• Sonuç bulunamadı

3. H.1041-1042/M.1632-1633 TARİHLİ HARPUP ŞER’İYYE SİCİLİNİN

3.2. Sosyal Yapı ve Toplumsal İlişkiler

3.3.2. Osmanlı’da Bey’ (Satış) Yönteminin Hukuki Oluşu ve 181 Numaralı Harput

3.3.2.1. Hukuki Bir Satış Akdi Olan Bey’

3.3.3.2.1. Bey’-i Bi’l Vefa (Vefâ Yoluyla Satım Akdi Yapmak) Üsülüyle

Bu satış üsülü, islam dininin kredisiz yahut faizsiz borç temin ederek karşılaştıkları meşakkatleri faiz ittihaz edilmeyecek bir usül ile kaldırmak ve mülk maliklerinin sundukları krediye karşılık bir kâr ve kazanç sağlamak maksadıyla Hanefi mezhebi ehl-i ihtisas hukukçuları vasıtasıyla geliştirilen bir satış akdi türüdür (Bayındır, 1992, s. 20). Bu usül ile mülkün maliki malını kat’i olarak satmadan yahut elinden çıkarmadan bu yöntem ile hem para temini yapılır hemde usulen malın alınması alıcı

yönünden teminat niteliğindeki maldan istifadeye medar olur (Karaman, 2005, s. 510). Bu durum da yapılan akidlerin hem malı alanın hemde malı satanın bu malı başka bir bireye satamaz kuralı vardır. Yapılan akidte akid zamanının nihayet bulmasıyla borcun eda edilmesi için muayyen olan zamanın gelmesiyle ya da taraflardan birinin bu satış akdine son vermesiyle vuku bulur (Aydın, 2005, s. 385). Bey’-i bi’l- vefa yoluyla incelenen davalardan birkaç örnekle izah edilecek olurnursa şöyle ki:

Harperut Kasabası sâkinlerinden olan bundan önce vefât eden Osman adlı kişinin büyük oğlu Halil asâleten ve küçük kardeşi Süleyman tarafından müseccel vesâyeten meclis-i şer῾de Neccar Osman oğlu Zekeriyâ karşısında asâleten ve vesâyeten ikrâr ve takrîr-i kelâm edip dedi ki babamızın Neccar Osman’a borcu olub ödenmesi lâzım gelmekle Yukarukapu kurbunda olan babamızdan kalan evlerimiz ki bir tarafı Mustafa Bey ve bir tarafı Mehmed ve bir tarafı yol ve bir tarafı dahi metris bu sınırlar içerisinde olan bir bâb sofa ve bir kış evi ve iki örtme ve iki harbene evi ve bir oda havlısıyla tümünü mezbûr Osman’a altmış riyâl guruşa bey῾-i bi’l-vefâ ile bey῾ edip (vefa yoluyla satım akdi yapmak) bahsedilen parayı Osman’a edâ etmeyecek olursa zikr olunan evleri kendüsünün olub aslâ bizim ‘alâkamız olmayacak oldu deyip mukırr-ı mezbûrun açıklamaları üzre vâki῾ olan asâleten ve vesâyeten ikrârını Osman adlı kişi de tasdîk edip 1041 senesinin evâ’il-i şehr-i Zi’l-ka῾desinde kayd olundu(HŞS., NO:181, s.46/b.2).

Bir başka örnek akid, Harperut kasabası sâkinelerinden Elife kızı Şahverdi ve Döne kızı Pir Veli adlı hatunlar tarafından bu husûs içün Mustafa oğlu Usta Burak ve Kasım Bey oğlu Hâcı Hân Ali adlı kimseler şehâdetleri ile vekâleti sâbite olan Usta Cuma bin Ali adlı kişi meclis-i şer῾de Kahveci Usta Ahmed bin İlyas adlı Kahveci karşısında isteyerek ve razı olarak ikrâr ve i῾tirâf edip dedi ki Serseri nâhiyesinde bulunan bir tarafı İşçi Ali bağı ve bir tarafı Bey Ali oğlu bağı ve bir tarafı anayol ve bir tarafı Dellâl Ömer bu sınırlar içerisinde bulunan bağlarını eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmiresiyle ve damı ve suyuyla ve çevresiyle tümünü bu mezkûr Usta Ahmed’e iki yüz riyâli guruşa bey῾-i bi’l-vefâ ile bey῾ edip ve bahsedilen paranın iki yüz riyâli guruşdan yüz kırk beş riyâli guruşu Usta Ahmed yedinden ben alub kabz edip bâki kalan elli beş guruşu sene tamamında alacağım ve zikr oluna yüz kırk beş guruşu sene tamamına dek mezkûr Usta Ahmed’e edâ edersem bâğ-ı mezbûru müvekkillerim teslîm eyleye şöyle ki meblağ-ı mezbûru va῾de tamamında edâ etmeyecek olursam geriye kalan elli beş riyâli guruşu dahi Usta Ahmed’den alub ve bahsedilen bağı Usta Ahmed’in mülkü olub müvekkillerim mezbûretânın aslâ ‘alâkaları olmayacak dedikten

sonra Usta Cuma’nın açıklamaları üzre vâki῾ olan vekâleten ikrârını mukarrun lehu’l- mezbûr Usta Ahmed dahi karşılıklı tasdik ve sözü kabûl edip söylenenler aynen yazıldı 1041 senesinin evail-i şehr-i Rebi῾ü’l-âhirinde sicile kayd olundu(HŞS.,NO:181, s.162/a.1).

3.3.2.3. Satış Anlaşmazlıkları  

Sile karyesi sakinlerinden Hüseyin adlı kişinin bu karyede Çaluk tarlası olarak bilinen yeri, yirmi senedir yeğeni İsmail’in, Mustafa adlı kişiye ‘‘iki guruşa fuzûli’’ sattığı ve bu tarlayı geri istediğini fakat Mustafa adlı kişi ise bunu reddettiği ve bazı gerekçeler sunarak ‘‘şahit olan Müslümanlar vardır’’ demesiyle haklı olduğu kanaatine varılmıştır(HŞS, NO:181, s.20/b.2)

Sair bir belge de, Davut adlı kişi bir kıt῾a mülk bağını Ahmed adlı kişiye tarih-i kitâbdan dokuz sene önce kendisine on beş guruşa satıp mukabilini almış olduğu halde şöyle ifade eder: ‘‘benim ile şer῾-i şerîfe gelüb sicil etmez su’âl olunub sicil olunmasın

taleb ederim’’ deyip su’âl etmiştir. Ahmed adlı kişi de ikrâr edip; zikr olunan bağını

bundan dokuz sene önce bey῾ etmiş ve fakat civârda olan bir mikdâr boş zemîni satmadığını ifade edip inkâr ile cevâb vermiştir. Fakat bazı Müslüman kişilerin şehadet edip dediler ki: ‘‘mezbûr Ahmed huzûrumuzda zikr olunan mülk bağını ve kurbunda

olan hâlî zemîne ve tevâbi῾ ve levâhıkıyla merkûm Davud’a on beş riyâli guruşa bey῾ edip dokuz senedir tasarrufundadır ve hâlî dediği zeminde mülk yeridir bizler bu husûsa bu vech üzere şâhidiz ve şehâdet dahi ederiz’’ deyip haklı oldukları müşahede

edilmiştir(HŞS, NO:181, s. 29/a.2).

Diğer sicilde ise, daha evvel vefat eden Mustafa adlı kişinin yetim oğulları olan Ali ve Mevlüd adlı kişilerin vasileri olan karındaşları Mehmed adlı kişinin Danişmend nahiyesinde babalarından irs-i şer’le kalan bağlarının mezkûr yetimlerin nafaka ve kisveye ihtiyaçlarından dolayı İbrahim adlı kişiye elli iki guruşa satmıştır. Fakat yetimlerin bülüğ olduktan sonra bağlarının normalden çok daha az fiyata satıldığını öğrenmeleri sonucu İbrahim adlı kişi ile niza’ edip aralarında şiddetli bir düşmalık vuku bulmuştur. Fakat bunun akabinde İbrahim adlı kişi şahısların davalarından fariğ olmaları için mezkûr bağın mukabilini ziyadeleştirmiştir. Mezkûr yetimler ise : ‘‘bedel-i

Benzer Belgeler