• Sonuç bulunamadı

Bilge ve kullandığı ‗siz‘ dili

103

4.2. Çocuk Ruhu ve Çocuğun Ġyi Olma Hali YaklaĢımı

Endüstriyel bir terim olan ‗çırak‘ sözcüğü bir dönemin çocukluk anlayışına damgasını vurmuştur. Çocukluğun çıraklık ile ilişkilendirilmesindeki asıl mesele nadiren karşılıklı fakat genellikle tek yönlü ve durağan olan usta-çırak ilişkisinin öğretmen-öğrenci ilişkisi ile bağdaştırılmasıdır. Okul eğitimi geleceğin vatandaşlarını yetiştirmek üzerine kurulurken çocuk gelişimi de çocuğun eğitsel ve sosyal gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. Bilginin edinilmesindeki gelişimsel süreç ise öğretmen eğitimlerinde (teacher-training courses) kullanılan Piaget‘in teorileriyle desteklenmiştir. Gelecekteki faydalarına odaklanılan bu yaklaşım yerini zamanla bireyin biricikliğini, deneyimlerinin çeşitliliğini göz önünde bulunduran yaklaşıma bırakmıştır. Çocuklar, fiziksel, duygusal ve pisikolojik yönlerden gelişmekte olan insanlardır, kendilerine has hakları olan bireylerdir. Fakat çocukların gelişimini sürdüren varlık (becoming) ve sosyal bir aktör (being) anlayışları arasında bir denge kurulması gerekmektedir (Mills, 2000: 19-22).

Bu bilgiler doğrultusunda ruhsal yönden sağlıklı bir çocuk gelişimsel özellikleri de göz önünde bulundurularak sağlıklı bir yetişkinin özelliklerini taşımalıdır. Yörükoğlu (1996), ruhsal bakımdan sağlıklı bir bireyin taşıması gereken özellikleri şu şekilde sıralamıştır:

a) Ruhsal açıdan sağlıklı bir birey kaygı, kuşku ve kuruntulardan uzak olmalıdır. Burada söz edilen kaygı ve üzüntüler nedeni belli olmayan, uzun süreli kaygı ve üzüntülerdir.

b) Birey, içinde yaşadığı yakın ve uzak çevresiyle ilişkiler kurup sürdürebilmelidir.

c) Birey, diğer insanlarla geçinme ve işbirliği yapmanın ötesinde, sevgi ve saygıya bağlı ilişkiler kurabilmelidir.

d) Birey, kendine güvenmeli, davranış ve yeteneklerini gerçekçi olarak tanımalıdır.

e) Birey, toplumda bir yeri ve görevi olduğunu hissetmelidir, yeteneklerini geliştirmeli ve verimli işlere yöneltmelidir. Kişi, çalışma ve başarılarından tat almalıdır.

f) Bireyin geleceğe dönük planlamaları olmalı ve birey bu planlarını gerçekleştirmek için çaba göstermeli ve sıkıntılara katlanabilmelidir. Gerçekleştiremediği isteklerini ise başka yollardan doyum sağlayarak karşılayabilmelidir.

104

g) Birey başarısızlıklarından yılmamalı ve karşılaştığı yeni durumlara uyum sağlayabilmelidir.

h) Birey, kendi başına kararlar alıp uygulayabilmeli, bağımsız olarak girişimde bulunabilmeli aynı zamanda başarısızlıklarından ders alabilmeli, yanılgılarını başkalarına yüklememeli ve kendini eleştirebilmelidir.

i) Birey, yaşadığı çevre ve toplumla ters düşmeyen, kendine has inanç ve değerlere sahip olmalıdır. Toplumun gelenekleri, töreler, değerler yadsınamaz bir gerçeklerdir ancak birey bu salt bu gerçeklere bağlı kalarak yaşamamalı, yeniliklere açık olmalıdır.

j) Bireyin mesleği dışında eğlendirici, dinlendirici ve kişiyi geliştirici uğraşları olmalıdır (Yörükoğlu, 1996:14-15).

Erişkinler için geçerli olan bu ruh sağlığı tanımı çocuklar içinde geçerlik göstermektedir ancak çocuk sürekli gelişen ve değişen bir özellik taşıdığı için bazı ölçütler değişiklik göstermektedir. Dolayısıyla çocuk kendi yaş grubunun gelişim özellikleriyle değerlendirilmelidir. Bu bağlamda ilkokul döneminde yer alan çocuğun özelliklerine baktığımızda şunları gözlemleriz: Ruhsal gelişimi yolunda giden bir çocuğun cinsel kimliği belirginleşmiştir. Çocukta iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırt etme yeteneği gelişmiştir. Somut düşünceden soyut düşünceye geçiş başlar. Canlı ve hareketlidir, oyun sokağa ve çevreye kaymıştır. Bu dönem çocuğunda öğretmen önemli bir figürdür. Öğrencilerine yetenek ve kişilik özelliklerine göre yaklaşan, onları ayrı ayrı tanıyabilen ve öğretimlerini kişisel olarak, olanaklar ölçüsünde düzenleyebilen öğretmenler çocuğun gelişimine olumlu yönde etki eder (Yörükoğlu, 1996: 76-81).

Bu noktada çocuğun ruhsal sağlığının yanı sıra gelişimsel özelliklerini yani ‗kendine has haklara sahip bireyler‘ olma durumunu göz önünde bulunduran yaklaşımlar gündeme gelmektedir. Genel anlamda ‗çocuğun iyi olma hali‘ (well- being) olarak isimlendirilen bu yaklaşım aynı zamanda Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde yer alan ‗Çocukların, insan olarak haklarının yanı sıra özel hakları da vardır.‘ ilkesinin de yansımasıdır.

İyi olma hali (well-being), ―fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal gelişim yoluyla bireyin kendisi, başkaları ve çevre ile ilişkili olarak kendine özgü potansiyelini geliştirmesi‖ olarak tanımlanmaktadır. Çocuğun iyi olma hali, çocukların kendi hayatlarını şekillendirmede rol oynayan aktif bireyler olarak görülmesi gerektiğini temel alan bir düşünce biçimini benimsemektedir. Çocuklar bir yandan kendi haklarına sahip olan sosyal grup olurken diğer yandan da özgür bireyler olarak kabul edilmelidir. Özetle çocuğun iyi olma hali, oluşturulan ulusal politikalarda çocukların önceliğe sahip olması anlamına gelmektedir (Çevik, 2016:891).

105

Çocuğun iyi olma hali, çocuğun kendisini gerçekleştirebileceği ve yapabilirliklerini artırabileceği koşulların sağlanmasıyla ilgilidir... Çocuklar, çevreleri ile kurdukları ilişkiler bağlamında, sunulan kaynakları kullanarak ve çeşitli çevresel koşulları dengeleyerek kendi iyi olma hallerinin oluşumunda aktif rol oynayan bireylerdir (Bradshaw, Hoelscher ve Richardson‘dan akt. Semerci ve diğ., 2012:16).

Bu bağlamda her çocuk kendi mekansallıklarında, kendi yapabilirlikleri çerçevesinde değerlendirilmeli ve en önemlisi onları ilgilendiren konularda öncelikle onların fikirleri alınmalıdır.

Bu gelişmelere paralel olarak eğitim programları ele alındığında, 2004-2005 eğitim öğretim yılında dokuz pilot ilde uygulaması başlatılan ve 2005-2006 eğitim öğretim yılı itibariyle tüm ülkede uygulamaya konulan yeni ilköğretim programının dayandığı temel ilke ve yaklaşımların göz önüne alınması gerekmektedir. Bu programların dayandığı temel ilke ve yaklaşımlardan en temel olanları yapılandırmacılık, tematiklik, aktiflik, öğrenci merkezlilik, çoklu zeka kuramı ve bireysel farklılıklara duyarlı öğretimdir (Gömleksi ve Kan, 2007).

Eski ve yeni ilköğretim programları incelediğimizde ise şu özellikler karşımıza çıkmaktadır:

Eski Ġlköğretim Programı

 Amaç ve davranışlar var olup davranışçı yaklaşım hâkimdir.  Konu ve kavramların sıralanmasında doğrusallık ilkesi esas

alınmıştır.

 Bilgiler yüklü bir biçimde ezber yoluyla, geleneksel yöntem ve tekniklerle verilmeye çalışılmıştır.

 Öğretmen öğrenciye bilgi aktarmış ve kontrol edici bir görev üstlenmiştir.

 Veliler eğitime dâhil edilmemiştir.  Yarışmaya dayalı bir anlayış hâkimdir.

 Öğrenciler geleneksel yaklaşımlarla değerlendirilmişlerdir.  Öğretmen ve konu merkeze alınmıştır.

 Tek kaynağa dayalı dersler işlenmiştir.

 Yöneticiler kontrol edici olarak görev yapmışlardır.

Yeni Ġlköğretim Programı

 Kazanımlardan yola çıkarak yapılandırmacı bir yaklaşım benimsenmiştir.

 Konu ve kavramlar sarmallık ilkesine uygun olarak tasarlanmıştır.

 Bilgiye ulaşma yolları alternatif yöntem ve tekniklerle verilmiştir.

106

 Öğretmenin öğrenciye sorgulamayı öğrettiği bir eğitim anlayışı geliştirilmiştir.

 Velilerle işbirliği esas alınmış. Birlikteliğe dayalı.

 Öğrenci değerlendirilmesi sürece dayalı farklı ölçme araçlarıyla çoklu yapılmıştır.

 Yaşam kaynak olarak kullanılmış.

 Öğrenciyi merkeze alarak ihtiyaçlarına eğilen öğretmen ve yöneticiler benimsenmiştir (Özdemir, Çelik, Selçuk, Köseoğlu‘ndan akt. Gelen ve Beyazıt, 2007: 464).

2017 yılı itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı müfredatlarda yine bir yeniliğe gitmiştir. Yenilenen bu müfredatın dikkat çeken özellikleri şunlardır:

 Yenilenen müfredatların sade ve anlaşılır olması ön planda tutulmuştur.

 Öğrencilere kazandırılması hedeflenen yeterlilik ve beceriler belirlenerek derslerin tabiatı (disiplinin kendi özgül özellikleri) dikkate alınmıştır.

 Yenilenen müfredatlar ile öğrencilere kazandırılması hedeflenen temel yeterlilik ve beceriler tüm disiplin alanları için ortak olarak verilmiştir.

 Müfredatlarda disiplin alanlarına özgü yeterlilik ve becerilere yer verilmiştir.

 ‗Değer(ler) Eğitimi‘nin ilgili dersin doğası ve müfredat kazanımları ile tutarlı olmasına ve bütünlük oluşturmasına dikkat edilmiş, aleni ve/veya örtük (zımni, hidden) olarak müfredat kazanımlarına ve kazanım açıklamalarına hedeflenen değerler yedirilmiştir.

 Müfredatlar yenilenirken farklı medeniyet ve kültür havzalarının katkıları belirginleştirilmeye ve dengeli örneklemelerde bulunulmaya çalışılmıştır.

 Yenilenen müfredatlarda sadeleştirme ve içerik yoğunluğunun azaltılması ön planda tutulmuştur.

 Üst bilişsel becerilerin kullanılmasını gerektiren, öğrenmenin anlamlı olabilmesi için soyut olay, olgu ve kavramların mümkün olduğunca günlük hayatla ilişkilendirilmesine imkan sağlayan, öğrenmenin kalıcı olabilmesi için olabildiğince uygulamaya yönlendiren, öğrencilerin önceki bilgilerle ve diğer disiplin alanlarıyla ilişkilendirilmesine hizmet eden, öğrencilerin bilgi ve iletişim teknolojilerini

107

kullanmalarına teşvik eden kazanım ve/veya kazanım açıklamalarına yer verilmiştir.

 Farklı disiplin alanlarında tekrar eden ve duplikasyonlara sebep olan ünite, konu ve/veya kazanımlar daha fazla ilişkili olduğu disiplin alanına alınmış, gerekli yerlerde diğer disiplin alanlarına atıflarda bulunulmuştur.

 Anlamlı ve kalıcı öğrenme için öğrenilen bilgilerin günlük hayatta karşılığını bulması, edinilen bilgi ve becerilerin uygulama yaparak pekiştirilmesi önemlidir. Bu bakımdan öğrencilerin yaş düzeyleri itibarıyla günlük hayatla ilişkilendirecekleri veya ilgi duyduğu meslek alanında uzmanlaşmakta ihtiyaç duyacağı uygulamalar yapılması önemsenmiştir.

 Müfredat uygulanırken özel gereksinimi olan öğrenciler için gereken esnekliğin gösterilmesi; öğrencilerin ilgi, istek ve ihtiyaçları doğrultusunda etkinlikler hazırlanması ve planlanması öngörülmüştür.  Müfredat uygulanırken her türlü farklılığı kapsayıcı (inclusive) ve

özeni/hassasiyeti koruyucu olmaya odaklanılmış, bu sebeple müfredat uygulanırken farklılıkları olan öğrenciler için gereken esnekliğin gösterilmesi; öğrencilerin sosyoekonomik, kültürel, bireysel, düşünsel vb. farklılıkları, talep ve beklentileri doğrultusunda etkinlikler hazırlanması ve planlanması öngörülmüştür (Müfredatta Yenileme ve Değişiklik Çalışmalarımız Üzerine, 2017: 9-12).

Bu bilgiler doğrultusunda ruhsal yönden sağlıklı bir çocukta olması gereken özelliklerin ilkokul ders kitaplarında nasıl işlendiği ve buna paralel olarak çocuğun gelişimsel özellikleri de göz önüne alınarak yeni öğretim programlarının ders kitaplarına nasıl aktarıldığı incelenecektir. Aynı zamanda ders kitaplarında çocuklar yetişkin çırağı olarak mı yoksa kendine has hak ve sorumlulukları olan bir birey olarak mı ele alınmıştır sorusuna cevap aranacaktır.

Öncelikle ders kitaplarının genel incelemesi yapıldığında Hayat Bilgisi 2 ve 3. sınıf, Türkçe 2, 3 ve 4. sınıf kitaplarının modüler hazırlandığı dikkat çekmektedir. Hayat Bilgisi 1, Sosyal Bilgiler 4, Türkçe 1 ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 4. Sınıf kitapları tek kitap şeklinde hazırlanmıştır. Kavram ve temalar yeni öğretim

108

programlarında tasarlandığı üzere sarmal ve disiplinler arası yaklaşımla ele alınmıştır.

Kitap içeriğine gelindiğinde Hayat Bilgisi 1 içindekiler bölümünden sonra ‗Kitabımızı Tanıyalım‘, Hayat Bilgisi 2/1 içindekiler bölümünden sonra ‗Kitabımızı Tanıyalım‘, Hayat Bilgisi 3 içindekiler bölümünden sonra ‗Ders Kitabımızı Tanıyalım‘, Sosyal Bilgiler 4 içindekiler bölümünden sonra ‗Kitabımızı Tanıyalım‘, İlk Okuma Yazma Kitabı içindekiler bölümünden sonra ‗Organizasyon Şeması‘, Türkçe 1 içindekiler bölümünden sonra ‗Organizasyon Şeması‘, Türkçe 2/1 Çalışma Kitabı bölümünde ‗Tanıtım Şeması‘, Türkçe 3/1 Çalışma Kitabı bölümünde ‗Tanıtım Şeması‘, Türkçe 4/1 hem içindekiler bölümünden sonra hem de Öğrenci Çalışma Kitabı bölümünün başlangıcında ‗Kitabımızı Tanıyalım‘, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 4 içindekiler bölümünden sonra ‗Organizasyon Şeması‘ başlıklarıyla ünite başlıkları altında neler yapılacağına, hangi sembolün ne anlama geldiğine yer verilmiştir.

Benzer Belgeler