı kavramının bireylerin sorun çözerken veya karar verirken eleştirel düşünerek ve teknolojiden faydalanarak bilgi ve bilgi kaynaklarını etkin bir biçimde kullanma becerilerini ifade ettiği söylenebilir.

Bireylerin bilgi okuryazarı olarak yaşamlarının her aşamasında etkin bilgi kullanıcıları olabilmeleri, belli niteliklerin onlara kazandırılması ile mümkündür. Bu nitelikler şunlardır (Doyle, 1994, s. 3):

• Doğru ve yeterli bilginin karar vermeye temel oluşturduğunu bilme,

• Bilgi gereksinimlerini fark etme,

• Bilgi gereksinimlerine dayalı olarak soruları oluşturma,

• Olası bilgi kaynaklarını saptama,

• Başarılı araştırma stratejileri geliştirme,

• Bilgisayar ve diğer teknolojileri kullanarak bilgi kaynaklarına erişme,

• Bilgiyi değerlendirme,

• Uygulamaya geçirmek için bilgiyi düzenleme,

• Yeni bilgiyi mevcut bilgiyle bütünleştirme,

• Bilgiyi, eleştirel düşünme ve sorunları çözmede kullanma.

Bilgi okuryazarlığı kavramı ilk kez 20. yüzyılın son çeyreğinde Paul G.

Zurkowski tarafından kullanılmasına rağmen, geniş bir kavramsal yapının oluşturulması daha sonraki senelerde mümkün olmuştur. 1998 yılında Amerikan Okul Kütüphanecileri Derneği (American Association of School Librarians-AASL) ve Eğitimsel İletişimler ve Teknoloji Derneği (Association for Educational Communications and Technology-AECT) tarafından gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda ortaöğretim öğrencilerine yönelik bilgi okuryazarlığı becerileriyle ilgili temel standartlar ve göstergeler ortaya konulmuştur. 2000 yılında Amerikan Üniversite ve Araştırma Kütüphaneleri Derneği (Association of College and Research Libraries-ACRL) tarafından yükseköğretim öğrencileri için hazırlanan

“Yüksek Öğrenimde Bilgi Okuryazarlığı Yeterliliği Standartları (Information Literacy Competency Standards for Higher Education)” ve 2001 yılında Avustralya Üniversite Kütüphanecileri Konseyi (Council of Australian University Librarians-CAUL) tarafından Avustralya ve Yeni Zelanda vatandaşlarına yönelik oluşturulan

“Avustralya ve Yeni Zelanda Bilgi Okuryazarlığı Enstitüsü (Australian and New Zealand Institute for Information Literacy-ANZIIL) Bilgi Okuryazarlığı Standartları”

bilgi okuryazarlığının ana hatlarını belirlemesi bakımından diğer önemli girişimler arasında yer almıştır.

1998 yılında AASL ve AECT tarafından “Öğrencilerin Öğrenmelerinde Bilgi Okuryazarlığı Standartları (Information Literacy Standards for Student Learning)”

adıyla ilk ve orta öğretim öğrencileri için hazırlanan standartlar ile öğrencilerin bilgi okuryazarlığı kapsamında sahip olması gereken nitelikler belirlenmiştir. Bu nitelikler aşağıda sıralanmıştır (AASL ve AECT, 1998, s. 1-7):

• Bilgi okuryazarı olan öğrenciler, bilgiye erişmede etkin ve yeterlidirler:

Bireyler, bilgiye olan gereksinimlerinin farkındadırlar; doğru ve geçerli bilginin, mantıklı karar vermede bir temel olduğunu bilirler; bilgi gereksinimlerine dayalı olarak sorular oluştururlar; çeşitli bilgi kaynaklarını tanır ve bilgiye erişmek için başarılı stratejiler geliştirir ve kullanırlar.

• Bilgi okuryazarı olan öğrenciler, bilgiyi eleştirel bir şekilde değerlendirirler:

Bireyler, bilginin doğruluğunu, ilgililiğini ve geçerliliğini belirlerler; gerçek bilgi, bakış açısı ve düşünce arasındaki farkları bilirler; doğru olmayan ve yanıltıcı bilgiyi fark ederler; sorun ve sorular için uygun olan bilgiyi seçerler.

• Bilgi okuryazarı olan öğrenciler, bilgiyi doğru ve yaratıcı bir şekilde kullanırlar: Bireyler, uygulamak için bilgiyi düzenlerler; yeni bilgiyi sahip oldukları bilgi ile bütünleştirirler; sorun çözme ve eleştirel düşünmede bilgiyi uygularlar; bilgiyi ve düşünceleri doğru bir şekilde üretir ve iletirler.

• Kendi kendine öğrenen öğrenciler bilgi okuryazarıdırlar ve bilgiyi, kişisel ilgileriyle ilişkili olarak araştırırlar: Bireyler, mesleki, toplumsal, sağlıkla ilgili ve boş zamanlarını değerlendirme gibi çeşitli kişisel beklentilere yönelik bilgiyi ararlar; kişisel ilgileriyle ilişkili bilgiyi ve çözümleri tasarlar, geliştirir ve değerlendirirler.

• Kendi kendine öğrenen bilgi okuryazarı öğrenciler, bilgi kaynaklarına ve bilginin diğer yaratıcı ifadelerine değer verirler: Bireyler, kendi kendilerini güdüleyen okuyuculardır; sunulan bilgiden anlam çıkarmasını bilirler;

yaratıcı ürünler geliştirirler.

• Kendi kendine öğrenen bilgi okuryazarı öğrenciler, bilgi aramada ve bilgi üretmede mükemmele ulaşma çabasındadırlar: Bireyler, kişisel bilgi arama sonuçlarının ve süreçlerinin kalitesini değerlendirirler; kendi ürettikleri bilgiyi gözden geçirmek, geliştirmek ve güncellemek için stratejiler geliştirirler.

• Öğrenme ortamına ve topluma olumlu katkılar sağlayan öğrenciler bilgi okuryazarıdırlar ve demokratik bir toplumda bilginin önemini bilirler:

Bireyler, bilgiyi çeşitli kaynaklardan, içeriklerden, alanlardan ve kültürlerden araştırırlar; bilgiye eşit olarak erişme ilkesine saygılıdırlar.

• Öğrenme ortamına ve topluma olumlu katkılar sağlayan bilgi okuryazarı öğrenciler, bilgi ve bilgi teknolojisi kullanımında etik davranışlar sergilerler:

Bireyler, düşünce özgürlüğü ilkesini benimserler; telif hakkına saygı duyarlar; bilgi teknolojisini bilinçli bir şeklide kullanırlar.

• Öğrenme ortamına ve topluma olumlu katkılar sağlayan bilgi okuryazarı öğrenciler, bilgiyi aramak ve üretmek için grup etkinliklerine etkin bir biçimde katılırlar: Bireyler, bilgiyi diğerleriyle paylaşırlar; diğer insanların düşüncelerine ve geçmiş deneyimlerine saygı duyar ve onların katkılarına değer verirler; bilgi sorunlarını tanımlamak ve çözümlerini araştırmak için diğer bireylerle işbirliği yaparlar; bilgiyi düzenler, geliştirir ve değerlendirirler.

ACRL tarafından oluşturulan “Yüksek Öğrenim İçin Bilgi Okuryazarlığı Yeterlilik Standardı (Information Literacy Competency Standards for Higher Education)” ise bilgi okuryazarı bireylerin nitelikleri şu şekilde sıralanmıştır (ACRL, 2000, s. 2-3):

• Gereksinim duydukları bilginin boyutunu ve yapısını belirlerler.

• Gereksinim duydukları bilgiye etkin ve etkili olarak erişirler.

• Bilgiyi ve bilgi kaynaklarını eleştirel olarak değerlendirirler ve seçmiş oldukları bilgiyi kendi bilgi tabanları ve değer sistemleri içerisinde birleştirirler.

• Bireysel veya bir grubun üyesi olarak özel bir amacın gerçekleştirilmesinde bilgiyi etkili bir biçimde kullanırlar.

• Bilginin önündeki yasal, ekonomik ve sosyal sorunlarını bilirler ve bilgiyi etik ve yasalara uygun olarak kullanırlar.

Bu standartta ortaya konulan performans göstergeleri şu şekildedir:

• Standart 1: Bilgi okuryazarı öğrenci, gereksinim duyduğu bilginin yapısını ve boyutunu belirler. Bu kapsamda bilgi okuryazarı öğrenci; bilgi gereksinimini belirler ve ifade eder, potensiyel bilgi kaynaklarının farklı türlerini ve formatlarını tanımlar, gereksinim duyduğu bilgiyi elde etmenin maliyetini ve yararlarını düşünür, bilgi gereksiniminin doğası ve boyutunu yeniden değerlendirir.

• Standart 2: Bilgi okuryazarı öğrenci, gereksinim duyduğu bilgiye etkin ve verimli bir biçimde erişir. Bu kapsamda bilgi okuryazarı öğrenci; gereksinim duyduğu bilgiye erişmek için en uygun araştırma yöntemlerini ve bilgi erişim

sistemlerini seçer, etkili biçimde tasarlanmış arama stratejileri oluşturur ve uygular, bilgiye çevrimiçi veya çeşitli yöntemler kullanarak erişir, arama stratejilerini gerekliyse yeniden düzenler, bilgiyi ve onun ana kaynağını alır, kaydeder ve yönetir.

• Standart 3: Bilgi okuryazarı öğrenci bilgiyi ve bilginin kaynağını eleştirel olarak değerlendirir ve seçilen bilgiyi kendi bilgi temeli ve değer sistemi ile bütünleştirir. Bu kapsamda bilgi okuryazarı öğrenci; elde ettiği bilgiden çıkardığı temel düşünceleri özetler, bu ölçütü bilginin ve bilginin kaynaklarının değerlendirmesi için de ifade eder ve uygular, yeni kavramlar oluşturmak için temel düşünceleri sentezler, bilgiye katılan değeri, çelişkileri ya da bilgiye özgü diğer nitelikleri belirlemede yeni bilgiyi önceki bilgisi ile karşılaştırır, yeni bilginin bireysel değer yargısına etki edip etmeyeceğini belirler ve farklı düşüncelerle uzlaşma yolunda adımlar atar, başka bireyler, konu uzmanları ve/veya uygulamacılar ile görüşerek bilginin anlaşılmasını ve yorumlanmasını doğrular, ilk başta belirlenen arama sorgusunu yeniden gözden geçirip geçirmeyeceğine karar verir.

• Standart 4: Bilgi okuryazarı öğrenci, bilgiyi bireysel ya da bir grubun üyesi olarak, belirli bir amacın gerçekleştirilmesinde etkin olarak kullanır. Bu kapsamda bilgi okuryazarı öğrenci; yeni ve önceki bilgiyi belli bir ürünün ya da performansın planlanması ve gerçekleştirilmesinde kullanır, ürün ya da performansın gelişim sürecini gözden geçirir, ürünü ya da performansı diğer bireylere iletir.

• Standart 5: Bilgi okuryazarı öğrenci, bilgi ve bilgi teknolojisine ilişkin etik, yasal ve sosyo-ekonomik sorunların çoğunu anlar. Bu kapsamda bilgi okuryazarı öğrenci; bilgi kaynaklarının erişim ve kullanımına yönelik yasalar, yönetmelikler, kurumsal politikalar ve protokolleri takip eder, ürünün ya da performansın iletilmesinde kullandığı bilgi kaynaklarını gösterir.

Diğer taraftan 2012 yılında ACRL Bilgi Okuryazarlığı Yeterlilik Standartları Değerlendirme Grubu (ACRL Information Literacy Competency Standards Review Task Force), ACRL tarafından oluşturulan bu standardın bazı unsurlara dikkat edilerek gözden geçirilmesini önermiştir. Buna göre standartlar;

• Bilgi okuryazarlığı modellerinin ALA dışındaki bireyler tarafından kolayca anlaşılabilmesi için basitleştirilmelidir.

• Kütüphane jargonunu içermeyecek şekilde açık ve anlaşılır bir biçimde ifade edilmelidir.

• Sadece bilişsel çıktılara değil, aynı zamanda duyuşsal ve duygusal öğrenme çıktılarına da odaklanmalıdır.

• Okuryazarlık türlerinin birbirini bütünlediğini ve tamamladığını vurgulamalıdır.

• Okuryazarlık türlerinin biçimsel özelliklerinin ötesinde bu türlerin birbirleriyle olan etkileşimine ve içerdikleri sosyal anlamlara odaklanmalıdır.

• Her türlü ortamlardaki içerikleri üreten ve bu içeriklerden sorumlu olan öğrencilere yönelik olmalıdır.

• AASL’nin ortaya koyduğu standartlarla bağlantılı olmalıdır.

Bu öneri, bilgi okuryazarlığı standartlarının ve modellerinin herkes tarafından anlaşılabilir olmasının gerektiğini, okuryazarlık türleri arasındaki etkileşimin ve bütünlüğün sağlanmasının önemini, bilgi okuryazarlığı temel becerilerinin yanı sıra sorgulama, karar verme, problem çözme, analitik düşünme, eleştirel düşünme, sentez yapma, yaratıcı düşünme, bilgiyi içselleştirme ve transfer etme gibi üst düzey düşünme becerilerinin de dikkate alınması zorunluluğunu vurgulaması bakımından oldukça önemli kabul edilebilir.

Başka bir boyuttan bakıldığında, belirtilen tüm standartların ortaya çıkmasında ve şekil almasında bilgi okuryazarlığı modelleri oldukça önem taşımaktadır. Bilgi okuryazarlığı modelleri, bilgi sorunlarının çözülmesinde izlenecek aşamaları (bilgi gereksinimlerinin tanımlanması, bilginin aranması, bulunması, kullanılması, iletilmesi ve değerlendirilmesi) sistematik olarak ele almakta ve açıklamaktadır. Kuhlthau Modeli, Big6 Modeli, Irving Modeli ve Yedi Sütun (Seven Pillars) Modeli literatürde ele alınan ve en çok bilinen bilgi okuryazarlığı modelleri arasında yer almaktadır.

Kuhlthau (1995, s. 5), bireylerin bilgi sorunlarını çözerken izledikleri adımları ortaya çıkarmak için bir bilgi arama modeli geliştirmiştir. Bu model, bireylerin bilgi eksikliğini fark etmesi nedeniyle endişe taşıdığı ve belirsizlik yaşadığı “bilgi arama sürecine başlama”; genel bir alanın, konunun veya sorunun tanımlandığı ve belirlendiği

“seçim”; belirsizlik, karışıklık ve şüphelerin arttığı “keşfetme”; seçilen konuya yönelik olarak derinlemesine odaklanmanın sağlandığı ve belirsizliklerin azaldığı “formüle etme”; odaklanılan konuyla ilgili bilginin elde edildiği ve belirsizliklerin ortadan kalktığı

“toplama”; elde edilen ve öğrenilen bilgilerin diğer bireylere açıklandığı veya bir şekilde kullanıldığı “sunum” aşamalarından oluşmaktadır.

Eisenberg ve Berkowitz (1999, s. 22) tarafından geliştirilen Big6 Modeli, bilgi sorunlarını çözmeye yönelik olarak bilgi sorunlarının ve gereksinimlerinin belirlenmesi, bilgi arama stratejilerinin belirlenmesi, bilgi kaynaklarına ve bilgiye erişilmesi, elde edilen bilginin kullanılması, farklı bilgi kaynaklarından elde edilen bilginin sentezlenmesi ve yeniden düzenlenerek diğer bireylere iletilmesi, ürün ve sürecin değerlendirilerek gereksinimin karşılanıp karşılanmadığına karar verilmesi aşamalarını kapsamaktadır.

Benzer şekilde Irving’in (1985, s. 22) yaşam boyu öğrenimi hedefleyen ve bireylerin bilgi ve beceri sahibi olması için geliştirdiği bilgi okuryazarlığı modeli; bilgi gereksinimlerinin analiz edilmesi ve tanımlanması; bilgi kaynaklarının belirlenmesi;

bilgi kaynaklarına erişilmesi; erişilen bilgi kaynaklarının incelenmesi, seçilmesi ve elenmesi; bilgi kaynaklarının etkili bir şekilde kullanılması; bilginin kaydedilmesi ve saklanması; bilginin yorumlanması, analiz edilmesi, sentezlenmesi ve değerlendirilmesi;

bilginin biçimlendirilmesi, sunulması ve iletilmesi; süreçlerin değerlendirilmesi aşamalarını tanımlamaktadır.

Kolej, Ulusal ve Üniversite Kütüphaneleri Derneği (Society of College, National & University Libraries - SCONUL) Bilgi Okuryazarlığı Danışma Kurulu (Advisory Committee on Information Literacy) tarafından hazırlanan Yedi Sütun Modeli ise, bilgi problemlerini çözme aşamalarını bireylerin bilgi gereksiniminin fark edilmesi; bilgi kaynaklarının belirlenmesi, bilgiye erişmek için stratejilerin geliştirilmesi, gereksinim duyulan bilgiye erişilmesi; elde edilen bilginin karşılaştırılması ve değerlendirilmesi; bilginin profesyonel ve etik bir şekilde düzenlenmesi, kullanılması ve iletilmesi; bilginin sentezlenmesi ve yeniden yapılandırılarak oluşturulması olarak ifade etmektedir (Society of College, National

and University Libraries, 1999, s. 6-8). Yedi Sütun Modeli 2012 yılında dijital okuryazarlık bağlamında tekrar güncellenmiş ve belirtilen tüm bilgi sorunlarını çözme aşamalarında dijital araçların ve teknolojilerin kullanılması önem kazanmıştır (Society of College, National and University Libraries, 2012).

Alberta Modeli, 8W Modeli, Dialogue Modeli, McKenzie Araştırma Döngüsü Modeli ve Sauce Modeli gibi modeller, bilgi okuryazarlığına yönelik olarak geliştirilen diğer modeller arasında yer almakta ve bilgi sorunlarını çözmeye yönelik aşamaları benzer şekillerde yorumlamaktadırlar.

Bilgi okuryazarlığına yönelik olarak yapılan tanımlamalar, oluşturulan standartlar ve geliştirilen modeller bireylerin öğrenme ortamlarında veya mesleki yaşantılarında başarı elde edebilmeleri için oldukça önemli becerilerin gerektiğini ortaya çıkarmaktadır. Kurbanoğlu’na (2010, s. 743) göre bilgi okuryazarlığı becerileri; bilgi gereksinimini fark etme, bilgi gereksinimini tanımlama, bilgi arama stratejileri geliştirme, bilgiyi arama, bulma, seçme, değerlendirme, kullanma, sınıflama, düzenleme, yorumlama, yeni bilgiyi var olan bilgiyle bütünleştirme ve iletme gibi temel bilgi becerilerinin; sorgulama, karar verme, problem çözme, analitik düşünme, eleştirel düşünme, sentez yapma, yaratıcı düşünme, yeni bilgi üretme, geçmiş deneyimlerden faydalanarak bilgi ve becerileri transfer etme ve bilgiyi içselleştirme gibi üst düzey düşünme becerilerinin; iletişim, ekip çalışması, işbirliği, kişisel motivasyon, uyum sağlama gibi bireysel becerilerin; fonksiyonel okuryazarlık, bilgisayar okuryazarlığı, ağ okuryazarlığı, kütüphane okuryazarlığı, medya okuryazarlığı, görsel okuryazarlık gibi çeşitli okuryazarlık becerilerinin birleşiminden oluşmaktadır.

Solomon, Wilson ve Taylor (2012, s. 8-18), bu ifadeleri destekler nitelikte eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, problem çözme, üst düzey düşünme, etkili iletişim kurma ve yönetim becerilerini bünyesinde bulunduran transfer edilebilir becerilerin (diğer bir ifade ile uygulanabilir becerilerin) bilgi okuryazarlığı için temel oluşturduğunu vurgulamışlardır:

Eleştirel düşünme: Bilginin etkili bir şekilde kullanılması için gereklidir ve bireylerin taraflı, niteliksiz, saptırılmış, yüzeysel veya eksik olabilecek bilgiyi ayırt edebilmelerini sağlamaktadır. Kanıtlara ve gerçeklere dayanarak çıkarımlarda bulunma; karmaşık kavramları daha alt kavramlara bölerek ve alt kavramlar arasındaki ilişkisel yapıları belirleyerek analiz etme; belli ölçütlere göre konuyla ilgili eleştirel değerlendirmeler yapma; konunun önemini veya anlamını kavrayarak yorumlama; konuyla ilgili düşünce süreçlerini, olayları veya kavramları açıklama; genel bir sonuca varmak için farklı düşünceleri bir araya getirerek sentezleme başlıca eleştirel düşünme stratejilerini oluşturmaktadır.

Yaratıcı düşünme: Bir konuya yönelik olarak etkin bir biçimde olanakları keşfetme, seçenekler geliştirme, değişime karşı açık olma ve yeni bir fikir üretmek için düşünceleri birleştirme veya mevcut fikirlerden yola çıkarak yeni fikirler üretme süreçleridir. Bireylerin hayal güçlerini kullanarak ve var olan düşünceler ile engelleri aşarak sıra dışı ve yenilikçi düşünmelerine dayanmaktadır.

• Problem çözme: Bir soruna çözüm üretmek için sistematik olarak gerçekleştirilen bir süreçtir. Sorunu tanımlama, sorunun olası nedenleri ortaya koyma, soruna yönelik olarak olası çözümler geliştirme, en iyi çözüme ulaşmak için tüm çözümleri değerlendirme, en iyi çözümü uygulama ve sonuçları değerlendirme aşamalarını kapsamaktadır.

Üst düzey düşünme: Eleştirel ve yaratıcı düşünme süreçlerine katkıda bulunmaktadır. Bloom (1956) tarafından geliştirilen taksonomide belirtilen bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme düzeylerinden son üçünü kapsamaktadır. Bu üç düzeyde karar vermek için bilginin eleştirel bir şekilde değerlendirildiği derin ve karmaşık bir düşünme süreci söz konusudur.

• Etkili iletişim kurma: Başarılı bireyler farklı durumlarda farklı kitlelere bilgiyi etkili bir şekilde iletmek ve geri bildirim almak durumundadırlar. Bu bağlamda bireylerin bilgiyi düzgün bir şekilde oluşturmaları, bilgiyi anlamlı ve mantıklı şekilde düzenlemeleri, bilgiyi topluma aktarmaları, diğer bireylerle etkileşim sağlamaları, düşüncelerini iletmede görsel unsurları kullanmaları, iletilerin diğer bireylere ulaşması için çeşitli teknolojilerden (telefon, bilgisayar, e-posta, Internet iletişim araçları, tarayıcılar, kameralar, ses ve video kaydediciler vb.) yararlanmaları gerekmektedir.

• Yönetim: Bireylerin bilgiyi sistematik olarak gruplaması, ana noktaların tanımlanması için araştırma hakkında notlar alması, bilginin kolaylıkla bulunabilmesi için bilgi kaynaklarını sınıflandırması ve kullanılan bilgi kaynaklarını belirtmesi yönetimsel açıdan oldukça önemlidir. Bu kapsamda yönetimsel beceriler, elektronik ve basılı dosya yönetim sistemlerini anlama ve uygun biçimde kullanma; zaman yönetimi tekniklerini uygulama;

karmaşık görevleri yönetilebilir hedefler haline getirme; Venn diyagramları, iş akış şemaları, Gantt çizelgeleri, örgütsel çizelgeler, kavram haritaları ve benzeri grafik düzenleyicilerinden doğru şekilde yararlanma becerilerini içermektedir.

Belirtilen ifadeler doğrultusunda bilgi okuryazarlığının bilgi gereksiniminin fark edilmesiyle ortaya çıkan sorunların çözülmesi sürecinde teknolojiden, üst düzey düşünme becerilerinden, etkili bir iletişim ortamından ve yönetimsel unsurlardan yararlanarak bilgi gereksinimini tanımlama, bilgi arama stratejilerini kullanma, bilgi kaynaklarına erişme, erişilen bilgi kaynaklarını analiz etme, yorumlama, sentezleme, değerlendirme, bilginin kullanılmasına yönelik etik ilkeleri, telif hakları ve politikaları bilerek bilgiyi iletme etkinliklerini gerçekleştirme becerilerine dayandığı belirtilebilir.

Diğer taraftan son yıllarda medya okuryazarlığı ve bilgi okuryazarlığının birleşimi olarak nitelendirilebilecek ve UNESCO tarafından “medya ve bilgi okuryazarlığı” olarak adlandırılan kavramın ön plana çıktığı görülmektedir. Medya okuryazarlığı ve bilgi okuryazarlığı kavramları, sorgulama ve eleştirme temelli becerilerin gelişimine ve hangi formatta veya hangi teknolojiyle sunulursa sunulsun medya ve bilgi kanallarını anlamlı bir şekilde kullanabilme yeteneklerine vurgu yapmaktadır. Bu iki kavramın aynı unsurları vurgulaması ve özellikle Internet ve mobil platformlar aracılığıyla bilgi içeriklerine ve medya iletilerine erişimin yaygınlaşması, birbiriyle bağlantılı olan bu kavramların bütünleşmesinin ana gerekçesini oluşturmaktadır (Moeller, Joseph, Lau ve Carbo, 2011, s. 15; UNESCO, 2011, s. 18). 2012 yılında Moskova’da gerçekleştirilen “Media and Information Literacy for Knowledge Societies” temalı konferansta yayınlanan bildirgede medya

ve bilgi okuryazarlığı, insan haklarına saygı göstererek yaratıcı, yasal ve etik unsurlara dikkat edecek biçimde bilginin erişilmesi, analiz edilmesi, kullanılması, üretilmesi ve iletilmesi için gerekli olan bilgi, davranışlar, beceriler ve uygulamaların birleşimi olarak ifade edilmiştir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin ötesinde mesleki, eğitimsel ve toplumsal boyutlarda öğrenme, eleştirel düşünme ve yorumlama becerilerini kapsayan medya ve bilgi okuryazarlığı, her tür ortam (sözlü, yazılı, analog ve dijital) ile bilgi kaynaklarının bütün biçim ve düzenlerini ele almaktadır.

Bu bildiride ayrıca medya ve bilgi okuryazarı olan bireylerin sahip olması gereken özellikler şu şekilde belirtilmiştir (Moscow Declaration on Media and Information Literacy, 2012):

• Özel, mesleki ve günlük yaşantılarında farklı ortamları, bilgi kaynaklarını ve kanallarını kullanabilirler.

• Bilgiye ne zaman ve niçin gereksinim duyacaklarını ve bu bilgiyi nereden ve nasıl sağlayacaklarını bilirler.

• Bilginin kimin tarafından ve neden oluşturulduğunu, bunun yanı sıra medya, bilgi sağlayıcıları ve bellek kurumlarının rollerini, sorumluluklarını ve işlevlerini anlarlar.

• Medya ve herhangi bir içerik üreticisi tarafından iletilen bilgiyi, mesajları, inançları ve değerleri analiz edebilir ve buldukları ve ürettikleri bilgiyi doğrulayabilirler.

Bu bağlamda, bireylerin her türlü ortamdan elde ettikleri içeriklere yönelik olarak belirtilen becerilere sahip olmasının gerekliliği, medya ve bilgi okuryazarlığı kavramının önem kazanmasını sağlamaktadır.

Ele alınan tüm becerilere yönelik olarak bireylerin eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve bu becerilerin bireylere kazandırılması için kütüphaneler tarafından hazırlanacak ve sunulacak bilgi okuryazarlığı eğitim programları oldukça önem taşımaktadır.

II.5.2. Bilgi Okuryazarlığı Eğitim Programları ve Bilgi Okuryazarlığı Becerilerinin Bireylere Kazandırılmasında Bilgi Okuryazarlığı Eğitim Programlarının Katkısı

Kütüphanelerin sahip oldukları bilgi kaynakları ve sundukları hizmetlere yönelik olarak düzenledikleri eğitim etkinliklerinin oldukça eskiye dayandığı, 1970’li yıllardan itibaren kullanıcı eğitim programlarının boyut değiştirdiği ve zaman içerisinde bireylerin bir kütüphaneden en iyi şekilde faydalanabilmeleri için onlara yardım etmeyi amaçlayan etkinlikleri tanımlayan çeşitli kavramların (kütüphane eğitimi, kütüphane öğretimi, kütüphane oryantasyonu, okuyucu eğitimi, okuyucu öğretimi, kullanıcı eğitimi, kullanıcı desteği, bibliyografik eğitim gibi) kullanıldığı bilinmektedir (Feather ve Sturges, 2003, s. 646; Mortimer, 2007, s. 24).

Internet’in ortaya çıkışından önce sıklıkla anılan ve dermenin yanı sıra özellikle katalog, indeks, abstrakt, bibliyografya gibi bibliyografik kaynakların nasıl kullanılacağını öğretmeye dayanan bibliyografik eğitim kavramı, kütüphane kullanıcılarının gereksinim duyduğu bilgiye hızlı ve etkili biçimde ulaşmalarına yardımcı olmak için tasarlanan eğitim programlarını ifade etmektedir. Bibliyografik eğitimden daha geniş bir kavramı ifade eden kullanıcı eğitimi, kütüphaneciler tarafından resmi veya resmi olmayan eğitim yoluyla kütüphane kaynakları, hizmetleri ve olanaklarının en iyi şekilde nasıl kullanılacağının kullanıcılara

öğretilmesini içermektedir (Reitz, 2012). Kullanıcı eğitimi kavramının ardından önem kazanan kütüphane okuryazarlığı eğitimi kavramı ise, genellikle resmi bibliyografik eğitim ve resmi olmayan kullanıcı eğitimi yardımıyla, kütüphanelerdeki bilgi kaynaklarını ve bilgi arama süreçlerini bilme ve tanıma becerilerini edindirmeyi amaçlamaktadır (Bell, 1990, s.32).

İfade edilen tüm kavramlar, kütüphanelerin sahip olduğu bilgi kaynaklarına etkili bir biçimde erişme, bu kaynakları kullanma ve bilgi hizmetlerinden yararlanma becerilerine vurgu yapmaktadır. Zaman içerisinde bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızla gelişimi ile birlikte bilgi kaynaklarının, bilgi hizmetlerinin, öğrenme biçimlerinin ve öğrenme ortamlarının boyut değiştirmesi sonucu bu kavramlar, evrensel düzeyde yerini bilgi okuryazarlığı eğitimi kavramına bırakmıştır. İlgili literatür incelendiğinde, bilgi okuryazarlığı eğitimi düşüncesinin yeni olmadığı, bu kavramın 1980’lerin sonundan itibaren yaygın biçimde tartışıldığı ve farklı öğrenme düzeylerine yönelik çeşitli programların oluşturulduğu görülmektedir (Breivik, 1998;

Bruce ve Candy, 2000; Farmer ve Mech, 1992; Henri ve Bonnano, 1999; Spitzer, Eisenberg, ve Lowe, 1998).

Bireylere bilgi okuryazarlığının öğretilmesi, sadece kütüphane eğitimini, bibliyografik eğitimi veya farklı bilgi kaynaklarını etkin biçimde kullanma becerilerini değil, ayrıca bilginin kullanılması konusunda eleştirel ve analitik düşünme becerilerinin bireylere kazandırılması ile güncel bilgiye ve önceden var olan bilgiye dayanarak yeni fikirler üretme yeteneğini de ifade etmektedir (ACRL, 2000; Albitz, 2007, s. 97-98; Kasowitz-Scheer ve Pasqualoni, 2002). Bilgi okuryazarlığı becerilerinin bireylere kazandırılması için geliştirilecek olan bilgi

okuryazarlığı eğitimlerinin bazı temel unsurlara ve hedeflere odaklandığı görülmektedir (Bruce, 1994, s. 6). Bunlar:

• Bilgi toplumunun doğasını anlamak,

• Bilgiye erişim ve bilgiyi kullanmanın önemini vurgulayan değerler kazandırmak,

• Bilgi gereksiniminin tanımlanması, bilginin yerinin saptanması, bilgiye erişilmesi, bilginin değerlendirilmesi ve sentezlenmesi süreçlerini uygulayabilmek,

• Meslektaşlar ve bilgi uzmanları ile iletişim kurabilmeyi içeren üst düzey iletişim becerileri geliştirmek,

• Basılı ve elektronik bilgi kaynaklarını ve bu kaynakları kullanma stratejilerini bilmek için farkındalık yaratmak,

• Kelime işlemciler, çizelge geliştiriciler, bibliyografik yönetim yazılımları kullanarak erişilen bilginin yönetilmesini sağlamak,

• Bilgi teknolojileri, kitaplar, gazeteler, videolar, CD’ler, bilgisayarlar ve beraberindeki bütün araçlar ile ilgili donanımlara aşinalık kazandırmak.

Ortaya konulan tüm unsurlar ve hedefler doğrultusunda verilecek bilgi okuryazarlığı eğitimleri, Karakaş’ın (1999, s. 65) kullanıcıların eğitilmesi bağlamında ifade ettiği “kullanıcıların bilgi hizmetleri veya kaynaklarına yönelik olarak oluşacak bilgi gereksinimlerini nasıl karşılayabileceklerinin onlara öğretilmesi gerektiği” önerisine de büyük bir katkı sağlamaktadır. Bu eğitimler, yüzeysel öğrenmeden daha çok derin öğrenmeyi teşvik etmekte; bağımlı bireyleri bağımsız, kendi kendine ve yaşam boyu öğrenen bireyler haline dönüştürmektedir. Bu eğitimlere katılmayarak bilgi okuryazarlığına sahip olmayan bireyler ise, bilgi

Benzer Belgeler