• Sonuç bulunamadı

Beşeri Sermaye Gücü ve Gelir Bölüşümü Açısından Etkinlik Sorunu

TÜRKİYE’DE KADIN EMEĞİNİN ETKİNLİK ÇÖZÜMLEMESİ

3.2 Türkiye’de Kadın Emeğinin Etkinlik Çözümlemesi

3.2.2 Beşeri Sermaye Gücü ve Gelir Bölüşümü Açısından Etkinlik Sorunu

Türkiye’de TCE sorunu bağlamında kadınların eğitim olanaklarında son yıllarda bir iyileşme ortaya çıksa da genel olarak bu alandaki eşitsizlik katsayısı yüksek olmakta ve bu durumun sonuçları özellikle istihdama katılım olanaklarındaki eğitime bağlı farklılıktan anlaşılabilmektedir. Türkiye’de, 2011 yılı “Hanehalkı İşgücü Anketleri”ne göre kadınların

%77’si 8 yıllık eğitim veya altı mezunudur ve en yüksek istihdama katılım oranı eğitim seviyesi en yüksek kadınlar arasındadır, ancak bunların oranı toplam içinde %10’un bile altında kalmaktadır (Tablo 3.5).

Tablo 3.5: Türkiye’de 2011 Yılı Hanehalkı İşgücü Anketlerine Göre Kadınların Eğitim Düzeylerine Göre İşgücüne Katılım Oranları (%)

İşgücüne

Tablo 3.5’e göre eğitim düzeyine göre işgücüne katılanların oranının (B), işgücüne katılmayanların (A) oranına bölünmesi, eğitim ile kadın emeğinin istihdamının arasında karşılaştırma yapılabilmesine olanak sağlamaktadır. Türkiye geneli için B/A oranı ortalama

0.4 olmakta ve 8 yıllık ve altındaki toplam eğitim sürelerine sahip kadın emeğinin işgücüne katılım oranları bu ortalamanın altında kalmaktadır. Özellikle yüksekokul, fakülte ve üzerindeki eğitim durumunda B/A oranının oldukça yükselmesi dikkat çekmektedir.

Bu sonuca göre en yüksek eğitim durumunda mesleki eğitime göre 3.8 kat, genel lise eğitim düzeyine göre 5.5 kat, yıllık eğitim düzeyine göre 8.1 kat ve bir okul bitirmeyenlere göre ise 10.6 kat fark oluşmaktadır. Bu durum eğitim faktörünün kadın emeği açısından ne derece önemli olduğunu göstermektedir. Diğer yandan eğitim düzeyinin emeğin marjinal verimliliği üzerindeki olumlu etkisi ekonomi kuramında özellikle içsel büyüme teorilerinde vurgulanmaktadır. Tansel’in (2004:47) yaptığı bir hesaplamaya göre eğitim düzeyi düştükçe Türkiye’de kadın işgücünün marjinal verimliliği oldukça fazla düşmektedir (Tablo 3.6).

Tablo 3.6: Türkiye’de Kadın ve Erkek İşgücünün Eğitim Durumuna Göre Marjinal Verimlilikleri

Eğitim Düzeyi

Kadın Erkek E/K Oranı

İlköğretim

0,017 0,186 11

Lise

0,238 0,127 0,54

Meslek Lisesi

0,258 0,409 1,58

Üniversite

0,500 0,372 0,75

Kaynak:Tansel, 2002: 258.

Eğitim, bu sonuca göre hem kadınların hem de erkeklerin verimliliğini artırırken, özellikle üniversite eğitiminin etkisi kadınlarda daha yüksek oranda bir verimlilik artışı ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan eğitimin en alt düzeyde olması ise kadın emeğinin marjinal verimliliğini oldukça fazla düşürmekte ve cinsiyete bağlı emek etkinliği boşluğu oldukça yüksek olmaktadır.

Tablo 3.5 ve Tablo 3.6 birlikte yorumlandığında eğitim durumuna göre beşeri sermaye gücü olanakları Türkiye’de kadın emeğinin etkinliğini hem istihdama katılım olanakları hem de verimliliği etkilediğinden, makroekonomik olarak üretimdeki katma

değeri açısından değerlendirildiğinde ortaya çıkan milli gelir boşluğunun büyüklüğü de dikkat çekmektedir. Türkiye’de kadın emeğinin erkek istihdamına göre hem beşeri sermaye gücünün yetersizliği, hem de istihdama katılım oranının düşüklüğü, cinsiyete bağlı gelir boşluğunun da yüksek olmasına neden olmaktadır. Ayrıca milli gelirin sahip olunan emek stokunun eksik veya verimsiz olarak kullanılması sonucunda potansiyel milli gelirle gerçekleşen arasındaki açık da genel olarak kişi başına düşen gelirin azalması açısından bir olumsuz sonuç ortaya çıkarmaktadır.

Sökmen’in (2012:1) 2003 yılı hane halkı gelir verileri kullanılarak yaptığı bir araştırmaya göre ise Türkiye’de kadınların ortalama kazancı, yaklaşık olarak erkeklerin %25 altında kalmaktadır.Türkiye’de SGK’da kayıtlı sigortalı kadın çalışanların ortalama günlük kazancı erkek çalışanlarla karşılaştırıldığında ise kadınların sektörler genelinde erkeklerden günde daha az kazandıkları görülmektedir. Bu miktar, kadınların günlük ortalama kazancının

%4’üne tekabül etmektedir. Kadınların daha yoğun çalıştığı sektörlerde ise bu kazanç farkı daha da büyümektedir (Özdemir ve Dündar, 2012: 6).

Cinsiyete bağlı gelir açığının yükseldiği çalışma alanı olarak özellikle mevsimlik tarım işlerinde, TÜİK (2014) verilerine göre kadınların aldıkları ücretler erkek işçilere göre yaklaşık %30 daha az olmaktadır. Bu sonuç özellikle kayıt dışı sektörlerde ücret farklılıklarının çok daha yüksek olduğunu göstermektedir.

Diğer yandan gelirdeki değişmenin emek arzına etkisi açısından gelir esnekliği önemli olmaktadır. Bu kavram özellikle ücret düzeyinin emek arzını etkileyerek, elde edilen geliri belirlemesi açısından da iki yönlü bir etkileşimi açıklaması açısından önemli olmaktadır. İşgücü piyasasında gelir esnekliği, gelirdeki değişme sonucunda emek arzında ortaya çıkan değişmeyi ifade etmektedir.

Çiftçi’nin (2010: 1363) AB-15 ülkeleri ile Türkiye’deki kadın emeğinin gelir esnekliğinin karşılaştırılması amacıyla yaptığı ekonometrik çalışmada, Türkiye’de kadın emeği açısından esnekliğinin AB-15 ile uyumsuz olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. AB-15 ekonomik alanına göre Türkiye’de daha düşük bir gelir esnekliği oranı (%46) söz konusu olurken, bu düşük oranın sonucu olarak gelirdeki değişmenin kadın emek arzına etkisi de Türkiye’de daha zayıf kalmaktadır. Bu çözümlemeye göre Türkiye’de kadın geliri erkek gelirine %10 oranında yaklaştığında, aktif çağdaki kadınların %4.6’ sı ek olarak emek piyasasına girmektedir.

Kadınların İKO beklentisi ile gelir esnekliği arasında kurulacak bu ilişki, cinsiyete bağlı gelir açığının, kadın emeğinin istihdam olanakları açısından etkinliği açısından da önemli bir gösterge olmaktadır. Türkiye’de kadın emeği gelirinin, erkek çalışanlarınkinin yüzdesi olarak ifade edilebilecek farklı senaryo biçimindeki oranlara göre, kadınların İKO beklentileri Grafik 3.7’de gösterilmiştir.

Grafik 3.7: Gelirde Cinsiyet Ayrımcılığına Göre Kadınlarda İşgücüne Katılım Düzeyi Beklenti Senaryoları (%)

Kaynak: Çiftçi, 2010.

Grafik 3.7’ye göre erkek ve kadın gelirinin birbirine eşit olduğu noktada kadın emeğinin İKO’su kötümser beklentide %62 iyimser beklentide ise %76 aralığında gerçekleşecektir. Gelir farklılığı (erkeklerin yüzdesi olarak) en yüksek %35 düzeyinde olduğunda ise kadın emeğinin İKO’ su %32- 46 aralığında gerçekleşmektedir. Bu çözümleme Türkiye’de kadın emeğinin işgücüne katılımı ile cinsiyete bağlı gelir eşitsizlikleri arasındaki önemli ilişkiyi göstermesi yanında, aynı zamanda kadın emeğinin İKO’sunun artmasının cinsiyete bağlı gelir açığını azaltması sonucu açısından da önemli olmaktadır.

3.2.3 İş ve Aile Yaşamı Arasında Bölünmüş Kadın Emeğinin Etkinlik