• Sonuç bulunamadı

5. SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER

5.2. BİT Kullanımına Yönelik Ebeveyn Tutumları

Araştırmada elde edilen sonuçlara göre ebeveynlerin çocuklarının BİT kullanımlarına yönelik tutumlarının olumlu olduğu; ancak bu sonuçların ebeveynlerin meslekleri, eğitim düzeyleri ve gelirlerine göre değişkenlik gösterdiği belirlenmiştir. Memur grubunun işçi grubuna göre; eğitim düzeyi ve aylık geliri yüksek olan ebeveynlerin düşük olanlara göre tutumlarının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Clark, Demont-Heinrich ve Webber (2006) farklı gelir düzeylerine sahip 52 ebeveyn ile yürüttükleri çalışmada çocuklarının BİT yeterliliğine olan ihtiyacı

95

araştırmışlardır. Bu çalışmada, katılımcıların tamamı BİT yeterliliğinin önemli olduğunu ifade ederken, üst gelir grubundaki ebeveynler çocuklarına BİT erişimini sağladıklarını ve çocuklarının başarılı olması için BİT yeterliliğine ihtiyaç duyulduğunu belirtmişlerdir. Düşük gelir grubundaki ebeveynler ise çocuklarının bir ebeveyn eşliğinde BİT kullanmaları gerektiğini ve BİT yeterliliğinin başarı açısından çok kritik bir değişken olmadığını dile getirmişlerdir. Hollingworth vd. (2011) tarafından yapılan çalışmada da farklı teknolojik araçların (telefon, tablet, bilgisayar vs.) bulunduğu evlerde yaşayan ve mesleki yaşamlarında teknolojiyi yoğun olarak kullanan orta sınıf ebeveynler ile işçi sınıfı ebeveynler karşılaştırılmıştır. Buna göre orta sınıf ebeveynlerin çocuklarının teknoloji ile öğrenmelerine daha olumlu baktıkları ve teknolojinin çocuklarının bilgi ekonomisine uygun bir öğrenen olarak bilgiyi inşa etmesine katkı sağladığını düşündükleri belirlenmiştir.

Yapılan bu araştırmada ölçekte yer alan üç faktör ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Ebeveynlerin teknolojinin eğitim amaçlı kullanılmasına yönelik tutumlarının olumlu olduğu, BİT araçlarının eğitim-öğretim ortamında kullanılması gerektiği ve çocuklarını ders çalışma, ödev yapma, araştırma yapma konusunda destekledikleri sonucu ortaya çıkmıştır. Kenar’ın (2012) teknoloji ve derslerde teknoloji kullanımına yönelik veli tutum çalışmasında da velilerin tutumlarının pozitif ve anlamlı seviyede olduğu, velilerin etkileşimli tahta ve tablet bilgisayar gibi teknolojiyle işlenen derslerin öğrenci başarılarını artıracağı yönünde olumlu görüş belirttikleri belirlenmiştir. Ayrıca McNaughton vd.’nin (2008) çalışmasında ise Arttırıcı ve Alternatif İletişim (AAİ) cihazları kullanan çocukların ebeveynleriyle görüşmeler yapılmış ve ebeveynlerin AAİ teknolojisinin etkin bir şekilde kullanılmasının öğrenmeye yönelik önemli düzeyde destek sağladığı, bireysel araştırmalar için fırsatlar sunduğu, rol etkinliklerinde teknolojinin kullanımının öğretimi organize etmede etkili olduğunu düşündükleri sonucuna ulaşılmıştır. Terkan ve Taylan’ın (2009) yaptıkları çalışmada ise ebeveynler interneti eğitsel, bilgilendirici ve eğlenceli içeriklerle çocuklar için geniş bir kaynak olarak gördüklerini belirtmişlerdir. Yukarıda belirtilen araştırma sonuçlarının, mevcut araştırma sonuçlarını desteklediği söylenebilir. Araştırmada öğrenciler ve ebeveynleriyle yapılan görüşmeler sonucu elde edilen nitel verilere göre ise ebeveynler çocuklarının teknoloji kullanımının eğitim-öğretim süreçlerine katkı sağladığını, ödevlerin ve araştırmaların yapılmasında birçok imkân sunduğunu düşünmektedirler.

96

Ancak ebeveynlerin aşırı ve bilinçsiz kullanım sonucunda çocuklarının bağımlılık sorunu yaşayabileceği, yanlış ve zararlı uygulamalara yöneleceği noktasında tedirgin oldukları da ulaşılan sonuçlar arasındadır. Alexiou-Ray vd.’nin (2003) yaptığı çalışmada ebeveynler teknoloji entegrasyonunun çocuklarına birçok yeni olanak sunduğunu ve öğrencilere en iyi eğitimi verme noktasında yardımcı olduğunu belirtmişlerdir. Ancak ebeveynler teknolojinin bilinmeyen karanlık bir yüzü daha olduğunu ifade ederek bu noktada duydukları rahatsızlıktan dolayı tedirgin olduklarını da ifade etmişlerdir. Yine Oskay Yurttaş’ın (2013) yaptığı çalışmada araştırmaya katılan ebeveynler çocuklarının internet kullanımını amacına uygun ve bilinçli kullanıldığında faydalı, bilinçsiz bir şekilde ve yanlış amaçlar için kullanıldığında ise zararlı olabileceğini belirtmişlerdir.

Araştırmada ulaşılan bir diğer sonuca göre ebeveynlerin denetim ve sınırlamalara yönelik tutum puanlarının yüksek olduğu, ebeveynlerin çocuklarının teknoloji kullanımlarının mutlaka denetlenip bazı sınırlamalar getirilmesi gerektiğini düşündükleri belirlenmiştir. Ebeveynlerin ölçekte yer alan kontrol, saat sınırlaması, bazı uygulamalara izin vermeme durumlarına yönelik maddelere yüksek katılım gösterdiği görülmektedir. Nitekim Flash Eurobarometer’in (FE, 2008) çalışması sonucunda elde edilen verilere göre; ebeveynlerin çocuklarına internet kullanımına ilişkin çeşitli kurallar koydukları, filtreleme ya da izleme yazılımları kullandıkları ve bazı ebeveynlerin çocuklarının e-posta ve Messenger gibi uygulamaları kullanmalarına izin vermedikleri belirlenmiştir. Tokel, Başer ve İşler’in (2013) çalışmasında da ebeveynler çocuklarının internet kullanımlarında saat sınırlaması getirdiklerini belirtmişlerdir. Ebeveynler çocuklarının karşılaşabileceği olası riskler ve tehditler konusunda çocuklarını bilgilendirdiklerini ifade ederken teknoloji kullanımlarını denetlediklerini ve sınırladıklarını belirtmişlerdir. Yapılan görüşmeler sonucu elde edilen nitel verilere göre ise ebeveynler çocuklarının teknoloji kullanımlarında yanlarında bulunduklarını, saat sınırlaması getirerek ve bazı sitelere girişlerini engelleyerek tedbirler aldıklarını ve çocuklarının mesajlarını ve geçmişlerini takip ettiklerini ifade etmişlerdir. Ancak araştırmada aile koruma programı ve filtreler kullanan ebeveyn sayısı oldukça azdır. Nitekim ülkemizde Avrupa’ya göre çok daha az sayıda ebeveynin filtre kullandığı ve çocuklarının internet etkinliklerini takip ettiği yapılan araştırmalar tarafından ortaya konulmuştur (Çelen, Çelik ve Seferoğlu, 2011). Rode’un (2009) çalışmasında

97

ebeveynlerin çocuklarının güvenliğini kısıtlamalar getirerek sağlamaya çalıştıkları ve çocuklarını bilgisayar ve internet kullanırlarken aynı odada oturarak takip ettikleri sonucu ortaya çıkmıştır. Ayrıca riskli ve tehdit içerdiğini düşündükleri web sayfalarına ulaşımlarını engellemeye yönelik filtre yazılımları kullanarak güvenlik noktasında bazı önlemler aldıkları belirlenmiştir. Tercan, Sakarya ve Çoklar’ın (2012) çalışmasında da öğrencilerin büyük bir çoğunluğu ailelerinin interneti kendi başına kullandırmadığını ve sürekli kendilerini denetlediklerini belirterek girebilecekleri bazı siteleri yasakladıklarını, belirli saatlerde kullanıma izin verdiklerini ve kullanım süresini kısıtladıklarını ifade etmişlerdir. Aile Çevrimiçi Güvenlik Enstitüsü (Family Online Safety Institute-FOSI, 2015) tarafından yayımlanan raporda ise ebeveynlerin büyük bir çoğunluğunun gelen giden mesajları kontrol ettikleri ve çocuklarının gönderecekleri mesaj miktarına sınırlama getirdikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Araştırmada ölçekte yer alan “Teknolojinin Olumsuz Etkileri” faktörüne ilişkin sonuçlar incelendiğinde ise ebeveynlerin teknolojinin olumsuz etkilerine yönelik tutumlarının orta seviyede olduğu, teknolojik ortamların ve uygulamaların çocuklarının sağlığını, psikolojik gelişimlerini ve aileleriyle ilişkilerini olumsuz etkileyebileceği noktasında az da olsa tedirgin oldukları sonucu ortaya çıkmaktadır. Odabaşı (2005) çalışmasında ebeveynlerin internetin aile ilişkilerini ve iletişimini olumsuz etkilemediğini belirtmiştir. Ancak 2005 yılı koşullarında mobil cihazlar üzerinden hızlı internet erişimi ile sosyal medya (Facebook, Twitter vs.), eşzamanlı iletişim araçları (Whatsapp, Viber vs.) ve çevrimiçi oyunların yeterince yaygınlaşmadığı göz önüne alındığında olumsuz bir bulguya rastlanmaması olağan karşılanabilir. Ancak, yakın geçmişte yapılan bir çalışmada Doğan (2013) öğrencilerin problemli internet kullanımlarının aile içi ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebildiği belirtilmiştir. Buradan hareketle sosyal medya, anlık mesajlaşma uygulamaları, çevrimiçi oyunların yaygınlaşması ile öğrencilerin bu tür teknolojik ortamlarda vakit geçirmesinin aile ile ilişkilerini olumsuz etkileyebildiği sonucuna ulaşılabilir (Çalışkan, Aslanderen, 2014; Kırık, 2014; Kalyon, Balcı ve Şahin, 2016). Torun, Akçay ve Çoklar (2015) ise yaptıkları çalışmada ortaokul öğrencilerinin oyun oynama davranışlarının aile içi çatışma ve sosyal yalnızlık gibi durumlar üzerinde orta düzeyli bir etki oluşturduğu sonucuna ulaşmışlardır. Bu tez kapsamındaki katılımcılar ise çocuklarının teknoloji

98

erişimlerinin sınırlı olduğunu dolayısıyla olumsuz etkilerini çok fazla gözlemlemediklerini belirtmişlerdir.

Araştırmada hem öğrencilerle hem de ebeveynlerle yapılan görüşmelerden elde edilen bulgulara göre ebeveynlerin çoğunluğunun çocuklarının BİT kullanımlarına yönelik tutumlarını demokratik bir yaklaşım benimseyerek sergiledikleri sonucuna ulaşılmıştır. Buradan haraketle öğrencilerin demokratik bir aile ortamında ebeveynleriyle sağlıklı bir iletişim kurarak teknoloji kullanımlarında sorumluluk alarak sosyal yeterlik becerilerini olumlu yönde geliştirebildikleri yorumu yapılabilir. Nitekim Baumrind’in çocuk yetiştirme tutumlarının esas alındığı çalışmalarda, demokratik ailelerde yetişen çocukların otoriter ya da izin verici ailelerde yetişen çocuklara göre akademik başarı, sosyal gelişim, ruh sağlığı ve benlik saygısı gibi ölçümlerde daha yüksek puan aldıkları görülmüştür (Güre, Wissink ve Dekovic, 2010; Yılmaz, 2001). Ayrıca, çocuklarına yakın ve ilgili olan ebeveynlerin çocuklarının, katı ve sıkı kontrol uygulayan ebeveynlerin çocuklarına göre daha olumlu sosyal davranışlar sergiledikleri ve daha yüksek sosyal yeterliğe sahip olduklarını ortaya koyan araştırmalar yer almaktadır (Aunola ve Nurmi, 2005; Guajardo, Snyder ve Petersen, 2009; Laibe, Carlo, Torquati ve Ontai, 2004).

5.3. Teknoloji Kullanım durumları ve Ebeveyn Tutumları ile Öğrenci