• Sonuç bulunamadı

Aya İrini Kilisesi’nin apsisinde ikonoklastik dönemde sık karşılaşılan bir haç tasviri mozaiği bulunmaktadır. Cyril Mango Bizans sanatını ele aldığı yazısında İkonoklastların ‘nötr’ motiflerden yararlandıklarını belirtmektedir. İkonoklastların bezeme düzeninin oluşmasında erken bir örneği Blahernai Sarayı’nın kilisesinde uygulanan ağaçlar, sarmaşıklarla kuşatılmış turna, horoz ve tavuskuşlarını içeren çeşitli hayvanların resmedildiği bir düzen teşkil etmektedir. Bu uygulama sonrasında muhalifleri tarafından Tanrı’nın evini bir manava ve bir kuş kafesine döndürmekle suçlanmışlardır. Bu gibi eleştirilerden sonra, bilinçli bir tercih olup olmadığı bilinmemekle birlikte, İkonoklastların 4. yüzyılda kiliselerde uygulanan türden süslemelere döndükleri görülmektedir (Mango, 2007, s. 287). 740 depreminden sonra inşa edilen Aya İrini Kilisesi de bu tür bezemenin örneklerini taşımaktadır. Apsisinde basamaklı bir zemin üzerindeki düz bir haç, yarım daire biçimindeki çıkıntının yarım kubbesini kapladığı görülmektedir. Mango bu tasvirin İkonoklazma yanlısı imparatorların aralıksız bir biçimde sikkeleri üzerinde kullandıkları simgeler olduğunu belirtmekte, benzer haçların Selanik’teki Ayasofya’nın ve Nikaia’daki (İznik; 1922’de tahrip edilen) Koimesis Kilisesi’nin apsisinde bulunduğunu söylemekte, ek olarak verdiği diğer iki örnek için haç figürünün daha sonra Bakire ve Çocuk figürüyle değiştirildiği bilgisini eklemektedir (Mango, 2007, s. 287).

Necdet Sakaoğlu Topkapı Sarayı ile ilgili kitabında Osmanlıların Aya İrini’nin apsisindeki haça “ilişmemesi”ni Cebehane ve Askeri Müze’yken üzerinin bir bayrakla örtülmesine bağlamakta bunun Osmanlı hoşgörüsüne bir örnek olduğunu belirtmektedir. Ayrıca haçın bulunduğu yarım kubbenin çevresindeki metnin “Mezmurlar kitabı”ndan iki dizeyi içerdiğini söylemektedir (Sakaoğlu, 2002, s. 66) (Şekil 2.2).

Şekil 2.2 : Apsisteki mozaiğin karşı galeriden görünümü.

Mango, (1951, s. 60) Konstantinopolis’teki anıtlarda yer alan yazıtlar üzerine hazırladığı bibliyografya araştırmasında Aya İrini’nin apsisinde yer alan yazıtlarla ilgili yapılmış önceki araştırmaların bir listesini vermektedir. Bema kemerinde mozaik şeklinde iki yazıtın yer aldığını belirtirken bu yazıtların birinin kaynağını “Psalm 65.5-6” diğerininkini de “Amos 9.6” ve “Psalm 32.21” olarak vermektedir. Şekil 2.3’te görülmekte olan yazıtlarda yer alan birkaç harf renkli alçı ile restore edilmiş durumdadır. Yazıtları inceleyen önceki araştırmalar arasında en erken tarihli olanı Bjeljaev’in 1894 depreminde Aya İrini’nin aldığı hasarları konu alan makalesidir (Bjeljaev, 1894). Burada yayınlanmış olan metin Ebersolt ve Thiers’in (1913, s. 68) Konstantinopolis kiliselerini topluca ele aldıkları yayında düzeltilmiş olarak yayınlanmıştır. Millingen de (1912, s. 95-96) bu yazıtlara yer vermiş olmakla birlikte çalışmalarına yardımcı olduğu Walter George’un hazırladığı monografi bu konudaki en kapsamlı bilgiyi veren yayın olarak öne çıkmaktadır. Ogan (1946, s. 11) ilgili yazısında epigrafik araştırmalar yapan uzmanlara göre Aya İrini’nin yazıtlarının stil açısından Sergius ve Bakkhus Kilisesi (Küçük Ayasofya Camisi) nefi etrafındaki kitabe ile çok benzerlik gösterdiğini söylemektedir.

Şekil 2.3 : Aya İrini’nin apsis mozaiğinde yer alan yazıtları ve yazıt bantlarının çevresindeki bezemeleri içeren detay fotoğrafları.

Bema kemeri haricinde Muzaffer Ramazanoğlu’nun kazılarında Aya İrini’nin güney kısımlarında pek çok yazıt parçasının ortaya çıktığı bilinmektedir. Bunlar içinde en uzun olanı dört parçaya sahiptir ve çoğul olarak “İmparatorlar”dan bahsetmektedir. Mango (1951, s. 60) bahsi geçen imparatorların III. Leo ve V. Konstantinus olabileceğini öne sürmektedir. Bir başka yazıt parçasında ise bir takım kelime kısaltmalarının bulunduğu görülmüştür (Mango, 1951, s. 60).

Walter George Aya İrini’de bugün hala mevcut olan mozaikleri incelerken bunları bema mozaiği ve nartekste bulunan mozaikler olarak iki başlığa ayırmıştır. Bema mozaiği bugün yapıda bulunan en geniş mozaikli bezemeyi teşkil etmektedir (Şekil 2.4).

George (1912, s. 47) bu mozaiğin orijinalinde bema kemerine doğru devam ettiğini ileri sürmektedir. George yayınında buradaki bezemelerin suluboya çizimlerine yer vermiştir (Şekil 2.5 ve Şekil 2.6). Apsis mozaiği çiziminde görülen geniş karaltı buradan düşmüş mozaik parçalarının boyalı alçı ile onarılmış bir kısmını göstermektedir (Şekil 2.5). Zaman içinde boya ile yapılmış olan kısım kararmış olmalıdır. George bu onarım için bir tarihleme yapmamaktadır. 1894 depremi sırasında yapıyı Bizans mimarlığı tarihi açısından incelemek üzere Aya İrini’de bulunan Bjeljaev (1894) deprem öncesi izlenimleri arasında mozaiğin o sıralarda yeni boyanmış olduğunu, büyük kısmının sarı yapışkan bir boya ile kaplı olmasından dolayı kafilenin bunun orijinalinde mozaik olduğundan bir an için şüphe duyduğunu belirtmektedir. Bu da onarımın 1894 depreminden önce yapıldığını ya da en azından 1894’ten önce bir defa yenilendiğini göstermektedir.

Bu genel bilgiler haricinde bema mozaiği ile ilgili George önce görülen resmin detaylı bir tasvirini yapmakta, altın mozaik teseralarının diziliş açılarını, yapıştırma ve düzene dair teknikleri incelemektedir. Ayrıca yazıtların detaylı bir restitüsyonunu yapıp kayıp kısımları tamamladıktan sonra yukarıda bahsi geçen önceki araştırmacıların notlarını da değerlendirerek kaynaklarıyla birlikte anlamlı metinler halinde sunmaktadır. Bu konuda daha detaylı bilgi için George’un monografına başvurulması önerilir.

Şekil 2.5 : Güney galeriden görüldüğü şekliyle apsis ve bema mozaiğine ait çizim (George, 1912, levha 17).

Şekil 2.6 : Bema mozaiğindeki yazıt ve çevresindeki bantlara ait detay çizimi (George, 1912, levha 18).

George’un araştırmasını yürüttüğü 1909 yılında bema mozaiği hariç diğer alanlarda yoğun mozaik yüzeyler görülmemektedir. Kendisini bu araştırmaya teşvik eden Edwin Freshfield’in daha önceki yıllardaki Aya İrini ziyareti sırasında bazı mozaik parçaları gördüğünü belirtmektedir. George bu gibi parçalara sadece narteks tonozlarının altında rastlamış ve renkli çizimlerle bunları resmetmiştir (Şekil 2.7).

Bu mozaiklerde yer alan geometrik bezemelere benzer bir bezeme düzeni bugün Aya İrini’nin giriş katında yan neflerin tonozlarında silik resimler olarak seçilebilmektedir. Kuzey yan nefin örtüsünde bu duvar resimleri oldukça zor seçilmektedir. Peschlow (1977, s. 37) bunların pek çoğunun 1973’te yapılan çalışmalar sırasında sıvanın kaldırılması sonucu ortaya çıktığını belirtmektedir. Yan nef boyunca sıralanan yelken tonozlar içinde bu bezemelerden iz kalmamakla birlikte bunların arasındaki kemerlerden iki tanesinde bezeme izleri görülmüştür (Şekil 2.8). Şekil 2.8’de arkada yer alan kemerin altında ortasında haç şekli işlenmiş daire şeklinde bir madalyon seçilebilmektedir. Bezeme düzeni iki yana doğru üzengi noktaları yönünde dairesel hareketlerle uzayan bir bitkisel motifle devam etmektedir. Kemerin dikey yüzeyinde de buna benzer bir bezeme anlayışı yer almaktadır.

Şekil 2.8 : Kuzey yan nefin örtüsünde yer alan duvar resimleri.

Güney yan nefin örtüsünde kuzeye kıyasla çok daha fazla duvar resmi izine rastlanmaktadır. Bunların bütünü geometrik motiflerden oluşmakta, geometrik figürler kullanılarak bazı bitkisel motifler oluşturulmuş bulunmaktadır. Daire şeklindeki çerçevelerin içinde haç ve çiçek figürlerinin yerleştirildiği görülmektedir. Şekil 2.9 güney yan nefin ortasında yer alan beşik tonozun bezemesini göstermektedir. Burada birbirine birer küçük daire ile bağlı dokuzar büyük daireden oluşan sıralar görülmektedir. Bunların merkezinde içiçe ikişer daire birer motifin merkezini oluşturmakta, çevrelerinde birbirlerinden farklılık gösteren çiçek yapraklarını andıran mavi ağırlıklı çizgiler motifleri büyük çemberlerin sınırladığı alana doğru genişletmektedir. Şekil 2.10 bu beşik tonozun dikey yüzünü

göstermektedir. Burada bir takım serbest bitkisel motifler net olarak seçilebilmektedir.

Şekil 2.9 : Güney yan nefin ortasındaki beşik tonozun bezemesi.

Şekil 2.10 : Güney yan nefin ortasındaki beşik tonozun dikey yüzü.

Duvar resimlerinde kullanılan renkler mozaiklerdeki benzer bitkisel tasvirlerde kullanılan renklerle karşılaştırıldığında renk skalasında büyük bir daralma olduğu, duvar resimlerinde bazı renkler baskın olarak günümüze ulaşmışken bunlarla tasvir

edilen alanların haricindeki kısımlarda belirsiz boşluklar oluştuğu fark edilmektedir. Dolayısıyla bugün görülen ve yukarıda tasvir edilen figürlerin aralarında bugün kaybolmuş olan farklı renklerle çizilmiş başka figürler olduğu düşünülebilir. Bazı figürlerin yaprak olduğu rahatça anlaşılabilmektedir.

Şekil 2.11 : Güney yan nefin küçük yelken tonozlarından birinin içindeki haç figürü.

Şekil 2.11 güney yan nefteki bu beşik tonozun bitişiğindeki yelken tonozun bezeme düzenini göstermektedir. Örtünün ortasında iki çember içinde paralel dizilmiş kahverengi yapraklar yer alan bir çerçeve içinde konumlanmış mavi arka plana sahip bir haç yer almaktadır. Tonozun geri kalan yüzeyi dört yapraklı çiçeklerle bezenmiştir. Yelken tonozun birleştiği bir sonraki kemerde motiflerde her ne kadar mavi renk daha baskın olsa da diğer renklerin uçarak kaybolduğu kemerin üzerindeki şeklin sağ tarafında görülen izlerden anlaşılmaktadır. Kaybolan boyalarla birlikte bezeme motiflerinin de bir kısmı kaybolmuştur.

Şekil 2.12 ve Şekil 2.13 güney yan nefin kemerlerinden bezeme örnekleri içermektedir. İkisinde de geometrik çizgilerden türetilmiş bitkisel motiflere yer verilmekte Şekil 2.12’de, Şekil 2.7’de altta yer alan narteks mozaiğine ait çizimde olduğu gibi dekorasyon çapraz iki diyagonali çizilmiş kareler içinde yer almakta, Şekil 2.13’te ise çiçek motiflerindeki ufak farklar dışında motif kendini düzenli

Şekil 2.12 : Güney yan nefin kemerlerinde bezeme detayı.

Şekil 2.13 : Güney yan nefin kemerlerinde bezeme detayı.

Şekil 2.15 : Güney yan nefin kemer ve yelken tonozlarındaki bezemeler. Aya İrini ile ilgili bugünkü en kapsamlı yayın olarak bilinen Urs Peschlow’un monografisinde yapının bezeme düzenine yönelik detaylı bilgi bulunmamaktadır. Peschlow yayınında Aya İrini’nin Bizans dönemi bezemelerini ayrı bir inceleme konusu olarak sonraki araştırmacılara önermiş durumdadır. Walter George’un araştırmasında ise sadece apsis ve nartekste günümüze ulaşmış mozaik bezemelere yer verildiğinden bahsedilmişti. Yukarıda yer alan fotoğraflardaki bezemelere herhangi bir yayında rastlanmamıştır. Kitabında yer ayrılmamış olmakla birlikte Peschlow’un çalışmasının Alman Arkeoloji Enstitüsü Fotoğraf Arşivi’nde yer alan fotoğrafları arasında bu fresklere de rastlanmaktadır.

Şekil 2.17 : Güney yan nefin örtüsündeki freskler (Courtauld Institute of Art, Conway Collections, A74/1285).

Fresklerle ilgili ayrıca Londra’da bulunan Courtauld Institute of Art kütüphanesinin Conway Koleksiyonunda iki adet fotoğraf bulunmaktadır. Her ikisi de güney yan nefin örtüsü ile ilgili olan bu fotoğraflar Şekil 2.16 ve Şekil 2.17’de verilmiştir. Bu tez çalışması kapsamında Bizans dönemine ait bezeme düzenine yönelik yeni ve detaylı bir araştırmaya tez konusu haricinde kalmasından dolayı yer verilmemiştir. Osmanlı dönemine ait ve daha ziyade zaten yapıya Osmanlı döneminde yapılmış ekler üzerinde yapılmış bezemelere ise tez çalışması içinde kronolojik olarak uygun kısımlarda değinilmektedir.

3. OSMANLI DÖNEMİNDE BİZANS YAPILARININ YENİ İŞLEVLERLE