• Sonuç bulunamadı

2.4. Beyin Temelli Öğrenme

2.4.3. Beyin Temelli Öğrenme Yaklaşımının Temel İlkeleri

Eğitim sürecinde daha verimli bir öğretim ortamının oluşması için beyin temelli öğrenme yaklaşımının temel ilkelerinin bilinmesi ve bu ilkelerin öğretim programların bu doğrultuda gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Beyinle ilgili yapılan araştırmalar sonucunda beynin işleyişinin öğrenme üzerindeki etkisiyle ilgili olarak N. R. Caine ve Caine (2002) tarafından ortaya konulan beyin temelli öğrenme yaklaşımının yapı taşları olarak saptanmış 12 temel ilke şunlardır:

1. Beyin paralel bir işlemcidir: İnsan beyni birden fazla işlevi aynı anda gerçekleştirebilir. Düşünceler, duygular, soyut kavramlar vb. eş zamanlı olarak işleme sokulur. Bunlar sağlığı koruma ve devamını sağlama, sosyal ve kültürel bilgiyi genişletme gibi diğer beyin işlevleriyle etkileşim içerisindedir.

2. Öğrenme tüm fizyolojiyle ilgilidir: Beyin de vücudumuzdaki diğer organlar gibi (kalp, akciğer, karaciğer, böbrek) belirli fizyolojik kurallara göre işleyen bir organdır. Öğrenme solunum kadar doğal bir görev olduğu için istenirse daha basitleştirilebilir veya engellenebilir. Sinirlerin büyümesi, beslenme ve etkileşim, algılama ve yaşantıların değerlendirilmesiyle sıkı ilişki içindedir.

3. Anlam arayışı içseldir: Anlam arayışı kendiliğinden ve beyin temellidir. Beyin yeni uyarıcıları tespit edip yanıtlarken, belirlediklerini eş zamanlı otomatik olarak belleğe

37

kaydeder. Bu işlem çifti bilinçli her anımızda devam eder. Anlamlandırma önlenemez, ancak yönlendirilebilir.

4. Anlam arayışı örüntüleme yoluyla olur: Örüntüleme bilginin beyinde bütünleştirilmesi, organizasyonu ve tasnif edilmesini ifade etmektedir. Beyin kendisiyle ilgili örüntüleri oluştururken, onları hissedip anlamaya çalışan, orijinal ve yaratıcı yapılara anlam veren bir sanatçı ve bilgin gibi davranır. Aslında beyin bu örüntüleri adlandırmak ve yeniden yaratmak için gelişmiş bir organdır. Bu nedenle kendisi için bir şey ifade etmeyen örüntüleri de reddeder.

5. Örüntülemede duygular önemli bir yer tutar: Öğrendiklerimiz beklenti, bireysel önyargılarımız, öz saygı seviyemiz ve sosyal faaliyetlerimize bağlı duygu ve düşüncelerimizden etkilenip düzenlenmektedir. Duygular ve bilişsel yaşantımız ayrılmaz bir bütündür. Ayrıca duygular bilginin bellekte depolanması ve yeniden anımsanmasını kolaylaştırdığı için çok önemlidir.

6. Beyin parçaları ve bütünü aynı anda algılar: Beynin sağ ve sol yarımküreleri işlevleri açısından birbirinden farklı olmakla birlikte, normal bir insan beyninin her iki yarımküresi arasında sıkı bir ilişki vardır. Araştırmacılar tarafından ikili beyin kuramı, bilginin beyinde örgütlenmesi için ayrı, ancak eş zamanlı çalışan ikili bir eğilim gösterdikleri fikrini desteklerler. Birisi bilgiyi küçük parçalara bölerken diğeri bilgiyi bir bütün veya bütünün devamı şeklinde değerlendirir.

7. Öğrenme hem odaklanmış dikkati hem de çevresel algıyı içerir: Beyin doğrudan farkında olduğu ve odaklandığı bilgiler yanında, dikkati dışındaki farklı bilgi ve iletileri de önemser. İlgisi dışında olan ancak bu sınırlar içinde bulunan, bilinçli olarak dikkat edilmeyen hassas sinyaller de uyarıcı olarak beyne ulaşır. Bu nedenle, çevresel uyaranlar öğrenme sürecini daha aktif kılmak için amaçlı bir şekilde düzenlenmelidir.

8. Öğrenme her zaman bilinçli ve bilinçsiz süreçleri içerir: Bir öğrenme ortamında farkında olduğumuz şeylerden çok daha fazlasını öğreniriz. Yani uyarıcılardan gelen sinyallerin bazıları beynimize fark etmeden girer ve bilinçaltında etkileşimde bulunur. Böylece hem deneyimlerimiz meydana gelir hem bu deneyimlerle ilgili bize iletilen bilgileri hatırlarız.

9. İki farklı tür belleğimiz vardır: Uzamsal bellek sistemi ve mekanik öğrenme için bir sistemler dizisi: İnsanlar, deneyimleri tekrarlamaya gerek kalmadan hafızaya kaydedebilen doğal bir uzamsal bellek sistemine sahiptir. Bir akşam önce yediğimizi hatırlamak için

38

tekrara gerek yoktur. Ancak, birbiriyle ilgili olmayan bilgileri depolamak için tekrara ve ezbere ihtiyaç vardır. Uzamsal belleğin karşıtı olan bellek, ilişkisiz bilgiyi göreceli olarak depolamak üzere yapılandırılmış bir sistem setidir. Bilgi ve beceriler, önceki bilgi ve güncel yaşantıdan uzaklaşıldığı oranda otomatik belleğe ve tekrara bağlı kalır.

10. Olgu ve beceriler doğal uzamsal bellekte yapılandırıldığı zaman beyin daha iyi anlar ve hatırlarız: Özellikle konuşma, sözcük bilgisi ve gramer yapısı gibi ana dilimizi ilgilendiren öğrenmeler etkileşim yoluyla öğrenilir. Dil öğrenme sürecinin olağan yaşama uyumu, bazı şeylere nasıl anlam verildiğine örnek teşkil eder. Bu tür bağlantı kurma benimsendiğinde tüm eğitim de geliştirilebilir.

11. Öğrenme zihni zorlayan etkinliklerle artar, tehditle engellenir: Beynin herhangi bir korku durumuyla karşılaşmasında çalışma gücü düşer, makul bir seviyede zorlandığında ise üst düzey öğrenme becerileri gelişir. Beyin tehdit, kaygı ve korku gibi durumlar yaşadığında hipokampus aşırı düzeyde duyarlaşarak beynimizin bazı bölümleriyle iletişimi keser. Bu durumda hipokampus, beynin strese en duyarlı bölümü olarak devreye girer. 12. Her beyin kendine özgüdür: Duyularımız açısından bakıldığında her ne kadar tüm insanlar benzer bir sisteme sahip olursa olsun, her beyin farklıdır. Ayrıca öğrenme, fiili olarak da beynin yapısını değiştirdiği için daha çok kendine özgü olmalıdır.

Sonuç olarak beyin temelli öğrenme; eğitim, nöroloji, nörofizyoloji ve psikoloji gibi pek çok alanda yapılan araştırmalardan elde edilen veriler doğrultusunda oluşturulan bu temel ilkelerin öğrenme ortamında yaşama geçirilmesiyle ile hayat bulur.

N. R. Caine ve Caine (2002) tarafından önerilen yukarıdaki 12 ilke, beyin temelli öğrenmenin düzenlenmesinde yol gösterici genel bir çerçeve olarak ele alınabilir. Bu ilkelere farklı bir açılım getiren Fogarty (2002) bu ilkeleri sınıf iklimi, düşünme becerileri öğretimi ve bilişötesi açısından sınıflandırmıştır:

1. Sınıf iklimi açısından;

a. Zorlama öğrenmeyi arttırırken, tehditler engeller. b. Örüntülemede duygular önemlidir.

c. Öğrenme kapsamında odaklanmış dikkat ve çevresel algılama yer alır. 2. Düşünme becerileri öğretimine göre;

a. Beyin eş zamanlı olarak parçaları ve bütünleri işler.

b. Beyinde uzamsal hafıza sistemi ve ezbere öğrenme sistemi bulunur. c. Beyin bilgileri paralel işler.

39 d. Her beyin kendine özgüdür.

e. Olgular ve beceriler uzamsal hafızda yer aldığında anlama ve hatırlama en iyi şekilde olur.

3. Bilişötesi açısından ise;

a. Anlamın araştırılması içseldir.

b. Anlamın araştırılması örüntüleme yoluyla meydana gelir.

c. Öğrenme her zaman bilinçli ve bilinçsiz süreçleri kapsar (s. 56-62).

Yukarıda açıklanan ilkeler, özellikle beyin temelli öğrenmenin etkililiğini ve verimliliğini artırmak, öğreneni merkeze alan uygun öğretim ortamı düzenlemek için bir yol haritası sunmaktadır. Bu ilkeler ve diğer araştırmacıların önerileri, beyin temelli öğrenmenin öğrenme ve öğretme sürecinde nasıl uygulanacağına ilişkin ipuçları vermektedir.