• Sonuç bulunamadı

C. İDARİ YAPTIRIMLARIN ÖZELLİKLERİ

3. NE BİS İN İDEM İLKESİ

Ne Bis İn İdem ilkesi ceza hukukunda yer alan önemli bir ilkedir337. Bu ilkeye göre fail aynı fiil nedeniyle ikinci kez kovuşturulamaz 338. Bu ceza hukukun genel ilkelerinin bir gereğidir. Ancak ceza hukukunda yer alan bu ilke birden fazla ceza gerektiren eylem bakımındandır. Kabahatler kanunu öncesinde non bis in idem ilkesinin idari ve cezai yaptırımlar arasında geçerli olmadığı ifade edilmekteydi. Bu dönemde özetle şu görüşler ileri sürülmekteydi: Bir eyleme birden fazla ceza verilmez ilkesi olarak da adlandıran bu ilke idari yaptırımlar bakımından geçerli değildir. Bu ilke idari ve cezai yaptırımların amacı, uygulanış usulü ve hukuksal dayanağı farklı olması bakımından idari yaptırımlar hukuku alanında geçerli değildir

339. Yani suç teşkil eden eyleme hem ceza hem de idari yaptırım birlikte

uygulanabilir340. Örneğin cevre kanunun 27. maddesine bu husus özelikle vurgulanmıştır: Bu kanunda yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezalar, bu fiiller için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmaz. Ne bis in idem ilkesinin özellikle disiplin cezalarında uygulanamayacağı vurgulanmaktadır. Disiplin cezaları memurların daha düzenli bir şekilde çalışmalarını hedefleyen yaptırımlardır341. Çünkü disiplin cezaları ceza hukuku anlamında birer ceza değildirler. Disiplin cezaları idarenin iç düzenin ve hiyerarşisinin bir sonucu olarak amacı aynı yönde hareketlerin olmasını engellemektir 342. Bu nedenler amaçları farklıdır 343.

337 Bkz. GÜLŞEN Recep, Yeni Türk Ceza Kanunu ve Milletlerarası Ceza Hukuku Bağlamında Non Bis İn İdem İlkesi, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, S.6,Hüseyin HATEMİ’ye Armağan, Diyarbakır 2005, s.317–345.

338 ÖZTÜRK / ERDEM, s. 69.

339 OĞURLU, “ idari yaptırımlar ” , s. 79; ÇAĞLAYAN, s. 42. 340 OĞURLU, “ idari yaptırımlar ” , s. 79.

341 ÖRÜCÜ Esin, Disiplin Cezaları, İÜHFM, C. XXXII, S. 2–4, İstanbul 1967, s. 782–823; KIRMIZIGÜL, s.1 vd; GELEGEN Tamer, Kamu Yönetiminde Disiplin ve Disiplin Cezaları,

Danıştay Dergisi, Cumhuriyetin Kuruluşunun 50.Yılı Özel Sayısı, Ankara, 1973, s.219-251. 342 GELEGEN, s. 225.

343 Bu paralelde 657. s. DMK’da düzenlemeler mevcuttur; md. 125/son: Yukarıda yazılı disiplin kovuşturmasının yapılmış olması, fiilin genel hükümler kapsamına girmesi halinde, sanık hakkında ayrıca ceza kovuşturması açılmasına engel teşkil etmez; md.131/1: Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Diğer taraftan adli yargıda kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesi disiplin cezası verilmesine engel değildir.

Bazı yazarlar kabahatler kanunu öncesinde de “ne bis in idem” ilkesinin idari ve cezai yaptırımlar arasında uygulanması gerektiğini düşünmekteydi 344. Yargıtay’ın da bu ilkeyi tartıştığı ve bu ilkenin idari yaptırımlarda da uygulanması gerektiği yönünde kararları mevcuttu 345.

Kabahatler kanunu bu görüşleri destekler nitelikte “ne bis in dem” ilkesinin idari ve cezai yaptırımlar bakımından geçerli olacağı yönünde önemli bir hüküm içermektedir. Bu hükme göre : “Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanmayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır” ( KK, md. 15 /3) . Bu hüküm açık bir şekilde kabahatler ile suçlar arasında “ ne bis in idem “ ilkesinin geçerli olacağını hüküm altına almaktadır346. Artık bu hüküm ışığında diyebiliriz ki idari yaptırım gerektiren bir eyleme hem ceza hem yaptırım öngörülmüşse eğer öncelikle ceza yaptırımı uygulanır ve bu eylemden dolayı ayrıca idari yaptırım uygulanmaz. Bu husus madde gerekçesinde de vurgulanmıştır. Madde gerekçesine göre bir eylem hem kabahat hem suç niteliğinde olabilir böyle bir durumda sadece suçtan dolayı ceza verilir veya güvenlik tedbirine başvurulur. Ayrıca idari yaptırıma başvurulmaz347.

Ne bis in idem ilkesinin diğer bir görünümü ise birden fazla idari yaptırımın birlikte uygulanması durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu durumda şu soru karşımıza çıkmaktadır bir idari ihlale birden fazla idari yaptırım uygulanabilir mi? Hukukumuzda birden fazla idari yaptırımlarda “ne bis in idem” ilkesi geçerli değildir. Mevzuatımızda da bir idari ihlale birden fazla idari yaptırımın öngörüldüğü

344 YARSUVAT, s. 171; ŞEN, s. 204, 240 vd.

345 YAR. .2CD, E: 1992 / 7632, K: 1992 /48, K.T: 03.12.1992, YKD, C. 19 S. 2, 1993, S. 269–270. 346 ÇAĞLAYAN, s.44.

347 Bir fiil, bazı durumlarda hem suç hem de kabahat oluşturabilir. Maddenin üçüncü fıkrası, bu hallere özgü ve fakat sadece içtima ile ilgili bir hüküm içermektedir. Bu gibi durumlarda kişi hakkında sadece suçtan dolayı ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilebilecektir; fiilin kabahat oluşturması dolayısıyla ayrıca idarî yaptırım uygulanamayacaktır. Böylece, "non bis in idem" kuralına suçlarla kabahatler arasında da geçerlilik tanınmıştır. Ancak, suçtan dolayı ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilemeyen hallerde, kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanabilecekti r(madde gerekçesi ) .

durumlar vardır348. Yargıtay verdiği bir kararında söz konusu ilkenin idari yaptırımlar arasında uygulama alanına sahip olmadığı yönünde görüş bildirmiştir. Mahkeme hem imar kanununun hem de çevre kanunun uygulanabileceği yönünde hüküm vermiştir349. Ancak Avrupa Konseyinin 13 Şubat 1991 tarihli İdari Yaptırımlara İlişkin R (91) 1 sayılı Tavsiye Kararında bir kişiye birden fazla idari yaptırım uygulanmaması gerektiği belirtilmektedir.

Bu noktada özellikle belirtmek gerekir ki Kabahatler kanununun 23/ 3. maddesinde cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi düzenlenirken “… ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idari yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir” şeklinde bir hüküm yer almaktadır. Bu hüküm ÇAĞLAYAN’ın isabetle belirttiği gibi sanki birden fazla idari yaptırım arasında da “ne bis in idem” ilkesinin geçerli olacağı izlenimini vermektedir350. Ancak kanımızca yasa koyucu hem suç hem kabahat olması durumunda sadece kabahatten dolayı yaptırım uygulanacağını açıkça hüküm altına aldığına göre bu yönde bir iradesi olsaydı bu durumu kanunun 15. maddesinde açıkça düzenleme yoluna giderdi.

Benzer Belgeler