• Sonuç bulunamadı

ÇATIŞMALARI NASIL ÖNLEYEBİLİRLER ?

BİR BABA ANLATIYOR

"Geçenlerde her işimin ters gittiği bir günden sonra eve dönmüştüm.

Yorgunluktan bitkin haldeydim, keyfim hiç yerinde değildi. Otomobil-den indiğim zaman 9 yaşındaki oğlum bana koştu. Oğlumun genellikle yüzü güler ve bana sarılmak için havalara hoplar. Ama bu kez farklıydı.

Yüzünde umutsuz bir anlam vardı. O güzel mavi gözleriyle bana mah-sun mahmah-sun bakarak, ‘Baba sana bir şey söylemem lazım’ dedi. O an-daki ruh halim müsait olmadığı için, ‘Bunu sonra konuşuruz oğlum, olmaz mı?’ dedim. Gözlerimin içine bakarak ısrar etti. ‘Şimdi konuşa-maz mıyız baba?’ Tam arka kapıyı açmaya hazırlandığım sırada evin pencere camlarından birinin kırık olduğunu fark ettim. Meseleyi an-lamıştım. Ama pek sinirli olduğum için, bu sorunu biraz rahatladıktan sonra ele almanın daha doğru olacağına karar verdim.

Oğlum yatak odama kadar gelmişti. Yalvardı. ‘Ne olur şimdi konuşa-lım, baba!’, yüzündeki o yalvarışa dayanamadım. ‘Pekala, benimle ne konuşmak istiyorsun?’ diye sordum. (Sanki bilmiyormuşum gibi) Oğ-lum, arkadaşlarıyla eve yakın bir yerde nasıl futbol oynadıklarını ve bir şutun nasıl camı kırdığını anlattı. Yanlış bir şey yaptığını biliyordu ve çok üzgündü.

Davranışlarıyla bana ‘bu yaptığımdan sonra beni hala seviyor mu

BÖLÜM 18 KISSADAN HİSSE : EBEVEYN - ÇOCUK

İLİŞKİLERİ

sun?’ diye sordu. Bunun üzerine oğlumu kucağıma oturttum ve bir süre onu kollarımın arasında tutarak öylece kaldım. Sonra ‘üzülme yavrucuğum’ dedim. Top oynandığı zaman böyle şeyler olur. Pencere-ye Pencere-yeni bir cam taktırırız. Ama bir dahaki sefere eve daha uzak Pencere-yerde oynayın, olmaz mı?’

İşte bu aramızda çok özel bir andı. Oğlum anında ferahladı. Hafifçe ağladı ve bir iki dakika kollarımın arasında oturdu. O çocuk kalbinin sevgiyle dolup taştığını hissediyordum. Hayatımın en olağanüstü güzellikteki anlarından biriydi bu. Sonucunda çocuk yine o çok iyi tanıdığım şen ve mutlu çocuk oldu. Kucağımdan atlayıp koşarak arka-daşlarının yanına gitti."

“BİR BİLİM ADAMI“

“Geçenlerde Stephen Glenn’den ünlü bir araştırmacı bilim adamı hak-kında bir öykü dinledim. Bir bilim adamının tıp konusunda yeni ve çok önemli buluşları olmuştu.

Bir gazete muhabiri röportaj yaparken kendisine, ortalama bir insan-dan nasıl olup da daha farklı ve yaratıcı bir insan olduğunu sormuş.

Bilim adamı bu soruyu ‘çocukken annem sayesinde yaşadığım bir de-neyim nedeniyle’ diye yanıtlamış:

Bilim adamı (çocukken) buzdolabından süt şişesini çıkartmaya çalışır-ken, şişe elinden kayıp yere düşmüş ve ortalık süt gölüne dönmüş.

Annesi mutfağa geldiğinde, ona bağırmak, söylenmek ya da cezalan-dırmak yerine, ‘Robert, ne kadar güzel bir hata yaptın! Daha önce bu kadar büyük bir süt gölü görmemiştim.

Evet, olan olmuş . Şimdi birlikte burayı temizlemeden önce biraz yer-deki sütle oynamak ister misin?’ demiş. O da eğilip, oynamış yere dökülen sütle. Birkaç dakika sonra annesi, ‘Robert, bu tür bir şey yap-tığında, bunu senin temizlemen ve her şeyi eski haline getirmen ge-rektiğini biliyor musun? Bunu nasıl yapmak istersin? Bir sünger mi kullanalım, bir havlu ya da bir bez mi? Hangisini istersin? ’ demiş.

Robert süngeri seçmiş ve birlikte yere dökülen sütü temizlemişler.

Daha sonra annesi, ‘Biliyor musun, burada yaşadığımız olay, senin iki minik elinle bir süt şişesini taşıyamadığın kötü bir deneyimdi. Şimdi arka bahçeye çıkalım ve şişeyi suyla doldurup, senin dolu bir şişeyi düşürmeden taşımanı sağlayalım’ demiş. Küçük çocuk şişeyi boğazın-dan iki eliyle tutarsa düşürmeden taşıyabileceğini öğrenmiş. Ne güzel bir ders!

Bu ünlü bilim adamı daha sonra, o anda bir hata yaptığı zaman bun-dan korkmaması gerektiğini öğrenmiş. Yapılan hataların yeni bir şeyler öğrenmek için çok güzel fırsatlar olduğunu anlamış. Bilimsel araştır-malardaki deneyler de bu temele dayanır zaten. Bir deney başarısız olsa bile, o deneyden çok değerli bilgiler elde edilir. Bütün anne baba-lar çocukbaba-larına, annesinin Robert’a davrandığı gibi davransababa-lar çok daha iyi olmaz mı?

Çocukluk boyunca edindiğimiz deneyimler ileriki yaşamımız üzerinde önemli etkileri olup yetişkinlikteki tutumlarımızı etkiler. Kişiliğin yapı-lanmasının temelinde çocukluk döneminin önemli etkileri olduğu dü-şünülmektedir.

Yukarıdaki öyküde anne ile çocuğu arasında yaşanan bu deneyimin

çocuğun ileriki yaşantısına nasıl etki ettiği görülmektedir. Öyküde görüldüğü üzere; çocuk bir şişe sütü döktüğü için annesi klasik yön-temimiz olan bağırıp, çağırmak veya söylenmek yerine, yol göstererek kişiliğini zedelemeden, özgüvenini sarsmadan, olumlu bir tutumla çocuğuna yaklaşıyor.

Annesi çocuğa bu küçük deneyimden yola çıkarak hata yaptığında korkmaması gerektiğini belirtmiş, her yapılan hatanın öğrenmek için yeni bir fırsat olduğunu öğretmeye çalışmıştır.

Ama günümüzde kendi anne babasından gördükleri olumsuz tutumla-rı çocuklatutumla-rına yansıtmaya çalışan anne babalar maalesef çocuğun özgüvenini zedelemektedirler.

Bunun sonucu olarak ileriki yaşamlarında pısırık, korkak, girişimci ol-mayan, bireyler yetiştirilmektedir.

Anne baba tarafından çocuğa yöneltilen davranış ve yaklaşım tarzı, ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşımakta, çocuğun davranışını biçimlendirmede psikolojik ve sosyal gelişiminde kalıcı etkiler bırak-maktadır.

Anne babaların çocuklarına karşı tutumlarının yanı sıra kendi araların-daki iletişimleri de çocuğun sağlıklı kişilik gelişimi açısından önemli bir etkendir.”